Close Menu
    Son Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Çarşamba, Aralık 3
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      1 KAVRAM 10 DÜŞÜNÜR: Varoluşun On Yüzü

      Ağustos 2, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Zeytin Kokulu Memleket: Ayvalık

      Ağustos 20, 2025

      Sayım Çınar ile Kopenhag’da Kültür-Sanat 

      Ağustos 9, 2025

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Nihal Gündüz’den ‘makarna’ ile ‘Çevre Krizi’ fotoğrafları

      Ağustos 15, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Antakya Film Festivali başladı

      Kasım 24, 2025

      Sinem Çelebioğlu‘ndan çocuklar için; Dağın Kızı 

      Kasım 20, 2025

      Fethiye Uluslararası Film Festivali başlıyor

      Kasım 4, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Geçmişten günümüze atların tarihteki yeri: ‘Akıncılar, Hükümdarlar ve Tacirler’

      Kasım 27, 2025

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Sayım Çınar ile kitap dünyası

      Kasım 26, 2025

      Tame Impala Barış Manço hayranı!

      Ekim 22, 2025

      “Pekinel Uluslararası Masterclass” 6-12 Eylül’de AKM’de

      Eylül 5, 2025

      Sazakan’dan ilk tekli: AnatolianBlues

      Ağustos 17, 2025

      Ayın Şarkıları: Ağustosta ne dinleyelim?

      Ağustos 1, 2025

      Toz Zerreleri

      Temmuz 24, 2025

      Dönüşümün Hafifliği

      Temmuz 24, 2025

      Tuğlayı Fark Etmek

      Temmuz 24, 2025

      Yaşama Dair

      Temmuz 24, 2025

      Río Sur, Pera Müzesi’nde

      Ekim 16, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025

      Sinematek/Sinema Evi yeni programını duyurdu

      Ekim 21, 2025

      Weapons: İzleyicisini duygusal ve zihinsel olarak zorlayan bir korku filmi

      Ekim 11, 2025

      Erin Brockovich: Mini etekli, topuklu ayakkabılı bir varoluş hikayesi

      Ekim 8, 2025

      Şiir: Kapandık kaldık içimize 

      Temmuz 18, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      Tiyatro Tales’ten ilk oyun: Macbeth’in Cadıları Bir de Bizden Dinleyin

      Kasım 26, 2025

      Gergedanlar AKM Sahnesi’nde

      Kasım 26, 2025

      “Çiçekçi Sokağı”, 1 Kasım’da Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde

      Ekim 27, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

      Aralık 3, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

      Aralık 1, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor

      Eylül 25, 2025

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Yolda Olmak, Var Olmaktır

      Ağustos 9, 2025

      Maria Anna Mozart

      Temmuz 20, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      DENİZ GİBİDİR GÖKYÜZÜ

      Aralık 1, 2025

      ZİNDAN ADASI: İNKAR MI? KOMPLO MU?

      Aralık 1, 2025

      DÜNYANIN SONUNA YOLCULUK

      Aralık 1, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • SuareMag
    • Suare Öykü
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » KURGU DÜŞLER PEŞİNDE DÜNYAYI DOLAŞMAK
    Arzu Kurt

    KURGU DÜŞLER PEŞİNDE DÜNYAYI DOLAŞMAK

    Nisan 1, 2025Yorum yapılmamış9 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Email
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email

    Arzu Kurt

    Puslu Kıtalar Atlası’nda İhsan Oktay Anar bizi karakterlerin rüyalarında diyar diyar dolaştırır. Ben de sizi bu düş dünyada bir yolculuğa davet ediyorum.

    Madem buradasınız siz de bir düşsünüz. 

    Uzun İhsan Efendi’nin Düşleri Peşinde Dünya Kurmak; bir mapa mundi, Kaf’tan Kaf’a bir dünya haritası yapma sevdasına düşen Uzun İhsan Efendi yerinden kımıldamadan yeni kıtalar keşfetmenin yolunu bulduğunu düşündü.

    Düşler mademki uyku esnasında ruhun bedenden ayrılıp diyar diyar gezmesine yarıyordu; ruhun gidebildiği yerlere insanın gitmesine gerek yoktu. Böylece rüyaya yatarak gittiği yerlerden bir atlas yaratmaya karar verdi.  

    Bir kaşınızı kaldırıp, çok gezen mi bilir çok okuyan mı klişesine düşeceğimi sanmayın, sizi puslu kıtalar üzerinde düş mü, gerçek mi ikileminden varoluş sorgusuna davet ediyorum. Yazarımız daha ilk sayfadan bir kurt masalı olduğunu söylediği Galata Kulesi’nin dikiliş hikâyesinden bahseder. Üstelik henüz Galata Kulesi’nde yangın gözcülüğü yapan nöbetçi  Arap İhsan’ın kadırgasının Haliç’e girdiğini nöbette uyuyan diğer arkadaşına haber vermemiştir. 

    Bir gözü açık, diğeri yumuluydu; biriyle hala rüya görürken diğeriyle kendisini uyandıran adama bakıyor, uyku sersemi haliyle hangi gözünün gerçeği gördüğüne fazla aldırmıyordu.

    Oysa ben kitabı ilk okuduğumda düşleri görenin sadece Uzun İhsan olduğuna çok emindim. Şimdi tekrar okurken sisler altındaki bu dünyayı; daha ikinci sayfasından belki de yangın gözcüsünün rüyasındayızdır, şüphesine düşüyorum.

    Sayfalar sonra Müşteri isimli maymunun rüyasını okudum; Müşteri gördüğü rüyada atalarının yaşadığı uçsuz bucaksız ormandaydı. Atıldığı köşede onu bulan Alibaz’ın koynunda taşınırken kendini güvende hissetti. Rüyasında ve o kucakta annesinin kokusunu duyuyordu.  

    Kitapta bunun gibi üst üste binen birçok düş mevcut. Gözlerimizi kapattığımız anda uyanık bile olsak göz kapaklarımızın hemen ardındaki o karanlık boşluk her şeyi içine almıyor mu?

    Aynı rüyayı defalarca kez görüp, o uykuyla uyanıklık arasında her şeyi hatırlamamıza rağmen en ince detaylarına kadar kurulmuş bu dünyayı bir anda unutmamız ama yine de gördüğümüzü bilmemiz gibi biliyoruz. Dünya bir kurgu, bizler de düş müyüz?

    Bu cevabı bize Uzun İhsan Efendi verecekti. Atılan kurşunun saplanmasıyla dayısı Arap İhsan’ın hayatını kurtaran kitap Rendekar (Rene Deskartes) tarafından yazılmıştı. Kubelik tarafından çevrilen Zagon Üstüne Öttürme (Metod Üzerine Konuşma) isimli bu eser ona şüphe etmenin bir yöntem olduğunu öğretti.

    Şüphe götürmeyecek ilk kesin bilgiye varmaya çalışan Rendekar her bilgiden şüphe ediyor ama şüphe ettiğinden şüphe edemiyordu. Uzun İhsan Efendi bu okuduklarından var olduğu sonucunu çıkardı. Fakat bu kendisinden başka hiçbir şeyin varlığını açıklamıyordu. Kafasına takılan bu pürüzü halletmek için rüyaya yatmaya karar verdi.

    Bünyamin’in yine paslı zırhlar giymiş yeniçerileri gördüğü düşünden kapının vurulma sesiyle uyandığı dakikalarda babası uykuya dalmıştı.

    Uyanıklar alemindeki dayısı, başında dikilmiş uyuyan babasına bir şeyler söylerken; o düşünde muhteşem bir korsanı görüyordu. Bu korsan dayısı Arap İhsan’dı. Sırtındaki sayısız kırbaç izini ona gösteriyor bu izleri haritasına çizmesini öğütlüyordu. Kendi çizdiği haritadan farklı olarak korsanın haritası birebir ölçekliydi. Dayısı bir haritanın içinde yaşıyor ve bundan gurur duyuyordu. Derken bir sis belirdi. Uzun İhsan Efendi düşünde kendini bir çölde gördü. Su birikintisinde susuzluğunu gidermeye çalıştı.

    Gördüğü bir su birikintisi değil aynaydı. Diz üstü çöküp aynaya baktı. Orda gördüğü yüz kendi aksi yerine oğlu Bünyamin’in yüzüydü. Kendi kendine düş görüyorum dedi. Düş gördüğümden şüphe edemem. Düş görüyorum öyleyse ben varım. Varım ama ben kimim?

    İşte tüm kitap boyunca izlemeye başlayacağımız fikir de burada ortaya çıktı. Uykunun bir uyanış, düşlerin de gerçeğin ta kendisi olduğu fikri.

    Az önce uyanıp gözlerini gerçek dünyaya açarak belki de bir uykuya dalmıştı. Eğer bu doğruysa asıl şimdi gördüğü her şey bir düştü. Gördükleri ister gerçek ister düş olsun bundan düşü gören bir öznenin varlığı ortaya çıkıyordu. O vardı. Ama kimdi?

    Bu fikri yine onun ağzından dinleyelim: Şu an ayna, bana Uzun İhsan olduğumu söylüyor, düşümde ise sudaki aksim Bünyamin olduğumu söyledi. Ben kimim? Bütün bunları gören özne aslında kim? 

    Kitap boyunca hep bu birbirinin yerine geçme hikâyeleri kafamı kurcaladı. Hatta kitabın yazarı, Arap İhsan’ın yaptırdığı çeviriyi bulan uzun boylu bir delikanlıdan bahsedecek; hikâyenin sonunda ise İzmir’de oturan mahsun adama atıfla hangimiz gerçek diye soracaktı. Böylece Yazar Anar düşlerinde dünyayı dolaşarak bir atlas yazan Uzun İhsan Efendiyi kurgularken, Uzun İhsan ‘zihninde bir düş olan sevgili oğlu‘nu maceraya sürükledi. 

    Kazara elini kesen Uzun İhsan bir hayli kan akmasına rağmen hiç acı duymadı. Kan dursun diye eline bastığı kor parçası hayat çizgisini ikiye bölmüştü. Düşünmek için evden çıkıp yürüdü. Eski bir mezara rastlayarak üzerini suladı. Mezarın üzerinde Minelaşk yazıyordu aynı dayısı Arap İhsan’ın kolundaki dövmede yazdığı gibi.  

    Üstelik bu tesadüf bununla sınırlı kalmayacak, Bünyamin babasının kim olduğu sorularından kurtulmak için içtiği uyku şurubunun dozunu ayarlayamadığı için derin bir uykuya dalınca öldü sanılarak defnedilecekti. Ruhu uçarak kendi cenazesini izledi. Oradaki sakadan mezarına su dökmesini istedi. Saka içinden gelen sese uyarak mezarı suladı. Bünyamin uykusundan uyandı. Etrafı karanlıktı ama bir ses ona korkma diyordu, mezarı kaz ve çık. Yumuşak toprağı kazarak çıktı. Diri diri gömülmekten kurtulmuştu. 

    Ben bölümün sonunda yoksa Bünyamin Arap İhsan mı diye düşünürken, bu hikâye duyulmuş; Lağımcı Vardepet’in onu yanına almasına vesile olmuştu. Bu macerada Bünyamin boşluktan oluşan kara maddeden yapılma parayı bulacak, bu para onu zamanı durdurma yöntemi bulmaya çalışan Ebrehe’ye kadar götürerek tüm bu tesadüflerin nasıl olduğunu anlamamıza yarayacaktı.

    Bünyamin bu maceralara atılırken yanına babasının yazdığı atlası aldı. Babası ona; bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının saylarını karıştırabilirsin fakat kendini kaptırma, dedi.  

    Zaman zaman ben de kitapların düş dünyasına fazla kaptırdığımda kendimi, unutma derim; onlar kurgu, dünya gerçek! 

    Dünya gerçek mi, yoksa biri tarafından mı hayal edildim? Hayal edilmiş olmam düş olduğumu mu kanıtlar, gerçek olduğumu mu? Üstelik ben de düş kurabiliyorum hatta kurgu yazıyorum. Bu beni gerçek, karakterlerimi düş mü yapar? Yoksa zamanda aynı anda üç noktada da bulunabiliyor muyuz?

    Geçmiş ve gelecek anda birleşir. Hem geçmiş hem gelecek hatırlanması ve hayal edilmesi ile kurgudur. Her şey an-da yaşanır. Yekpare geniş bir anda.

    Aynı Bünyamin’in uyuyan babasının başında gördüğü Arap İhsan’ın, babası ile uyumasına rağmen konuşması gibi tüccar da düşünde; bir yatakta uyuyan adamın gördüğü rüyaları yazan uzun boylu birini görmüştü. Ne yaptığını sormuş ve uyuyan adamın düşlerini yazdığı cevabını almıştı. Uyuyan adamın düşünde ne gördüğünü sorusuna ise ben ne yazıyorsam onu, seni, beni, bu dünyayı cevabını aldı. Bu aşırı merak uzun adamı kızdırmış madem meraklısın seni maymuna çevireyim mi, demişti? Düşlere gelip onları rahatsız etmesin diye de ona uyuyamama cezası vermişti. Aynı Alibaz gibi.

    Bu uykusuzluk illetinin çaresi peşinde koşan Tüccar, bir sihirbazdan yüzyıllardır uyuyan biri olduğunu, eğer onu uyandırmayı başarabilirse iyileşebileceğini öğrendi. Konstantiniye’den gelip geçtikçe bir han bekçisinin yıllardır uyuduğunu fark etti. Uzun yollar dolaşıp tekrar şehre döndüğünde hala uyuyan bekçi ve Bünyamin’le karşılaştı. İsmini öğrendiği Bünyamin’e ‘baban seni çok seviyor olmalı bizim oralarda bu ismin anlamı bin Yemin- sağ elin oğlu demektir’ diyecekti. Ama Bünyamin’in kurgu bir karakter olduğunu öğrenmemize henüz sayfalar vardı. Uyanmaya başlayan bekçi doğrulurken yıllardır uyuyamayan tüccar uykusu geldiği için odasındaki kuş tüyü yastığa başını koydu. Yüzyıllık ceza son bulmuştu. Tüccar uykuya dalarken bir yerlerde Alibaz, serseri bir kurşunun vurduğu leyleğin yuvasına tırmanmış tutulduğu uykusuzluk illetini arkada bırakarak uyumuştu. Alibaz ve tüccar uyku illetini yenmişti.

    Alibaz’ın taş mektepteki hocası çırakken kıraathanede ek iş olarak hikâye okuyuculuğu yapan öğretmenlerden dinlediği öyküleri duya duya aynı okula girmişti. İşte bu hikâye  seven öğretmen Alibaz’a Efrasiyap’ın maceralarının anlatıldığı kitabı okutmuştu. Bu öykülerden çok etkilenen Alibaz aynı ismi lakap olarak alacak ve Efrasiyap’ın ordusu gibi çocuklardan çete kuracaktı. Uykusuzluk illeti yüzünden düş görmeyen bu çocuğun gündüz düşlerinde Efrasiyap’ın, bir masal kahramanının izi vardı.

    Lakabını aldığı kahraman, kitaptaki macerasında çıktığı fetih yolculuğunda muhasara ettiği kale önündeyken; kentimiz kuşatıldı haberini aldı. Uzun yolları aşarak döndüğü kentinde, kuşattığı kentin kendi kenti olduğunu farketti. Alibaz da Bünyamin de çıktığı maceralarda kaftan kafa bu haritada çember çizen tek kahraman değildi. 

    Bünyamin Vardepet’le birlikte çıktığı Zülfiyar adlı casusun kurtarılma görevinde babasının Dünya Atlasında şu satırları okudu. ‘Yer altı hazinelerine rastladı.’ Uykuya daldığında sis içinde paslanmış zırhları ve kalkanlarıyla yol alan yeniçerileri görüyordu. Sağın ve solun, kuzeyin ve güneyin olmadığı yönsüz bir uzamda belki de yer altında hazineyi arıyorlardı. Hazine hem her yerde hem hiçbir yerdeydi. Kim bilir karanlık ve sis bu çekimin kendisiydi.

    Bu macera, sonunda Bünyamin’i kara parayı arayan Ebrehe ile buluşturacaktı. Aynı bizim gibi Ebrehe de şüpheye düşüyordu. 

    ‘Senin tanımadığım biri tarafından meçhul bir amaçla bana gönderildiğini düşünmeden edemiyorum. Fazlasıyla silik birisin. Ağzından çıkan kelimeleri sanki biri kulağına fısıldıyor gibi.’ 
    Aynı şekilde Bünyamin de zaman zaman sanki biri kendine yol gösteriyor gibi hissediyor kulağındaki bu fısıltı babasının sesine benziyordu.

    Ebrehe boşluk bilgisinin, boşluktaki kara maddeden yapılan paranın, sonsuz hızın peşindeydi. Tüm bu belirsizlikler Bünyamin’in zihnini bulandırıyordu. Ebrehe’nin tam istediği de buydu. 

    Hem gerçeği söylemek hem de söylediğinin yalan olduğuna inandırmak istiyordu.

    İçinde insan olan bir topacın düzeneğini bu kara madde ile sonsuz hıza ulaştırabilirdi. Karşı hareket geliştirebilecek bu alet zamanı geri akıtabilir böylece tüm adımlar bu sefer geri doğru atılırdı. İlk harekette ne olduysa tersine ikinci harekette de aynı şeyler olur. Bu eylem sonsuz hızda yapılırsa akrebin A’dan B’ye ordan da C’ye gitmesi ve tekrar A’ya dönmesi sıfıra eşit zamanda olurdu. Yani akrep aynı anda hem A’da hem B‘de hem de C’de olurdu.

    Böylece biz de kitap boyunca hissettiğimiz sisi anlamaya başlarız. Hem hareket yoktur bu noktada hem de zaman. Bunu Ebrehe şöyle anlattı.

    Kâğıda​ üç tane ​saat resmi çizerek Bünyamin’e uzattı: Aristotales’in dediği gibi.

    ​Hareket yoksa, artık ​zaman​ da yoktur. 
    Çünkü hareket olmadan zaman da olmaz.

    Saat yönünde A noktasından B ve C’ye bir daire şeklinde ilerleyen zaman, sonsuz boşlukta hızla çevrilen gülle gibi hızlansa artık gitmiyor gibi göründüğünden B’ye A’dan önce ulaşabilecekti ve hatta hem A hem B hem C’de aynı anda var olabilecekti.  

    ​​Boşluğu, sürtünmeyi​ engelleyip sonsuz hıza erişmek için aradığını söyleyen Büyük Efendi,​sonsuz hızı da karşı hareketin ön şartı olarak açıklamıştı. Karşı hareket ise, geçmişe dönmeyi mümkün kılıyordu.​

    Böylece kör ve sağır olmuş bu adamın, Uzun İhsan’ın, işitmemesine rağmen olan biten her şeyi bildiğini, çünkü her şeyin hatta bütün Dünya’nın, sadece ve sadece zihninin bir ürünü​ olduğunu söylemiyor muydu?​

    Konuyu mutsuz çocuk hikâyesi ile kapatalım. Kurduğu düşlerin hepsi bir​ anda gerçeğe dönüşüverecek bir çocuk. Düş kurması yasaklanan bu çocuk, tüm ilmi öğrense de mutsuzdu. Onun mutsuzluğuna bir çare bulundu. Düş kurmasının yasak olduğunu, ama insanların düş kurduğunu düşlemesinde herhangi bir sakınca olmadığını söyleyerek ona izin verdiler. Masalı anlatan ihtiyar demkeş Ademoğlu’nun gördüğü her rüyanın, kurduğu her düşün işte bu mutsuz çocuğun bir eseri olduğunu söyleyerek hikâyeyi bitirdi. ​

    Gülümsedim, defalarca kez kimin rüyasında olduğumuzdan emin olamadığımız bu kitapta karakterlerin birbirine dönüşmesini izledik. Oysa belki de biz, aynı Uzun İhsan Efendi gibi aynı anda üç ayrı yerdeydik. Aynen gözlerimizi yumduğumuz zaman gördüğümüz karanlığın içindeki sayısız düşte olduğumuz gibi. Hem uyuyorduk hem de bambaşka dünyalarda geziyorduk. 

    Uyku, ölümün kardeşi. Düşlerin dünyası. Hayat, yokluğun (belki ölüm belki gözümüzü kapattığımızdaki boşluk) varlığını anladığımız atlas. Yaşıyoruz puslu bir sis içinde. Varlığımız yokluğumuzu anladığımız an-da anlam kazanıyor. Biri beni düşlüyor, ben düşüm. Ben birini düşlüyorum, ben gerçek. Sizi kim düşledi?

    Arzu Kurt, Karabük doğumlu, evli, iki çocuk annesi. İstanbul’da yaşıyor. Denize ve kitaplara aşık. Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunu. Bir kamu bankasında şube müdürü olarak rakamlarla geçen yılların ardından emekli olup kelimelere yöneldi. Yaratıcı yazarlık atölyelerinde başladığı ikinci kariyerinde kolektif kitaplarda altı öyküsü ve iki dergi yazısı yayımlandı. Yazı yolculuğuna Suaremag’da devam ediyor.

    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    SuareMag – Nisan 2025
    arzu kurt suaremag yazar

    Related Posts

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025 Uncategorized

    SuareMag Aralık

    Aralık 1, 2025 Manşet

    Ayın Kitapları: Aralık ayında ne okuyalım?

    Aralık 1, 2025 Ayın Kitapları

    Ayın Filmleri: Aralık ayında ne izleyelim?

    Aralık 1, 2025 Ayın Filmleri
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025 Kitap

    Margaret Atwood’un “Kalpten” adlı şiir kitabı Doğan Kitap tarafından Nuray Önlüoğlu çevirisiyle okurla buluşturuldu. Margaret…

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    LİRİK PRENSESİN MÜCADELESİ

    Ağustos 1, 2025 Şehnaz Orhan

    ‘Dünyanın Kalbi Mavi’ sergisi Atelier Marvy’de  

    Eylül 16, 2023 Sergi

    Aşkın Lotus Hali… 

    Temmuz 4, 2024 Belgin Ulutay
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.