Haziran, yılın tam ortası. Ne başlangıç ne son. Tam da bu yüzden, bir şeyleri sürdürmenin, ayakta tutmanın ayı gibi. Sevmek de böyle bir şey: her zaman kolay değil ama çoğu zaman bir direnç biçimi. Bazen bir ilişkiyi, bazen kendimizi, bazen sadece insan kalabilmeyi savunmak.
Bu ayki film seçkimizde sevmenin pasif bir eylem olmadığını, bazen en büyük direnişin vazgeçmemekte yattığını gösteren hikâyelere yer verdik.
Hazırlayan: Sevin Bayrı
The Piano (1993) Yönetmen: Jane Campion
Kadın bedenine ve sessizliğe hapsedilen bir karakterin tutkuyla kurduğu özgürlük alanı, kadın kimliği, müzik ve sessizlik aracılığıyla ataerkil düzene karşı; sözsüz, ama derinlikli, sarsıcı bir tutku.
La vie d’Adèle (Blue is the Warmest Color) (2013) Yönetmen: Abdellatif Kechiche
Cinsellik, kimlik ve sınıf farkları arasında geçen tutkulu bir aşk hikâyesi. Toplumun dayattığı kimlik ve rollerle savaş. Bireyin kendini keşfetme sürecinde doğan bir varoluş biçimi.
Incendies (2010) Yönetmen: Denis Villeneuve
Orta Doğu’da geçen politik bir aile dramı. Bir annenin savaşta verdiği direnişin çocukları üzerindeki yankısı.Sessizliğe ve geçmişe karşı bir annenin kelimesiz sadakati.
The Handmaiden (2016) Yönetmen: Park Chan-wook
Kore’nin Japon işgali döneminde geçen, entrika, tutku ve intikamla örülmüş bir hikâye. Cinsel baskıya, sınıf sistemine, manipülasyona karşı; gerçeğe ve sadakate dönüşen bir oyun.
Still Alice (2014) Yönetmen: Richard Glatzer & Wash Westmoreland
Erken yaşta Alzheimer’a yakalanan bir kadının hatırlama, sevme ve direnme süreci. Belleğin erozyonuna karşı; kimlik kaybına rağmen devam eden varoluşsal bağlılık.
İşe Yarar Bir Şey (2017) Yönetmen Pelin Esmer – Senaryo: Pelin Esmer & Barış Bıçakçı
Hayattan çekilmek isteyen bir adamı ötenaziyle öldürmeye giden hemşireyle, bir şairin tren yolculuğunda keşişen hayatlarç Hayatın sıradanlığına, kabullenmeye ve sessizliğe karşı geliştirilen şiirsel bir duyarlılık.
Masumiyet (1997) Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Hayatın anlamsızlığına ve yıkıcılığına karşı bir içsel çırpınış. Kırık, karşılıksız ve tutkulu bir bağlanma. Tutku ve çaresizlikle örülmüş bir anti-kahraman öyküsü
Ben O Değilim (2013) Yönetmen: Tayfun Pirselimoğlu
Kimliğin sabitliğine ve toplumsal beklentilere karşı kendini yeniden kurma çabasında arayışa dönüşen bir sevme biçimi. Kafkaesk anlatım, yalnızlık ve özlem dolu bir atmosfer.
Amour (2012) Yönetmen: Michael Haneke
Yaşlılık, ölüm ve sadakatin mutlak sınırlarını çizen bir aşk hikâyesi. Fiziksel ve duygusal çöküşe karşı sessiz, sabırlı ve kahredici derecede gerçek.
A Fantastic Woman (2017) Yönetmen: Sebastián Lelio
Trans bir kadının partnerinin ölümünden sonra toplumla ve aileyle verdiği mücadele. Kimlik reddine ve dışlanmaya karşı hem geçmişe hem kendine karşı bir saygı biçimi.