±9.5 Hafta İpek Kocaman’ın otobiyografik yeni romanı. Yaşadığı kalp rahatsızlığı ve ameliyatı sürecindeki döneme odaklanan yazar, yaşamla ölüm arasındaki gidiş gelişlerini ritmik bir dans gibi okura aktarıyor. Bir yanda hastane, doktorlar öte yanda ölmüş bir anne ile yapılan sohbetler…

“Varlığımı, dünyaya ispat etmek için çabalamak.” Bu sözlerle başlıyor İpek Kocaman’ın ±9.5 Hafta adlı romanı. İpek Kocaman’ın kalbini okura açtığı bu roman, yaşamla ölüm, gerçeklerle düşler arasında dans adımlarıyla ritmik bir şekilde dolaşıyor.
±9.5 Hafta, otobiyografik bir roman. Yazar kendi deneyimlerini, duygularını ve kalbiyle ilgili yaşam sürecini okurla paylaşıyor. Roman yazarın uzun süren bir kalp rahatsızlığından dolayı ölmek üzereyken bir ameliyatla kurtulup yeni bir kalp kapakçığına ve yeni bir hayata başlama sürecini ve bu süreçte yaşadığı içsel sorgulamaları, hayatta kalma tutkusunu ve sebebini keşfetme sürecini konu ediniyor. Yazar bunu bu süreci okurla paylaşırken; hikayesini “kalp rahatsızlığı” ve “kalp yarası” olarak iki farklı açıdan yaklaşıyor. Hikayenin anlatımında bir yandan bilimsel diğer yandan duygusal bir ton yakalayan yazar, tedavi ve iyileşme sürecini rüyalarla harmanlıyor. Yazar, romanında kalbini fiziksel olarak iyileştiren doktorların bilimsel sürecine odaklanırken, kalbindeki manevi dönüşüm sürecini vefat etmiş annesiyle öte alemde yaptığı sohbetler ve rüyalar aracılığıyla okura sunuyor.
İpek Kocaman’ın “Kahverengi Giyen Adam”, “Deri Maske” gibi romantik kurgu türlerindeki romanlarının ardından kaleme aldığı otobiyografik olarak kaleme aldığı ±9.5 Hafta okuruna umut ve yaşama yaşama direnci de aşılıyor.
Bu kitabın diğer özelliği ise yeni medyaya uyumlu halde ve interaktif olması ve okuyucuya, içindeki QR kodlarıyla kitaptaki şarkılara yönlendirmesi. Yazar, onu daha iyi hissedebilmeniz ve hatta duyabilmeniz için sadece görsel değil işitsel sanatı da kitabına dahil ediyor.
Yazar kalp rahatsızlığının tıbbi sebeplerini ve tedavi sürecini anlatırken bilimsel bir dil kullansa da, ruhunun iyileşme sürecini anlatırken oldukça duygusal ve derin psikolojik çözümlemeler içeren akıcı bir dil kullanıyor.
“Hayatın, hayal edebildiklerinle sınırlı” diye başlayan bölüm şöyle devam ediyor: “Bulutların üstünde değilim ama tam yere de basmıyorum. Arafındayım dünyanın.”
Ve bu arafta olma hissinin, iç sesini göz ardı etmeyi çok iyi başaran modern dünya insanında yarattığı kafa karıştırıcılığına iç rahatlatan cümlelerle devam ediyor. Hayat arafta olmak gibi, ama hayatınızın güzel veya kötü olduğuna karar veren de onu iyi veya kötü yapan da sizsiniz.
Bu kitap size, hayata fiziksel ve duygusal olarak yeniden tutunan bir insanın hangi bakış açısıyla bu dönüşümü başarabildiğini de gösteriyor ve her birimizin bunu hayatına nasıl uygulamak istediği ise kaderimizi ve sonumuzu belirliyor. Çünkü siz neyi hayal ediyorsanız, hayatınızın da ondan ibaret olacağının altını çiziyor.


