HAKAN DEDELER
Sevdiğim şehirlere yolculuğa çıktığımda kulağımda hep oranın türküleri yankılanır. Denizli’nin türküleri de bir başka şehrin kültürünü anlatan kitap gibidir… Hele bir de şehir ile ilgili yazılmış güzel bir kitap var ise değmeyin keyfime… Yolculuğum o zaman çok anlamlı ve bilgi yüklü geçiyor; genel geçer bilgilerden uzak, şehrin hayatı ile birebir uyumlu oluyor.

Denizli şehrimizden söz ettiğimizde kuşkusuz ilk akla gelen Pamukkale Travertenleri. Travertenlerini çok merak ettiğim için gitmiştim Denizli’ye fakat gittiğim zaman sadece bu güzelim ilin travertenlerden ibaret olmadığını, büyük bir doğa ve kültür barındırdığını şehre adım attığımda anladım. Pamukkale travertenleri gerçekten adı gibi bembeyaz büyüleyici bir yapısı var. Termal özelliği ise gerçekten insana şifa dağıtıyor. Pamukkale’de termal suyun keyfini sürerken yukarılara doğru çıktığımda büyüleyici antik kent Hierapolis ile karşılaştım.
Bu zamana kadar görmüş olduğum en eski yaşam merkezlerinden biri olan Hierapolis kenti antik taşlarıyla beni karşıladı. Tarihi kentin büyük sokaklarında gezerken insan türlü düşüncelere dalıyor. Antik zamanda yaşamın izlerine şahit olmak için mutlaka deneyimlemelisiniz. Hierapolis’in her sokağında farklı bir güzellik ile karşılaşıyorsunuz. Kleopatra antik havuzu da bunlardan bir tanesi milattan önce yapılmış ve hala yaşamına devam eden termal bir havuz doğanın gizemine burada bir kez daha şahit oluyoruz.
Antik kentin taşlı yollarında yürümeye devam ederken karşıma devasa bir kültür yapısı Hierapolis Antik Tiyatrosu çıkıyor. Bu sanat yapısı insan hayatının her döneminde kültür ve sanatın ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Kim bilir geçmişte ne tiyatrolar ve müzikaller yapıldı bu büyüleyici amfi tiyatroda? Yakın zamanda yapılan restorasyonun ardından günümüzde de sanatsal faaliyetlere açıldı Hierapolis Antik Tiyatrosu; açık hava da harika bir akustik ile güzel konserler dinlemek için şahane bir ortam.

Laodikeia antik şehrini de ziyaret etme şansım oldu. Denizli şehrinin temelleri Laodikeia antik kentinde atılmış. Antik kentin içerisinde önemli dini merkez Laodikeia Kilisesi bulunuyor. Kilisenin içerisinde yer alan mozaikler dönemin yaşantısına ışık tutuyor. Doğa ile iç içe olan antik kenti gezerken çeşitli hayvanlar ile karşılaşabilirsiniz. Laodikeia antik kentinin sütunlarının birinde meşhur Denizli horozunun tasviri bulunuyor. Bu tarihsel yapı gösteriyor ki Denizli’nin yaşamsal ve kültürel öğeleri sağlam bir temele dayanıyor.

Denizli’nin medarıiftiharı Özay Gönlüm üstadımız kendisinden derlenen “Asmam Çardaktan” isimli türkümüz de Denizli’nin meşhur horozundan ne de güzel bahsediyor…
Tellidir Yavrum Anam Tellidir
Denizli’nin Horozları Bellidir
Ötüver De Gül İbiğim Biyo Ötüver
Geniş Olam Gam Zamanı Değildir
Asmam Yıkıldı Suyu Sıkıldı
Bugün Çil Horozu Duymadım
Canım Sıkıldı Amanın Canım Sıkıldı
Gerek Hierapolis gerekse Laodekiea antik kentlerinde tekstil faaliyetlerinin önemli bir yeri olduğunu tarihi kaynaklardan öğrenebiliyoruz. Laodekia kenti antik dünyada yün ticareti ile meşhur olmuştur. Laodekiea’nın antik dünyada tanınırlığının nedeni kuzguni siyah renkli bir koyun ve bu hayvanlardan üretilen dokuma ürünleridir. Tarihsel kökene indiğimizde günümüzde de tekstilin ve horozun meşhur olmasının nedenlerini daha iyi anlayabiliyoruz.
Denizli’nin yaylaları da çok güzel ve bu yaylalara ulaşmak oldukça konforlu şehir merkezinden kalkan teleferik ile Bağbaşı yaylasına ulaşım sağlanabiliyor. Yaylada konaklamak için ahşap evler ve sosyal tesis imkânı da mevcut. Temiz bir yayla havası ile tazelenmek isteyenler için muazzam bir seçenek.

Denizli şehrimiz müzik kültürü açısından da ülkemizin en önemli merkezlerinden biridir. Yörenin ruhunu yansıtan birçok sanatçı şehrin bereketli topraklarında yetişmiş bunun sonucunda kuşkusuz derin bir halk kültürü oluşmuştur. Bu kültürü yörenin halk sanatçılarının canlı icralarından ve doldurmuş oldukları kaset ve plaklardan dinlemek mümkündür.
Denizli’den söz etmişken yörede yetişen iki kıymetli sanatçıyı anmamak olmaz. Elbette Özay Gönlüm ve Talip Özkan üstadlardan söz ediyorum. Türk halk kültürümüze özellikle Ege yöresi halk müziğimize katkıları çok büyüktür. Özay Gönlüm kendi icadı olan yaren ismini verdiği üçlü bağlaması ile bize Ege türkülerini Ege’nin şivesi ve üslubuyla hikâyeli bir biçimde anlattı ve bu anlatıları müzikli bir biçimde kayıt altına alarak müzik ve kültür arşivimize kazandırdı. Talip Özkan da kendine has yorumu ve bağlama icrasıyla türkülerimizi icra etmiş ve dünyada tanınmasını sağlamıştır. Ayrıca tanbur sazı ile türkülerimizi çalıp söylediği bir albümü de mevcuttur.

Denizli yöresinin bir başka önemli müzik değeri ise yaşadığı dönemde Unesco tarafından yaşayan insan hazinesi olarak görülen ve koruma altına alınan 3 telli ve çam düdük ustası Hayri Dev’dir. Denizli’nin halk müziği kültürünü dünya çapında tanıtmıştır.

Resim sanatının duayenlerinden Yalçın Gökçebağ da Denizlili’dir. Kendine has üslubu ile Anadolu tasviri konusunda çığır açmıştır. Anadolu’nun saf ve duru hikâyelerini Yalçın Gökçebağ’ın resimlerinde görmek şahit olmak mümkündür.

Denizli ile ilgili daha kapsamlı bilgiler edinmek isterseniz, size çok güzel bir kitap önerim var. Yapı Kredi Yayınları’nın şehir monografileri dizisi kapsamında çıkardığı “Denizli – Tanrıların Kutsadığı Vadi” isimli çok yazarlı kitap çalışması Denizli şehrini birçok açıdan görmemizi sağlayan önemli bir kaynak.


Hakan Dedeler
Ses ve tanbur sanatçısı, bestekar Hakan Dedeler, Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı Temel Bilimler bölümünde eğitimini tamamladı. Müzik konusunda öğretim üyeliğinden şefliğe, program yapımcılığından akademi kuruculuğuna kadar pek çok çalışmanın içinde yer alan Hakan Dedeler, 2016 yılından bu yana Erdinç Şenyaylar ve Engin Gürkey ile birlikte kurdukları 3 Hisar grubuyla müzik çalışmalarına devam ediyor. Aynı zamanda Müzik İstanbul isimli kitap çalışması da bulunan Hakan Dedeler, İstanbul’un kültür mirasını ve müzik armonisini 996 sayfalık bir kitapta topladı.