Arzu Kurt
Morpheus, Yunan mitolojisinde düşler tanrısı. Uyku tanrısı Hypnos ile gece tanrıçası Nyx’nın oğlu. Morpheus, insanların rüyalarına girebilme, onlara rüyalarında görünebilme gücüne sahiptir. Ölümlülere sırları açıklar. Uykuda ifşa olan “biçimi” ifade eder.
Öyleyse gelin Morpheus’un peşinde düşler diyarından uyanışlar diyarına iz sürelim.
Styx nehri ölüler dünyası ile gerçek dünyayı birbirinden ayıran ve nerede başlayıp nerede bittiği bilinmeyen bir nehirdir. Uykudaki kişi bir tür yolculuk yapar. Hatırlatma nehri Mnemosyne veya Unutma nehri Lethe’nin sularından içebilir. Hypnos izin verdiğinde ise uyanır.
Benim için, rüyaları hatırlama ve unutma hali her zaman gizemli olmuş, rüyaların manasını çözmek hep ilgi çekici gelmiştir.
Bu köşenin amacı kurmacalara konu karakterlerin rüyalarının izini sürmek, dahası hikâyenin, yazarın, karakterin ve rüyasının izleklerini bir atlasta toplamaktır. Çünkü rüya bilinçle bilinç dışının arasında bir yerlerde; tam da istediğimiz gibi dünyalar inşa etmemize izin verir. Tıpkı kurmacalar gibi.
Okuyucuyu kurmacaya ikna etmek en başta bir anlaşma içerir. Okuyucu bu dünyaya inanmaya hazırdır. Bu sırat köprüsünde, kurmacada rüyalar bizi zorlar. İnandıklarımızı bozar, kafamızı karıştırır. Yine de yazara karakterin bilinçaltını, korkularını, bastırdıklarını açık etme imkânı tanır. Bazen rüyada kurulan dünya, metni gerçeküstü bir zemine taşır. Gerçek ve gerçeküstü, bilinç ve bilinç dışı çarpışır.
Uyku geçici ölüm. Şu anda tam da buradasınız. Düşünün ki bu bir rüya. Ölüler ve düşler dünyasına hoş geldiniz.
Voltaire; yaşam bir rüyadır, ölümse bir uyanış, demiş.
Usta’nın sözleriyle; Varlığımızın yokluğunun, varlığını anladığımızda varlığımız anlam kazanacak.
İki yokluk arasındaki varlığımız. Bir rüya ve bir uyanış gibi.
Hadi deneyelim. Kurgu karakterlerin düşlerinde kendimizi arayalım, anlam arayışımız hep sürsün.
Uyku ve uyanıklık; düş ve uyanış arasındaki o ‘yok’ dünyaya davetlisiniz.
Ama unutma; anlam her seferinde metni aşar. Hep hatırla; zaten kendisi bir rüya, bir düş, bir kurmaca yaratan yazar her an o anlaşmayı bozabilir. Bu ihtimale rağmen, kurgu içinde rüyalardan bahsederek ve hatta o rüyanın gerçeğin aynası olduğuna bizi inandırarak var oluşumuzu temellendirir.
Rüya Atlası’nın ilk konuğu köşe başlığıma da ilhamıyla Puslu Kıtalar Atlası.
Sizleri kurmacalar içindeki rüyalarda dolaşmaya davet ediyorum. İhsan Oktay Anar’a saygı duruşuyla, Uzun İhsan Efendinin bizi düş ve gerçek hangisi ikilemine sürüklemesine izin verelim.
Atlasımın ilk rüyası.
Madem buradasınız öyleyse siz de bir düşsünüz.

Arzu Kurt, Karabük doğumlu, evli, iki çocuk annesi. İstanbul’da yaşıyor. Denize ve kitaplara aşık. Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunu. Bir kamu bankasında şube müdürü olarak rakamlarla geçen yılların ardından emekli olup kelimelere yöneldi. Yaratıcı yazarlık atölyelerinde başladığı ikinci kariyerinde kolektif kitaplarda altı öyküsü ve iki dergi yazısı yayımlandı. Yazı yolculuğuna Suaremag’da devam ediyor.

