Bologna Çocuk Kitapları Fuarı ile ilgili röportaj serimizin bugünkü konuğu Göksun Bayraktar. The Black Cat Agency’nin kurucularından Göksun Bayraktar, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen editörlerle birebir toplantılar yapma fırsatı bulmaktan oldukça memnun. “Fuara hem hikâye anlatmaya hem de hikâye dinlemeye gidiyoruz” diyen Bayraktar, yapılan görüşmerlerde büyülü anlar yaşandığını da dile getiriyor.
BETÜL ÇAKIROĞLU

İki kadın girişimcinin kurduğu The Black Cat Agency’nin ortakları Nazlı Gürkas ve Göksun Bayraktar. Black Cat Agency’nin sayfasında hakkımızda bölümünde şunlar gözüme çarpıyor:
“Ajansımız, güzel çocuk kitaplarını ve harika illüstratörleri dünyanın her yerindeki yayıncılarla buluşturmaya kendini adamıştır. Hayal gücünüzü harekete geçiren hikayeleri ve kalbinizin daha hızlı çarpmasını sağlayan illüstrasyonları seviyoruz.”
İki girişimci, güçlü ve güzel kadından da başka türlüsü beklenemezdi. Bologna Kitap Fuarı’nın ardından yaptığım yaptığım röportajlar serisinin bugünkü konuğu ise Göksun Bayraktar. Sorularıma hemen başlıyorum.
- Merhabalar. Söyleşi serimin ikinci ayağına sizinle devam ediyorum. Herkese ilk sorum hep aynı oldu. Okurumuz sıkılmayacaktır çünkü verilen cevaplar çok farklı. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın sizin için yani The Black Cat Agency için önemi nedir?
Herkesin birbirinden ilham almak, kendi ülkesine yeni hikayeler götürmek üzere geldiği bu fuara dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen editörlerle birebir toplantılar yapmak için gidiyoruz. Bu toplantilardan çıkan sonuçlar, aldığımız bilgiler, kurduğumuz bağlantılar ajans olarak devamlılığımızı sağlıyor. Kısacası fuara hem hikâye anlatmaya hem de hikâye dinlemeye gidiyoruz.
- The Black Cat Agency’nin kuruluşuna sebep gösterdiğiniz Stendhal Sendromu Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nda zirve yaptı mı? Biraz açalım isterseniz. Stendhal Sendromu bireyler nesnelere, sanat eserlerine veya çok güzel fenomenlere maruz kaldıklarında meydana gelir. Fuar ortamı benim gördüğüm kadarı ile bunu tetiklemiş olabilir. Bu tetiklenme nelere sebep oldu?
Bu sendromun ismini duymadan önce bu tür bir büyülenme anını yine bir Bolonya Çocuk Kitapları Fuarı sırasında yaşamıştım. Toplantıda bana tanıtılan kitap o kadar etkilemişti ki kendimi tutamayıp mutlulukla ağlamıştım. Hikâye hüzünlü de değildi. Alfabeyi tanıtırken farklı hisleri görsel olarak ifade eden çok şirin eğlenceli bir resimli kitaptı. Ancak kitabın görsel gücü o kadar yüksekti ki beni kendi çocukluğuma ve o sıralar çocukluğu gözlemleme fırsatı bulduğum yeğenimin kalbinin içine götürdü bıraktı. Bir anda algılarım açıldı. Sanki kulağım tıkanıkken duymaya başlamış gibiydim.
Biz kitaplarımızı tanıttığımız toplantılarda karşımızdaki kişilerde bu büyülenmeyi yaratmayı amaçlıyoruz. Her toplantıda en az bir kitabımızın karşımızdaki kişinin kalbine dokunmasını, algılarını açmasını, gerçekten gülümsetmesini ya da kıkırdatmasını istiyoruz. Ki böyle bir an bu fuarda Yunanistan’dan bir editörle yaptığım bir toplantı sırasında yaşandı. Aslı Perker’in yazdığı, Ezgi Keleş’in resimlediği Annepot hikâyesi Yunan editörü o kadar etkiledi ki başka bir kitabı konuşamadık. Kitaba bakıp bakıp gülümsüyor elinden bırakmak istemiyordu.
- The Black Cat Agency kaç senedir Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’na katılıyor? Fuarda birçok etkinlik oluyor. Bildiğim kadarı ile stantlar randevu sistemi ile görüşmeleri düzenliyor. Onur konuğu ülkeler oluyor. 2024 onur konuğu ülke Slovenya idi. Seneye Estonya olacak. Bir de Bologna Ragazzi ödülü var. Fuar programınızı hangi önceliklerle düzenlediniz? Bir ajans fuarda neye bakar? Belki sorunun özeti bu olabilir.
The Black Cat Agency olarak son 3 senedir katılıyoruz. Öncesi pandemiye denk geldigi için hazırlıklarımız tamam olsa da malum sebeplerden ötürü gidememiştik, zira iptal edilmişti.
Önceden ayarlanmış toplantı programımızdan dolayı etkinliklere gitmeye fırsatımız maalesef olmuyor. Bir ajans olarak fuarı en verimli şekilde değerlendirmemiz yaptığımız toplantılara bağlı. Ne kadar çok kişiyle toplantı yapabilirsek o kadar iyi. Toplantılarımızı ayarlamaya fuardan aylar önce başladığımız için bizim tek gündemimiz o toplantıların sağlıklı bir şekilde geçmesi, dolayısıyla başka bir önceliğimiz olamıyor. Dolayısıyla fuar haberlerini, etkinliklerini üzülsek de çoğunlukla kaçırıyoruz.
- İngiltere merkezli bir ajans olarak beynelmilel olmak fuarda size bir artı kazandırdı mı? Türkiye’ye bakış açısı hakkında -biraz riskli bir konu ama- konuşmak ister misiniz? Biraz da açık uçlu bir soru oldu.
Ajansımızın İngiltere merkezli olması fiziksel koşullarımızdan ötürü. Bir artısı yok. İşletimsel kolaylıklar sağlaması dışında başka bir getirisi olduğunu düşünmüyorum. Bize pozitif katkı sağlayabilecek tek şey temsil ettiğimiz kitapların konusuyla çizimiyle ne kadar evrensel olduğu. Kataloğumuza almak için kitapları değerlendirirken bu gözle bakmaya çalışıyoruz. Evrenselliği yakalamak da içe kapalı toplumlarda o kadar kolay olmuyor. Yazar ya kendisinin ya da toplumun bariyerlerine takılıyor, keza illüstratör de öyle ve hatta editör de. Fuarda en çok dünyanın farklı köşelerinden editörlere temas ettik. Onların neler yayımladığını, hangi konularda kitaplar aradığını öğrenmek, birbirlerinden ne kadar aynı ve ne kadar farklı olduklarını gözlemlememek ajansın gelişimine katkısı olan şeyler. Onlara kitaplarımızı anlatırken hangi kitaba ne reaksiyon verdiğini, neresini sevdiğini neresini sorunlu bulduğunu sıcağı sıcağına duymak, görmek de çok önemli. Yoksa email uzerinden bu geri bildirimleri almak hiç kolay değil ki bu hem bizi hem de hak sahibi yayıncı ve yazarlarımızı geliştiren en önemli şey.
Bu arada uluslararası yayıncılığın önemli platformlarından biri olan Publishing Perspectives’de fuarda Göknil Öztürk’ün yazdığı Ceyhun Şen’in resimlediği Gün Bey’in Penceresi’ni anlatırken yakalanmışım.
O zaman biz de bağlantıyı paylaşalım.
(Foto: In the Rights Trading Center at Bologna Children’s Book Fair. Image: BCBF)

Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.


