Zeynep Pınarbaşı
Hiç küstüğünüz biriyle onunla konuşmadığınızı unutup sarılıp öpüştüğünüz oldu mu? Benim oldu. Zaten hep olur.
Dikkat bu bir aldatma hikayesidir! Aynı zamanda belleğin unutma gücünün geleceğe olumlu, olumsuz etkilerini içerir.
Konuya çok eskiden başlamak gerekli. Kin tutmayı çok beceremem bana yapılan kötülüğü de asla unutmam, diyemeyeceğim bu konuda başarısız olduğumu az önce dile getirdim.
Çocukluk anılarımın çoğu mutlu, heyecan verici anlara dair. Zaman zaman kardeşimle eskiyi yad ettiğimizde kardeşim, bazılarında aslında o gün neşeli olayların hemen ardından kötü bir şey yaşandığını anlatır. Ailede olayların olumsuz taraflarını hatırlamak kardeşimin acımasız belleğine mahsus. Annem ve o, anlara dair zehir gibi bir beyin taşıyorlar. Yetmiş üç yaşına gelen annem altı yaşı ile yetmiş iki yaş arasındaki iyi kötü tüm detayları hatırlıyor. Bense kopuk, zamansız bana ait mi değil mi bilmediğim anlarla yaşıyorum.
Çok defa bozuştuğum insanlarla olan olayları unutup candan bir sarılmaya barıştım. Bir de haksız yanlarını haklı çıkaracak şekilde. Bunun üzücü, insanı kıran tarafları elbette var. Geçmiştekini unutup haksız olmalarına rağmen ilk adımı atan taraf olunca aptal bir gurur, gereksiz bir öz güvenle beni daha çok üzdüler. Yaşadığım anlık sevinç, pişmanlığa geçiş yapıyor. Sonra geleceğime için için kendini yiyen bir kadın bırakıyorum.
Bu durumun sebeplerini araştırdığımda kötü anıları hatırlayamamanın, psikoloji ve nörobilim açısından birkaç farklı şekilde açıklaması vardı.
Bastırma, Sigmund Freud’un teorilerine göre birey, travmatik ya da rahatsız edici anıları bilinçdışına iter. Bu süreç, kişiyi psikolojik acıdan korumaya yönelik bir savunma mekanizmasıdır. Hatırlanamayan anılar, aslında zihinde var olabilir ama bilinç düzeyine çıkmaları engellenir.
(Freud, S. (1915). Repression.)
Disosiyatif Amnezi: Bu, özellikle travma sonrası stres bozukluğundan kaynaklanabileceğini yani kişinin, özellikle yoğun duygusal stres altında yaşadığı bir olayı kısmen veya tamamen hatırlayamayabilir. Bu tür bir unutma genellikle psikolojik bir savunmadır ve beyin, kişinin işleyemeyeceği kadar acı verici olayları bilinçten uzak tutar.
(American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5))
Nörolojik Sebepler: Beyindeki hasar, bazı ilaçlar, uykusuzluk, aşırı stres ya da yaşlanma gibi nedenlerle hafıza bozulabilir. Özellikle hipokampus ve amigdala gibi hafıza ve duygusal işleme ile ilgili bölgelerdeki etkiler, kötü anıların depolanmasını veya geri çağrılmasını engelleyebilir.
(Squire, L. R., & Kandel, E. R. (2000). Memory: From Mind to Molecules)
Seçici Unutma: Kimi insanlar, bilinçli ya da bilinçsiz olarak sadece kötü olayları unutmaya meyilli olabilir. Bu durum bir tür psikolojik koruma olarak düşünülebilir. Kimi zaman zamanla doğal bir şekilde de oluşabilir — özellikle kişi olayla yüzleşmiş, iyileşmişse.
(Anderson, M. C., & Green, C. (2001). Suppressing unwanted memories by executive control. Nature.)
Bunların içinde hangisi bana en uygunu tam çözememiş olsam da ‘Bastırma’nın benim için olabilecek tanım olduğunu düşünüyorum. Tam da burada yazarak bastırmanın etkilerinden kurtulmayı düşünüyorum.
Elbette bir uzman yardımı almak daha akılcı olacaktır. Ama anlattıklarım sizin için de bir yol gösterici olabilir.
Yıllar önce yakın kız arkadaşımın sevgilisi ile arası açıldı. Ondan ayrılıp benimle yakın arkadaş olacağını iddia edip arkadaşımı kıskandırmaya çalıştı. Ayrılık acısını bastıracağını düşündüğü çocukça basit düşünceleri yakın arkadaşımla beni eğlendirmişti. O kişiyle konuşmama kararı aldık. Beni zorda bırakacak basit düşünceli arkadaşla birkaç ay sonra yolda karşılaşınca büyük bir özlem ve coşkuyla birbirimize sarıldık. İki çift laf edip görüşürüz diyerek yoluma devam ederken, aklımın içinde büyük bir pişmanlık dalgası vardı. Kendime geri zekâlı, aptal, salak bilumum sıfatlarla kızıyordum. Kız arkadaşı arayıp olanları anlatınca geleceğimiz için eğlenceli bir anı olmuştu. Ama içimdeki kızgınlığı sona erdirmek zaman aldı.
Buna benzer çok şey yaşadım. Ama en zarar vereni aile içinde olandı. Akrabalarımızdan biri bizimle çalışıyordu. İş yerinden bir kızla sevgili olduğunu öğrendik. Evli olmasının dışında sorun yoktu. Ve sorun çoktu. Ne yapmalıyız diye düşünürken karısı ofisin kapısına dayandı. Çalışanların huzursuz olmaması için eşi ve sevgiliyi aynı odaya alıp yüzleştirdim. Alenen ortada olan, kadının birçok delille geldiği ortamda bizim söylememiz gereken bir şey kalmamıştı. Her şey düzeldi diye düşünürken adamın annesi bizi arayıp ağzına geleni saydı. Hatta onları ayırmak için bunu yaptığımızı söyleyecek kadar kontrolünü kaybetti. Hakaretler, tehditlerle beni ve eşimi suçlayarak konuşmasını sonlandırdı.
Birkaç ay sonra bu aile ile bir düğünde karşılaştık. Ben bize hakaret eden anneye sarılıp, öptüm. Eşime ne nemrut kadın gülümsemedi bile diye söylenirken “birkaç ay önce bize hakaret edip tehditler savurduğu için olabilir mi?” dediğinde olan biten her şeyi hatırladım. Tüm düğün boyunca bakışlarına maruz kaldıktan sonra bu işin sonu yok, diyerek oyun havası çalarken onu dansa davet ettim. Olaylar rayından çıkmıştı, kötülüğe maruz kalmıştım ve bununla dalga geçmekten başka çarem yoktu. Düğün bittiğinde herkesten daha çok eğlenmiş şekilde ayrıldım. Bir süre aile içi dedikoduların malzemesi olsam da nitekim tüm bu olanlar da unutuldu.
Düşündüm. Beni unutmaya iten gerekçe neydi? Tam olarak emin olamasam da etik kurallarla karşı karşıya kalmak, doğru olanla yalan söyleyip durumu kurtarmak arasında kaldığım anlar, sevdiğim insanları üzme düşüncesinin verdiği utanç beni unutmaya sevk ediyordu. Ya da zihnim hayatımda herhangi bir arızaya yer vermemek için kapatma düğmeme basıyordu.
Önceleri bellek arızaları bende pişmanlık, utanç, üzüntü yaratsa da şimdilerde onlarla eğlenmeyi öğrendim. Gülüp geçiyorum. Darılmamayı, bu tarz maruz kaldığım olaylara sessiz kalmamak için ses çıkarmayı öğrenmeye çalışıyorum.
Zihnimiz her daim oyunlar içinde bizimle kıvrak bir dans sergiliyor. Anksiyeteler, panik ataklar, manik dönemler hepsi bilip de çözemediklerimizde saklı. Sanırım hayatın kıvrak zekasına karşı oynamayı öğrenmeliyiz.
Unutma beni aklım, hatırla beni diyerek şarkılar söylüyorum.
Utanç nehrinden komedi dünyasına geçiş yapan unutma merdivenimi yıkmaya çalışıyorum.
Tüm bunlardan yolara çıkarak söyleyeceklerim, belleğinize sahip çıkın, geleceğin yöneticisi her daim o olacaktır.

Zeynep Pınarbaşı için her şey mektuplarla başladı. Sonra şiirler geldi. Ardından iç dökmeler… Yıllar kelimeleri kovaladı, o da peşinden gitti. Şimdi sırada öyküler var. Yazdı, yazıyor.


