Esra İnal’ın başrolünde olduğu 8 Saniye filmi üzerinden, düşünmeye devam ediyoruz. Filmde bir rüya gezgini ve özgürlük savaşçısı olan Esra ile birlikte, içsel bir yolculuğa çıkıyor ve gerçekliği sorguluyoruz. Don Juan’ın dediği gibi; bir kere sessizlik sağlanırsa, her şey olasıdır…
ELİF GÜLÜNAY
Vitesi arttırıyoruz.
Filmimiz de biraz sonra açılacaklar da;
+ Merak edenler, soranlar, araştıranlar, gözlemleyenler, esnek olanlar içindir.
Zararsızdır ama dilenirse ekran kapatılabilir.
🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆
Ne kadar çok duyduğumuzdur;
“Her şey bir rüya.”
Gerçek bir yaşanmışlığı
perdeye aktaran filme dair,
hatırlarsak bi önceki yayını,
Esra İnal, özgürlüğüne göz dikmiş tiranlar ile dolu hayatında… yavaş yavaş ölür.
Önemsediği her şey,
heyecan yaratan her şey,
sevdiğini sandığı adam dahil,
elinden alınır.
Zordur elbet bu yalnızlık,
heyecansızlık tepelerini aşmak
ve
inancını yitirir o da.
Ölmeyi ister… dener.
Çünkü,
yaşadıklarının farkındalığında değildir… daha.
Ölmeden ölmeye götüren yaşamının getirdiklerini,
sahip olduğu güdüsel özgürlük sevdasını,
yanlış anladı
ve
kalkıştı… intihara.
“Unuttuğumuz ya da yok saydığımız şeylerin hatırasıdır,” diye tanımlar sonrası rüyalarını… Esra.
Yani geldik mi gene… zihnimize?
Arşiv temizlenmedikçe hem burada
hem orada hortlayacak olan artıklarıyla,
zihnimize.
“Ölüm, siz olmayan her şeyin soyulup gitmesidir.
Yaşamın sırrı ‘ölmeden ölmek’ ve
ölüm diye bir şeyin olmadığını görmektir.
Siz zihniniz değilsiniz.” (Echart Tolle)
🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆
Gezgin bir rüyacı olmayı henüz bilmediğinden,
tanımlayamaz, anlayamaz, korkar ilk… verilen bu lütuftan Esra.
Rüyaları çocuk yaşlarında başlar.
Başlangıçta bunlar, olacağı çıtlatan haberci rüya iken,
sonrası, rüya bedeni ile yaptığı yolculuklara,
gezginci olduğu rüyalara döner.
Ama çok… çok önemlisi,
rüyasında uyanmasıdır,
Yani
bilinci açıktır,
ve
yönlendirebilmektedir rüyasını,
INCEPTION filminde de olduğu gibi.
Ama,
oradaki… şırınga,
savaşçıda ise… uyandırılmış potansiyel… farkıyla.
İşte, ölüm sonrasında da
önümüze çıkacak zihnimiz artığı görüntüleri,
gerçekliğimiz sanmamamız için,
hani burayı da gerçekliğimiz sanmamız gibi,
bir rüya olduğunun bilincinde olmamız çok… çok önemli.
Gerçeklik dediğimiz, burada olan uyanmak kadar, yatağımızdaki uykuda da… uyanmak var.
Bir rüya içinde olduğumuzu bilerek… bilinçli uyanmak.
🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆
Hani geçmişte bize cep telefonundan bahsetseler,
bunu anlamak bi yana,
söyleyenle de dalga geçecektik muhtemelen ve,
birazdan konu olacaklar da benzer etki yaratabilecektir,
çünkü algı bandımız genişlememiş,
ve bu bilgileri verecek olan enerji iplikçiklerine bağlanmamıştır… henüz.
Hani tohum gibi,
bizde zaten var olan… binlerce tohum,
açacak da… dikkatimizi verirsek.
Esra’nın da dikkatini çeken, kılavuzu vardı hep… rüyalarında.
Gösterdi gerçeği olduğu gibi de,
aydı sonunda.
İşte şimdi, gerçekten önemsizleşmişti her şey.
Sattı ne var ne yok,
koydu sırt çantasına… özgürlüğünü
ve
buldu bu gerçeklikte de olan… rüyalarındaki ustayı.
Şanslıydı elbet,
ama
Esra’nın yaşamışlığı da bize şans… getirdiği deneyimiyle.
“Savaşçılar, kendilerini farkında olmaya hazırlarlar ve
tam farkındalık, kendilerine hiç önem vermediklerinde gelir.
Ancak hiçbir şey olduklarında her şey olurlar.” (Don Juan)
🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆
Toltek’de görücü şamanlar yani
her şeyi ki bu her şeye insan da dahil elbet,
olduğu gibi görebilenlermiş,
yani
enerjetik hallerini de.
Filmimizde Esra’nın duvarın arkasını gördüğü sahnede olduğu gibi…
“İçinde yaşadığımız evren, gaz ve milyarlarca ışık yılını kapsarken, şu ana dek
ne olduğu açıklanamayan esrarengiz bir madde olan karanlık
maddeden meydana gelen geniş bir filamentler (ipliksi yapı) ağı olan kozmik
ağ ile birbirine bağlıdır.” Bilimin yaptığı bu tanımlama, görücü
şamanlartarafından, onlar bilmezken biliniyordu.
Çünkü,
Toltek bilgeliğinde, şaman bilişinin temel öğesi enerjidir. Evrenin en ince ayrıntısı bile bir enerjinin ifadesidir. Bu enerjiyi dolaysızca görme edimi içinde olanlar ise görücü şaman olarak ad bulur.
Bir Castaneda okurunun, görücüler ile ilgili şu aktarımı yerinde olacaktır;
“Eski görücüler, her şeyle ilgili (insanlar, dünya, evren, zaman vs.) sınırsız bir güç arayışındaymışlar. Benliklerinden kurtulmak gibi bir dertleri yokmuş. Tam tersine o benliği ölümsüz kılacak her türlü akıl almaz işe girmişler. Ritüeller, teknikler, uygulamalar içinde kaybolmuşlar.
Yeni görücüler ise, benlik durdukça, ölümsüz olmanın bir yolu olmadığını görmüşler. Bu dünyada ölmekle, başka dünyalarda ölmek arasında bir fark yokmuş ve onlar, özgür olmayı, sonsuzluğa tanık olmayı seçmişler.”
Bundan sonrasını… rüyaları, gözümüz açıkken de yaşanabilecek rüyaları, potansiyelimizi ve ötesini, Carlos Castaneda’nın “İçten Gelen Ateş” kitabında, ustası Don Juan ile geçen konuşmalarından alıntılar yaparak bitirelim.
Bu bölüm, artık ya çekecek… sürükleyecek,
ya da kapatma eylemine itecek… bizi.
🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆
“Nesnel bir dünya olmadığını, sadece görücülerin, Kartal’ın yayılımları dediği erke (enerji) alanları evreni olduğunu, insanların da Kartal’ın yayılımlarından meydana geldiğini ve esasında parlak erke balonları olduğunu; her birimizin, bu yayılımların ufak bir parçasını kapsayan bir kozayla sarmalandığını söyledi, Don Juan.
Farkındalık, koza dışındaki yayılımların (enerji lifleri-bilgi), kozamızın içindekilere uyguladığı devamlı baskı sayesinde oluşuyor ve kozamızın içindeki yayılımlar, kendilerine uyan dışarıdaki yayılımlarla birleştiğinde (rezone olduğunda), algıyı genişletiyordu.
Sonraki gerçek, ALGININ, her birimizin içinde, içsel ve dışsal yayılımları seçip birleştirmekle görevli bi, birleşim noktası olduğudur(enerji kozasının yüzeyinde yer alan aydınlık bir alan). Dünya olarak algıladığımız bu belirli birleştirme, birleşim noktamızın, kozamızdaki belirgin yerinin eseridir.
Yaşayan her canlıda olan birleşim noktası, vurgulanacak yayılımları seçer. Görücüler, diğer hisseden varlıkların, aynı dünya görüşünü paylaşıp paylaşmadığını, birleşim noktalarının seçtiği yayılımların aynı olup olmadığını, görme yoluyla görür.
Sana, yeni görücülerin, duyularımızın herhangi bi şeyi ortaya çıkarma yetisinde olduğuna inandıklarından bahsetmiştim. Onlar, buna birleşim noktasının konumunun, duyularımızın ne algılayacağını belirlediğini gördüklerinden inanırlar.
Birleşim noktası, kozanın içindeki yayılımları, normalden değişik bi konumda birleştirirse, insan duyuları akıl almaz şeyler algılar.
Birleşim noktasının nereye doğru yer değiştirdiğini ve etkilerini bilmemiz gerekir.
Biri, ışıltılı kürenin yüzeyinde ya da içindeki bir konuma yer değiştirmesi, buna birleşim noktasının kayması,
ikincisi ise, ışıltılı kürenin dışındaki bir noktaya yer değiştirmesi, bu da birleşim noktasının devinimi olarak adlandırılır.
İlki, yani birleşim noktasının kaymasının yolunu açtığı dünyalar, ne denli garip, şaşırtıcı ya da inanılmaz olurlarsa olsunlar, insanın etkinlik alanı içindeki dünyalardır.
İkincisi, yani birleşim noktasının devinimleri ise, insan aleminin ötesindeki erke lifleriyle ilgilidirler. Böyle lifleri algılamak, idrakin ötesinde, içinde insan soyunun izi bulunmayan, anlaşılmaz dünyaların yolunu açar.
Eski görücüler birleşim noktasının rüyalarda doğal bir tavırla sola kaydığını fark etmişler. Bu nokta, insan uyuduğunda gevşer ve her türlü kullanılmayan yayılım parlamaya başlarmış. Bu gözlem eski görücülerin dikkatini çekmiş ve bu doğal kaymayla, onu denetime alana dek uğraşmışlar. Bu denetime rüya görme ya da rüya gören bedenin idare edilmesi sanatı demişler.” (rüya içinde uyanmak-inception filmi)
🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆🔆
“İçsel söyleşi, birleşim noktasını sabitleyen şeydir,
bir kere sessizlik (zihni susturmak) sağlanırsa,
her şey olasıdır.” (Don Juan) 🍀
Tavsiye edilen kitaplar;
Şimdinin Gücü; Echart Tolle
İnsanın gerçeği, Kendini Bilmek; Ouspensky
Xtlan Yolculuğu; Carlos Castaneda
İçten Gelen Ateş; Carlos Castaneda
8 Saniye: Bir rüya gezgini ve özgürlük savaşçısı ile karşılaşmak – I
Esra İnal’ın başrolünde olduğu 8 Saniye, çocukluğundan itibaren sıradışı rüyalar gören ve özgür olma isteği anlaşılamayan genç bir kadının (Esra) hikâyesini anlatıyor. Film bizi, rüya gezgini ve özgürlük savaşçısı bir kadınla tanıştırırken, Carlos Castaneda’nın Savaşçısı’nı da hatırlatıyor…
ELİF GÜLÜNAY
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Resim-İş Bölüm, Grafik ana sanat dalından mezun olmuş, mesleğini icra ederken reklam camiasında yer almaya meylederek istifa etmiş, sonrasında fıtratımın öğretmenliğe uygunluğunu idrak ederek geri dönüş yapmış bir resim öğretmeniyim. Mesleğime ilk günkü heyecanımla devam ederken, sadece “istemek” ile herkesin resim yapabileceğine inanıyorum ve bunu deneyimletiyorum. Düşüncelerimizi görünür kılan filmleri ve dizileri ise kendimize olan yolculuğun bir parçası olarak görüyor ve evrilmemize olan katkılarını yorumluyorum.
1 Yorum
Pingback: 8 Saniye: Bir rüya gezgini ve özgürlük savaşçısı ile karşılaşmak - I - Suare Dergi - Film - Kitap - Sanat - Hayat ve Dahası