Dostoyevski’nin “Öteki” romanı, basit bir memur olan Yakov Petroviç Goladkin’in, işle ev arasında geçen dünyasında bir gün kendisiyle tıpatıp aynı birini görmesi, sonrasında bu kişinin Goladkin’in hayatına girerek onu mahvetmesini anlatan “Öteki”, benlik arayışındaki insanın nasıl yoldan çıkıp kafa yeme noktasına geldiğini anlatıyor.
Burak Soyer
Dostoyevski’nin insan ruhunun fiziki haritasını en ince ayrıntılarına kadar ortaya çıkardığını anlatmak kendisine hakaret sayılabilir. Zira onun yapıtlarının gizlisi saklısı yoktur. Her şey alenidir, ortadadır. Kimin kendine göre neyi yontacağı gibi buğulu atmosferler yoktur. Dostoyevski, bir “vaka”yı romanlaştırır, kimsenin yanından bile geçemeyeceği bir biçimle de satırlara döker. Büyük insanların dertleriyle uğraşmaz. Kendisi gibi sıradan insanların dünyası cezbeder onu. Her günü bir önceki günün aynısını yaşayanlar, bilmem kaçıncı derece devlet memurları, iş dışındaki zamanlarını dedikoduyla, başkasının kuyusunu kazmakla, meyhanelerde dut gibi olana kadar içenlerle, bu durağan sıkıntının tam ortasında kişinin içindeki, o gün olmasa da mutlaka bir gün çıkacak “yarıklar”la uğraşır. Çünkü o “yarıklar” insanın zihnindeki, ruhundaki çatlaklara aittir. Ve insanı insan yapan da o çatlaklardır.
Dostoyevski’nin kendini bu şekilde insan benliğine gömdüğü romanı “Öteki”, Ketebe Yayınları’ndan Nihal Yalaza Taluy çevirisiyle yayımlandı. 7. dereceden basit bir memur olan Yakov Petroviç Goladkin’in, işle ev arasında geçen dünyasında bir gün kendisiyle tıpatıp aynı birini görmesi, sonrasında bu kişinin Goladkin’in hayatına girerek onu mahvetmesini anlatan “Öteki”, benlik arayışındaki insanın nasıl yoldan çıkıp kafa yeme noktasına geldiğini anlatıyor.
Bay Goladkin, bir devlet dairesine çalışan, kendisinin farkında olmayan tüm sıradan insanlar gibi kendine büyük önem atfeden, başkalarının ilgisine ihtiyaç duyan bir memurdur. Çalıştığı dairedeki arkadaşlarıyla iş ilişkisi dışında pek muhabbeti olmayan, içinde bulunduğu garabet durumun öfkesini uşağından çıkaran Goladkin bir gün iş yerindeki arkadaşlarının verdiği bir davette kapıdan çevrilir. Kendisi hariç hemen hemen tüm iş arkadaşları oradayken Goladkin, bütün ısrarlarına rağmen davete kabul edilmez. Hafif sarhoşluğun da etkisiyle kendini şehrin karanlık sokaklarına vurur. Bir köprüden geçtiği sırada gecenin o kör vaktinde bir adamla karşılaşır. Sureti yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayınca, Bay Goladkin, adamın başından aşağı kendisinin aynısı olduğunu fark eder. Hâliyle afallar ve bunun bir hayal olduğunu düşünür. Ancak ertesi gün daireye gittiğinde yine aynı adamı gördüğünde iş ciddiye biner. Bay Goladkin, adamla muhabbet kurmaya çalışarak işin aslını astarını öğrenmeye çalışır. Evine davet eder. Birlikte yemek yerler. Adamın acınası durumundan ve anlattıklarından çok etkilenir. Onun adına üzülür. Fakat aradan zaman geçtikçe roller değişmeye başlar. Zaten dairedeki arkadaşları için çok da önemi olmayan Bay Goladkin, artık “öteki” diye adlandıracağı adamla roller değiştirmiş, hatta adam Goladkin’in çevresinde ulaşmak istediği mertebeye çoktan ulaşmış gibidir. Dairedekiler Goladkin’i tamamen gözden çıkarmıştır ve “öteki”ni baş tacı yapmıştır. Bay Goladkin ne yapsa etse, durumu izah edemez. Öte yandan durumun izah edilecek bir yanı da yoktur. Hayatını tamamen “öteki”ne göre şekillendirmeye çalışan Bay Goladkin, zihinsel sınırını yavaş yavaş aşmaya başladığının farkına bile varmadan kendini bambaşka bir hayatın içinde bulur.
Dostoyevski, “Öteki”de insanın benlik arayışını çok ince bir noktadan yakalar. İnsanın olmak istediği başka bir kişi yerine bizzat kendisinin aynısını koyarak girişte bahsettiğim yarığı iyice oyar ve içinden dökülenleri de yine aynı insanın önüne koyarak onunla yüzleşmesini ister. Ancak insan kendisiyle bile yüzleşemezken, “öteki” kendisiyle nasıl yüzleşebilir ki…

Burak Soyer
2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki’nde gazeteciliğe başladı. Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGünKitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org’a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen Gazete Pencere, Bianet, Gazete İkinci Yüzyıl ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor. 2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana’nın devamı olanBuji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olan Burak Soyer, halen Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.