tan doğan
silik söz
bak geldim-gidiyorum ben de işte
en kalabalık ordudur ‘ölgünler’
acı açlık ve yara.. yas tutmak meğer…
ölüyü gömmeye vakit yok ki handiyse
tebessüm unutuldu gülmekse zül
çocuklar oynuyor mudur hâlâ
kaç tür kuş kaldı kaç renk uçtu yokluğa
kim sildi umudu sözlüğünden
ekmek dahi bir kelime mi ne gayri
suyun da dili-damağı kurumak üzre
yâni tarih kötüyse insan iyi mi
güneş de ay kadar yalnız
parmağını kaldırsın dünya’da mesut olan
ipin ucunu tutan kaç bezirgân var
aslâ uzatmıyor tok her elini yoksula
yoksunluk da kader değildir
eğer erimiyorsa kurşun suçlu ayağa kalksın
rûhu kirli olanda âr ne gezer
içi-dışı zulüm zâlimin
akla ziyân ömre düşman her savaş
birileri paralanır canlar parçalanır: film başka
aşka gelmedik mi doğarken oysa
gül değil barut kokuyor kan yükü toprak
sevdâ türküleri ağır ağıt kadar şimdi
halay çeken eski mendil kıpkızıl
hevesi yitik her nefis tıknefes
göğe açılmış eller dahi kırık
ter emziriyor analar bebeklerine
tetik parmağı kesik ne çok baba var
ninni bitti masal öykü kış
ne yaz ne bahar güz: çiçek mi kaldı
zaman an kadar gelgeç ömürler kâbûs
bir vakitler pembe rüyalar varmış
baykuşun ıslığı her yanda
tan doğan şiirleri