Annesine hediye almayan var mı? Kendi istediğimizi mi, onun istediğini mi yoksa toplumun istediği mi aldınız? Aklınıza ne gelirse onu alın ama biraz doğasever şeyler olsun. Çünkü siz çocuksunuz. En büyük hediye zaten sizsiniz. Bence anneler kendine kitap alsın, sizler için çok farklı türleri bir araya getirdiğim bir seçki hazırladım.
BETÜL ÇAKIROĞLU
“Anneler Günü, anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla bütün dünyada farklı zamanlarda kutlanan özel gün.”
Vikipedi böyle demiş. Mayısın ikinci haftası kutladığımız bugüne adım adım yaklaşıyoruz. Annesine hediye almayan var mı?
Ama neden hediye alıyorduk onu bir düşünelim. Ya da ne alıyorduk? Kendi istediğimizi mi, onun istediğini mi yoksa toplumun istediği mi? Zira bu üçü birbirinden epey farklı olabiliyor.
Tarafınızı seçin. Bence hediyeleşme güzel bir etkinlik. İnsanı özel hissettiriyor. Ama neden bugün sorusu çok sosyolojik. İnsanı beklentiye sokan bir durum.
Neden bugün sorusuna da Vikipedi’nin bir cevabı var.
“Anneler günü, anneleri onurlandıran özel bir gündür. Değişik günlerde ve değişik ülkelerde kutlanır. Bu gün de anneler çeşitli hediyeler alır.[1] Bu günü farklı ülkelerdeki insanlar yılın farklı günlerinde kutlarlar.
Anneler günü geleneği, Antik Yunanların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa’nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlardı.[2]
ABD‘de Anna Jarvis‘in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongre’nin onayıyla Amerika Birleşik Devletleri çapında genişledi.”
Kibele kısmını gördünüz değil mi? Hayatımızdaki her şey doğa döngüsü ile alakalıyken anneler günün başka türlü olmasını bekleyemezdik. O zaman doğaya zararlı hediyeler yerine başka şeyler düşünmek sanki daha mantıklı.
Ben ne önereceğim derseniz cevabım kitap olacak. Neden kitap sorusuna cevabım biraz uzun ve rahatsız edici olabilir. Başlıyoruz.
Biraz bencilce buluyorum anneler gününü. Ve pek tabi sisteme hitap ettiğini düşünüyorum. Herkes anne olacak diye bir şey yok. Toplum dayatması ile kadın kimliğimizin üzerine örtülen annelik bezi aslında bizi mayalanan bir hamur gibi şişirebiliyor. Buna en hazır olan kişi bile olmuyor. Kutsallık, doğurganlık filan bunlara hiç girmiyorum. Kadın olmak yeterince zorken ve onu anlayamamışken anne olmak tam bir iğneli battaniye. Daha çok okumalı ve kendimizi daha çok geliştirmeliyiz. Ama her zaman kendimizi çok yetersiz hissedeceğiz. Gerçek destekler bulmalıyız. Kitaplar gibi. Hata yapacağız ve tekrar ve tekrar…
Bu söylediklerim biraz feryat figan şeyler gibi gelse de içimden geçenler bunlar. Annelik çaresizlik, yalnızlık, bol fedakârlık, endişe havuzu, öfke patlaması olabiliyorken aslında diğer tüm güzel duyguları da barındırıyor. Umut o yeşillen filize doğru emeği verince yeşeriyor.
Kişisel Not: Ben bu aralar çok bıkkınım. Belki fark etmişsinizdir. Sınava geri sayım devam.
Gelelim şu sorunun cevabına. Kendi istediğimizi mi, onun istediğini mi yoksa toplumun istediği mi alacaksınız annenize? Aklınıza ne gelirse onu alın ama biraz doğasever şeyler olsun. Çünkü siz çocuksunuz. Bu hayata gelmeyi siz seçmediniz. Biz sizi seçtik. En büyük hediye zaten sizsiniz.
“Kişi bir başkasının hayatına ait bir şeyi elinde tutmadığı sürece onunla hiçbir ilişkisi olamaz.”
K.E. Løgstrup
Hadi biraz kitaplara bakalım. Ne olabilir, hangi kitabı yazmayalım derken koca bir dağ sehpanın üzerinde tavana doğru uzandı.
Son söz; bence anneler kendilerine kitap alsın. Bu konuda kapansın.
Sanki önce kendimizi tanımalıyız;
- İnsanın Anlam Arayışı – Viktor E. Frankl
Bu kitabı çok duyduğunuza eminim. Beni etkileyen nadir kişisel gelişim kitaplarımdan biridir. Madem anneyiz o zaman önce biraz anlamlanmalıyız.
- Her şey Seninle Başlar – Mümin Sekman
Kişisel kurtuluş savaşınızı başlatmak için doğru kitap. Öğrenilmiş çaresizliğimi yenmek için tekrar okumam lazım diye düşünüyorum bu satırları yazarken.
Hayata dair;
- Hayata Nereden Bakmalıyız? – Svend Brinkmann
Yeni bir dünya için on eski fikir. Bildiğimiz ama unuttuğumuz değerleri bize tekrar hatırlatan bir kitap.
- Dört Anlaşma – Don Miguel Ruiz
Buzdolabımızda yazılı şekilde duran dört kural. Ara sıra yüksek sesle tekrar ettiğimiz bu kurallar hayatımızın temelini oluşturuyor diyebilirim kendi adıma.
Kadın olmak;
- Kadınlar Rüyalar ve Ejderhalar-Ursula K. Le Guin
Everest şiiri ile başlıyor kitap. Şiir de “Ne sürer dağa tırmanmak?” diye başlıyor. Ve “Ne sürer iniş?” diye bitiyor. Döngü belki de kadınlığı anlatan en güzel kelimedir.
- Kurtlarla Koşan Kadınlar- Clarissa Pinkola Estes
Bir solukta okunacak bir kitap değil de ara ara okunacak ve başucunuzdan hiç kütüphane rafına gitmeyecek bir kitap. Mavi Sakal ve türevleri hep hayatımızda ve inanın o sakal o kadar mavi.
Annelik için faydalı bilgiler:
- Anneler ve Kızları için bir Fincan Huzur – Colleen Sell
Bu huzur şu anda en sağlayamadığım şey olsa da en sevdiğim dönüp, dönüp okuduğum kitaplardan biridir. Anneler ve oğulları başlıklı bir ikiz kitabı daha var.
- Teşekkür ederim, siz nasılsınız? – Penny Palmano
Bu bir kitap adı. Adından anlaşılacağı üzere biraz görgü kuralları üzerine. Ama aslında her şeyle ilgili. Sorun-Olası Neden ve Çözüm olarak sunduğu başlıklar annelik yolunda el feneri gibi.
Ebeveynlik üzerine;
Bu konuda epey eser var ama ben kütüphanemde olanlardan birkaçı yazacağım. Çok bilinen kitaplar ben de zamanında onları almışım.
Geliştiren Anne Baba – Doğan Cüceloğlu
Bağırmayan Anne Baba Olmak – Hal Edward Runkel
Beni Ödülle Cezalandırma – Dr. Özgür Bolat
Çocukla Birlikte Büyümek – Dilek Kırcaoğlu
Şimdi en sevdiğim kısım. Resimli çocuk kitapları;
- Dörtnala Koşan Anne – Jimena Tello
Kızımı resim kursundan alıp, voleybola götürdüğüm oradan çıkışta da özel derse yetiştirdiğim bir dönemde okumuştum bu kitabı. Kendimi buldum. Sonra annelerle bu durumu konuştum. Hepimiz aynıydık. Ama bu aynılığı kitapta bulmak sıcak ve eğlenceliydi. Kitap değil ayna. Kendinize anneler gününde hediye olarak almayı unutmayın.
- Annem, Ben ve Duygularımız – Bea Taboada
Biz de insanız, bizim de duygularımız var. Neymiş acaba bu duygular diye merak ediyorsanız -ki ediyorsunuzdur- eliniz altında bulunsun. Çünkü bazen duygularımızı ve çocukların onları nasıl gördüğünü unutuyoruz.
Sen hala çocuk kitapları mı okuyorsun? Cevabım evet!
- Benim Annem Bir Goril- Frida Nilsson
Şu anda okuduğum kitap bu. Jonna çocuk yurdunda yaşamaktadır. Ve bir gün bir goril tarafından evlat edinir. Sahafa girdiğinde mutlu olan bir gorildir o. Başlarına gelenler komik, acayip, tutarsız ama çok samimi.
- Konrad ya da Konserve Kutusundan Çıkan Çocuk – Christine Nöstlinger
Söylenecek bir şey var mı bilemedim. Anne olmak için sadece hissetmek gerekir. Anne olarak biraz gülmek için bu kitap kendinize güzel bir hediye. Hem küçülünce çocuğunuz da okur.
Son öneriler:
- Bul Beni Anne – Dursaliye Şahan
2023 Fakir Baykurt Roman Ödülü’nü alan eser kimsesiz bir çocuğun çığlığı.
- Sevgisiz Anneler – Susan Forward
“Büyürken anneleriyle sevgi dolu bir ilişkiden mahrum kalmış kız çocuklar, bu eksikliğin bedelini hayatlarının her alanında yaşarlar.” O sevgiyi çocuklarımıza veremeyeceksek anne olmamızın da bir anlamı yok.
Bonus: Anneler gününde yapılacaklar önerisi (Herkes için)
Cesur (Brave) izlemek.
Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.