Bologna Çocuk Kitapları Fuarı ile ilgili röportajlarımda ikinci konuğum Öykü’nün Kitaplığı’nın Kurucusu sevgili Derya Tüncel. Yakında açacakları kitabevinin hazırlıklarını yürüten Tüncel, Türkiye’nin bu tür fuarlarda yazarlarıyla, çizerleriyle, yayınevleri ile çok daha iyi temsil edilmesi gerektiğini düşünüyor.
BETÜL ÇAKIROĞLU
“Yurtdışında yaşayan ebeveynlerin en büyük isteklerinden biri de çocuklarının, Türkçe’yi de en az yaşadıkları ülkenin dili kadar iyi kullanabilmeleri.”
Öykü’nün Kitaplığı bu sloganla yola çıkan bir marka. Nitelikli Türkçe kitapları Avrupa’da yaşayan çocuklarla buluşturmayı amaç edinmiş. Yakında bir kitapevi de olacak. O zaman da ayrı bir söyleşi yapmak istiyorum. Ama şimdi konumuz Bologna Çocuk kitapları Fuarı.
–Sevgili Derya merhabalar. Bu beş sorudan oluşan seri bir söyleşi dizisi. Üç konuk planladım. İkinci konuğum sizsiniz. Ama herkese ilk sorum aynı olacak. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın sizin için önemi nedir? Çok önemli, çok büyük tabi ama ben Öykü’nün Kitaplığı markası olarak sizin için önemini merak ediyorum.
-Merhaba Sevgili Betül, öncelikle değer verip görüşlerimi merak ettiğin için çok teşekkürler. Ben de diğer konuklar gibi zevkle sorularını cevaplayacağım. Bolonya Çocuk Kitapları Fuarı benim senelerdir hep duyduğum ancak beyaz yakalı çalışma hayatından gitmeye fırsat bulamadığım bir fuardı, ta ki geçen sene katılana kadar. Bence bu fuar çocuk kitapları ile ilgilenen herkes için mutlaka keşfedilmesi gereken bir hazine. Şansı olan gelmeli. Ama özellikle çocuk kitapları üzerine bir iş yapıyorsanız- yazar, çizer, editör, ajans, yayınevi, kitabevi ne olursa – “mutlak” görmeniz gereken bir ortam. Çünkü kalıpların dışına nasıl çıkıldığını, hayal gücünün nelere kadir olduğunu, dünyada çocuk edebiyatının trendlerini ve sektörün başlıca oyuncularını görme şansınızın olduğu, vizyon geliştiren ve ufuk açan bir fuar orası. Fuar sayesinde Öykü’nün Kitaplığı ve önümüzdeki günlerde açılacak çok dilli kitabevi için kitap seçerken çok başka yerlerden bakabiliyorum. Benim için en büyük katkısı, çocuk edebiyatına baktığım pencereyi sonuna kadar açması diyebilirim.
–Her sene bir onur konuğu ülke oluyor. 2025 senesinde bu ülke Estonya olacak. Sizce Estonya edebiyatı için bu neler getirir? Bu ülke edebiyatı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Satışınız var mı?
-Estonya özellikle eğitim sistemi ile çok öne çıkan bir ülke. Çok konuştuğumuz PISA sonuçlarında Estonya 2023 yılında “Okuma Becerileri” alanında dünyada 5. Ülke. Diğer alanlarda da hep ilk 10 içerisinde. Bu sonuç aslında önümüzdeki sene fuarda neler, neler göreceğimizin de bir ipucunu veriyor gibi. Bir de Jaan Kross gibi kollektif hafızamıza hitap eden usta bir yazarın çıktığı topraklar. Halk edebiyatının ve masallarının çok geniş yer aldığı bir kültür. Buradan hareketle de fantastik ve bilim kurgu alanındaki eserlerle öne çıkıyorlar. Ki bu tarz da son yıllarda özellikle çok popüler ve “jung adult” dediğimiz kitle için çok çekici. O nedenle önümüzdeki sene Estonya’nın onur konuğu olması bence çok yerinde bir karar olmuş. Emil Tode, AndrusKivirähk, Estonya denince ilk aklıma gelen yazarlar. Bir ülke için çocuk edebiyatı ile böyle bir fuarda yer almak, iyi kullanıldığında harika bir fırsat. Kendi yazarlarını, çizerlerini, kültürlerini tüm dünyaya tanıtmaları ve dünyaya açılmaları için bulunmaz bir imkân. Aynı şekilde onların kendi kalemlerine ve çizgilerine de dünyanın diğer köşesinden gelen edebi eserlerle tanışmak ve kaynaşmak çok şey katacaktır diye düşünüyorum.
-Komşularımız Bulgaristan ve Yunanistan sosyal medyalarında, blog sayfalarında, gazete ve dergilerinde fuara oldukça geniş yer verildiğini söyleşi sorularımı hazırlarken fark ettim. Komşularımızın fuar için heyecanını siz de hissedebildiniz mi?
-Bu heyecanın topluma yansıması ve görünür olması aslında biraz o ülkede çocuk edebiyatına ne kadar önem verilip verilmediği ile ilgili olarak değişiyor. Ben kişisel olarak pek çok sosyal medya hesabını, bu konu üzerine çalışan yazarı, çizeri takip ettiğim için heyecanı doğrudan hissedebiliyorum ama aslında sektör dışından bir insanın bu fuar üzerine bilgi sahibi olması özel çaba gerektiriyor.
-Ülkemizin fuara katılımını gözlemleme şanısınız oldu mu? Bireysel katılımlarınız dışında ülkemiz nasıl temsil edildi?
-Bence Türkiye yazarlarıyla, çizerleriyle, yayınevleri ile bu alanda çok daha iyi temsil edilmeyi hak eden bir ülke. Bende 13 yaşında bir çocuk annesi olarak, 13 sene önce kitabevlerindeki çocuk bölümleri ile şimdikileri kıyasladığımda son 10 yılda çok büyük bir gelişme olduğunu görenlerdeyim. Ancak hala telif eser çok daha fazla. Kendi yazar ve çizerlerimize yayınevlerinin çok daha fazla şans vermeleri gerekiyor. Ama aynı şekilde Türk yazar ve çizerlerin de bu işi kendileri için hobi kategorisinden çıkartıp meslek kategorisine koymaları gerekmekte. Ne kadar çok kendi yazar ve çizerinizle ürettiğiniz kitap olursa fuarda temsil gücünüz o kadar yükselir. Fuarda çok özenle hazırlanmış ülke stantları görebiliyoruz. Aslında Türkiye’nin standı da çok daha ilgi çekici hale getirilebilir. Potansiyelimiz çok yüksek ama konuyu biraz daha profesyonel düşünmek ve temsil edilen yayınevlerini daha iyi ve hakkaniyetli seçmek zorundayız.
-Bir kitapevi olarak fuarın en büyük kazanımı sizin için neydi? Beklentilerinizi karşıladı mı?
-Benim için fuarın en büyük kazanımı; inceleme ve heybeme katma fırsatını yakaladığım “Sessiz Kitaplar” diyebilirim. Çocuklarla uzun süredir yaptığım Türkçe Kitap Okuma Saatleri’ nde tabii ki metinli kitaplardan faydalanıyorum. Ama yaptığım etkinliklerle de görüyorum ki; Sessiz Kitaplar çocukları düşündürmek, sorgulatmak, hayal güçlerini dile getirtmek adına çok daha başarılı araçlar. O yüzden bol bol Sessiz Kitapla döndüm fuardan diyebilirim. Tabii bir de kitabevinin raflarında çocuklarla buluşturmak üzere her yerde kolay kolay bulunmayan çok güzel kitaplar seçtim. Benim gibi yurtdışında yaşayan biri için fuarın bir diğer en önemli kazancı da sektörle ilgili uzaktan tanıdığım, takip ettiğim yazar, çizer, yayınevi sahibi kişilerle yüz yüze tanışma imkânı bulmuş olmam oldu.
–Zaman ayırdığınız ve bu güzel organizasyon hakkında bizleri bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Açılış ne zaman? Ona göre uçak bileti alalım mı?
-Ben teşekkür ederim, benim için de fuarı tekrar düşünmek ve hatırlamak adına çok güzel oldu. Kitabevinin açılışı Eylül başı gibi görünüyor. İnşaat sürecimiz devam ediyor. Sizlerle birlikte açmak ne kadar güzel olur. Tarih belli olur olmaz davetiyeniz yolda!
Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.