BURAK SOYER
Jean Teulé, “İntihar Dükkanı”nda, bir cambaz gibi ince bir ipin üstünde ilerleyerek, baştan sona ölçülüp biçilmiş bir metinle, fazlasıyla rahatsızlık verecek bir konuyu incelikli dili, mizahla harmanlanmış felsefi anlatımı, kendine özgü karakterleriyle “boş mezar bulsa girer” vecizesini hem gerçek anlamda hem de bildiğimiz soyut ifadesiyle cesur bir biçimde sunuyor.

Mentorumuz Tyler Durden’ın dediği gibi, “Bizler tüketiciyiz!” Evet, başka bir şey değil. Asgari ihtiyaçlarımız dışında akıllı telefonlarımızdaki alışveriş sitelerinden gelen uygulamaların hastasıyız. “Black Friday”in, dini, milli bayramlarımızdan, kendimizin ve yakınlarımızın doğum günlerinden, evlilik yıldönümümüzden, diğer başka seneidevriyelerden çok daha önemli bir yeri vardır hayatımızda. At yarışı takip eder gibi “flaş kampanya” takip ederiz. Kullandığımız telefonun bir üst modelinin ülkemize ne zaman geleceğini, yerel veya genel seçim tarihlerinden daha iyi biliriz. Ebedi açlarız biz çünkü. Her şeye, her zaman, her yerde açız. Peki, bütün bir yaşamını bu açlığı gidermek için tüketerek geçiren insanlık için ölüm de bu paranteze dâhil olabilir mi? Gayet tabii olabilir. Hele de söz konusu edebiyat vesilesiyle gerçekleşiyorsa. 2022 yılında aramızdan ayrılan Fransız karikatürist, senarist ve yazar Jean Teulé’nin kaleme aldığı, Sel Yayıncılık’tan İsmail Yerguz çevirisiyle yayımlanan “İntihar Dükkanı”, yaşama tabi olan ölüm üzerinden kapkara bir mizahla tüketim hastalığının nereye kadar gidebileceğinin en uç örneklerinden biri.
Bilinmeyen bir tarihte ve yerde, kasvet ve depresyonun heder ettiği beş karış suratla gezen insanların karanlık dünyasında, onlara, bu zoraki durumdan kurtulmaları için el uzatan yardımsever (!) Tuvache ailesinin, yaşamaktan gına gelmiş insanlara çeşitli zehirler, keskin bıçaklar ya da şanlarına yaraşır bir ölümisteyenlere özel ihtişamlı intihar malzemeleri satan dükkanının hikâyesini konu edinen “İntihar Dükkanı”, yaşam enerjisiyle dolu bir yıldız gibi parlayan ailenin yeni üyesi Misha’nın, kuşaklar boyunca bu “sektör”denam salmış Tuvache’lerin işlerinin bir anda nasıl bozulduğunu bir anlamda ölüm-kalım meselesine döndürdüğünü absürt bir dille ifade ediyor. Neşesiyle, güler yüzüyle, hayat dolu bir fert olan Misha’nın bu mizacı, ailesinin yaşam felsefesini de baştan aşağı sarsarken, onun eşraftan kimsenin aşina olmadığı varlığı tuhaf olayları da beraberinde getirirken, yazarın bu hassas konuyu ustalıkla ele alması okur üzerinde herhangi bir rahatsızlıktan çok, mutluluk-mutsuzluk, yaşam-ölüm gibi konular üzerinde düşünmeye sevk ediyor.
Jean Teulé, “İntihar Dükkanı”nda, bir cambaz gibi ince bir ipin üstünde ilerleyerek, baştan sona ölçülüp biçilmiş bir metinle, fazlasıyla rahatsızlık verecek bir konuyu incelikli dili, mizahla harmanlanmış felsefi anlatımı, kendine özgü karakterleriyle “boş mezar bulsa girer” vecizesini hem gerçek anlamda hem de bildiğimiz soyut ifadesiyle cesur bir biçimde sunuyor.


