Yönetmenliğini Ted Kotcheff’in yaptığı 1989 yapımı bir Amerikan kara komedisi”Çılgın Tatil – Weekend At Bernie’s” biraz soluklanmak, biraz keyifli vakit geçirmek için ideal bir film. Son zamanlarda gençler ile iş dünyasının arasına giren onca olumsuz uyaran varken, Çılgın Tatil ile patronlar ve iş hayatı üzerine bakış açımızı da pozitife çevirebiliriz.
ALPERHAN BENLİOĞLU

Günümüzün dijital platformlarının sinema sektörünü ele geçirmesiyle birlikte duygularımız da büyük patronların eline düşmüş durumda. Özellikle son zamanlarda açlık, acı, şiddet temalı filmlerdeki artış insanı kaygılandırmıyor değil. Elimizin altındaki bizi depresyonun eşiğine itmek için pusu kurmuş filmlerden kaçmak için biraz geçmişe yolculuk etmekten zarar gelmez diye düşünüyorum. Özellikle günümüz insan kaynakları fenomenlerinin takipçi kazanmak için patronlarla çalışanları birbirine düşürmek için yemin ettiği bu günlerde.
Çılgın Tatil iki çalışkan personelin patronlarıyla daha doğrusu patronlarının ölüsüyle yaşadıkları macera dolu bir hafta sonunu anlatan keyifli bir komedi. Kahramanlarımız Larry Wilson ve Richard Parker, patronları Bernie Lomax’ın sigorta şirketinde çalışan iki gençtir. İkisi de şirketlerinde yükselmeyi hedefleyen bunun için de patronların gözüne girmek için fırsat kollamaktadırlar. Bir gün hesaplarda 2 milyon dolar açık olduğunu fark ederek bunun kariyerlerinde büyük bir fırsat olduğunu düşünerek patronları Bernie’ye koşarlar. Bernie ise kendi zimmetine para geçirdiğinin anlaşılması üzerine panikle gençleri ortadan kaldırmak için bir plan yaparak onları hafta sonu için yazlık evine davet eder. Bernie onları öldürmek için uğraşırken evren tabi ki çalışan patron dengesindeki kararını alışanlardan yana kullanarak mafya ile ilişkisi olan Bernie’yi onlardan önce oyundan çıkarır. Gençlerimiz bir yandan ölü patronlarının başlarına kalacağından korkarak onu canlı olarak göstermeye çalışırken bir yandan da katillerin kendilerini de öldüreceği korkusuyla büyük bir mücadeleye girerler.
Teknolojinin hızlı gelişmesiyle istediğimiz her şeye kolay ulaşabilir olmak tabi ki kariyerimizdeki hedeflerimizi de olumsuz etkiledi. Özellikle teknolojinin bu kadar hayatımızda olmadığı günleri bilen kişilerle bunu hiç yaşamamış ve yeni yeni kariyerine başlayan gençler arasındaki uçurum tabi ki de çok fazla. İstediği şarkıyı anında bulabilen, istediği yemek sadece birkaç tuşa basarak ayağına getirtebilen ya da istediği bilgiye anında ulaşabilen bir kuşak tabi ki filmimizdeki gençler gibi bir kariyer mücadelesine girerek şirketlerine 2 milyon dolar para kazandırmayı asla hedeflemeyecekler.
Yazının başında bahsettiğim gibi yeni neslin bu zaafını kullanmaktan asla çekinmeyen bir onları popüler ismiyle sadece “takipçi” olarak gören sözde uzmanlarımız içinse onları iş hayatına küstürmek hiç de çekinilecek bir şey değil. Şirketler dostunuz değildir, patronlar çok kötüdür anlayışıyla zaten içinde mücadele istediği olmayan birinin kariyer basamaklarını tırmanması olası olmayacağı gibi sürekli iş değiştirmenin verdiği adaptasyon sorunu ile keyifli bir sosyal hayat da geçiremeyeceklerdir şüphesiz.
Hem kurumsal hem de özel şirket hayatında yüzlerce yurtiçi ve yurtdışı projede çalışmış biri olarak son bir tavsiye vermek isterim. Şirketler sizin dostunuzdur ve sandığınızın aksine patronlarınız için çok değerlisiniz. İşinize sarılın ve yeni şeyler öğrenin. Filmimizi izlerken de şunu unutmayın, canlı patron ölüsünden daha iyidir. İyi seyirler 😊


