Kumru ve Kikiça zorunlu göçün ayırdığı iki küçük kız. İki arkadaş; bir gidiş, bir kalış. Bir tekerleme, iki lisan. Benzerlikler, farklılıklar. Az sayfa, az metin, harika resimlerle zor, tarihsel ve acı bir konu nasıl ele alınır öğrenmek istiyorsanız bu kitap bunun en güzel örneği.
BETÜL ÇAKIROĞLU

Kitabın yazarı Döndü İçöz, resimleyen Burak Akbay. Kumdan Kale Yayınları tarafından yayınlanan kitap, kapağında yer alan “Cumhuriyetimiz 100 yaşında!” logosu ile daha sayfaları açmadan yüreğime dokundu. Önemli bir detay olduğunu düşünüyorum.
Kumru ve Kikiça Hoşçakal, merhaba bir göç hikâyesini anlatıyor.
Kapağında “Bir dostluk ve göç hikâyesi…” diye yazmasa bile kapaktaki o hüzünlü bakışlar ve ortadaki bavul bunu bize anlatıyor. Peki ama nasıl bir göç?
Günümüzdeki popülerliğinden uzak farklı bir perspektiften göç kavramına bakıyoruz. Farklı derken aslında kitap bizim hikâyemizi anlatıyor.
Bu göçebe toplumun Anadolu’ya yerleştikten sonra başına gelen en son toplu ve zorunlu göçün yani mübadelenin bir öyküsü. Bu kavram ve bir çocuk kitabını yan yana getirmeyi hayal bile edemezken Döndü İçöz bunu çok yalın bir anlatımla başarmış. Daha okumadan kafamda ciddi bir düşüncekarmaşası vardı. Acaba nasıl anlatmış? Çok acıklı değil mi? Bizim de böyle hikâyelerimiz var. Ben neden düşünmedim acaba? Bu sorular kafamda dans ederken kitabı okudum.
Zaten daha kapaktaki o hüzünlü gözlerle birbirine bakan iki kız çocuğu bir burnumu sızlattı. O bavul resmine uzun uzun bakmaktan ilk sayfayı çeviremedim. Sonra ne mi oldu? Sonrası salya sümük. İlk okumada ağlamaktan bir şey anlamadım. Tetikleyen o masalsı giriş oldu.
Şimdi bize neden ağladığını anlatıyor, bu kadın diyebilirsiniz tabi. Ama ben kitap yazılarımda içerikten ziyade kendi deneyimlerimi ve duygularımı anlatmayı seviyorum.
Pek anlamadığım ilk okumadan sonra yanımda mendilim, bir daha okudum. Gen havuzumda yüzen taneciklerin bana vermiş olduğu yetkiyle verdiğim bu tepkiyi zapt edip satırlara daldım. Tabi aynı genlere sahip annem ve ablama da kitabı okuttuğumda titreyen dudaklar, sulu gözlerle karşılaştığımı da söylemek istiyorum.

İki arkadaş; bir gidiş, bir kalış. Bir tekerleme, iki lisan. Benzerlikler, farklılıklar. Bir arada olmak. Yabancılaşma, göç. Tüm bu kavramlara Döndü İçöz’ün şiirsel anlatımı eklenince beni etkileyen bir eser oldu. Az sayfa, az metin, harika resimlerle zor, tarihsel ve acı bir konu nasıl ele alınır öğrenmek istiyorsanız bu kitap bunun en güzel örneği.
Tarihin bir döneminde zorunlu göçe maruz bırakılmak, toplumuzun tarihine ve hafızasına kazınmış bir acı anı. Dedelerinden, anneannelerinden bunu dinlemeyenler; konusundan, komşusundan mutlaka bilir. Mübadele içimize kıymık kıymık batan bir kelime.
Kitap biterken bölümü, çocuklara özellikle okunması gereken bir kısım. Örneklendirip, anekdotlarla bile anlatılabilir.
“Babaannem geldiğinde dört yaşındaymış. İstanbul Fatih semtine yerleşmişler. Oradaki hayatını hiç hatırlamıyordu. Hep annesinin oralardan bahsedince iç çektiğini söylerdi. Ablam benden daha çok hatırlıyor diye söylerdi.”
Bu da benden bir anekdot olsun. Keyifli okuağlamalar…
Bayıldığım detaylar; kapağın yalınlığı, masalsı giriş, tekerleme, orta sayfa, İstanbul’un erguvanları, kitap biterken bölümü. Ve kitabın hepsi.
- Yazan: Döndü İçöz
- Resimleyen: Burak Akbay
- Editör: Işıl Erverdi
- Kumdan Kale Yayınları
- 1.Baskı Aralık 2023

Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.