Okutopya; çocuk kütüphanesi, kitap kulübü ve etkinlik mekânı olarak üç ayrı sıfat taşıyor. Beş yıldır 3-10 yaş arasındaki çocuklara hizmet veriyor. Kütüphane saatlerince oldukça sessiz ancak, okuma ve etkinlik saatlerinde ise çocuk sesleri yüktseliyor. Okutopya’yı konuştuğumuz kurucusu Görkem Kantar Arsoy, “Okuma ilgisi ve alışkanlığı gelişmiş olanlar, dijital dünyayı da daha etkin kullanan bireyler olacak” diyor. Peki ebeveynler ne yapmalı? Yanıtı röportajımızda…
BETÜL ÇAKIROĞLU

- “Çocuklara okumayı sevdirmek için bir araya geldik. 2019 yılında İstanbul Etiler’de 3-10 yaş arası çocuklara yönelik yeni nesil bir kitap kulübü ve okuma atölyesi olarak Okutopya’yı kurduk.” İnternet sitenizi açınca karşımıza bu cümle çıkıyor. Okutopya bir çocuk kütüphanesi. Suare Dergi okurları için Okutopya’nın kuruluş hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz? Fikir nasıl oluştu, sonra nasıl olgunlaşıp ilk tohumlar atıldı? Ayrıca Okutopya ismi nasıl çıktı?
Okutopya’nın kuruluşunun temeli, ben orta 2’de Şişli Terakki’de okurken bize okumayı sevdiren Türkçe öğretmenimiz Kemal Aloğlu ile, sonra Amerika’da lisede okurken evimizin karşısındaki kütüphanede geçirdiğim o huzurlu anlarda ve üniversitede okurken çalıştığım kitapçıda atıldı. Üniversitede hem okuyor hem çalışıyordum ve çalıştığım yer Barnes&Noble’dı. Barnes&Noble Amerika’nın zincir kitapçısı. Kitap kokuları arasında çalışırken kitap seven insanlarla ve kitaplarla zaman geçirmekten o kadar mutluydum ki o dönemde tam bir kitap düşkünü oldum. Kitabım, defterim, kalemim her daim yanımdaydı. Yaşadığım şehirde, gittiğim şehirlerde kitapçı, kütüphane avına çıkıyor, kitaplar, kitaplara ilişkin nesneler topluyordum – hala da öyleyim. O aralarda benim de ileride bir kitapçım olsun der buldum kendimi. Bunu dedikten hemen sonra açamadım Okutopya’yı. Uygun koşulların oluşmasını bekledim. Uygun koşulların benim için oluştuğu zaman Kasım 2019’du. O günden bugüne Okutopya’nın her köşesini oya işler gibi işledim. Çocuğu, çocuk kitaplarını, okumak eylemini hep merkeze koyduk. İçten yaptık ve yapıyoruz. Karşılığını da alıyoruz galiba çünkü “Sizin için ne yapabiliriz?” “İyi ki varsınız!” diyen inanılmaz güzel insanlarla beraberiz beş yıldır. Her geçen gün yenileriyle karşılaşıyoruz, büyüyoruz, gelişiyoruz.
Okutopya’nın ismine gelince… Dostumuz Cem Argun buldu. Kendisi başarılı bir marka yönetimi danışmanı. Kuruluş aşamasında, hatta sonrasında ve her zaman inanılmaz desteği oluyor Okutopya’ya. Cem’in bulduğu bu isim okuma ile ütopyanın karışımından oluşan ütopik bir okuma ortamını çağrıştırıyor. Bizi ziyaret edenleri etkilediğimizi düşünecek olursak ismimizin hakkını verdiğimizi düşünüyoruz.
- Çocuk kütüphanesi, kitap kulübü ve etkinlik mekânı. Bu üç sıfatı aynı anda taşımanın zorlukları var mı? Sizin gönlünüzde ağır basan sıfat hangisi?
Beşinci yılımızdayız. Birçok durum deneyimledik ve son iki yıldır üç sıfatı birbirinden başarıyla ayrıştırmayı başardık. İşleyişimiz şöyle: Kütüphane saatlerimiz sessiz olduğumuz zamanlar. Bu zamanlarda istiyoruz ki ebeveynlerle çocuklar kütüphanenin bir köşesinde kendilerine bir yer bulsunlar, beraber kitap okusunlar, orada duygu alışverişi olsun, bağ kurulsun, kitaplar ve sevgiye dair anılar oluşsun. Okuma etkinliklerimizi yaptığımız zamanları da kütüphane saatlerinden ayırdık. Okuma etkinliklerinde istiyoruz ki sesimiz yükselsin. Konuşup tartışalım, sorular soralım, canlandırmalar, çalışmalar yapalım, bolca eğlenelim. Bir de hafta içi öğlene kadar (kütüphanemizin kapalı olduğu saatlerde) okul gruplarını misafir ediyor, çocuklara kütüphane deneyimini yaşatıyor, kitapları sevdiriyoruz.
- Bir kitapevi ile söyleşimde orayı kütüphane sananların olduğundan bahsetmişti. Aslında kütüphane kültürünün tam olarak anlaşılmadığı ülkemizde bu bana değişik gelmişti. Tersi olarak burayı da kitapçı sanan oluyor mu? Kütüphane olduğunu açıklamak zorunda kaldığınız bir durum oldu mu?
Ne mutlu ki, son birkaç yıldır kütüphanemize kitapçı olmadığımızı bilerek geliyorlar. Bunun olması biraz zaman alsa da Okutopya’nın bir kütüphane olduğunu ve kütüphanenin bazı kuralları olduğu bilincini oturtabildik. İlk dönemlerde zorlandık. Kütüphanede vakit geçirmeye gelenlerin yüksek sesleri, duyarsız davranışlarıyla karşılaşınca üzülüyor, çaresiz kalakalıyorduk. Bununla ilgili önlemler almaya, tatlı tatlı uyarılar yapmaya başladıkça karşılığını almaya başladık. Birkaç ay önce üye olmak için gelen anne kapıda kızına fısıldayarak, “Şimdi kütüphaneye giriyoruz, burada sessiz konuşacağız. Olur mu?” dediğini duyunca nasıl hissetmiş olabileceğimizi anlarsınız herhalde Yılların emeğinin karşılığıydı tanıklık ettiğimiz o an!
- Yaş aralığı 3-10 yaş olarak belirlemenizin sebebi nedir? Ben de üye olacağım da o yüzden soruyorum. Benim gibi resimli çocuk kitabı seven yetişkin üyeniz var mı? Eğitim fakültesi öğrencileri ya da faklı meslek grupları çalışmaya geliyor mu?
Okutopya’nın misyonu “okursever” çocuklar yaratabilmek için ebeveynlere ve çocuklara bir ortam yaratmak. Elektronik ve dijital fırtınanın şiddetini göz önüne alacak olursak, okuma alışkanlığını kazandırmak küçük yaşlarda daha kolay oluyor. Okumanın seviyeleri var. Resimli çocuk kitapları, ilk okuma kitapları, bölümlere ayrılmış kitaplar ve daha ileriye doğru gidiyor. 3-10 yaş dememizin nedeni burada yatıyor. Başlangıç aşamalarını sunan ve okuma ilgisi ve alışkanlığı yerleştiren bir ortam sunuyoruz.
Bununla birlikte bu kitapları seven herkes, her yaştan bize üye olabilir. Okutopya kurulduğunda resimli kitaplarının olduğu bölüme “7’den 70’e kitaplığı” ismini verdik. Tıpkı ben gibi, resimli kitap seven birçok yetişkin var. İki tane çocuğu olmayan yetişkin üyemiz var. Kitap seçip sınıfına okuyan öğretmen üyelerimiz var.
Aslında resimli çocuk kitapları sadece çocuklar için değil. Resimli kitapların dünyasına girmek harika bir şey. Çocuklarımıza iyimserlik, güven, iyilik, doğruluk depolayan çocuk kitapları aynı şeyi yetişkin okurları için de yapıyor aslında.

- Çocuklarla yaşadığınız eğlenceli bir anı bizimle paylaşmak ister misiniz?
Eğlenceli anlarımız sayısız. Çocukların sadece kitaplarla çevrili olduğu ortamda mutlu vakit geçirdiklerini, gitmek istemediklerini ya da kapıdan mutlu çıktıklarını görmek çok güzel anlar. Örneğin, Çınar ile birkaç yıl önce yaşadığımız diyaloğu unutamam. Bu arada Çınar, beş yıldır üyemiz, şu an 8 yaşında. Çınar kütüphanede bir yerden diğerine koşuyordu, ben de, Çınar’a fısıltıyla, “Çınar hatırlasana, kütüphanede koşmuyorduk” deyince Çınar da bana dönüp, “Ama Görkem biz çocukuz” demişti. Ne kadar haklıydı ama biz yine de uyarmaya devam ettik.
- Etkinliklerde çocukların ilgisi, heyecanı ve merakı nasıl oluyor?
Ayda birkaç kez kitap okuma etkinliklerimiz oluyor. Etkinliği çocuk kitabı yazarları, çizerler, okul öncesi öğretmenimiz Beyza Kaçıra yapıyor. Ara ara ben de yapıyorum. Bu etkinliklerde tek bir amacımız var: Çocukları kitaplarla eğlendirmek. “Öğrenme” kısmı zaten yazarın hayal gücü, becerisi ve hikayeyle geliyor. İyi bir iş çıkarıyor olmalıyız ki etkinliklerimize ilgi yüksek. Daha ne isteriz, değil mi?
- Çevrenizdeki okullardan buraya ilgi nasıl? Üyelik sistemini biraz anlatır mısınız?
Okul ziyaretleri sadece yakınımızdaki okullardan olmuyor. Hatta daha çok İstanbul’un uzak bölgelerindeki okullardan ziyaret talebi alıyoruz. Her yıl bize çocuklarını getiren öğretmenlerimiz var. Çok şanslı hissediyoruz kendimizi; öte yandan ne mutlu ki kitap ve kütüphane seven öğretmenlerimizin sayısı hiç de az değilmiş diye düşünüp seviniyoruz. Çocuklar geldiklerinde mutlu anılarla ayrılıyor. Ayrılma zamanı geldiğinde “Gitmeyelim öğretmenim” cümlesini o kadar çok duyuyoruz ki! Biz işimizi severek yapıyoruz. Çocukları en değerli misafirlerimiz gibi ağırlıyor, kütüphaneden güzel anılarla ayrılmaları için çaba sarf ediyoruz.
Okutopya’nın nasıl çalıştığına gelince… Okutopya özel bir çocuk kütüphanesi ve üyelik sistemi ile çalışıyor. Biz üyelerden aldığımız aylık ücretlerle kiramızı, faturalarımızı ödüyor, döngümüzü ancak sağlabiliyoruz.
Düzenli olarak kitap seçkimizi zenginleştiriyoruz. Ülkemizde yayımlanan yeni çocuk kitapları ve İngilizce dilinde yayımlanan çocuk kitapları arasından düzenli olarak taramalar yapıyoruz ve üyelerimiz için yeni kitaplar ekliyoruz.
Üye olanlar kütüphanemizde vakit geçirebiliyor, kitap kulübü buluşmalarımıza ve okuma etkinliklerimize ücretsiz katılıyor ve kitap ödünç sisteminden sınırsız faydalanabiliyor. Her geldiklerinde 5 kitap seçip, eve götürüyor, okuyor, okuduktan sonra geri getirip 5 kitap daha seçiyorlar. Her ziyarette 5 kitap seçip eve götürmek dışında bir sınırımız yok. Üyelerimiz her ay diledikleri kadar gelip gidiyorlar. Bu sistem sabit bir aylık ücret altında çocuklara sınırsız okuma olanağı yaratıyor. Yükselen kitap fiyatlarını düşününce kitapsever aileler için oldukça hesaplı oluyor.
Kütüphanemizin kullanımı sadece üyelerimize açık ama üye olamayıp dışarıdan keşif amacı ile gelmek isteyenlere de kapımızı açık.
- Bağışçılarınız size nasıl ulaşıyor?
Bize türlü türlü desteklerini sunan kitapsever insanlar var. Onlara teşekkürlerimizi bir de buradan sunmak istiyorum. Bağış kitap getirenler, askıda üyelik başlatıp başka çocukların da Okutopya’nın üyelik sisteminden faydalanmasına olanak sağlayanlar, okuma kültürünü yaygınlaştırmak için elçi rolü üstlenenler, sistemsel alt yapımızı güçlendirmek için destek olanlar, üstlendiğimiz misyona saygı duyup bizi yüreklendiren, bizimle bu yolu yürüyen, bizim bir parçamız olan üyeler… Hepsini çok seviyoruz. İyi ki varlar.
- Bir hayal kutunuz var. O projeniz devam ediyor mu? Biraz bahseder misiniz? oradan çıkan ve sizi gülümseten bir not hatırlıyor musunuz?
Hayal kutumuz en başından beri var. Kütüphanede bir köşede usul usul duruyor. Gelen çocuklar hayallerini yazıp atıyorlar. Yazarken bazıları nazıları da hayallerini bizimle paylaşmayı seçiyor. Çünkü hayallerii tam da bizim yaptığımız işle ilgiliydi. İşte bazıları:
. Benim de böyle bir kütüphanem olsun istiyorum.
. Keşke burası benim olsa.
Daha ne isteriz, değil mi?
- Geçtiğimiz hafta Kütüphaneler haftasıydı. Türkiye’de bir çocuk kütüphanesi olarak sizce “okur çocuklar” için neler yapılmalı? Ebeveynlere neler tavsiye edersiniz?
Yetişkin hayatlarında hangi meslek, ne tür yaşam tarzında olacaklarından bağımsız, çocuk edebiyatı çocukların yetişkin geleceklerine yatırımdır. Elbette akademik hayatlarına da çok önemli bir katkıdır. İlk adım, her çocuğun odasında mutlaka kitaplığı olmalı. Mutlaka!
İkinci adım ise çocuğun hayatında kitaplar ile ilgili bir hareket, bir yaşamsal ilişki kurulmalı. İkinci adımı atmazsak, odadaki kitaplık bir mobilya olarak kalabilir. Dolayısıyla aile yakınındaki kütüphaneyi bulup üye olmalı, belirli bir sıklıkta oraya gidip vakit geçirmeli. Çünkü okur olarak doğulmaz okur yaratılır. Bir şeyi ancak tekrar tekrar yaparsanız alışkanlık olur. Dolayısıyla okumanın alışkanlık haline gelebilmesi için tekrar tekrar okuma eyleminin yapılmasını gerekir. Kütüphaneye gitmek de öyle. Çocuk ancak kütüphaneye gide gele okumayı, kütüphanede vakit geçirmeyi seviyor.
Okuma temelinde bir beceridir. Bir metni gözleriniz ile takip edip, anlayabilmek ve bunu yaparken üç dakika içinde sıkılmadan, dikkatini kaybetmeden kalabilmek çocuğun okul hayatına ve yetişkin yıllarına uzanacak sabit bir avantaj yaratır. Bu beceri doğuştan içimizde yok ve tekrar ederek yerleşecek bir meziyet.
Elektronik cihazlar ve dijital deneyimler hayatın ve çağımızın bir parçası. Okuma ilgisi ve alışkanlığı gelişmiş olanlar, dijital dünyayı da daha etkin kullanan bireyler olacaktır. Ebeveynlere düşen sorumluluk çocuklarına bu çok önemli beceriyi kazandırmaya yardımcı olmak.

Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.