Kategori: Hakan Akdoğan
Hakan Akdoğan Bakışın gittiği yerle bedenin gidemediği yer arasındaki boşluktayım. Zemin ayaklarımı tutuyor ama içim çoktan oraya varmış. Belki de…
Hakan Akdoğan Gölge öğleyle akşam arasındaki o kısa yarıktan ürüyor. Bir yüzün kenarında beliren ince çizgi kadar sıradan, bir itiraf kadar sarsıcı.…
Hakan Akdoğan İçimde bir metronom var; hafıza ile merak arasında salınıyor. Bir şarkısı var bu salınımın. Kök, şarkının notası; göç…
Hakan Akdoğan Perdeler ağır. Kırıntılar, işaret. Nokta: bir karadelik. Yazıyı yutar. Gölgeler, sonraki cümleyi bilir. Son, bağırmaz. Bir not gibi…
Hakan Akdoğan Varoluşun gürültüsü mü? Yalan. Bir cesedin üzerine atılmış müzikli bir neon kefendir o. Bu gürültü, kişinin varoluş aydınlanmasıyla hissettiği…
Hakan Akdoğan Sesle girdim büyüklerin dünyasına, bağıra çağıra görünür olmak istedim, bilinir bir de ki anlaşılır olma isteği çok sonralara…
Hakan Akdoğan “Ol!” diyenlere “Olmam!” demenin en dikenli hali hırlamamdı ki öyle olur olmaz her şeye de sırt çevirmezdim kolay kolay…
Hakan Akdoğan Belleğin karanlık labirentlerinde çizilir geleceğin haritası. Her adımımız, o labirentin duvarlarına çarpan yankılarla şekillenir. Kaybolmak, haritayı okumanın başka bir…
Hakan Akdoğan Düşü bilmeden düş olduğunu bilemezsin, düşün düş olduğunu bildiğinde de düşün değildir. Düşü imge olmaktan çıkarıp anlatılabilir hâle getirdiğinde gerçekliğin…
