Mert Karbay’ın kaleme aldığı “Yeni Dünya: Sosyal Medya”, çağımızın değil “ânımızın” bize ayna tutan gerçeği hâline gelen sosyal medyanın perde arkasındakileri sorgulayan, tanımlayan, tartışmaya açan, somut veriler ve örneklerle dolu, altyapısını derinlemesine inceleyen bir kitap.
Burak Soyer

“Günümüzde politikanın gereksiz kalacağı bir dünya tasavvuru hızla yayılıyor. Toplumsal sorunların teknik ilerlemelerle aşılacağını vadeden teknolojik determinizm revaçta. Gelgelelim bu iyimserlik gerçeklikle temas ettiği ölçüde de dağılıyor. Gündelik hayatın monotonluğundan bıkıp SM’nin (sosyal medya) cazibesine koştuk. Şimdi de SM’deki zorbalıklar, linçler, veri güvenliği, gözetleme gibi yığınla problem bir tarafa, SM’nin kendisi başlı başına bir mesele haline gelmişe benziyor: Akıllı cihazlarına bakmadan duramayanlar; kaybolmakta olan yüz yüze, samimi ilişkiler; hakikatteki aşınmalar. Teknoloji kimi mevcut sorunlarımızın çözümüne katkı sunuyor belki, fakat daha yeni ve karmaşık birçoğunun doğuşuna sebep olduğu da aşikâr. Tüm bu hercümerçten geriye, dikkati dağılmış, anksiyete sahibi, tükenmişlikle yüz yüze yaşayan performans insanı ile kontrolden çıkan yapay zekâ (YZ) distopyaları kalıyor. Bizler akıllı cihazlarımıza giderek daha fazla bağımlılaşıyor, SM dışında pek bir şeye odaklanamıyorken süreklilikler aşınıyor, birikimler tortuya dönmeye yüz tutuyor; takat, adanmışlık eksikliği kol geziyor. Kaybolan potansiyelimizi düşünürken mottomuzu terennüm ediyoruz: Mutsuzum ama keyfim yerinde!”
Var mı bu satırlara itirazı olan? En sadık sosyal medya kullanıcıları bile karşı çıkacak olsa, karşı savlarını en iyi ihtimalle “ama”yla başlayan cümlelerle ifade edebilir bu alıntı karşısında.
Tırnak içinde yer alan ve mevcut durumumuzu özetleyen bu satırlar, Mert Karbay’ın İletişim Yayınları etiketiyle yayımlanan “Yeni Dünya:Sosyal Medya” adlı kitabından.
Sosyal medya tıpkı yazıya bahis olan kitabın adındaki gibi bir “yeni dünya” hâline geldiği zamandan beri üzerine çokça konuşulan, tartışılan, yazılan çizilen alanlardan biri. Adı üstünde “sanal” bir “âlem”den türeyip hayatımızın tam ortasına yerleşmiş olmasına rağmen, kimilerinin burun kıvırıp, “Ben aslında…”yla başlayan kendini kandırmalarının ötesine geçemeyen tavırları ya da tam tersi “bu” dünyada var olma imkânını kaybettiğini anlayıp, “o” dünyada varoluşunu, bir rüşt gibi ispatlamak için türlü işlere girişenler de dâhil olmak üzere sosyal medya çağımızın değil “ânımızın” bize ayna tutan bir gerçeği.
Mert Karbay’ın “Yeni Dünya: Sosyal Medya”sı da bu gerçekliğin perde arkasındakileri sorgulayan, tanımlayan, tartışmaya açan, somut veriler ve örneklerle dolu, altyapısını derinlemesine inceleyen bir kitap.
Mert Karbay, Foucault’nun felsefesinden yola çıkarak sosyal medyayı “dispozitif” yönden ele alarak üç bölüme ayırıyor. “Sosyal Medya Dispozitifinin Yükselişi” adlı ilk kısımda, adından da anlaşılacağı gibi sosyal medyanın yükselişine genel bir kapsamla değinerek bu başlığı sosyal medyanın verisine, “normal” medyaya olan karşılaştırmasına ve işin bireyle toplum üzerinde bıraktığı etkiye odaklanıyor. “Yazı ve Dikkat Dağınıklığı: Sosyal Medya Dispozitifinin Hususiyetleri” başlıklı ikinci kısımda ise hakikatin sosyal medyadaki karşılığı, yazıdaki anlam ve ima bozukluğuyla dispozitif dikkat dağınıklığının sebepleri ve sonuçları üzerine duruluyor. “Sosyal Medya Dispozitifinde Öznellikler” başlıklı son kısım ise, sosyal medyanın yarattığı yeni insan ve yığınların özellikleri incelenirken bu “mecra”daki söylem biçimlerine dikkat çekiliyor.
Yazar, “Yeni Dünya: Sosyal Medya”da A’dan Z’ye, her yönüyle bir sosyal medya “prototipi” ortaya çıkarıyor. Normal iletişim kaynaklarının “bağımsız sosyal medya” aracılığıyla kendine bağımlı kıldığı kullanıcılarının bu kaynakları tıkayarak “yeni dünya”yı nasıl oluşturduklarına, bizim bu dünya içinde nerede ve nasıl konumlandığımıza ve söz konusu “yeni dünya”nın arkasında ne olup bittiğini, derinlikli araştırmalar, analizler, gözlemler ve yorumlarla su yüzeyine çıkararak girişteki alıntıda yer alan mottonun neye tekabül ettiğini tartışmaya açıyor.

Burak Soyer
2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki’nde gazeteciliğe başladı. Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGünKitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org’a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen Gazete Pencere, Bianet, Gazete İkinci Yüzyıl ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor. 2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana’nın devamı olanBuji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olan Burak Soyer, halen Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.