tan doğan
bellek ve gelecek
dünden güne-günden yarına /
bir yolculanış denemesi
cırcır
ağaçta sen toprakta ben /
nasıl geçecek bu yaz
*
kök
yaprak dala dal ağaca tutunmuş /
dönse de fark etmez dursa da dünya
*
bilge
ağır ağır yürüyor tırtıl /
bir bildiği var
*
el
bir bir saydım parmaklarını toprağın /
bunca böceği nasıl da avuçluyor
*
ş/aşkın
ay’a vardı sarm’âşık’ /
âşık mı ne
*
ileti
doğanın dili ne çok /
bendeyse iki kulak
*
süt
sağılan inek
kuş kadar hafif
*
usul
suda kuğu /
hayatı süzüyor
*
aç
guguk kuşu gurultusu gurbette /
mevsim şaşmış ah kış olmuş ilkbahar
*
öz
doğaya daldım /
dilimi yuttum
*
refleks
şemsiye uçtu /
kuş tuttu
*
protesto
sınıra sıçan sıçan /
“yazıklar olsun” dedi
*
diş
ısırgan otu /
ısırmaz gönlü
*
sabah
çiy tânesi yağmur damlası /
yapraktan yok mutlusu
*
izlem
izliyorken leyleği /
izliyor izlememi
*
incir ağacı
her yaz giyin her kış soyun /
soyun-sopundan mı huyun
*
kâr
yaprağı öpen rüzgâr /
senin onda hârın var
*
siyâhî
zeytin veren ağaç /
yazın tok kışın aç
*
gönül
fıstıklanmış kozalağı çamın
kırsam bin türlü kırmasam bir
*
aşkî
bir çift kumru elektrik direğinde /
aklım çıktı ya çarpılırlarsa diye
*
dilemma
yükü ağır kendine güzün /
bunu düşünmek bile hüzün
*
içgüdü
sıçrarken sıçıyor çekirge /
seviçten mi korkudan mı ne
*
obur
balığı boğacak kılçıktı /
ekmek verdim su içti çıktı
*
dişi
karıncanın çıplak karnı güneşte /
herkes ekmek o güzellik derdinde
*
yeti
gölde çimen çimen /
dalıyor kendinden
*
devrim
kirece bulanan karga /
aslını inkâr etmekte
*
sokrates
at bilmiş onu sinek /
durmadan ısıracak
*
ısırık
sinek olmuş musallât /
sanki sokrat ile at
*
niyet
düzlediğim kaplumbağa tersledi beni /
meğer engellemişim güneşlenmesini
*
ömür
“üç gün daha yaşa” dedi kelebeğe çiçek /
“rûhumu emdi arı belki yine gelecek”
*
kıssa
kelebekçe hayat kısa /
uçmalı her an sonsuza
*
yağmur
su da gel-geç er-geç buhar /
bunun için gökler ağlar
*
rüzgâr
lodos poyraz ne farkeder /
bir gün her şey elbet diner
*
maviyeşil
gök de deniz de mavi /
yeşil doğa bundan sevi
*
paradoks
“uçan ok durur” demiş ya zenon /
kuşun vardığı her yer de bir son
*
mesâfe
hem uzak hem de yakın her yıldız /
kalabada insan gibi ıssız
*
lâf
“tanrı öldü” insan öldü sıra evrende /
boşluğun yokluğundan ne dersen de
*
sığ
çölü yakan güneş buzulları eritti /
rûhsuz insan aklıyla dünya’yı mahvetti
*
hakîkat
ot ve ben toprakta uzanmışız /
hayâl ne rüya ne unutmuşuz
*
devinim
canı sıkılan çekirge /
bak sıçrıyor hiç değilse
*
az
her vakit görünmez ay /
onu mutluluktan say
*
sırf
çamın kokusu mis /
yaşatıyor bu his
*
sivri
kanımı boşaltsam da bir kaba /
huy edinmiş bir kez sinek kaba
*
tekerrür
kuru dere yatağındaki ey ölgün tilki /
ne senin ne benim için ölüm ilk değil ki
*
flu
siste av arayan böcek /
belki pusuya düşecek
*
fener
ateşböceği aydınlatıyor geceyi /
her kim kaybettiyse yolunu bu pekiyi
*
samandan
kuş yuva yaptı saçağa
göz kırptı sarı ineğe
*
çınar
başı dimdik içi oyuk /
ne sıcak bilir ne soğuk
*
renkâheng
yosun ile kaya denk /
gayri ikisi bir renk
*
özlem
elma kurdu /
seni sordu
*
masal
metruk ev sarmaşıklanmış /
hayat bir yok-bir varmış
*
dünya
bulut-tanrı
ömre ağrı
*
giz
insan aklı aslâ ermez /
doğanın dili çözülmez
*
kıyas
leylek lak lak
insana bak
*
duyu
ne kör doğa ne sağır /
insanın hâli ağır
*
mevsimsiz
her yerde kar /
aklımda nar
*
sebep
ne çok şarkısı var şu yağmurun /
bunun için altındayım göğün
*
yanılgı
kendi hâlinde kedi /
aldanıyor sâhibi
*
zehir
yalanıp duruyor yılan /
hayatı anladığından
*
düşte
köpek ve ben bir yerde /
dalmışız ikimiz de
*
sanrı
gözlerimin önünde yüzlerce melek /
bir vakitler sandıydım hepsi kelebek
*
çocukça
ipincecik dalın ucunda koskocaman akbaba / ha düştü-ha düşecek ayağı kırılacak sonra
*
salıncak
sallanırken göğü öpüp el ele /
hemen iniyoruz yere serçeyle
*
erkenci
“yeter” dedi yalvararak horoz “n’olursun /
ben seni uyandırayım bir sabah olsun”
*
kuyu
ip eprik kova delik su bitik /
çıkık çıkrık diyor “yok bir eksik”
*
hepsi
düştü gözümden son toz zerresi /
gözlerimi yummak en iyisi
*
mizaç
karanlığın rûhunda her gece /
cirit atar yarasa delice
*
hâlâ
leylek dâire çiziyor /
dünya dönüyor
*
cinslik
iki erkek üveyik kavgada /
gülerken dişi dalda havada
*
diyet
söz vermiş ya yârine şişman fare /
güle-ağlaya bakıyor peynire
*
güç
kurt ile ah kuzu /
paylaşamaz kozu
*
kara
baykuş leylî /
vakit dilli
*
yazgı
nasıl geldiyse böcek /
yine öyle gidecek
*
içgüdü
“doğ ye iç öl” diyor hayvan /
hayattan anladığından
*
pusula
rüzgârda aklı karışmaz kuşun /
dört yönü bilir yazın ve kışın
*
tüyüş
hemen her kuş uça uça /
bokböceği sıça sıça
*
im
der çıngıraklı yılan /
“haber verdim sokmadan”
*
süreğen
yeni kaval eski kamış /
meğer bir şey kaybolmamış
*
ölümsüz
kuru ağaç artık lir /
çalıp söylüyor şâir
*
güvercin
barışı getiren kuş /
zeytin dalını öpmüş
*
ad
göğü yamayan bulut /
dağılsa da hep umut
*
yakın
yıldızlar güneş ve ay /
üçünü ahbâptan say
*
konuk
çatıda bacada leylek /
bir süre kalıp göçecek
*
empati
kışı duyumsayan yaz /
gönlünce ısınamaz
*
ikircik
yazın güzü güzün yazı birden düşlemek /
şıpır şıpır terliyorken tir tir titremek
*
kesik
göğü kesip kesildi rüzgâr /
şimdi yeryüzünde yağmur var
*
köpek
yapraklara dalıp gidiyor tek tek /
bilmem aklından neler geçirerek
*
çürük
gölgesine de küsmüş çınar /
gönlünü görmedi diye yâr
*
ardışık
açmış ağacını kiraz /
bahar gelmiş sırada yaz
*
pişmân
yalnız yaşıyor yaşlı menekşe /
diline pelesenk olmuş “keşke”
*
ölgün
düne durmuş gün /
yok gelecek gün
*
yapayalnız
kuru dere yatağında kurbağa /
suya değil düşmüş derin boşluğa
*
aşksız
dumana karışmış toz /
iste hâlâ bin bir poz
*
önlem
eskici geçiyor /
yaşlı kuş uçuyor
*
akşamcı
samanyolu dopdolu /
şaştı evimin yolu
*
kapan
üfleye-kemire çift kulağı yedi fare /
fareye düşman olan artık sağır bî-çâre
*
bebekçe
rüzgârdan bir ılık ninni /
uyuttu öksüz-yetimi
*
keyif
çime serilen kedi /
yıldızlara göz etti
*
yıllanmış
gökten düşen taş /
kuru ya da yaş
*
yolculuk
pusulası şaşmış pek minik karınca /
yüz yıl sonra varmış yuvasına anca
*
püf
öksüz-yetim gül /
dikensiz ve kül
*
filozofîk
baykuş sır küpü /
bulmuş en dibi
*
nihâî
mezarlıktaki köpek /
uluyor içlenerek
*
mesaj
kendini yiyen taş /
ölmüş gözünde yaş
*
edebî
harf kadar kalmış at /
ölemiyor fakat
*
gamlı
sarhoş kuş /
dert içmiş
*
güz
tuzu kuru yaz /
hâlden anlamaz
*
hediye
su sundu gül diye /
albatros martıya
*
köpük
dalga denize küsmüş /
tasası kuma düşmüş
*
yaz
öğle sıcağı /
ağustos ağı
*
gececi
samanyolu /
zaman yolu
*
heyhat
bulutlar geçiyor darmadağınık /
şu gel-geç hayatı pek geç anladık
*
slogan
karıncalar el ele /
ölü sinek nevâle
*
susuz
kuru muslukta arı /
artık daha da sarı
*
ev
damın altına serçe /
yuva kurmuş gönlünce
*
kurbanlık
iki koyun aşık atıyor hâlâ /
can pazarında hem de ölgün hâlde
*
gâfil
muhabbetteyken geyik /
gövdesi delik-deşik
*
ekşi
limon ağacına çıkan böcek /
hemen kaçtı ağzını büzerek
*
mis
alı al moru mor lavanta /
kokusu ta yedinci katta
*
buruk
boynunun bükmüş sümbül /
aşk yaşarken gül-bülbül
*
sevgi
lale ağzını açmış /
dışına hayat saçmış
*
akşamdı
yıldız kaydı /
kedi baydı
*
sefâ
akşam açtı sabah kapadı /
anlamadan geçen zamandı
*
hanım
eli gibi kendi de hoş /
koklayan ânında sarhoş
*
soy
hem böcek doydu hem çiçek /
türleri sürüp gidecek
*
poz
çilli hozoz dilli horoz /
sanki elinde bütün koz
*
hayırsız
karabatak yok oldu /
herke sandı boğuldu
*
şen
şakayıkta şakrak /
şakıyor şaşarak
*
sevi
beyaz pembe sarı akasya /
yarışıyor ay’a varmaya
*
çiçekçe
ak zambak ile mor leylak /
yaşar bir güzel kokarak
*
hayat
zamanın yüzünü yalıyor rüzgâr /
dünya’nın derdini taşırken kuşlar
*
neşe
bir köpek tanırdım hep gülerdi /
beni değil hayatı severdi
*
hayâtî
pek çok sesli su /
zaman dokusu
*
göksel
bir helikopter böceği /
“bin göstereğim gerçeği”
*
kelâmî
kanımı emen böcek /
harften zehirlenecek
*
fark
kuluçkada caretta caretta /
bir çift kumru hâlâ meşkte aşkta
*
deri
yılan yılda üç-dört /
insan bir ömür tek
*
sığınak
daralınca dalar toprağa solucan /
ne kadar kaçsa aynı yerdedir insan
*
gerçeği
böceklerin bastığı gün dünya’yı /
dil bırakır yalanı anlatmayı
*
tarihî
suyun sırrı çakıltaşında /
ses etse kulağım ağzında
*
hampacı
gagası boynunu aşmış /
her haltı içinden taşmış
*
dostâne
ateşi çıkmış köpeğin alnına /
sirkeli bez koymuş kedi hayrına
*
vicdan
aç biilaç kediye /
peynir verdi fare
*
paytak
yabanıl ördek /
ödlek mi ödlek
*
çirkin
çiğ çiğdem /
poz her dem
*
açlık
düşte kuş /
taşta aş
*
kaygı
kuşun kuşkusu her kış /
açlık barksızlık yağış
*
saygı
kumu anlayan dağ /
boyun büker ki sağ
*
heves
gün izi tiz /
silinir tez
*
geçici
durmaz ki gün /
yarın da dün
*
hazîn
solmuş çiçek /
ah ölecek
*
ilkbahar
damda buz /
uykusuz
*
tövbekâr
denizi döven rüzgâr /
geç de olsa eder âr
*
hakîki
karga peyniri kaptı /
tilki masalda kaldı
*
mit
ey kasırga çokca kasılma /
ayıp olur poseidon’a
*
yer
güneş’in gülüşü günde /
gecenin öpüşü dilde
*
soru
ömrünün ölümü ödül mü yoksa /
kaçsa kaya mitinden sisifos’a
*
çakalın
ne dirisi dost /
ne ölüsü post
*
işâret
ufuk çizgisinde martı /
nokta virgül eksi artı
*
sakal
daha keçi olacak oğlak /
hep hayatla inatlaşacak
*
boyut
ölmüş koca kuş /
rûh kadar kalmış
*
dibi
baykuş münzevî /
seçmiş kör evi
*
masalımsı
devin kalbi /
pamuk gibi
*
kalı
zaman akmazsa /
n’apsın yarasa
*
hedefi
ok ve yay /
aşk ve ay
*
imbat
yaz geldi deniz esti /
toprağı serinletti
*
hassas
denizin gözünde yaş /
dilimde sekerken taş
*
sevdâ
sarılmış sardunya ıtıra /
sıra gelmiş büyük aşklara
*
dingin
dolunayı dinler her deniz /
yaz gecesi sessiz sitemsiz
*
yazın
on yedi yıl altı bir ay üstü toprağın /
çiftleş ve öl yaşayamayacak bu kışın
*
mezhebî
ahı tuttu köpeğin /
ömrü soldu herifin
*
yarın
gölgesi düşmüş bulut /
o hâlde bile umut
*
gizil
sisin tohumu şiir /
doğurdu nice şâir
*
vakitli
gündüz geçer /
akşam iner
*
mendil
sümüklüböcek /
burnun düşecek
*
ton
gün yeşili başka /
gece yeşili aşka
*
dört
baharın ilkinden beterdir güz /
lâf dinlemez kış çabuk geçer yaz
*
hâlsiz
bahar yorgunu bu sene dünya /
ne dağa çıkmak ne inmek bağa
*
göçük
tam gülecekken /
ansızın deprem
*
zeytinlik
yeşil siyah kucaklaşıyorlar /
her sene yazı karşılıyorlar
*
iyimser
kalmış baykuş uykusuz /
ömür boyu kâbûssuz
*
yağmur
sulandı ya tüm ağaçlar /
ziyâdesiyle bahtiyâr
*
temmuz
yer gök ve deniz hâr /
daha ağustos var
*
çapkın
göz kırpan yıldız /
horozdan ârsız
*
dans
salınan rüzgâr /
güle dâvetkâr
*
ince
dalın ucu /
ömrün gücü
*
pır-hır
kaplan kelebeği /
ormanı düşletti
*
farksız
elif’e
yazgımız bir kedi köpekle /
hayat gibi ölüm de öyle
*
sonlu
ateş düştü su kuş oldu /
dünya küllenip savruldu
*
zâlim
çam kesildi ev dikildi /
âmâlâlsağır izledi
*
ecel
arı soktu /
rûhum uçtu
*
hiç
bulut ve ben /
ötesi yok
*
mistik
elini uzatmış yere gök /
kuş dal yaprak ağaç.. derdi kök
*
böcek
halıda ipek /
hiç ölmeyecek
*

İstanbul doğumlu tan doğan, İstanbul Üniversitesi’nde felsefe, Beykent Üniversitesi’nde eğitim yönetimi öğrenimi aldı-verdi. Şiir, öykü dallarında ödülleri olup, edebiyat, sanat, felsefe, psikoloji üzerine çabalarını, 1984 yılından bugüne dek çeşitli yayın organlarında paylaştı, paylaşmakta…