Bologna Çocuk Kitapları Fuarı ile ilgili röportaj serimizin yeni konuğu Yazar Özge Lokmanhekim. Bu yıl 6’ncı kez fuara katılan Özge Lokmanhekim, Bologna’da fuarda yapılan söyleşilerin yanı sıra tüm şehirde etkinlikler düzenlemesinin önemine dikkat çekiyor. “Kitap Fuarı’nın tüm şehre yayılması, tüm kitapçılarda fuar için ayrı bölümler olması ve fuar dışında kitapçılarda ve kütüphanelerde de özel etkinlikler düzenlenmesi bu fuarı farklılaştırıyor” diyen Lokmanhekim, ülkemizde de şehre yayılan, sadece fuar merkezleriyle sınırlı kalmayan fuarların olmasını arzu ediyor.
BETÜL ÇAKIROĞLU
Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın ardından yaptığımız röportajlara devam ediyoruz. Çocuk kitabı ile ilgilenen herkesin merak ettiği bu fuara bu yıl 6b kez katılan, deneyimli bir yazar konuğumuz var. Konuğumuz: “Kemal’in Günlükleri” ile tanıyıp sevdiğimiz, hepimizin çok yakından takip ettiği bir yazar, Özge Lokmanhekim. Seyahat tutkusu, çocuk kitapları, yemekler ve hayvan sevgisi ile yoğurduğu hayatına kendi blogunda bir pencere açıyor. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın müdavimlerinden biri olan Özge Lokmanhekim ile fuarın ardından keyifli ve bilgi dolu bir röportaj yaptık. İşte sorular ve yanıtlar:
- Merhabalar. Özge Hanım aslında sizin de fuarda iki kimliğiniz vardı. Hem yazar hem de seyahat sevdalısı olarak Bologna’yı gezdiğiniz de düşünüyorum. Doğru mu? Çünkü biz sizi Kemal’in Günlükleri ile tanıdık. Hatta Londra günlüğü ile diyebiliriz. Bu doğru mu kısmını doğru kabul edip sorumu cevaplıyorum. Size ilk sorum; diğer tüm söyleşiler ile ortak. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın sizin için önemi nedir?
Bolonya Çocuk Kitapları Fuarı benim için bir öğrenme, paylaşma ve ilham alma alanı diyebilirim. Her sene fuara katılmadan önce hem fuar alanında hem de şehirde katılmak istediğim etkinlikleri, imza günlerini ve sergileri listeliyorum, bir başka deyişle dersimi çalışarak fuara gidiyorum. Sadece yazar olarak değil, okuma kültürü alanında da emek veren biri olarak dünyada bu konuda yapılan çalışmaları takip edebilmek adına fuar çok güzel bir imkân sunuyor bizlere. Ayrıca farklı ülkelerde yaşayan yazar-çizer dostlarla fuarda buluşmak ve sohbet etmek de çok keyifli. Elbette bir gezgin olarak Bolonya’da sevdiğim yerlerde yemek yiyor, kahve içiyorum. Fuarın bitişinden sonra birkaç gün daha kalma imkânım olduğunda ise trenle Floransa, Modena ya da Parma’ya gidiyorum. Böylece iş ve tatili birleştirmiş oluyorum.
- Denk geldi mi, yoksa ne oldu bilmiyorum; söyleşinin bu son üçlüsü olarak herkesin bir Londra bağlantısı var. Dikkat çekici bir detay oldu. Yurtdışı ile bağlantılı durumlar bakış açısını etkiliyor. Farklı ülkelerde de etkinlikler yaptığınızı görüyorum. Sizi etkinlik anlamında nasıl besledi Bologna? Ve bence Bologna Çocuk Kitapları bambaşka görme biçimleri sağlıyor bizlere. Sizin bir olayı yorumlamanız, değerlendirmeniz ve ele alışınız ile fuarda gördüğünüz örnekler arasındaki sizi etkileyen farklar nelerdi?
Ben Londra’ya önce dil okulu için, sonra da hukuk stajım için gidip bir süre kalmıştım. Avukatlık yaptığım dönemde hem iş için hem de arkadaşlarımı görmeye de bu şehre sık sık gittim. Şimdilerde oğlumla yazları dil okulu için gidiyoruz, ben fırsat buldukça Londra Kitap Fuarı’na gidiyorum. En son oğlumla birlikte çok sevdiğimiz Harry Potter’ın izini sürmek için Londra’ya gittik. Londra’da da hem aileler hem de çocuklarla okuma kültürü ve iki dilde okuma konusunda etkinlik yapmıştım. Farklı şehirlerde ve ülkelerde yaşayan çocuklarla buluşmak her zaman keyifli. Kitabınızın farklı dillerde de okunduğunu ve o ülkelerde yaşayan çocuklara hikâyenizi anlatabildiğinizi bilmek bence bir yazarı en mutlu eden şeylerden biri.
Bolonya’da fuarda yapılan söyleşiler dışında tüm şehirde etkinlikler düzenleniyor. Yazar, çizer, editör sohbetlerinin dışında dünyada kütüphanelerde okuma kültürünü arttırmak için yapılan çalışmalar, yapay zekanın çocuk edebiyatındaki yeri ve bu konudaki gelişmeler, sürdürülebilirlik konusunda edebiyat alanında yapılan çalışmalar bu sene benim ilgiyle dinlediğim konuların başında geliyordu. Pek çok yazar-çizerin de üretme süreçlerini dinledim. Şehirde ayrıca farklı sergiler de oluyor. Müzikle ilgili bir kitap Müzik Müzesi ve Kütüphanesi’nde sergileniyor örneğin. Tüm bunları görünce bizim ülkemizde neler yapılabileceğini düşünüp notlar alıyorum elbette.
- Sizin bu fuara pek çok kere gittiğinizi biliyorum. Fuara bir odakla mı gidiyorsunuz? O an çalıştığınız bir proje varsa algınız ona göre seçimler yapabiliyor mu? Yoksa belleğinizde dolananların hepsini yakalayabiliyor musunuz? Araştırmalarınızda bu fuarın size faydası nasıl oluyor?
Bu yıl fuardaki 6. senemdi. Fuara dinlemek istediğim yazar-çizer sohbetlerinin ve katılmak istediğim seminer/konuşmaların bir listesini yaparak, hazırlıklı gitmeye çalışıyorum. Spesifik bir odakla gittiğimi söyleyemem ancak fuar döneminde üzerinde çalıştığım bir konu varsa o alanda yazılmış kitapları incelemeye çalışıyorum. Dünyada neler okunuyor, trend konular neler, çizim tarzları nasıl farklıklar gösteriyor vb. konularda fuar size oldukça fikir veriyor. Elbette tüm bu bilgiler yazma sürecime de olumlu yansıyor.
- Bir yazar olarak bunu ancak size sorabilirdim. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı nasıl kokuyordu, tadı nasıldı, gözünüzün önünden gitmeyen neydi, kulaklarınızda ne çınlıyordu ve nelere dokundunuz? Hadi bu hislerle bizi oraya ışınlayın. Seneler arasında sizi daha etkileyen şeyler oldu mu?
Bolonya Çocuk Kitapları Fuarı benim için her zaman taze kahve kokar. Sabah kahvemi (mümkünse Terzi ya da Gamberini’den) alıp fuara giderim. Tadı ise balkabaklı bir tortellini ya da torta di riso tatlısı olabilir. Bolonya deyince gözümün önünden gitmeyen şey ise revaklar. Bildiğim kadarıyla dünyada başka hiçbir şehirde bu kadar çok revak yok. Güneşin ve yağmurun sosyal hayatı, insanların işe gitmesini engellememesi için yapılmış bu revaklar özellikle şehir merkezinde karşınıza çıkıyor.
ŞEHİR HEP AYNI, YILLARDIR AYNI YERDE KAHVE İÇİYORUM
Seneler geçtikçe beni en şaşırtan şey, şehrin aynı kalması. Her sene aynı restoranlara rezervasyon yapıyorum, aynı pastanede kahve içip kahvaltı yapıyorum, aynı kitapçıları geziyorum ve aynı dondurmacıda dondurma yiyorum. Bolonya’da bizdeki gibi sık sık işletmeler kapanmıyor ve yerlerine daha trend yeni yerler açılmıyor. Köklü işletmeler faaliyetlerine devam ediyor. Zincir mağazalar ve işletmeler ilgi görse de lokaller de oldukça popüler.
- Sosyal medyanızdaki güzel paylaşımlarınız sayesinde biz de Bologna ve fuar hakkında epey bilgilendik. Pek çok söyleşi ve etkinliğe katıldığınızı buradan gördük. Ayrıca yine pek çok isimle fotoğraflarınız düşman çatlatır pozlarınız da var. Yapamadığınız şu da vardı dediğiniz aklınızda kalan bir şey var mı? Seneye de orada olacak mısınız? Tek kelime ile bu soruya bir neden yazsanız ne olurdu?
Fuar süresince gördüklerimi, öğrendiklerimi, sevdiğim yazar ve çizerlerin etkinliklerini sosyal medya hesaplarımdan da paylaşmaya çalışıyorum. Fuara katılmayanlar için de fikir vermesini ve ilham olmasını istiyorum bu paylaşımların. Daha önce dediğim gibi, fuarda pek çok yazar ve çizerin konuşması, imza günü oluyor. Bu da onlarla tanışmanız, üretme süreçlerini dinlemeniz ve sonrasında imzalı kitaplarını alabilmeniz için çok güzel bir fırsat. Ben instagram hesabımda beğendiğim, severek okuduğum çocuk kitaplarını da paylaştığım için bazı yazar ve çizerlerle önce sosyal medya üzerinden tanışıp sonra fuarda yüz yüze de görüşme şansımız oldu, yıllar geçtikçe dost olduğum, hep iletişimde kaldığım kişiler de oldu elbette. Bence fuarın en güzel yanlarından biri bu iletişimi sağlaması.
İtalya’dan hep “Keşke şu kitapları da alsaydım” diye dönüyorum. Ne kadar çok kitap alsanız da hep aklınızda kalanlar oluyor. Ama seneye fuara gidecek olanlara “keşke” dememeleri için fuar programına göz atmalarını, fuarın cep telefonu uygulamasını indirip kullanmalarını ve bazı kitaplar tükendiği için kitap alışverişlerini son güne bırakmamalarını öneririm. Fuara katılacak çizerler ve çizer adayları için ise portfolyo başvuru süreçlerini önceden takip etmelerini ve sunum dosyalarını yayınevlerinin isteklerine göre hazırlamalarını tavsiye edebilirim.
- Bonus Soru: Kemal’in bir Bologna Günlüğü olacak mı?
Abm Yayınları tarafından Kemal’in Roma Günlüğü kitabım yayımlandı. Bu kitap hem Roma’yı hem de İtalya’nın tarihi, kültürü ve yerel lezzetlerini anlatıyor. Bu sebeple Bolonya’yı anlatan ayrı bir kitap yazmam diye düşünüyorum.
- – Bologna hakkındaki söyleşimizi bitirirken, merak ettiğim bir sorumu da yönelteceğim. Yeni kitap projeniz var mı? Bunları da ayrı bir söyleşide konuşmak isteriz…
Yeni kitap projelerim, fikirlerim her zaman var. Şu anda 3 farklı yayınevinde, üzerinde çalıştığımız 4 kitabım bulunuyor. Çizim süreçleri tamamlanıp yayımlandıklarında seve seve sizinle de paylaşırım.
Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.