Close Menu
    Son Eklenenler

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025

    BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

    Aralık 1, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Çarşamba, Aralık 3
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      1 KAVRAM 10 DÜŞÜNÜR: Varoluşun On Yüzü

      Ağustos 2, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Zeytin Kokulu Memleket: Ayvalık

      Ağustos 20, 2025

      Sayım Çınar ile Kopenhag’da Kültür-Sanat 

      Ağustos 9, 2025

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Nihal Gündüz’den ‘makarna’ ile ‘Çevre Krizi’ fotoğrafları

      Ağustos 15, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Antakya Film Festivali başladı

      Kasım 24, 2025

      Sinem Çelebioğlu‘ndan çocuklar için; Dağın Kızı 

      Kasım 20, 2025

      Fethiye Uluslararası Film Festivali başlıyor

      Kasım 4, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Geçmişten günümüze atların tarihteki yeri: ‘Akıncılar, Hükümdarlar ve Tacirler’

      Kasım 27, 2025

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Sayım Çınar ile kitap dünyası

      Kasım 26, 2025

      “Ne istemediğini bilen ama ne istediğini bilmeyen”lerin romanı: Sokaktaki Adam

      Kasım 20, 2025

      Tame Impala Barış Manço hayranı!

      Ekim 22, 2025

      “Pekinel Uluslararası Masterclass” 6-12 Eylül’de AKM’de

      Eylül 5, 2025

      Sazakan’dan ilk tekli: AnatolianBlues

      Ağustos 17, 2025

      Ayın Şarkıları: Ağustosta ne dinleyelim?

      Ağustos 1, 2025

      Toz Zerreleri

      Temmuz 24, 2025

      Dönüşümün Hafifliği

      Temmuz 24, 2025

      Tuğlayı Fark Etmek

      Temmuz 24, 2025

      Yaşama Dair

      Temmuz 24, 2025

      Río Sur, Pera Müzesi’nde

      Ekim 16, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025

      Sinematek/Sinema Evi yeni programını duyurdu

      Ekim 21, 2025

      Weapons: İzleyicisini duygusal ve zihinsel olarak zorlayan bir korku filmi

      Ekim 11, 2025

      Erin Brockovich: Mini etekli, topuklu ayakkabılı bir varoluş hikayesi

      Ekim 8, 2025

      Şiir: Kapandık kaldık içimize 

      Temmuz 18, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      Tiyatro Tales’ten ilk oyun: Macbeth’in Cadıları Bir de Bizden Dinleyin

      Kasım 26, 2025

      Gergedanlar AKM Sahnesi’nde

      Kasım 26, 2025

      “Çiçekçi Sokağı”, 1 Kasım’da Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde

      Ekim 27, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

      Aralık 1, 2025

      Erhu virtüözü Eliott Tordo, 4 Aralık’ta AKM sahnesinde

      Aralık 1, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor

      Eylül 25, 2025

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Yolda Olmak, Var Olmaktır

      Ağustos 9, 2025

      Maria Anna Mozart

      Temmuz 20, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      DENİZ GİBİDİR GÖKYÜZÜ

      Aralık 1, 2025

      ZİNDAN ADASI: İNKAR MI? KOMPLO MU?

      Aralık 1, 2025

      DÜNYANIN SONUNA YOLCULUK

      Aralık 1, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • SuareMag
    • Suare Öykü
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor
    Kitap

    Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor

    Eylül 25, 2025Yorum yapılmamış8 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Email
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email

    SAYIM ÇINAR

    Tanrıçanın Serzenişi adlı yeni kitabı ile okurla buluşan Burçak Gönül, 9 ülkeden 9 kadının öyküsünü Tanrıça Elpis’in anlatısı ile bize ulaştırıyor. Antik Yunan mitolojisinde umudun tanrıçası Elpis’in Pandora’nın kutusunda son kalan madde olduğunu hatırlatan Burçak Gönül, yeni kitabına adını veren son öyküde Elpis’in  kadınlara ve aslında tüm insanlığa serzenişini şöyle özetliyor: “Umudunuzu kaybetmeyin.”

    Remzi Kitap etiketiyle okurla buluşan üçüncü kitabı Tanrıça’nın Serzenişi’nin yanı sıra yazarlık öyküsünü de konuşmak üzere buluştuğumuz Burçak Gönül, sorularımızı şöyle yanıtladı:

    • Kimya mühendisisiniz. Uzun yıllar özel sektörde çalıştınız. Sonra yazarlığa geçtiniz. “İkinci kariyer”diyebileceğimiz bu değişim hayatınızı nasıl değiştirdi?

    Sektörden ayrılmam, erken yaşta bir emeklilik ve ülke değişikliği ile birlikte gerçekleşti. Bir anda bütün dengelerim değişti. Sanki bir defter kapanıp yepyeni bir defter açıldı. Yazmak bana ikinci bir hayat armağan etti. Mesleki eğitimim ve uzun yıllar boyunca yaptığım iş, bana analitik bakış açısı, disiplin ve sabır kazandırdı ama yazmak bana özgürlük, yaratıcılık, kendimle ve başkalarıyla yeni bağlar kurma imkânı verdi.

    • Dört romanın ardından ilk kez bir öykü kitabı yazdınız. Öyküye yönelmenizin özel bir sebebi var mı?

    Sesini duyurmak istediğim kadınların hikâyeleri, hayatlarının bir kesitiyle içime yerleştiler; romanın uzun soluğunu bekleyemezlerdi. Öykü, yoğunluğu ve doğrudanlığıyla bana en uygun ifade biçimi oldu. Ben de o yoğunluğu bozmadan, sarsıcı anlatılarla aktarmak istedim. Çünkü her birinin hayatı başlı başına bir roman olabilecek bu kadınların çığlığına en uygun form öyküydü.

    • Kitapta annenizin günlüğünden esinlendiğiniz bir öykü de var. O defteri okurken neler hissettiniz? 

    Annemin genç kızlığından beri tuttuğu günlükleri vardı. Vefatından ancak bir süre sonra elime alabildim. Çok derin, çok hüzünlü bir deneyimdi. O satırlarla birlikte onu daha iyi anladım; ne kadar güçlü bir kadın olduğunun bir kez daha farkına vardım. Hatta bu kitabı da annemin anısına ithaf ettim. Öyküde adı geçen Cemalifer, annemin Kaleiçi’ndeki komşusuymuş. Onu çok etkilemiş, hatta bazı yönleriyle ona öykünmüş gibi geldi bana. Bazı ayrıntılar beni de derinden sarstı; annemi, onun gençliğini ve hayallerini bambaşka bir gözle görmemi sağladı. Annemin sesini edebiyat aracılığıyla bugüne taşımak, hem bir veda hem de bir teşekkür oldu benim için. 

    • Finlandiya’dan Sri Lanka’ya, Suudi Arabistan’dan Norveç’e uzanan dokuz farklı kadın öyküsü. Onları seçerken ve yazarken sizi en çok etkileyen şey neydi?

    Farklı coğrafyalardan kadınların yaşamlarına dokundum; kimilerini bizzat tanıdım, kimilerini uzun sohbetlerden ve tanıklıklardan yola çıkarak kaleme aldım. Onları seçerken beni en çok çarpan şey, aslında dünyanın neresinde olursa olsun kadınların acılarının, direnişlerinin ortak bir sese, evrensel bir çığlığa dönüşmesiydi. Bir yandan bambaşka ülkelerde aynı yaraları gördüm, bir yandan da kültürel mirasların bu yaraları nasıl farklı şekillere sokabildiğini, hatta kolayca normalleştirebildiğini fark ettim. Araştırma yaparken ve yazarken kimi zaman gözlerim doldu, kimi zaman öfkeye kapıldım, bazen de yüksek sesle isyan ettim. Bence bu öyküler yalnızca onların değil, hepimizin, bütün kadınların hikâyesidir. 

    • Sunuş yazısındaki teşekkür bölümünde, bazı kadınların isimlerine yer verilmiş. Bu da öykülerin gerçek yaşam öyküleri olduğunu düşündürüyor. Sizce edebiyatın gücü, gerçeği dönüştürmekte mi yoksa gerçeği bütün çıplaklığıyla aktarmakta mı?

    Kanımca edebiyatın gücü ikisinde birden gizli. Gerçeği olduğu gibi yazmak bazen yetmez; ona bir edebi form, bir duygu katmanı kazandırmak gerekir ki okurun kalbine dokunsun. Ama öte yandan hiçbir kurmaca da boşlukta var olmaz; daima gerçeğin izlerinden, yaşanmışlıklardan beslenir. Benim için yazmak, gerçekleri olduğu gibi göstermekle, ona yeni bir anlam, yeni bir duygu derinliği kazandırmak arasında bir denge kurmaktır. Elbette kadınların yaşamlarını birebir aktarmadan, kurgulayarak yazdım; ama içindeki acılar, gözyaşları ve umut hep gerçekti.

    • Kitaptaki son öyküde umut tanrıçası Elpis konuşuyor ve diğer kadınların hikâyelerine değiniyor. Bu fikir nasıl doğdu?

    Mitoloji, kadim zamanlardan bugüne ulaşan evrensel bir dil sunuyor. Elpis’i bir sembol, bir ses olarak seçtim. Çünkü O, Pandora’nın kutusunda en son kalan, her şey tükenmişken bile insanı yaşatan bir duygunun simgesi… Daha önce bir derginin umut temalı sayısında Elpis’in ağzından yazılmış bir yazım yayımlanmıştı; bu öyküyü yazarken o metni geliştirdim. Son öyküde Elpis, kadınlara ve aslında umudu tükenen tüm insanlığa serzenişte bulunuyor: “Umudunuzu kaybetmeyin.” Çünkü kadınların karşılaştığı zorluklar ne kadar ağır olursa olsun, hâlâ bir çıkış, hâlâ bir ışık var. 

    • Farklı kültürler, farklı diller… Ama hikâyelerde ortak bir acı ve direniş var. Sizce bu ortak kader nereden besleniyor?

    Kadın olmak, nerede yaşarsak yaşayalım benzer sınavları getiriyor: baskılar, beklentiler, fedakârlıklar… Bu sınavların çoğu, tarih boyunca şekillenmiş erkek egemen yapılardan besleniyor; sosyal normlar, kurumlar, değerler çoğu kez kadınların özgürlüğünü ve söz hakkını kısıtlıyor. Ama ilginç olan, bu sistemleri yaratan ve sürdüren erkekleri de yetiştirenlerin kadınlar olması; anneler, büyükanneler, öğretmenler… Yani kadınlar, kendi toplumlarının “nasıl olunmalı” kurallarını bir sonraki nesle öğretirken, farkında olmadan kendi özgürlüklerini kısıtlayan sınırları da yeniden üretiyor. Öte yandan, bu zorluklar kadınlara dayanışmayı, sevgiyi, yaratıcılığı ve yeniden doğmayı da öğretiyor. Türkiye’deki kadın sorunlarıyla, Orta Doğu’dan Güney Asya’ya, farklı diller ve kültürlerdeki öyküler arasında güçlü bir bağ var: Hepsi aynı temel sorulara, aynı direnişlere ve aynı umuda işaret ediyor. Kadınların ortak kaderi, hem acıdan hem de dirençten besleniyor; bu da hikâyeleri evrensel kılıyor.

    • Kitapta dokuz farklı kadının öyküsü var ve siz de bir kadınsınız. Bu öyküleri yazarken, sizin bireysel hikayeniz de değişip dönüştü mü?  

    Tanrıçanın Serzenişi benim için de bir içsel yolculuk oldu; kendi sınırlarımı, kırılganlıklarımı ve hayatta şükrettiğim şeyleri daha derin hissettim. Ne kadar şanslı olduğumu fark ettim; oralarda doğmuş, veya Türkiye’de çok başka koşullarda yaşayan bir kadın olabilirdim ve bu düşünce karşısında hem utandım hem de bir sorumluluk hissettim. Bu süreç, dünyanın dört bir yanındaki kadınların yaşamlarına karşı ilgimi arttırdı. Artık markette kasadaki Filipinli kadını, manikürümü yapan Afrikalı kadını, sokakta karşılaştığım her farklı kökenden kadını başka bir gözle izliyorum; onların da kendi görünmeyen öyküleri, zorlukları ve direnişleri olduğunu düşünüyorum. Kendi şansımı ve ayrıcalıklarımı fark etmek, başka kadınların yaşamlarına daha derin bir merak ve saygı duymamı sağladı.

    • Kadınların yaşadığı sorunların bazıları evrensel; şiddet, baskı, yalnızlık… Ama bazıları da kültürel miraslardan doğan, çok farklı görünen sorunlar. Siz bu benzerlik ve farklılıkları nasıl yorumluyorsunuz?

    Bazı acılar dünyanın neresine giderseniz gidin karşınıza çıkıyor: şiddet, eşitsizlik, aldatılma, görmezden gelinme… Bunlar evrensel yaralar. Ama öte yandan kültürlere özgü çok çarpıcı farklar da var; kadın sünneti ya da gelenek adına yapılan baskılar gibi. Tuhaf olan ise, pek çok yerde kadının kadına yaptığı baskı, mobbing ve dayatma. Bir ülkede kadınınkocası çalışmasına izin vermezken, başka bir ülkede kadın çalışmadığı için baskı görüp acımasızca eleştirilebiliyor. Tüm farklılıklarına rağmen hepsinin ortak noktası, kadınların hayatlarını sınırlayan görünür ya da görünmez duvarlar.

    • Bazı öyküler, kadın sünneti, aile içi şiddet ve taciz gibi çok sert konuları ele alan dramatik öyküler. Bunları yazarken etik bir kaygı hissettiniz mi? Bu öyküler üzerinden toplumsal farkındalık yaratmayı düşündünüz mü?

    Bunlar gerçekten çok ağır yükler. Bu konular öyle kolay anlatılacak türden değil, düşününce bile kanı donuyor insanın. Ama sustuğumuzda acımasızlıklar ve şiddet daha da büyüyor; sessizlik, bu acıların görünmez olmasına hizmet ediyor. Yazarken güçlü bir etik kaygı hissettim ama aynı zamanda cesur olmak gerektiğine inandım. Sessiz kalmak, bu acılarıgörünmez kılmak anlamına geliyor. Bu öyküler üzerinden toplumsal farkındalık yaratmayı da çok önemsiyorum. Kadın dernekleri ve sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapmak, Türkiye’de ya da dünyanın herhangi bir yerinde kadınlar için bir şeyler yapabilmek benim için çok değerli. Bu kitap, sadece okumak için değil, konuşmak, düşünmek ve harekete geçmek için de bir çağrı.

    • Kitapta sadece erkeklerin değil, kadınların da birbirine baskı yaptığını örnekleyen bir hikâye var. Sizce bu durum çok yaygın mı?

    Evet, çünkü kadınlar da ataerkil düzenin içinde yetişiyor. Bazen en sert yargılar annelerden, komşulardan, hatta kız kardeşlerden geliyor. Bu, sistemin kadın üzerinden yeniden üretilmesi demek ve aslında çok trajik. Ayrıca “kadın rekabeti” denen bir durum da var; iş hayatında, özellikle erkek egemen sektörlerde, hayatta kalabilmek için daha rekabetçi oluyoruz belki de.  Örneğin, ben farklı kurumsal yapılarda pek çok yöneticiyle çalıştım. Üzerime basarak ilerlemeye çalışan tek bir yöneticim oldu ve o bir kadındı. Ben ise, destekleyici, hatta kadınlara karşı pozitif ayrımcılık yapan bir yönetici olmaya çalıştım. Bana kalırsa, kadınların birbirine uyguladığı mobing, baskı ve eleştiri, kişisel seçimlerle kırılabilir.

    • Ensest ve pedofili gibi toplumların konuşmaya bile çekindiği bir konuya da dokunuyorsunuz. Böyle bir öyküyü yazarken en büyük kaygınız neydi?

    Kaygım, en başta kurbanları yeniden incitmemekti. Ensestve pedofili çok hassas konular; izleri bir ömür sürebiliyor, yaraları kolayca kanayabiliyor. Yazarken en çok bunun ağırlığını hissettim, çünkü kelimeler bile o acıyı tetikleyebilir. Ama bir yandan da biliyorum ki bu konular konuşulmadığında görünmez kalıyor ve görünmezlik, failleri koruyor. Edebiyatın en önemli görevlerinden biri, bazen en karanlık yerlere ışık tutmak. Sessiz kalmak yerine o karanlığın içine girmekten korkmamak, hem toplumsal yüzleşmeye hem de iyileşmeye küçük de olsa bir kapı aralayabiliyor.

    • Bir öykünüzde trans bir kadının mücadelesi var. Bu karakteri kitaba dahil etme ihtiyacını neden hissettiniz?

    Kadına dair sorunların çeşitliliğini görmek ve kabul etmek zorundayız. Trans kadınlar, daha varoluşlarının en temelinde bile büyük bir kabul mücadelesi veriyorlar. Onların yaşadıkları acılar, umutlar ve direnişler de kadın olmahikâyesinin ayrılmaz bir parçası. Üstelik onlara yöneltilen şiddet kadınlara uygulanan şiddetin bir biçimi; hem de çoğu zaman en ağır, en acımasız olanı. Bu yüzden onların sesini duymak, hikâyelerine yer vermek sadece bir tercih değil, aynı zamanda bir sorumluluk gibi hissettirdi bana.

    • Bunca acı, şiddet ve baskının ortasında kitabın ana teması yine de umut. “Tanrıçanın Serzenişi” umuda dair mesajı olan bir kitap. Sizce bugün kadınların birbirine vereceği en güçlü umut mesajı ne olabilir?

    “Yalnız değilsin.” Bence kadınların birbirine verebileceği en güçlü umut mesajı bu. Hepimiz kendi karanlıklarımızdan geçiyoruz, ama yan yana geldiğimizde ışık çoğalıyor. Umut, bazen çok küçük bir çatlakta filizleniyor; bir kız çocuğunun kahkahasında, bir annenin sabrında, kadınların birbirine uzattığı yardım elinde. Tüm acılara rağmen umudu çoğaltmak, bizi yeniden hayata bağlayan en güçlü dayanışma biçimi.

    • Kitabı henüz eline almamış biri için “Tanrıçanın Serzenişi”ni tek cümleyle nasıl tanımlarsınız?

    Tanrıçanın Serzenişi, farklı coğrafyalardan kadınların acılarını, mücadelelerini ve umutlarını anlatan bir derleme, bir sesleniş. 

    Burçak Gönül’den yeni kitap: Tanrıçanın Serzenişi 
    edebiyat kitap

    Related Posts

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025 Tiyatro

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025 Uncategorized

    BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

    Aralık 1, 2025 Konser

    Erhu virtüözü Eliott Tordo, 4 Aralık’ta AKM sahnesinde

    Aralık 1, 2025 Konser
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025 Tiyatro

    Türkiye Tiyatro Vakfı’nın hazırladığı Tiyatro Hazinemizden sergisi kapsamındaki etkinlikte turne anıları anlatılacak. Depo İstanbul, bu bellek…

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025

    BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

    Aralık 1, 2025

    Erhu virtüözü Eliott Tordo, 4 Aralık’ta AKM sahnesinde

    Aralık 1, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    LOTUS

    Ağustos 1, 2025 Belgin Ulutay

    Şiir: Kapandık kaldık içimize 

    Temmuz 18, 2025 Kadir Horzum

    Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

    Ağustos 31, 2023 Çocuk
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025

    BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

    Aralık 1, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.