Stresten Huzura yazar İmdat Ekşi’nin kendi yaşam deneyimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı bir farkındalık kitabı olarak dikkat çekiyor. Yazar, benlik dönüşümünü merkeze alarak stresi sadece bir semptom olarak değil, daha derinlerde yatan bir içsel çatışmanın sonucu olarak ele alıyor.

Hayatın koşuşturması içinde kendimizi sık sık stresin pençesinde buluruz. Ancak stresin sadece dış etkenlerden değil, benliğimizin derinliklerinde yatan algılarımızdan ve geçmiş yaşantılarımızdan beslendiğini kaçımız fark ediyoruz? İşte tam da bu noktada İmdat Ekşi’nin Stresten Huzura adlı kitabı, okuru farklı bir bilinç düzeyine davet eden, alışılmışın dışında bir kişisel gelişim rehberi olarak karşımıza çıkıyor.
Geleneksel kişisel gelişim kitaplarından farklı olarak, Stresten Huzura hızlı çözümler ya da yüzeysel reçeteler sunmuyor. Bunun yerine, yazarın kendi yaşam deneyimlerinden ve yıllara dayanan okumalarından süzülen bir farkındalık yolculuğunu bizlerle paylaşıyor. Kitabın temel yaklaşımı, okuru yalnızca teorik bilgilerle değil, yaşanmışlıkların sunduğu gerçeklikle yüzleştirmek. “Bana damdan düşeni bulun!” sözüyle vurgulanan bu yaklaşım, okura akademik bir çerçeveden çok, bizzat deneyimlenmiş bir dönüşüm sürecini anlatıyor.
İmdat Ekşi, kitabın girişinde hayatının dönüm noktalarından biri olan bir araba yolculuğunu anlatıyor. Hedeflerine ulaşma tutkusu ile dolup taşan bir iş insanı olarak geçirdiği yıllardan, stresin ve içsel huzursuzluğun onu ne denli yıprattığını keşfetmeye giden süreci samimi bir dille bizlere aktarıyor. Okur, bu noktada kendisini yazarın yerine koyarak kendi hayat yolculuğunu sorgulamaya başlıyor. Çünkü çoğumuzun hayatı da sürekli bir yerlere yetişme çabası, hedefler ve beklentilerle şekillenmiş durumda. Ancak yazar, tüm bu koşuşturmanın içinde esas kaybedilenin “benlik”olduğunu fark ettiriyor.
Kitap, benlik dönüşümünü merkeze alarak stresi sadece bir semptom olarak değil, daha derinlerde yatan bir içsel çatışmanın sonucu olarak ele alıyor. Bu bağlamda, psikoloji, sosyoloji, tasavvuf ve modern bilimsel araştırmaların bir senteziyle okura kapsamlı bir perspektif sunuluyor. Okur, stresin yalnızca biyokimyasal süreçlerle açıklanamayacağını; insanın ruhsal, zihinsel ve bedensel bütünlüğünü göz önünde bulundurarak ele alınması gerektiğini fark ediyor.
Kitabın belki de en güçlü yanı, yazarın 26 yıl boyunca yaptığı okumalar ve yaşadığı deneyimlerden elde ettiğibilgileri samimi ve anlaşılır bir dille aktarması. Okurlar, kitabı okurken bir akademisyen ya da teorisyenle değil, bizzat bu süreci yaşamış bir yol göstericiyle sohbet ediyor gibi hissediyor. Ekşi’nin, önce kişisel gelişim kitaplarının sunduğu popüler reçetelere kapılıp daha sonra bu yaklaşımları sorgulaması ve sonunda kendi bilgi birikimini derinleştirerek yeni bir farkındalık geliştirmesi, okura da güçlü bir ilham kaynağı oluyor.
Stresten Huzura yalnızca stresle başa çıkma yollarını değil, huzura ulaşmanın bir bilinç meselesi olduğunu da gözler önüne seriyor. Yazar, stresin sadece yönetilmesi gereken bir problem değil, aslında insanın içsel dönüşümünü sağlayan bir fırsat olduğunu gösteriyor. Stres, farkındalık geliştirilmeden yok edilemeyecek bir olgu; onunla mücadele etmek yerine, onu anlamak ve onun aracılığıyla kendi içsel yolculuğumuzu şekillendirmek esas mesele.
Okurlar da kitabı son derece faydalı buluyor. Bir okurun yorumu kitabı şu sözlerle özetliyor: “Modern bireyin stresle başa çıkma yöntemlerini sorgulayan ve ‘benlik’ kavramına odaklanan bir çalışma.”
Bu tanım oldukça yerinde, çünkü kitap yalnızca yüzeysel tavsiyelerle yetinmiyor, okurlara kendi benliğini dönüştürme yolunda içsel bir pusula sunuyor.
İmdat Ekşi’nin içtenlikle kaleme aldığı bu eser, kişisel gelişim türüne yeni bir soluk getiriyor. Yazarın hayata dair tespitleri ve ulaştığı içsel dinginlik, okurda “Ben de bunu başarabilir miyim?” sorusunu uyandırıyor. Cevap ise kitabın satırları arasında gizli: Gerçek huzura ulaşmak için önce kendi benliğimizle yüzleşmeli, dönüşüm sürecini kabul etmeli ve yolculuğun tadını çıkarmalıyız.
Kitap, yazarın yeni eserlerini de merak ettiriyor. Çünkü Stresten Huzura sadece bir başlangıç. İçsel dönüşüm yolculuğunun uzun ve katmanlı bir süreç olması İmdat Ekşi’nin bu yolda anlatacak daha çok şeyi olduğunun da işareti olarak yorumlanabilir. Umarız ki, yazarın bilgi birikimi ve yaşanmışlıkları yeni kitaplarla bizlere ulaşmaya devam eder. Kendi deneyimlerinden süzülmüş bu değerli bilgiler, şüphesiz ki pek çok insanın hayatında gerçek bir fark meydana getirecektir.