Betül Çakıroğlu
Kitabı okuyup bitirdiğimde yüzümde bir gülümseme vardı. Bunu sizden başkası yazamadı demek istedim Dursaliye Şahan’a. Ama geç bir saatti aramayı ertesi güne bıraktım.
Kitabın yolculuğunu da biraz bildiğim için çıkar çıkmaz hemen almıştım. Yazısını yazmak için biraz bekledim.
85 sayfadan ve altı bölümden oluşan kitap daha uzun olabilir miydi, diye düşünmeden edemedim.

Bölüm isimleri ve bölüm başlığı altındaki cümleler sizi daha sayfanın girişinde düşünmeye ikna ediyor. Bu çok düşünülmüş, incelikli seçilmiş cümlelerden ilki şöyle:
“En güzel ev, en sevdiğin mahalledeki evdir.”
Birinci bölümde evlerinden taşınma telaşı içindeki bir aileyi görüyoruz. Ama hikâye bir taşınma öyküsünden ibaret değil. Öztürk ailesini tanıyoruz.
İkinci bölümde neden taşındıklarını görüyoruz. Bir modern Zübük hikayesi başlıyor. Pazarcılıktan, milletvekilliğine giden yolu okur olarak biz de görüyoruz. Toplumsal sorunları ele alış biçimi açısından oldukça başarılı bir yapısı var. Çocuğun gözünden olaylar anlatılırken yetişkinlerin onun hakkında söylediklerini italik karakterlerde yazılan kısımlarda okuyoruz. Bölüm “Ne olacak bu memleketin hali,” deyişi ile kapanış yapıyor.
Üçüncü bölüm aile yapısı içindeki çocukların anlamaya çalıştıkları şeyler aydınlanırken yine toplumsal sorunları yazar bize çok esprili bir dille anlatıyor. Botoks ve korse kelimeleri ile karşılaşıyoruz. Çocuk gelin kavramı değişik ve haklı bir yorumla konu içinde harmanlanmış.
Dördüncü bölümde kitabının adının neden bu olduğunu okur olarak çözüyoruz. Bunu kurgunun başından itibaren nasıl görebilirdik acaba diye düşünmeden edemedim. Babası öyle bir şey yapıyor ki gülsem mi, ağlasam mı bilemedim.
Beşinci bölüm plan, altıncı bölüm çözüm ile bitiyor.
“Bazen çözüm çıkmaz dediğin o sokaktan geçebilir.”
Hikâyede zaman okura göre değişiyordu. Ben kendi çocukluğum gibi okurken, başka türlü de okunabilir.
Mekân, Ankara olsa da biraz Paris de hissediyoruz.
Modern Zübük, Efendi Bey, “Bakanlık artık beni kesmez,” diyerek kitaba son noktasını koyuyor.
YAZAR HAKKINDA

Dursaliye Şahan; Sivas/Suşehri Geyikpınar köyü doğumlu. Dört yaşında ailesi ile İstanbul’a göç etti. İstanbul’daki 13 yıllık banka memurluğunu, Londra’da temizlik işçiliği, öğretmenlik ve gazetecilik takip etti. Aynı yıllarda kadın, göçmenlik ve ırkçılık temalarının ağır bastığı öyküler ve tiyatro oyunları yazdı. Uzunca bir süre Birgün gazetesine ve Avrupa gazetesine röportajlar yaptı.
Ayrıca karikatürist Semih Bulgur ile Zabit Londra’da isimli haftalık bant karikatürünü hazırladı. Birçok öyküsü İngilizceye çevrilerek çeşitli dergilerde ve kitaplarda yayımlandı. Yurt içinden ve yurt dışından çeşitli öykü ve edebiyat ödülleri aldı.
Anadolu Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümü’nden mezun olan Dursaliye Şahan halen çocuklara, engellilere ve yetişkinlere yaratıcı yazı ve kısa film öykü atölyeleri düzenlemektedir.
İki öyküsü televizyon dizisi olan Dursaliye Şahan’ın Hacı Murat ile Ali Haydar isimli sinema projesi Kültür Bakanlığı tarafından yazım desteği aldı.
Kitabın Künyesi:
Babam Ȃşık Olunca
Yazan: Dursaliye Şahan
Yayın Koordinatörü: Berrin Karadeniz
Editör: İlke Buzak
Kapak Tasarım: Banu Moğulkoç
Sayfa Düzeni: Cansu Kaplan
Yayınevi: Cumhuriyet Kitapları- Gençlik

Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.