Close Menu
    Son Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Salı, Temmuz 15
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Sevdalinkalar ülkesi: Bosna Hersek

      Şubat 7, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Çocuklar ileri dönüşümü eğlenerek öğreniyor

      Haziran 21, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Zeynep Sönmez’den Wimbledon’da Tarihi Başarı!

      Temmuz 3, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Peki biz neden hala kaçmıyoruz?

      Temmuz 10, 2025

      Gece Yarısı Kütüphanesi: Ya diğer olasılıklar gerçekleşseydi?

      Temmuz 8, 2025

      Haziran ayı için film önerileri

      Haziran 1, 2025

      Yaz ortasında melankoli: Slowdive İstanbul’a geliyor

      Şubat 20, 2025

      Arter’den avangart bir müzik festivali

      Şubat 11, 2025

      Borusan Quartet’in “Oda Müziğinin Ustaları” konseri ENKA Sanat’ta

      Şubat 10, 2025

      Öykü: Sessizliğin İçinde Nefes

      Temmuz 9, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      Öykü: Erik Ağacı

      Temmuz 7, 2025

      KEMAL TAHİR ROMANLARINDA KADIN İMGELERİ – III

      Temmuz 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      Pera Müzesi Yazar-Editör Sohbetleri’nde sanat tarihine müzecilik penceresinden bakış

      Şubat 20, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      2000 yılından sonra çekilen en iyi film hangisi?

      Haziran 29, 2025

      Telefon Kulübesi: Bir telefon, bir ses ve bir yüzleşme

      Haziran 26, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      Mühür: Gece Eşiği filmi yakında sete çıkıyor

      Haziran 17, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      şiir: küf lekesi

      Haziran 7, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      “Bulaşıkçılar” yeni yorumuyla İstanbul, İzmir ve Ankara’da

      Mayıs 21, 2025

      Molière klasiği ‘Cimri’ye alaturka dokunuş

      Mayıs 19, 2025

      Kadıköy Oda Tiyatrosu “Kalabalık Fasıl” ile açılıyor

      Mayıs 12, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Ediz Dikmelik ile Sorgulayan Çocuklar: Çocuklarla Felsefe El Kitabı 

      Haziran 11, 2025

      Kilitli Hatıralar Kitabı: İstanbul’un altı ayrı dönemine tanıklık eden öyküler

      Nisan 19, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Çocukluk çağı, ilişkiler ve diktayı kitaplar üzerinden okumak

      Nisan 29, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Rüyanın kalemle buluştuğu kadın: Nazlı Eray

      Haziran 22, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Sinan Saygı’nın yeni kitabı: İletişim Bir Süreçtir

      Temmuz 3, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • FELSEFECE VE…

      tan doğan: sap-saman

      Temmuz 14, 2025

      tan doğan: seğir[t]meler

      Temmuz 3, 2025

      on kırık iz!

      Temmuz 1, 2025

      noudelmann ile tan

      Haziran 27, 2025

      …ve …

      Haziran 25, 2025
    • SuareMag
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » YÜKSELEN HARFLER
    Benan Bilek

    YÜKSELEN HARFLER

    Mayıs 1, 2025Yorum yapılmamış7 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email LinkedIn

    Benan Bilek

    Zeytin yeşili deri koltuğun büyük kolları arasında bekledikçe küçülüyor muydu gerçekten? Pürüzsüz zemininde en az onun kadar yalnız duran duvar saatine çevirdi gözlerini. Ritmik tik tak sesleri de olmasa, okların kendisine saplanmasını bekleyen bir hedef tahtasından farkı yoktu. Tik tak tik tak. Kısa boyluyu arada bir yakalayıp onun üstünden geçen uzun boylu. Hızlı hızlı ilerleyip ardında bıraktığı kısaya gülerek bakan şımarık. Hangi yeli kovuyorsa…

    Şirinleştirilmeye çalışıldıkça ruhuna yabancılaşmış bekleme odasının iki kapısı arasında kalan L’sinde karşıdaki kapının açılmasını bekliyordu dakikalardır.

    İki kapı arasında kalmak, iki zaman arasında sıkışıp kalmak gibi geldi bir an.

    Doktor Talât’ın kapısından içeri girmek ya da diğer kapıyı açıp dışarı çıkmak. Dışarı çıkmanın cazibesine kapılmayı tercih ederse rahatlayacağını biliyordu aslında. En azından bir süreliğine. Sonra? Sonra yine orada bulacaktı kendini. “Ben o randevuyu kırk ricayla aldım, haberin var mı”lar, “Sen benim ölümüme mi sebep olacaksın”lar, “Evlâdım üzme beni, adam seni bir görsün hatırım için”ler, dön başa, dön başa… Sırf annesi rahatlasın diye gelinen kaçıncı doktor?

    Kamanla mı başladın? Al o zaman benden sana keman. Kemandan hemen. Hemen mi? Üç harf yükseldin? Seni uyanık. Hemenden hamam. Mehmet Günsur ne kadar gençmiş Hamam’da. Doksan yedi miydi onun yılı? Sen daha çok küçüktün. Annenle izlemiştin. Anne dediğin Yumurcak filmi falan izletir çocuğuna, eski de olsa. Ne alâka Hamam.

    Kadının parmağındaki gümüş sigara ağızlığından bulmak için bitpazarını talan etmişti. Annen manyak. Burada bekliyor olan o olmalıydı. Şimdi içeride Talât’ı neye hazırlıyorsa? Randevuyu sana alıyor, sen bekleme odasındasın. Çok saçma. Hamamdan saman. Hah, Çok güzel oldu işte. Saman gibi hisset sen oğlum, boş boş dur, inek önüne yayıl, koca ağızlarda dönen, löp diye yutul, sindirilmeden sıçsınlar seni bir otlakta. Saman olmadan önceki hallerle buluş otlağın ortasında. Samandan somona geçmek mi? Çok yaratıcı? Somon ne ya? Somon mu vardı eskiden? Somon tarifi veriyordu geçenlerde aptal Aysel. Somonun tarif edilecek nesi var, dümdüz balık işte, mum ışığına koysan pişer. Çabasız. Fileto almış bir de, hepten zahmetsiz. 

    “Buyurun Can Bey, alayım sizi böyle?”

    Alın Talât Bey, annem ne döküldüyse size, yeterince dolmuşsunuzdur zaten. Bak bak, suratıma bakmadan çıkıyor dışarı, konuştuklarına utançlı.

    Kadın oğluyla göz göze değmemeye çalışarak çıktı kapıdan. Koltuğa oturmaya çalışırken Can’ın içeriye adım attığını gördü. Tam da o eşikte sarılsaydı ona kendisini daha iyi hissederek girer miydi içeri Can? Can ona kızgındı. Çok öfkeliydi hatta. Son âna kadar ayak diretmişti doktora gelme konusunda. Yine. Doktor Talât’ın adını çok güvendiği birinden duymuş olmasa kendisi de sürüklemezdi buraya oğlunu aslında.

    Yorgundu. Aynı dili konuşamamaktan, aynı evin içinde onun gittikçe içine kapanıp kendi sözcüklerinde boğulmasından ve çırpındıkça battığını görüp bir şey yapamamaktan yorgundu. 

    “Konuşalım biraz Can. Can diyebilirim değil mi?”
    “Evet, tabi. Adım Can zaten. Can. Dümdüz. Canan olayım istermiş annem ama hastanede beni tutuşturmuşlar eline. Biliyor musunuz ultrasonda kız görmüş beni doktor. Söyledi mi annem? Eve gelirken pembe yün almış bir sürü, beş ay örmüş örmüş, ne bulduysa almış kızı için pembenin her tonundan. Patik, yelek, tulum, battaniye, aklınıza ne gelirse. Melek teyze varmış, Montrö meydanındaki Amerikalıların PX mağazası var ya, orada çalışıyormuş o zaman. Bana kaşıklı biberondan oturma yerli kanguruya kadar Amerikan işi ne kadar yeni doğan malzemesi varsa almış. Pembe tabii, kız olacağım ya. Bir tek altılı emzik seti varmış aldıklarının arasında, altı ayrı renk. Yani renkli tek malzeme. Sonra ben doğmuşum. Pembeler içinde bir Can. Götü başı, her yeri pembe bir erkek çocuk. Bir tek ağzımda mavi emzik, o da altılı sette mavi de var diye. Can‘dan Canan‘a geç, uzasın kelime.”
    “Son dediğini anlamadım.”
    “Can‘dan diyorum, Canan‘a geç, oradan genişlersin. Cenin mesela, iki harfle her şey değişir. Ceninden kinin geldi, al bakalım, kininden kanon. İyidir çok seslilik. Sizce?”
    “Bence zenginliktir çok ses. Ama işine gelmez çoğunun çok seslilik. Kanuna dönüşür tek hamlede. Zaten Yunancada kanon da kanun, anlam aynı diyebilirsin.”
    “Kendinden kopya çektin kanonla kanun arasında Doktor? Uzatıyorum o zaman. Kanunu sol başından çekip uzatıyorum sana, al Haziran. Kafan karıştı değil mi Doktor? Karışmasın. Uzattım iyice sözü ve yepyeni yaptım. Hem severim haziran ayını. Deniz kokar.”
    “Çok iyi yaptın Can? Devam edelim o zaman, dilek dedim mesela, dilek koyalım en baştan Canan yerine.”

    Can’ın kaşlarının arasındaki çizginin yok olduğunu gördü Doktor Talât, hatta yanağındaki belli belirsiz gamzenin ortaya çıktığını da fark etti. Can’ın çocuk ışıltısı sesini de yumuşatmıştı bir anda. Bu kez daha neşeli devam etti karşıdaki koltukta oturan genç. Sol bacağını sağdakinin üzerine atıp oturduğu yerde hafifçe kaykıldı. Elini sehpadaki sürahiye uzatırken doktora döndü.
    “İçebilirim değil mi?”
    “Elbette. Dilediğin kadar.” Can geniş cam bardağa yavaşça su koyarken Doktor Talât gülerek konuştu.
    “Çok düşündün ama. Suyu bahane etme, hadi hızlan.”
    “Senden de bir şey kaçmıyor Doktor. Sorun dilekten yürümek değil, dilekten sonraki adımda seni sıkıştırmak. Öyle çabuk akıp gitmesin, daral biraz.”
    “Yok, sen devam edeceksin. Dilekten dönüşümünü merak ediyorum, bakalım nerelere varacaksın.”
    “Nereye varacağım, akar gider bu. Dilekten dölek, dalak da olabilirdi ya da bilek falan ama dölekten konuyu daha havalı bir noktaya getirmek isterim. Mesela döngü. Al bir anda kafan karıştı çünkü üç harfle bir anda allak bullak edersin ortamı. Döngüden süngü, süngüden görgü, görgüden hop dergi. Dergi dedim, yeni bir dergi çıkmış haberin var mı? Dergi diyorlar ama kitap gibi, kitap da değil ama öyle değişik işte. Al kitaplığa koy cinsi. Severim ben böyle işleri.”
    “Duymadım.”
    “İnternetten satış. Konulu hem. Senin gibi ciddi ama farklı.”
    “İyi bir şey mi söyledin bana, tam anlamadım.”
    “Sen de öylesin bence Doktor. Anladın, çözdün bence de belli etmiyorsun. Hava atmıyorsun ya da. Sakin sakin bir yere gelmeye çalışıyorsun.”
    “Teşekkürler. Bunu aldım cebime, devam edelim. Dergi diyordun?”
    “Narsisizmmiş ilk konu. Yani bu sayı narsisizm üzerine bir sürü yazı varmış. Başka sayıda başka konu.”
    “Onu demedim, dergiden nereye gideceksin?”
    “Ha, tamam. Dergiden yergi. İllaki gelir her dergiye yergi, anlam harfi aştı, gördün mü? Yergiden yengi. Anlamsız yergi yengiye gider, sonra bir anda ucuz bir yenge. Al sana ”

    Odanın dışına çıkan kahkahalara anlam veremedi kadın. Doktor Talât’ın kliniğine istemeden, hatta nerdeyse zorla getirdiği oğlu şu an içeride kahkaha mı atıyordu gerçekten? Hem de doktorla birlikte? Hiç kahkaha atmış mıydı Can? Yo. Oğlunun kahkaha attığını hiç duymamıştı otuz küsur yıl. İçeriye başkası girmiş olabilir miydi? Çevresine bakındı. Başka kapı da yoktu ki bekleme odasından Doktor Talât’ın odasına geçen.
    “Yengede bırakalım mı bu kelimeyi?”
    “Evet, başka bir şeye geçelim. Yenge mutsuz, yenge yalnız. Sevgisizlikten yalnız aslında. Çaresizlikten de. Suskun. Belki de utançlı. Bilip de sustuklarından, susup da haykıramadıklarından.”
    “O zaman dayı ile başlatalım.”
    “Başlatmayalım.”
    “Sıkıldın mı?”
    “Hayır. Dayıdan başlamak istemedim. Dayı başlangıç değil Doktor. Dayı bitiş.”
    “Bitirmeyelim. Yeniden başlatalım. Dayının üzerine harfler çıkalım, yok edelim, en altta kalsın, başka şeylere dönüşsün. Oyunun amacı bu değil mi Can? Olan harflerin üzerine çıka çıka kelimeleri değiştirme oyunu değil mi bu? Ne kadar çok harfle kapatırsak bir alttaki harfleri, o kadar farklılaşıyor sözcükler. Hadi, devam. Dayı.”
    “Dayıdan kurtul. Dayıdan soya, soyadan sofa, sofadan somya, bak bir harf de sağa genişlettim. Tabana yayınca kelime daha zenginleşiyor Doktor? Somyadan mumya, mumyadan mahya. Mahya ne, biliyorsun değil mi? Cami kolyesi. İki minare arası.”
    “Ramazandan ramazana takılan kolye ama.”
    “Evet, evet. On bir ay çıplak. Bir ay gösteriş. Sonra yine karanlık.”
    “Neden karanlık Can?”

    “Kutsal ay bitti. Her şey yine çirkin Doktor. Her şey karanlık, herkes suskun. Neyse, dur, bozma, mahyadan rafya. Maviydi rafya. Çok acıtır rafya, bilir misin? Kalın rafya daha az acıtır, dar olanlar çektikçe incelir, inceldikçe derini sıkıştırır, acıtır, keser. Bileklerini oynatamazsın. Bileklerin acımasın diye durursun. Durdukça canın yanar. Rafyadan hafta, bak üç harf daha yükselttim, kafan karıştı. Haftadan hasta. Bitti.”
    “Bitmesin, güzel ürettin be Can. Hasta ile bitmesin, koyalım üzerine yeni harfler, ne dersin?”
    “Bugün bitsin. Dayıyı örttük ama hasta kaldık be doktor. Yoruldum.”

    “Haftaya seni yine görmek isterim, gelirsin değil mi?”
    “Geleceğim. Oyundan anlıyorsun.”
    “Son bir sorum var Can, izin verirsen.”
    “Sor tabii de zor olmasın.”
    “Bu Yükselen Kelimeler oyununu oynamaya ne zaman başladın?”
    “Kutudakine yedi yaşımda. Okumaya yeni başladığımda almışlardı.”
    “Hep yalnız mı oynadın?”
    “Hayır. Annemin kardeşiyle oynuyordum. Sonra attı annem. Ben kafamda oynamaya başladım.”
    “Bir daha geldiğinde buraya alıp koymuş olmamı ister misin?”
    “Düşünmem lazım Doktor. Eğer oyunu oyun gibi oynamayı tekrar istersem ben alır gelirim.”

    Doktor Talât kapıyı açtı. Oturduğu koltuktan doğrulup kendisine merakla bakan kadınla göz göze geldi. Onun çaresiz kalışını, çabasını görmemek mümkün değildi belki ama öncelik Can’ındı artık.
    “Nefise Hanım, biz Can’la iyi anlaştık. Bundan sonra o istediği sürece her hafta buluşacağız. Buraya kendisi gelebilir, müsterih olun.”

    Kadın oğluna baktı, elini Can’ın koluna geçirdi. Kapıdan kol kola çıktılar. Doktor Talât masasına oturdu, bilgisayarının arama motoru barına “Upwords” yazdı ve çıkan bilgileri okumak üzere dikkatini ekrana verdi. Oyunun nasıl oynandığını bir hafta içinde yeniden hatırlamalıydı.


    Benan Bilek, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde okumak için geldiği İzmir’de yaşayan bir İstanbullu. Öğrencilik yıllarından  bu yana iletişim sektörünün farklı dallarında görev yaptı. Metin yazarlığından ajans başkanlığına, dergicilikten senaryo yazarlığına uzanan iletişim deneyiminin sonunda yolu sanata vardı. Un elekleri üzerine ipliklerle yaptığı resimlerle pek çok kişisel sergi açtı; “Yaşam Elekleri” atölyeleri düzenledi. Türkiye’nin izleyicisi sadece kadın olan ilk stand-up projesini hayata geçiren Bilek’in Gece Tuşları, Duvarlar Şahit, Çin Çin Çini Mini Hanım öykü kitaplarının yanı sıra Punta – Bir Meyhanenin Romanı adlı eseri bulunuyor. Bilek, öykü yazmaya, sahne gösterilerine, özel atölye çalışmaları ile kasnak ve elek üzerine ipliklerle resim yapmaya devam ediyor.

    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    ÖF
    SuareMag – Mayıs 2025
    SuareMag – Nisan 2025
    Benan Bilek suaremag yazar

    Related Posts

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025 Edebiyat

    SuareMag – Temmuz 2025

    Temmuz 3, 2025 Manşet

    DİNGİN APSE

    Temmuz 1, 2025 Manşet

    ‘DOKTORUN KARISI’NIN FISILTISI: GÖRÜYORSAN SUSAMAZSIN

    Temmuz 1, 2025 Nilgün Karataş - SuareMag
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025 FELSEFECE VE...

    ya da “yazar”, yazan ve… * yazar hep ‘yaz’, ömrün kış olsa da! * ne…

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025

    Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

    Temmuz 12, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    İş Sanat, 100. Yıl Gala Konseri ile kapılarını açtı 

    Kasım 3, 2023 Konser

    GOOIN Raporu

    Nisan 8, 2022 Sürdürülebilir Yaşam

    Franz Erhard Walther’in “Heykel Olma Teşebbüsü” Arter’de açıldı

    Şubat 27, 2025 Sergi
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.