Gözcüler (The Watchers) Ishana Shyamalan’ın ilk uzun metraj denemesi olarak dikkatleri çeken bir film oldu. Bu korku-gerilim filmi yarattığı bilinmezlik ve tekinsizlik hissi ile kendini izleten bir kitap uyarlaması. Kelt mitolojisindeki korku hikayelerinden beslenen Gözcüler, konusuyla gizem yaratmayı başarıyor.
ALPERHAN BENLİOĞLU

Aslında inceleme yazıp yazmamakta kararsız kaldığım bir film oldu Gözcüler. Ama beni yazmaya iten bazı faktörler oldu. Bunlardan bir tanesi başrolde oynayan Dakota Fanning’in benim zamanımın çocuk oyuncusu olarak artık büyümüş olarak yetişkin rolünde oynuyor olması oldu. Diğeri ise yine benim zamanımın yönetmenlerinden olsa da pek çoğumuzun tanıdığı Night Shyamalan’ın kızının da artık yönetmen olarak ilk uzun metrajını çekmesiydi.
Haziran 2024’te vizyona giren Gözcüler (The Watchers)) İrlandalı yazar A.M. Shine’ın aynı adlı romanından uyarlanan, M. Night Shyamalan’ın kızı Ishana Night Shyamalan tarafından yönetilen psikolojik bir korku-gerilim filmi. Film, izleyiciyi hem tedirgin edici atmosferiyle hem de derinlemesine işlenen temalarıyla etkileyen, geleneksel korku unsurlarını modern hikâye anlatımıyla harmanlayan bir yapım.
Ana karakter Mina, kendini aniden bir ormanın derinliklerinde bulur. Çıkış yolu ararken, geçmişiyle ve korkularıyla yüzleşmek zorunda kalır. Ormanda karşılaştığı bir grup insanla birlikte, her gece onları izleyen esrarengiz varlıkların tehditi altında hayatta kalmaya çalışırlar. “Gözcüler” olarak adlandırılan bu varlıklar, bilinmeyen bir amaç doğrultusunda onları sürekli gözlemlemekte ve korkularını beslemektedir.
Orman temalı korku filmlerindeki klostrofobik ambiyansı çok severim. Özellikle eskinin vampir filmlerinde keyifli ve gizemli bir ortam yaratırdı bu seçim. Burada da benzer bir ortam yaratılmaya çalışılmış. Aynı zamanda bana Lost dizisini hatırlatan mistik öğelerle gerçekçi hayatın kesişmesi de Gözcüler filminde uygulanan seçimlerden. Ben şahsen arka plandaki mitolojik unsurların biraz daha desteklenerek gerçekçi bir son yaratılmasını beklerdim. Ara ara tempo düşse de psikolojik öğelerle bu açık kapatılmaya çalışılmış. Buna rağmen Night Shyamalan’ın pek çok filminde de benzer düşüşleri görmüş olarak ilk filminin çok da başarısız olduğunu düşünmüyorum.
İnsanların bilinmeyene duydukları merak ve izlenmenin verdiği tedirginlik teknoloji ne kadar gelişse de işin özü olması durumunu koruyacak diye düşünüyorum. Peki sizin için hangisi daha korkutucu? Bilinmeyenler mi yoksa bilinenler mi? İyi seyirler…

Alperhan Benlioğlu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümleri mezun olduktan sonra kariyerime Hacettepe Üniversitesi’nde MBA ile devam ettim. Aselsan’da 12 yıl Proje Yöneticisi olarak görev yaptıktan sonra, kariyerini Prowin Danışmanlık’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürüyorum. Sinema ve edebiyat ile yakından ilgileniyorum. “Sihirli Maceralar Kitabı”, “Bal Porsuğu Uzaylılara Karşı” ve “Hindistan Cevizine Ne Oldu?” isimli üç çocuk kitabım bulunuyor. Bugüne kadar şiir ve hikayelerim 10’un üzerinde farklı kolektif kitapta yer alırken, yazmaya devam ediyorum.