Close Menu
    Son Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Salı, Temmuz 15
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Sevdalinkalar ülkesi: Bosna Hersek

      Şubat 7, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Çocuklar ileri dönüşümü eğlenerek öğreniyor

      Haziran 21, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Zeynep Sönmez’den Wimbledon’da Tarihi Başarı!

      Temmuz 3, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Peki biz neden hala kaçmıyoruz?

      Temmuz 10, 2025

      Gece Yarısı Kütüphanesi: Ya diğer olasılıklar gerçekleşseydi?

      Temmuz 8, 2025

      Haziran ayı için film önerileri

      Haziran 1, 2025

      Yaz ortasında melankoli: Slowdive İstanbul’a geliyor

      Şubat 20, 2025

      Arter’den avangart bir müzik festivali

      Şubat 11, 2025

      Borusan Quartet’in “Oda Müziğinin Ustaları” konseri ENKA Sanat’ta

      Şubat 10, 2025

      Öykü: Sessizliğin İçinde Nefes

      Temmuz 9, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      Öykü: Erik Ağacı

      Temmuz 7, 2025

      KEMAL TAHİR ROMANLARINDA KADIN İMGELERİ – III

      Temmuz 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      Pera Müzesi Yazar-Editör Sohbetleri’nde sanat tarihine müzecilik penceresinden bakış

      Şubat 20, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      2000 yılından sonra çekilen en iyi film hangisi?

      Haziran 29, 2025

      Telefon Kulübesi: Bir telefon, bir ses ve bir yüzleşme

      Haziran 26, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      Mühür: Gece Eşiği filmi yakında sete çıkıyor

      Haziran 17, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      şiir: küf lekesi

      Haziran 7, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      “Bulaşıkçılar” yeni yorumuyla İstanbul, İzmir ve Ankara’da

      Mayıs 21, 2025

      Molière klasiği ‘Cimri’ye alaturka dokunuş

      Mayıs 19, 2025

      Kadıköy Oda Tiyatrosu “Kalabalık Fasıl” ile açılıyor

      Mayıs 12, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Ediz Dikmelik ile Sorgulayan Çocuklar: Çocuklarla Felsefe El Kitabı 

      Haziran 11, 2025

      Kilitli Hatıralar Kitabı: İstanbul’un altı ayrı dönemine tanıklık eden öyküler

      Nisan 19, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Çocukluk çağı, ilişkiler ve diktayı kitaplar üzerinden okumak

      Nisan 29, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Rüyanın kalemle buluştuğu kadın: Nazlı Eray

      Haziran 22, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Sinan Saygı’nın yeni kitabı: İletişim Bir Süreçtir

      Temmuz 3, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • FELSEFECE VE…

      tan doğan: sap-saman

      Temmuz 14, 2025

      tan doğan: seğir[t]meler

      Temmuz 3, 2025

      on kırık iz!

      Temmuz 1, 2025

      noudelmann ile tan

      Haziran 27, 2025

      …ve …

      Haziran 25, 2025
    • SuareMag
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » Søren Aabye Kierkegaard ya da ‘Genç-Yaşlı Bir Adam’
    FELSEFECE VE...

    Søren Aabye Kierkegaard ya da ‘Genç-Yaşlı Bir Adam’

    Şubat 13, 2025Yorum yapılmamış6 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email LinkedIn

    “Felsefenin dediği doğru. 
    Yaşam geriye doğru anlaşılır.  
    Ne var ki burada bu tümceyi unutuyoruz: 
    İleri doğru yaşanmalı!”

    “Doğumunun 212. Yılında Kierkegaard’a” 
    ve “Düşün İnsanım”a

    “Varoluşçuluk” deyince usunuza gelen ilk ad Sartre’sa, yanıldınız demektir. Belki Nietzsche, Husserl, Heidegger ya da Kant da kurcalamış olabilir belleğinizi. Bu yazıyı okumaya başladığınıza göre, “mürekkep yalamışlar” çizelgesine çoktan katıldığımızdan, “yakın geçmiş olmadı; gerilere gitmeli” deyip, “olmak”, “varlık”, “var olmak” benzeri kavramlarla beyin çubuğunuzu kıpırdatıp, yivleri-setleri kurcalayıp, Parmenides’in “Her şey birdir”, Sokrates’in “Kendini bil!”, Platon’un “idealar öğretisi” ya da Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım” sözüne kadar uzanmış da olabilirsiniz. Yanıt, ne yazık ki, “hiçbiri.”

    Hazır olun. Asıl bulmaca şimdi başlıyor: Karşınızda Søren Aabye Kierkegaard.

    “Onda olan ne varsa öbüründe olmayan, öbüründe olmayan ne yoksa onda olan?” Soldan sağa-yukarıdan aşağıya, ne çok soru sorabiliriz böyle, kim bilir? Bu sorunun yanıtı yok değil: Vagner’le Kierkegaard. Birbirine karşıt iki karakter mi istiyorsunuz; alın size delirme olasılığını taşıyan iki öke; üstelik de aynı yılda doğan: 1813. 

    Kierkegaard’ı asıl çıldırtan, “kilise bahçıvanı” anlamına gelen aile adlarının taşıyıcısı olan, koyun çobanıyken Tanrı’ya lânet okuyan, sonradan da varlıklı tecimen olmasına karşın iki karısıyla yedi çocuğundan beşinin ölümüne tanık olup, okuduğu kargışın kendini kargışladığına inanan babasıydı. Kierkegaard’ı Kierkegaard yapan, ya babasının aşırı baskısına gösterdiği tepkilerin harmanı olsa gerek…

    Size bir başka soru işte: “Hangi mantıksız baba, oğlunun mantık öğrenmesini ister?” Zorlamayın daha fazla kendinizi. Yanıt: Baba Kierkegaard. 

    Babası elli altı yaşında bir emekliyken ‘yaşama merhaba’ diyen Kierkegaard, her tür mantıksız davranışı gösteren baskıcı babasının zoruyla, daha yedi yaşındayken ‘mantık’ öğrenmeye başlar.

    Bir (ve şimdilik son) bulmaca sorusu daha: “Evden çıkmadan, yurt dışı gezileriyle dinlenmenin adı nedir?” Doğru yanıt yoktur mu? Sizin babanız kim?… 

    Anlıklı çocuğun anlaksal kıyınçları, dönüşte sorgulanma koşuluyla, yine babasının izin verme sınırları içerisinde, baba Kierkegaard’ın çalışma odasında yer alan ‘kitaplar arasındaki yurt dışı gezileri’yle gerçekleşebilirdi ancak. 

    Belki garip ama, babası eski moda elbiselerle, eski adam tavırlarıyla okula giden “büyümüş de küçülmüş” zeki çocuğun dikkat çekmemesi için babası kendisini uyarmış, sınıfın birincisi değil de, ‘üçüncüsü’ olmasını tembih etmişti… (Haydi söyleyin şimdi: Bundan kaç bulmaca sorusu çıkar?..) 

    Şaşılası görüntüsü hafif kamburluğuyla ve yana yatan bir çöp adam karikatürü benzeri büyüdükçe artan genç Kierkegaard, Tanrıbilim öğrenimi için Kopenhag Üniversitesine yazılır; keskin anlağıyla kısa zamanda ünlenir ve Hegel felsefesinden/düşününden etkilenir: “Sav-Karşısav-Bileşim.” “Varlık” olgusuyla sarmaş-dolaş olmaya başlamıştır çoktan. Sav “Varlık” (ya da varoluş), karşısav “Hiçlik” (ya da varolmayış), bileşimi de “Olmak”tı Hegel’in “Eytişim/Diyalektik” anlayışınca. Önce çekici gelen bu felsefe, özünde “Ülküsel/İdealist”, eşdeyişle Tanrısal, dinsel ve “Arı Tin”e dayalı bir söylemi taşıdığından, “Özne”nin “Arı Tin”den önemli olduğunu savunan Kierkegaard için, çekiciliğini yitirdi.

    Tanrı-Tanrısızlık arasında gelgitleri olan ve Tanrıbilimsel öğrenimi sonucunda papaz olmasını istediği, canına kıyma düşüncesini duyumsayan oğluna, kargışlanmasını ve bir genel evden frengi kapmışlığını dışa vurur, yaşama ve Tanrı’ya bağlanmasını anlatmasından sonra, acı giz açımlarını Kierkegaard’ın beynine, bedenine ve tinine çivileyen babası ölür. 1834’te annesinin ölümünden dört yıl sonra ölen babasının bu üç kalıtın dışında, ölçümüne göre, kendisine on beş-yirmi yıl yetecek kalıt kalmıştı.

    Babasının baskısından kurtulmuş olmasına karşın, anlağının keskinliğiyle tininin acısı arasında sıkışan öke genç, bir başka acılı yolculuğa adım atar: “Aşk.”

    Genç bir kız olan Regine Olsen’le tanışır, ona derinden bağlanır; anlakça kurlar, armağan ettiği betikler, karasevdasal ve düşünsel tavırlarla suçsuz kızın da kendisine bağlanmasını sağlar. Bu gönül bağı, salt tinsel aşk yolculuğu, Kierkegaard’ın üniversite sınavlarını vermesinden sonra nişanlanmalarına dönüşür. Olağan bir yaşam adına papaz olmak için eğitime başlasa da, tüm özellikleri olağan bir yaşama kendini bırakacak gibi görünmemektedir ona. Anlar: “Yazmak”, “Felsefe” ve “Tanrı” olmazsa olmazıdır onun; Regine değil.

    Tinsel durumunu anlatmaya çalışır, olmaz. İncelikli bir biçimde ayrılmak ister, olmaz. Yüzüğünü geri gönderir, olmaz. Yaşamsal iki soru sorar kendine: “Ne yapmalıyım?” ve “Nasıl Yaşamalıyım?” Derken, bozulur nişanları ve soluğu Berlin’e kaçmakta bulur.

    Coşumcu-ülküsel düşünür Schelling’in konuşmalarını dinler, kendi gibi toy üç ökeyle: Bakunin, Burckhardt ve Engels. Bu konferanslarda da aradığını bulamaz ve “Ya / Ya da: Hayatın Bir Parçası” adlı çalışmasını koltuk altına sıkıştırarak, 1842’de Kopenhag’a döner.

    Takma adlarla (yaşamı boyunca kaç takma adla betik/kitap yayınladığını kendisi de bilemeden), önce “Ya / Ya da”yı, ardından da “Baştan Çıkarıcının Günlüğü”nü yayınlatır. İlkinde yaşamımızı yaşayabileceğimiz “Varoluşçuluk”un tohumunu gizleyen iki yol olan“törebilimsel/etik” ve “güzelduyusal/estetik”, ikincisindeyse adını gizlediği Regine vardır.

    Güzelduyusal bir yaşam doğrultusunda anlık yaşamalar ve hazlarla varoluşunu dizginleyemez, anlayamaz; dışsal olaylar, olgular, rastlantılar bunda belirleyicidir ki, onda umutsuzluğa dönüşür. Bunu kanıksamak, “baştan çıkarıcı yazgıcılık”a tutsaklanmaktır. Oysa varoluşunun sorumluluğunu bilinçli bir seçimle kendini yaratmaya dönüştüren birey, “derinden ve içten dilemek”le “kendini seçme”yi gerçekleştirebilir. Törebilimsel bir yaşam , “yaşamındaki evrensel”i ortaya çıkartır ki, birey, “ülküsel kendilik” olarak içsellik ya da inan sürecine yolculanır. Güzelduyusal olanla törebilimsel olanın eytişimsel bileşimi olarak da dinsel olan çıkar karşısına. Yüce amaçsa ‘inan’dır Kierkegaard’a göre. 

    “Baba Kierkegaard olgusu”, “Regine aşkı” (ve de “İbrahim-İshak söylencesi”), Kierkegaard’ı dinî bir yaşamı evetlemeye vardırır. Otuzuna geldiğinde tek isteği, tutkulu bir iç adanış içerdiğinden varoluşumuzun özüne bağlı olduğunu, nesnel gerçeklerin töresel gerçeklerde belirleyici olamayacağını, bunun çekinceli, acı ve yiğitlik gerektirdiğini, dağa tırmanmakla dağdan düşmek arasında duyulan korku kadar bir derinliği içerdiğini, olağanlığın altındaki bu çılgın özgürlüğün ürkünçlüğünü 1844’te irdelediği “Ürkünçlük Kavramı” adlı betiğinde yüreklere çiviler. ‘ne’ ile ‘nasıl’ sorusu arasında dolaşırken…

    “Felsefi Parçalara Tamamlayıcı Bilimsel Olmayan Art-Metin: Bir Mimik, Dokunaklı/Patetik, Eytişimsel Bütünsellik/Kompozisyon, Varoluşçu Bir Katkı” uzun başlığı altında topladığı, başlığı kadar uzun olan altı yüz sayfalık betiğinden sonra, Kierkegaard’ca, “söyleyecek bir şey bulamadım.”der.

    Bulup da kendi elleriyle yitirdiği Regine evlenir. Bunu öğrenmesi acısına acı, yalnızlığına yalnızlık, tutuculuğuna tutuculuk katan Kierkegaard, otuz üç yaşında, daha da “Genç-Yaşlı Bir Adam”dır. “Tinin Yaşamını Yaşama”ya, Tanrı sevgisi ile kişisellikten tamamen sıyrılmaya karar verdiğinde, takvim Nisan 1848’i gösterirken, günlüğü de “Bütün doğam değişti” sözlerine tanıklık etmektedir.

    Varoluşu düşünsel olarak anlamak olanaksızdır artık. Umutsuzluğu “kişinin gerçekte olduğu kişi olma isteği”ndeki başarısızlığa bağlar. “Hayır” der “kişinin gerçek kendisini ‘bulmasından’ söz açmak olası mıdır?” sorusuna yanıt olarak. ‘Kendini yaratma’ gerçek özgürlüktür; umutsuzdur bu ve ölme isteğiyle bir iç boşluktur sonrası: Bilinçli umutsuzluk… Ve daha sonrası: “İnan…”

    Kırklı yaşlar… Parasızlık… Rahip olma isteği ve bunu dinden para kazanmanın kötü törelliğiyle yok sayma… Kötü ün ve tiksinti… Ve…

    Ve bir gün, on dört yıl önce attığı nişan yüzüğünden sonra, vali olan kocasını görmeye Batı Hint Adaları’na gitmek için yola çıkan Regine’le bir sokakta karşılaşma… Göz göze gelen iki eski (belki de eskimeyen) aşığın bir sürelik suskun duruşu… Regine’in ılık bahar havasına eşlik eden soluğundan çıkan iki fısıltılı sözün, son yolculuğu öncesinde son kez acıtması Kierkegaard’ı: “Tanrı seni korusun. Her şey senin için iyi gitsin.”  
    Hayatı karmaşık sorular ve yanıtlarla örtülü bir bulmaca olan hafif kambur, yana yatan, çelimsiz ‘çöp adam’dan suskun ama çok şey söyleyen şapkasıyla bir buruk esenleme/selam… Ve aynı yıl: Bir sokakta (belki de ‘o’ sokakta) baygınlık, sayrıevine kaldırılma ve Elveda Dünya…

    Kırk iki yaşında öldüğünde, kalıtı açıklanır: Yalnızca Regine’e bıraktığı ortaya çıkar, kendinden kalan ne varsa her şeyi…

    tan doğan

    İstanbul doğumlu tan doğan, İstanbul Üniversitesi’nde felsefe, Beykent Üniversitesi’nde eğitim yönetimi öğrenimi aldı-verdi. Şiir, öykü dallarında ödülleri olup, edebiyat, sanat, felsefe, psikoloji üzerine çabalarını, 1984 yılından bugüne dek çeşitli yayın organlarında paylaştı, paylaşmakta…

    tan doğan yazıları
    ‘Felsefe’nin neresindeyiz?
    ‘erk’ bir hiçtir! ya da “As’lolan Yaşam” Üzerine Birkaç Söz
    felsefe Felsefece ve… yazar

    Related Posts

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025 FELSEFECE VE...

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025 Edebiyat

    Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

    Temmuz 12, 2025 H. Nilgün Karataş - Suare

    Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

    Temmuz 12, 2025 Felsefe
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025 FELSEFECE VE...

    ya da “yazar”, yazan ve… * yazar hep ‘yaz’, ömrün kış olsa da! * ne…

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025

    Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

    Temmuz 12, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    Kasık ağrılarına neden olan 14 soruna dikkat!

    Ağustos 11, 2022 Uncategorized

    Can Yılmaz’dan yeni kitap: Amcamı Almasak Begonvil Kaça Olur?

    Mayıs 16, 2023 Kitap

    “Kuru Otlar Üstüne” filmine bir uluslararası ödül daha

    Ekim 26, 2023 Film
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.