Close Menu
    Son Eklenenler

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025

    BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

    Aralık 1, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Çarşamba, Aralık 3
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      1 KAVRAM 10 DÜŞÜNÜR: Varoluşun On Yüzü

      Ağustos 2, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Zeytin Kokulu Memleket: Ayvalık

      Ağustos 20, 2025

      Sayım Çınar ile Kopenhag’da Kültür-Sanat 

      Ağustos 9, 2025

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Nihal Gündüz’den ‘makarna’ ile ‘Çevre Krizi’ fotoğrafları

      Ağustos 15, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Antakya Film Festivali başladı

      Kasım 24, 2025

      Sinem Çelebioğlu‘ndan çocuklar için; Dağın Kızı 

      Kasım 20, 2025

      Fethiye Uluslararası Film Festivali başlıyor

      Kasım 4, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Geçmişten günümüze atların tarihteki yeri: ‘Akıncılar, Hükümdarlar ve Tacirler’

      Kasım 27, 2025

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Sayım Çınar ile kitap dünyası

      Kasım 26, 2025

      “Ne istemediğini bilen ama ne istediğini bilmeyen”lerin romanı: Sokaktaki Adam

      Kasım 20, 2025

      Tame Impala Barış Manço hayranı!

      Ekim 22, 2025

      “Pekinel Uluslararası Masterclass” 6-12 Eylül’de AKM’de

      Eylül 5, 2025

      Sazakan’dan ilk tekli: AnatolianBlues

      Ağustos 17, 2025

      Ayın Şarkıları: Ağustosta ne dinleyelim?

      Ağustos 1, 2025

      Toz Zerreleri

      Temmuz 24, 2025

      Dönüşümün Hafifliği

      Temmuz 24, 2025

      Tuğlayı Fark Etmek

      Temmuz 24, 2025

      Yaşama Dair

      Temmuz 24, 2025

      Río Sur, Pera Müzesi’nde

      Ekim 16, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025

      Sinematek/Sinema Evi yeni programını duyurdu

      Ekim 21, 2025

      Weapons: İzleyicisini duygusal ve zihinsel olarak zorlayan bir korku filmi

      Ekim 11, 2025

      Erin Brockovich: Mini etekli, topuklu ayakkabılı bir varoluş hikayesi

      Ekim 8, 2025

      Şiir: Kapandık kaldık içimize 

      Temmuz 18, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      Tiyatro Tales’ten ilk oyun: Macbeth’in Cadıları Bir de Bizden Dinleyin

      Kasım 26, 2025

      Gergedanlar AKM Sahnesi’nde

      Kasım 26, 2025

      “Çiçekçi Sokağı”, 1 Kasım’da Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde

      Ekim 27, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

      Aralık 1, 2025

      Erhu virtüözü Eliott Tordo, 4 Aralık’ta AKM sahnesinde

      Aralık 1, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor

      Eylül 25, 2025

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Yolda Olmak, Var Olmaktır

      Ağustos 9, 2025

      Maria Anna Mozart

      Temmuz 20, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      DENİZ GİBİDİR GÖKYÜZÜ

      Aralık 1, 2025

      ZİNDAN ADASI: İNKAR MI? KOMPLO MU?

      Aralık 1, 2025

      DÜNYANIN SONUNA YOLCULUK

      Aralık 1, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • SuareMag
    • Suare Öykü
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine
    Makale

    Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

    Aralık 1, 2025Yorum yapılmamış6 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Email
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email

    FÜSUN ESEN GÜNAYDIN

    Zamanı yöneten dünyayı yönetir.
    Aslolan kadrandır.
    Akrep ve yelkovan hikayedir.
    HAKAN AKDOĞAN

    “Zamanı yöneten dünyayı yönetir.”

    Zaman insanlığın üzerinde gerçek hakimiyeti sorgusuz sualsiz kurabilen en eski güçtür. Görünmez, geri alınamaz hatta üzerinde tartışılamaz bile. 

    Her ne kadar tarih boyunca devletlerin takvimleri, imparatorlukların saat kuleleri olsa da hiçbirisi zamana hükmetme becerisine sahip olamadı. Fakat buna rağmen sürekli bir akış halindeki zamanı yönetebilen, bölümlere ayırabilen, yaşam hızını kendi iç ritmine göre düzenleyebilen, en azından kendi evreninde dünyayı yönetme kudretine sahip olur.

    Modern toplumlarda zaman yalnızca ölçülen bir nicelik değil; bireysel davranışları düzenleyen, toplumsal yapıları biçimlendiren, iktidar ilişkilerini kuran bir düzenek hâline gelmiştir.

    Kapitalizm zamanın, yaşamın varoluşsal gerçeklikleri, sosyalliği ve evreni kavrayışımızı şekillendirmesinden yararlanarak onu günlük hayatımıza belli bir formasyonda yerleştirir. Zamanı sahiplenmek tanımı, bir erk sahibi olarak dakikalara hükmetmek değil, geçip giden dakikaların yaşamı ve bireyi ezmesine izin vermemektir.

     ZAMANA SAHİP OLMAK EN TEMEL İKTİDAR BİÇİMİ

    “Zamana sahip olan dünyayı yönetir” ifadesi, zamanın yalnızca fiziksel bir kategori değil, aynı zamanda bir iktidar alanı olduğunun da altını çizer. Michel Foucault’nun disiplin toplumlarına ilişkin analizleri, zamanın yaşamları biçimlendirmedeki rolünü açıkça gösterir: İşçiler vardiya saatleri içinde üretken, öğrenciler belli zaman aralıklarında itaatkâr, yurttaşlar ise kamusal yaşamın saatlerine göre davranışlarını düzenler, düzenlemek zorundadır.  

    Bu yaklaşım, zamanın yalnızca pasif bir arka plan olmadığını; iktidarın mikro-pratikleri içinde aktif olarak üretildiğini gösterir. Dolayısıyla zamanı “sahiplenmek”, bir takvime hâkim olmak kadar basit değildir; toplumsal ritimleri belirleme ve davranışı yönlendirme gücüne işaret eder.  

    Burada Max Weber’in sosyolojik düşüncesindeki iki rasyonellik tipi arasındaki ayrıma değinmek istiyorum.  

    • Siyasi muhalefet, eylemlerini salt bir maliyet–fayda analizine dayandıran araçsal rasyonaliteye (Zweckrationalität) hapsederse, baskıcı rejimlere karşı muhalefet etmenin yüksek maliyetleri karşısında eylemsizlik “rasyonel” bir sonuca dönüşür. Böylece zaman “rasyonelleşmiş modernliğin” yani iktidarın en görünmez fakat en etkili aracı haline gelir. 
    • Weber’in tanımladığı ikinci kavram değer rasyonalitesi (Wertrationalität), ise siyasi mücadeleyi “milli onur ve haysiyet” gibi taviz verilemez değerlere dayandırır. Bu durumda yüksek maliyetler anlamsızlaşır ve fedakârlık rasyonel bir zemine taşınır. 

    E.P. Thompson’ın klasik çalışması “Time, Work-Discipline, and Industrial Capitalism” de      İngiltere’de sanayileşme sürecinde çalışma disiplininin ve «iş-zamanı» anlayışının dönüşümü, toplumsal davranışların kronometrik olarak biçimlenmesine nasıl etkili olduğunu anlatır. 

    Thompson, saat ve fabrika zamanının işçi gündeliklerini nasıl yeniden yapılandırdığını belgeleyerek, zamana ilişkin, insan yaşamını «sahiplenme»nin ekonomik ve toplumsal boyutunu ortaya koyar.

    “BÜTÜN YOLLAR KADRANA ÇIKAR”: TOPLUMSAL YAŞAMIN KRONOMETRİK MANTIĞI

    Modern dünyada nereden bakılırsa bakılsın, saat olmadan bir yaşam sürdürmek imkansızdır. Randevular saatle verilir, işler süreyle yapılır, hiçbir şekilde kendisine söz geçirilemeyen aşk bile “vaktimiz yok” cümlesini ciddiye almak zorunda kalır. İnsanın hep peşinde koştuğu kadim duygu mutluluk için kullanılan ifade “tam zamanında “ iken, mutsuzluk, “çok geç”  sözleriyle ifade edilir.

    Biraz düşününce insan, içinden geçip gittiği, tüketip bitirdiği sandığı yolların tek bir kadran etrafında döndüğünü fark eder. Bu farkındalıkla birlikte hayatın tam merkezine bireyin öznel ritmi yerleşir. Kadran üzerinde herkes farklı hızlarda yürüse de kaçınılmaz bir şekilde herkes aynı merkeze, “kendi varoluşsal merkezi”ne bağlıdır.

    Kadran metaforu, modern toplumun her düzeyde zamana endeksli bir yapıya sahip olduğunu gösterir. Zaman, artık doğal ritimlerden (mevsimler, gün döngüsü, biyolojik ihtiyaçlar) koparak tamamen yapay, mekanik bir ölçüm sistemine dönüşmüştür. 

    Hartmut Rosa’nın hızlanma analizine göre modern insan, tüm kararlarını kadranın soyut talimatlarına göre verir. Çalışma saatleri, ulaşım planlaması, iletişim süreleri, dijital çağın “anlık” tepkiler dayatması…

    Böylece kadran, bireylerin yaşamlarında en önemli merkez hâline gelir. Bütün yolların kadrana çıkması, zamanın yaşamı biçimlendiren bir altyapı hâline geldiğini; gündelik pratiklerin, ilişkilerin ve duygusal deneyimlerin kronometrik bir mantığa göre organize edildiğini gösterir. Bu durum bir “zaman rejimi” yaratır.

    Rosa içinde bulunduğumuz modern toplumu hızlanma toplumu olarak tanımlar. Hızlanma toplumunda temel amaç daha fazlasını daha hızlı yapmaktır. Hız, başarı ve verim kriteri olarak tanımlanır. Sürekli hızlanan temponun bireylere çıkardığı fatura ise yabancılaşma ve anlamsızlık hissidir.

    Rosa’ya göre bu durum ekonomik ve teknolojik sorun olmanın ötesinde varoluşsal, duygusal ve zihinsel bir sorun ortaya çıkarır. Bu aşamada Rosa zamanın tüketilecek bir kaynak olarak değil, deneyimlenecek bir alan olarak tanımlanmasını önerir. Böylece acelecilik yerine ritim, tekrar ve bekleme gibi kavramlar önem kazanmalıdır. Yavaşlık sadece temponun düşmesi gibi düşünülmemeli, anlamlı bir bağ kurmanın ön koşulu olarak ele alınmalıdır.

     “AKREP VE YELKOVAN HİKÂYEDİR”: SAATİN KURGUSAL NİTELİĞİ

    Zamanın gerçek doğası, akrep ve yelkovanın gösterdiği çizgisel ilerleyiş değildir. Zaman, insan zihninin birdenbire kavrayıp, taşıyamayacağı kadar akışkan, parçalı, döngüsel özelliğe sahiptir. Akrep ve yelkovan bu kaotik düzlemi sistemli ve kullanışlı bir hale getirir. Fakat varoluş, asla akrep ve yelkovanın ritmine uymaz. Acı, bir dakikada bir ömür yaşatır. Hoş bir zaman dilimi, saatlerce sürer ama “çabucak geçti” diye anılır. Hasret, aynı anda hem dün hem bugün hem yarına yayılabilir. Mutluluk, hiçbir süre birimi ile ölçülemeyen anlık bir oluşumdur.

    “Akrep ve yelkovan hikâyedir” ifadesi, zamanın algısal ve fenomenolojik boyutuna dair önemli bir eleştiriyi içerir. Saatin iki ibresi, zamanın doğrusal ilerleyişinin nesnel bir temsilcisi gibi görünse de aslında kurgusal bir düzenlemedir.  Bergson’un zaman anlayışı göz önüne alındığında, insan deneyimindeki zaman sürekli akış halindedir; geçmiş ve şimdi birbirine içkindir, gelecek ise daima bir beklenti ufkudur.

    Saat bu akışı böler, sınıflandırır ve disipline ederek “okunabilir” bir hale dönüştürür. Akrep ve yelkovan, zamanın gerçekliğini değil, zamanın insan için düzenlenmiş versiyonunu temsil eder.

    Bu nedenle saat göstergeleri, gerçek zamanı değil; toplumsal yaşamın kurduğu ortak anlatıyı gösterir.

    Bu aşamada Henri Bergson’un «durée» (süre) kavramına bir göz atılması yerinde olur. Bergson saat ibrelerinin sunduğu soyut, nicel zaman anlayışını dönüştürmeye çalışır.

    Bergson için düzlemsel zaman ile yaşanan zaman birbirinden farklı şeylerdir. Somut zaman; bilincimizin oluş hâllerinden birisidir ve yaratıcı bir evrimsel mekanizmadır. Canlı zaman ancak bilinçte görülebilir. Onun her anında değişme ve yenilik vardır. Sürenin ölçülüp parçalanamamasının nedeni de budur.

    Bergson felsefesinde zaman ve süre ayrımı, en hassas noktalardan biridir. Zaman saatin ölçtüğü objektif bir gerçekliğe karşılık gelirken, süre öznenin yaşadığı zamandır.

    Gerçek zaman; ölçülebilen, saat kadranının çevresine indirgenen, mekâna dönüştürülen zaman ile aynı şey değildir. Gerçek zaman, yaşanan zamandır.  Bu yaşanan zamana Bergson “süre” demiştir.  

    Gerçek süre, bilincin algıladığı süredir. Şu hâlde sürenin ne olduğunu anlamak için bilinç hâllerinin akışını bilmek gerekir. Bilinç hâllerinin akışında hiç kesinti bulunmaz. Bütün değişmeler hissedilemeyecek derecede, yavaş yavaş meydana gelir.  

    KRONOPOLİTİK VE ZAMANIN POLİTİKASI: GÜNCEL TARTIŞMALAR

    Son 20 yılda  «chronopolitics/chronopolitics» (zaman-politikası) kavramı hızla yayıldı; bu alanda, zamanın nasıl siyasi bir araç, çatışma ve düzenleme nesnesi olduğunu inceleniyor. Çalışmalar, devletlerin ve kurumların zaman üzerinde egemenlik kurma stratejilerini; göç, acil durum yönetimleri, ekonomik krizler ve seçim süreçleri gibi alanlarda zamanın nasıl manipüle edildiğini analiz ediyor. Kronopolitik çalışmaları, «zamana sahip olmak» metaforunun pratik sonuçlarını güncel ve bağlamsal örneklerle somut olarak ortaya koyuyor.

     ASIL ÖZGÜRLÜK KENDİ ZAMANINA SAHİP OLMAKTIR

    Zamana hükmeden değil, onun akışını kendi merkezinden yöneten kişi gerçekten özgürdür.
    Bir bakıma gerçek iktidar dakikaları yakalamak değil, dakikalara kendi hızını kabul ettirebilmektir.  Dünyayı yönetmek, kalabalıkları yönetmekten değil; kendi kadranını okuma, kendi ritmini kurma, kendi zamanının efendisi olma yetisinden doğar. Herhangi bir ritmi yönetebilmenin ün koşulu kendi ritmini yönetmektir.  

    Ve belki de en önemlisi: Zaman kimseye ait olmamasına rağmen onu fark edip, yön verebilen, kendi ömrünün senaryosunu zamana göre değil kendine göre yazabilir.

    KENDİ KADRANINA SAHİP OLMAK

    Zamanı sahiplenen birey, toplumsal ritmin pasif bir taşıyıcısı olmaktan çıkarak kendi öznel ritmini kurma cesareti gösterir. Böylece kendi varoluşunda yaşamının anlamına uygun bir zaman algısı geliştirmektir.

    Bu noktada asıl iktidar, zamanı dışsal bir zorunluluk değil; içsel bir kılavuz hâline getirebilmektedir. Bütün yolların kadrana çıktığı bir dünyada, öznenin kendi “iç kadranı”nı inşa etmesi hem direniş hem de özgürlük niteliği taşır.


    Related Posts

    Ayın Kitapları: Aralık ayında ne okuyalım?

    Aralık 1, 2025 Ayın Kitapları

    Ayın Filmleri: Aralık ayında ne izleyelim?

    Aralık 1, 2025 Ayın Filmleri

    Ayın Şarkıları: Aralık ayında ne dinleyelim?

    Aralık 1, 2025 Ayın Şarkıları

    Geçmişten günümüze atların tarihteki yeri: ‘Akıncılar, Hükümdarlar ve Tacirler’

    Kasım 27, 2025 BURAK SOYER
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025 Tiyatro

    Türkiye Tiyatro Vakfı’nın hazırladığı Tiyatro Hazinemizden sergisi kapsamındaki etkinlikte turne anıları anlatılacak. Depo İstanbul, bu bellek…

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025

    BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

    Aralık 1, 2025

    Erhu virtüözü Eliott Tordo, 4 Aralık’ta AKM sahnesinde

    Aralık 1, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    HEVESİMİZ KURSAĞIMIZDA KALMADAN

    Eylül 1, 2025 SUAREMAG

    MUAZZAM YIKINTI

    Kasım 1, 2025 SUARE ÖYKÜ DERGİSİ

    Yann Tiersen 20 Haziran’da İstanbul’a geliyor

    Kasım 6, 2025 Konser
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025

    BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

    Aralık 1, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.