Gece (orijinal adıyla Still of the Night) psikolojik gerilim severlerin keyifle izleyebileceği bir film. Yapım yılı 1982 olan bu film, psikiyatrist Sam (Roy Scheider) ve güzel Brooke’u (Meryl Streep) merkezine alırken, izleyicisini bilinmezlik ve haz teması üzerine düşünmeye de zorluyor.
Alperhan Benlioğlu

Korku, endişe, kaygı; hepsi atalarımızdan miras aldığımız sevimli duygularımız. Kaygılı atalarımız dinozorlardan saklanıp hayatta kalmayı başarırken, kaygısız ve korkusuz olanlar ise yırtıcılara besin olarak soylarını tarih sahnesinden sildiler. Bana göre kaygılı atalarımız sadece korkmakla kalmayıp bunun yaydığı adrenalinden kaynaklı bir de haz duygusu geliştirdiler. Bilinmezliğe duydukları korku ile kaçma içgüdüsü bir çeşit heyecan kokteyline dönüşmüş olabilir. Bu yüzden binlerce yıl sonra hala masumları kovalayan kim olduğu gizli katilleri seyretmekten tuhaf bir zevk alıyoruz. Pek çok korku filminde katilin kim olduğu belli olmasına rağmen ya yüzlerindeki bir yaradan ya da taktıkları bir maskeden dolayı eşkâlleri meçhul durumda.
Sinema endüstrisi günümüzde bunu daha kanlı halde iri yarı katillerle yapa dursun bu sefer ki filmimiz; 1982 yılından daha sakin bir gerilim filmi. Özellikle de masum ifadesiyle yılların Oscar törenlerinden silemediği ünlü yıldız Meryl Streep’in gençlik hali en büyük suçlu adayı ise.
Filmimiz Psikiyatrist Sam’in (Roy Scheider) uzun süredir danışmanlığını yaptığı George isimli iş adamının öldürüldüğü haberiyle başlar. Sam olayla ilgili kendini suçlamaya kalmadan George’un eski sevgilisi Brooke (Meryl Streep) tarafından ziyaret edilir. Brooke’dan etkilenen Sam, George’un eski kayıtlarını açarak geçmişi tekrar masaya yatırır. Bir yandan olayı çözmeye çalışır gözükse de asıl amacı Brooke hakkında daha fazla bilgi elde etmek istemesidir. Burada da yine bilinmezliği keşfetmenin verdiği gizli haz alt metinlerde vurgulanmakta. Sam’in konuyu araştırırken Brooke’a daha fazla aşık olması ve onun peşini bırakamaması da belki de bundan kaynaklı.
Hikayemizde George’u öldüren bilinmez katilin, Brooke olma şüphesi kafamızı kurcalarken bir yanda da katilin psikiyatristimiz Sam’i hedef alması bizi daha da bilinmeze sürüklemeye çabalıyor. Yine film içinde Sam’in Brooke’un odasına gizlice girmeye çalışması aynı bilinmezlik ve haz temasının yönetmen tarafından vazgeçilmeden sürdürüldüğünün bir başka örneği.
Bilinmez katil vazgeçmeden herkesi öldürse de Sam de Brooke’a olan aşkından vazgeçemez. Burada olaya zenginlik katmak için bir de rüya analizi devreye girer. Sam, George’un kendisine anlattığı rüyayı sürekli düşünmekte hatta çözmek için annesinden yardım istemektedir. Rüyayı psikolojik analizden çok bizi Brooke’un suçlu olduğunu hissettirmek için kullanılan bir alt film gibi sunması açıkçası benim çok da hoşuma gitmedi.
Eski filmlerde özel efektler yerine konu ve oyunculuk ile insanı sarsma çabası günümüz filmlerine alışan biz tüketim toplumu bireyleri için maalesef bugün aynı hazzı vermiyor. Bilinmez bir katilin herkesi kolaylıkla öldürmesi, günümüzde de zaman zaman denense de bence artık değiştirilmesi gereken bir yöntem. Geçmişe yolculuk yaparak bir nostalji yaşamak isterseniz fazla beklentiniz olmadan Gece filmi ile bunu gerçekleştirebilirsiniz.
Bu yolculuk sırasında belki siz de gizli kalmış bilinmezlikten zevk alma duygularınızı harekete geçirerek dinozor ayak izleri takip eden atalarınızı benim gibi yad edersiniz.

Gece: Hitchcock filmlerine bir saygı duruş
Yönetmen Robert Benson, psikolojik gerilim Still of the Night (Gece) ile gerilim filmlerinin efsanevi yönetmeni Alfred Hitchcock’a pek çok atıfta bulunarak saygısını gösterir.


