BURAK SOYER
Metin Kaçan’ın 1990 yılında yayımladığı, 35. yılını “kutlayan” Ağır Roman, kökten bir dönüşüm evresindeki Türkiye’de, bize göre “Tayyare”, sakinlerine göre ise “Kolera” sokağında, herkesten habersiz yaşanan ölümleri, cinayetleri, uyuşturucunun kralını, raconun envaisini, aşkın en hastalıklı hâlini anlatan, sapına kadar gerçek, karakterlerinin gönlü kadar zengin, yaşamı kadar “ağır” bir kitap.

Metin Kaçan’ın kaleminden çıkan Ağır Roman, ilk kez 1990 yılında yayımlandığında büyük cayırtı koparmıştı. Bunda, kitabın “ağır” konusu olduğu kadar Türkiye’nin hem sosyokültürel hem de sosyopolitik açısından geçirdiği dönüşüm dönemine denk gelmesinin önemli bir payı vardı. Zira ülke 12 Eylül silindirinden büyük kayıplarla nispeten çıkmış, faşist cuntanın bu topraklara yaptığı kötülüklerin yaralarını aradan 10 yıl geçmesine rağmen hâlâ sarmaya çalışıyordu.
Öte yandan “Özallı yıllar” başlamıştı. Selefi Adnan Menderes’in 40 yıl önce sarf ettiği, “Her mahallede bir milyoner yaratacağız” sözünü kendine dönemine uyarlamak için neoliberal politikalarla 70 yetmiş yıllık ülkeye yeni don biçmeye ant içmiş “Tonton” cumhurbaşkanı, kendi içinde her daim bir “demir perde” taşıyan Türkiye’de altında şort, üzerinde çizgili tişörtüyle eşi Semra Hanım’ın elinden tutarak poz verirken, ülke ekonomik anlamda dış dünyaya açılıyor, zenginlik, gösteriş, on yıllar sonra el değiştiren koftiburjuvazi “yeni Türkiye”yi hem kendi vatandaşlarına hem de uluslararası arenada tanıtmakla uğraşıyordu.
Doğuda gün geçtikçe şiddetini artıran savaşla kardeş kardeşe kırdırılıyor, insanların evleri, köyleri yakılıyor ve ülke sınırları dâhilinde ikinci büyük göç dalgası başlamış oluyordu. Zenginle gariban arasındaki fark uçurum boyutuna ulaşıp pastadan pay kapmak isteyen, hak, hukuk, adalet (nereden aklıma geldiyse!) tanımayan kişiler, siyasilerle kol kola gezerken, İstanbul, yüzyılların kozmopolitliğinin başkentliğini yapmış bir şehir olarak hâlâ o kaotik dokusunu koruyabiliyordu.
İşte tam böyle bir ortamda çıktı Ağır Roman. Bize göre “Tayyare”, sakinlerine göre ise “Kolera” sokağında, ölüm, cinayet, uyuşturucu, raconun envaisi, aşkın hastalıklı hâli herkesten habersiz yaşanıyor, dumanların sardığı sokakların arasında dolaşan gecenin hayaleti Kolera Sokağı’nın bitirim mekânlarında masa masa dolaşıp günün kârını toparlıyor, kıyak olsun diye de delik deşik olmuş çuhaların üstüne çeşit çeşit kafa yapıcı “madde” bırakıyordu. Kolera’nın sevimli ama gözü pek delikanlısı Gıli Gıli Salih, Arap Sado, “Kons” Tina Bacı, Berber Ali, İğneci Tıbı, Tilki Orhan, Gaftici Fethi, Puma Zeharve daha niceleri Kolera’nın buruk atmosferine renk katan, orayı zamanın bir yerde durdurmuş, oradan ayrı bir dünya yaratmış karakterlerdi. Ama koca ülke “güce” taparken, bu durumun Kolera’ya sıçramaması imkânsızdı. Racon; gayrı meşru kanunlara, kabadayılık; sustalıdan tabancaya dönüşen emanetlerle bozulmuş mertliğe boyun eğerken Kolera’daki değişim kendi konjonktüründe gerçekleşiyordu. Arap Sado kıçına bastığı yumurta topukluları, elinde tesbihi, pehlivan bıyığıyla doğup büyüdüğü toprakların bozulmamasını engellemeye çalışırken, kene vermeyip kene alan Reis, yeni Türkiye’nin mikro hâlinin bir prototipi olarak karşımıza çıkıyordu. Argo lügatin en hasının, siyez şoparların bile ağzında bile birer nağmeye dönüştüğü esrarlı sokaklarda artık kan dökülmeye başlamıştı. Ve Çehov’un o ünlü sözünü kana uyarlarsak, bir yerde kan akmaya başlarsa, mutlaka akmaya devam ederdi.
1997 yılında Mustafa Altıoklar tarafından beyazperdeye de uyarlanan, başrollerinde Okan Bayülgen, Müjde Ar, Savaş Dinçel, Burak Sergen’in yer aldığı ve tıpkı kitabı gibi yoğun ilgiyle karşılanan Ağır Roman, Metin Kaçan’ın muhteşem diliyle toplumun dışladığı insanları cümle âleme anlattığı, sapına kadar gerçek, karakterlerinin gönlü kadar zengin, yaşamı kadar “ağır” bir kitap. Nice senelere Kolera sakinleri!

Burak Soyer
2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki’nde gazeteciliğe başladı. Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGünKitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org’a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen Gazete Pencere, Bianet, Gazete İkinci Yüzyıl ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor. 2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana’nın devamı olanBuji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olan Burak Soyer, halen Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.


