Uzman Klinik Psikolog Müge Leblebicioğlu Arslan, Avrupa Obezite Günü olan 19 Mayıs’ta, kiloları ile başı dertte olanların akıllarındaki soruyu masaya yatırdı: “Yemek yemeden de mutlu olabilir miyiz?
Uzm. Kln. Psk. Leblebicioğlu Arslan, bu yazıda obezite ile mücadelede güçlendirecek bilgiler paylaşıyor.
Obezite ülkemizde ve dünyada yaygın olarak görülen önemli sağlık sorunlarından birisidir. Obeziteyi vücutta aşırı yağ depolanması olarak tanımlayabiliriz. Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu sınıflandırmaya göre beden kitle indeksi 30 ‘un üzerinde olan kişiler obez olarak değerlendirilmektedir. Obezite kişilerin yaşamında fiziksel sosyal ve psikolojik anlamda olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Bu etkiler obezitede bazen sonuçken bazen ise obezitenin nedenleri arasında yer almaktadır. Günümüzde obezitenin görülme sıklığının giderek arttığı söylenebilir. Yaygınlaşma obezitenin nedenlerine ve tedavisine yönelik önemi arttırmaktır.
Bu dört faktör oldukça önemli:
Hekim – psikolog – diyetisyen – sosyal yaşamın yeniden düzenlenmesi
Hastalar tedavi yöntemi olarak çoğunlukla ilk düşündükleri yöntem cerrahi operasyon, spor yapma ya da diyetisyen desteği olabilmektedir. Ancak tedavide işin psikolojik boyutu ise geri göz ardı edilebilmektedir. Obezitenin nedenleri arasında çevresel, biyolojik, sosyolojik ve psikolojik faktörler söz konusudur. Dolayısıyla buradan baktığımızda obezite tedavisinin etkili ve kalıcı bir çözüm sağlanabilmesi açısından multidisipliner yaklaşımın son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Obezite cerrahisine başvuran kişilerin ameliyat öncesi ve sonrasında sıklıkla karşılaştığım düşünceler: ‘Yemek yemek dışında nasıl mutlu olurum?’ ‘Yemek yemeden de mutlu olabilir miyim?’ ‘Aşırı yemiyorum ancak içimde sanki bir boşluk var…
Obezitenin yaygın tedavi yöntemlerinden biri olan obezite cerrahisi sonrasında kişilerde yemek ile kurulan ilişki aynı olsa da kişinin yeme tutumları istemsizce bambaşka bir hal alabilir. Bu durumu şu örnekle açıklamak isterim; sağlıksız bir ilişkisi içerisinde olan birinin ilişkiyi bitirmiş olması kişinin zihninde de bitirebileceği anlamına gelmeyebilir. Zihin sürekli o ilişkiyle aşırı uğraş içerisindeyse kişi her ne kadar ayrı da olsa olumsuz düşünceleri günlük hayatındaki işlevselliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Dolayısıyla aslında obezite de mesele sadece kişilerin aşırı yemek yeme davranışından ziyade neyi hangi ihtiyaçlarını bastırmaya ya da baş etmekte zorlandığı duygular varsa kaçınmaya yönelik olup olmadığını fark etmektir.
Obezite cerrahisinin öncesinde ve sonrasında
psikolojik destek çok önemli
Bahsedilen farkındalık ve değişim psikoterapi ile mümkündür. Dolayısıyla yemeği bir baş etme mekanizması olarak kullanan kişiler cerrahi operasyon sonrasında da psikolojik anlamda zorlanabilirler. Bazen bastırılmaya çalışan duygular, ihtiyaçlar, dürtü ve anılar ameliyat sonrası tetiklenebilir. Bu durumda kişilerin kendisini daha fazla mutsuz hissetmesine neden olabilir. Bu açıdan bakıldığında obezite cerrahisi öncesi ve sonrasında psikolojik destek alınması, kişilerin psikolojik iyi oluş halinin sağlanması ve ameliyat sonrası hayatının daha işlevsel bir hale gelmesi açısından son derece önemli olduğu söylenebilir” diye vurguladı.
Ruh ve beden bir bütündür. Kilonuzu düşürmeye çalışırken, psikolojik iyi oluşunuzu arttırmayı ihmal etmeyin.