BURAK SOYER
Şair Attilâ İlhan, 1953 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan ilk romanı “Sokaktaki Adam”da tam olarak bahsettiğim, şehirli, kafası karmakarışık aydın insanının sıkıntısını anlatır. İlhan’ın bir üçleme olarak yazdığı romanların ilki olan “Sokaktaki Adam”ı Türk edebiyatının ilk modernist eserlerinden biri, hatta ilki olarak kabul edilir. Sadece içeriği değil, anlatım biçimiyle de dönemindeki yazarlar arasından sıyrılır.

Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı sonrasında “köy”de başlayıp “şehre” taşınan toplumcu gerçekçi edebiyat birçok açıdan dönemin Türkiye’sine de ışık tutar. Zira Türkiye her ne kadar savaşa girmemiş olsa da dünya konjonktüründen etkilenmiş, sosyopolitik ve ekonomik dinamikleri kendi sınırları içinde hissetmiştir. Kapitalizmin kök salmaya başlamasıyla birlikte yaşanan iç göç, şehirleri yeniden dizayn ederek erken Cumhuriyet dönemindeki kozmopolitliği farklı bir düzleme taşımıştır. Şehirde bunlar olup biterken köyde hayat devam etmektedir ve özellikle Köy Enstitülü yazarlar bu durumu kayıt altına alırken “kent insanının” haleti ruhiyesi ise bambaşkadır. Türk edebiyatının usta ismi, şair Attilâ İlhan, ilk kez 1953 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan, son baskısı ise İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan ilk romanı “Sokaktaki Adam”da tam olarak bahsettiğim, şehirli, kafası karmakarışık aydın insanının sıkıntısını anlatır.
“Sokaktaki Adam”da ana karakter kamarot Yakup ile Hasan kaçak kürk işine girmiş, buradan kolayca yolunu bulmayı düşünen iki arkadaştır. Yakup gemide kazandığı parayı meyhanelerde, kerhanelerde yemeye düşkün, “mecburi hedonist” bir adamken, Hasan, yazarın dediği gibi “Ne istemediğini bilen ama ne istediğini bilmeyen” bir adamdır. Yalnızlığı, aidiyetsizliği, kimliksizliği, bunalımlarını, “içeriden” yaşayan, yönünü şaşırmış hâliyle aslında Attilâ İlhan’ın metaforik olarak kullandığı “sokaktaki adam”ın bir prototipidir. İstanbul sokaklarının tekinsizliği Hasan’ın ruh hâlinin aynası gibidir. O sokaklarda ne aradığını bilmeden hayalet gibi dolaşan bir yabancıdır Hasan. Yakup ise basit ve sıradan zevkleriyle Hasan’ın karakteriyle tezat oluştursa da aslında Yakup da başka bir yerden “sokaktaki adam”dır.
Attilâ İlhan’ın, bir üçleme olarak yazdığı romanların ilki olan “Sokaktaki Adam”ı Türk edebiyatının ilk modernist eserlerinden biri, hatta ilki olarak kabul edilir. Sadece içeriği değil, anlatım biçimiyle de dönemindeki yazarlar arasından sıyrılır. Her bölümü farklı karakterlerin monologlarından okuruz. Kendisinin de belirttiği gibi sinematografik bir yapısı vardır. Senaryo gibi kurgulamıştır İlhan romanını. Ani geçişler, sekanslar kullanır. Yine şiirsel dilini yansıtmayı da ihmal etmemiştir.
Kısaca yenilikçi romanın mihenk taşlarının başında gelen “Sokaktaki Adam”, konusu ve anlatım biçimiyle Türk edebiyatında yeni bir kapı aralamış, peşinden gelecekler için de önemli bir örnek teşkil etmiştir. Ve şöyle der Attilâ İlhan roman için: “Daha kim bilir hanilerde yazmışımdır: Romancı, romanını “bir şeyler anlatan laf dizisi” olmaktan çıkarmadıkça, çağdaş çizgiyi yakalayamaz diye! Doğrudur bu, böylesi, ilgi görür belki, roman okumayı kahvede gevezelik etmekle karıştıran ilkel okurun sevgilisi de olur ama, romana bir şey katamaz. Peki ne yapacaksın, nereden tutacaksın bu işi? Sanatın genel kuramını neresinden tutmuşsan, orasından; eğer dış toplumsal ya da iç bireysel gerçekten, bunların estetik deyimlenmesi demek olan imgeye ulaşabilmek, önünde sonunda başarılı bir bileşim yapmayı gerektiriyorsa, romanı, olayların kişilerin konuşmaların yan yana dizildiği, ama olay kişi ve konuşma kalarak dizildiği bir öğeler (elemanlar) bohçası gibi almak düpedüz yanlış; buna karşılık, bütün öğeleri içinde eriten, başlı başına ve kendi kendine yaşamaya yeterli ve yetenekli bir bütün olarak düşünmek doğru.”
“Sokaktaki Adam”da da o “yetenek” fazlasıyla mevcut zaten…

Burak Soyer
2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki’nde gazeteciliğe başladı. Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGünKitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org’a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen Gazete Pencere, Bianet, Gazete İkinci Yüzyıl ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor. 2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana’nın devamı olanBuji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olan Burak Soyer, halen Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.


