Bu yazının başlığını ilk olarak “kötü havalarda evde yapılacak etkinlikler” olarak atmıştım. Kötü ama kime göre? Kar yağarken bir çocuğu evde tutabilir misiniz? Kışı çok seven çocuğa hava soğuk dışarı çıkmayız diyebilir miyiz? Soğuk havalar desem o da olmayacaktı. Soğukta da dışarı çıkılabilir. Yağmur, çamur aslında hepsinde her şey yapılabilir. Bu nedenle evde olmayı seçtiğiniz günlerde yapılacak etkinlikler demem lazımdı. Tabi isteğimiz kar yağsın ve evlerde kalalım. Yazıyı da sırf bu amaçla yazdım. Ara tatilde yazsaydım da kullanabilirdiniz. Şimdi de lazım olur. Aslında her zaman aklınızda olacak etkinlikler listesi gibi oldu. Çocuğunuzla birlikte seçin ve evinizde keyifle eğlenin…
BETÜL ÇAKIROĞLU
Bazen evde olmak sıkar, bunaltır. Ama eğlenceli zamanlar geçirebileceğimiz etkinliklerle bu evdeki anları kıymetlendirebiliriz. Neler mi? Her şeyden biraz yazıyorum. Çocuğunuza göre seçmesi sizden. Belirli bir yaş aralığı olmasa da bence üç yaştan on yaşa kadar olabilir.
İşte evde yapılacaklar;

- Sarılın. Bir anda sımsıkı sarılın. Ve bırakmayın.
Ne kadar basit. Ama gün içinde unutulan. Sevginizi göstermenin en basit yolu. Etkinlikler, çocukla kaliteli zaman geçirme, nereye gidelim, dersler, ödevler derken bazen ipin ucu kaçıyor. Sarılmak, karşılıklı gülümsemek bunları unutuyoruz. Evdesiniz ve sıkıldınız. Sarılın. Emin olun iyi gelecek.
- Bir fıkra anlatın ve gülümseyin.
Fıkra hatırlamıyor musunuz? O zaman bu size de çok iyi gelecek. Hadi zihnimizin sarmallarında bir gezintiye çıkalım. Bence bir tane bulabilirsiniz. Size güveniyorum. Ama komik olsun. Amaç gülmek.
- Tekerleme söylemeye çalışın.
Ben hiç söyleyemem. Siz de durumlar nasıl? Çocukla çocuk olmaya hazır mıyız? Kumdan Kale Yayınevi’nin tekerleme serisini tavsiye ederim bu arada. Çok şirinler. Bir berber nasıldı o? Yok benden çıkmıyor. Dil gelişimi için oldukça önemli. Hatırlatmakta fayda var.
- Üç duygu yazın ve renklendirin.
Duygular önemli. Duygularla ilgili bir yazım basılı aylık bir dergide yayınlandı diye demiyorum. 1001 Merak Yayınevi’nin Duygularımın Atlası kitabını da çok seviyorum diye demiyorum. Sadece evde eğlenin diye diyorum. Öfke kırmızı, neşe pembe midir? İkisinin rengi neden bu kadar yakın? Ya da tek renk olmak zorunda mı? Düşünmeli, eğlenmeli bir oyun gibi.
- Bilmece uydurun.
Bilmeceler çocukların soyut şeyleri anlamlandırmasına yardımcı olan dil oyunları içerir. Biz çok bilmece sorardık birbirimize. Zaman zaman uydurduğumuzda çok oldu. Çok sevdiğimiz bir tane var.
Sanırım yazmamı bekliyorsunuz. Ama öyle olmayacak. Siz kendi sevdiğinizi kendiniz uydurun. Uydurmak önemli.
- Bir kitaptan bir sayfa seçin ve bir kelime bulun. Ve onun hakkında konuşun.
Hemen yapıyoruz. Ayrıca bir ergenle bile oynanabilecek bir oyun olduğundan seçtiğim kitap İlyada. Çok şaşıracaksınız Troya kelimesi vardı sayfada. Ben de onu seçtim. Bayağı bilgimiz varmış. Siz yaşa göre seçerseniz tabi daha mantıklı olur.

- Bir battaniye altına girip el feneri ile kitap okuyun.
Bunu çocuklar çok seviyor. Deneyimle sabit. Hatta bu yöntemle kitap okumayı sevmeye bile başlayabilirler. Dolaplarınız müsaitse orada da yapılabilir. Hava soğuk olması düşüncesi ile yola çıktığım için battaniye daha iyi geldi.
- Kek yapın. Kurabiye yapın.
Poğaça, börek ne isterseniz onu yapın. Sınır yok. Pasta da olur. Pizza, lahmacun. Biz pandemide -ay ne günlerdi- peynir yapmıştık. Refika’nın Mutfağı videosu bu konuda çok başarılı. Motor beceriler için önemli olduğu kadar duygusal olarak da önemli olan bu çalışmada diye başlasam da önemli olan tek şey birlikte eğlenmek. Kurabiye kalıplarımız nerede acaba? Çok zaman geçti üzerinden.
- Hikâyeyi tamamla.
Bir hikâyeye başlayın. Bilinmedik bir şey olsun. Sonu sence nasıl bitmiş, ya da nasıl devam etmeli diye bir yerde kesin. Hayal gücü fora. Ona alan açın. Bırakın istediğini söylesin.

- Saksıya bir şeyler ekin.
Boş plastik bir kap alıp -kırık filan varsa değerlendirmek için iyi oluyor- içine doğadan birlikte topladığınız -böyle şeyler kesinlikle yapıyorsunuz diye düşünüyorum- şeylerden bir bahçe de tasarlayabilirsiniz. Toprağa dokunmak hep iyi geliyor. Sadece bir çiçek de ekebilirsiniz. Sonraki tüm sorumluğu ona bırakmak şartıyla.
- Miyazaki izleyin.
Soru: Hangi filmini?
Cevap: Hepsini.
Soru: Siz hepsini izlediniz mi?
Cevap: Elbette. Tabi ki. Öyle olmasa neden hepsini diyeyim ki? Ya ne sandın? Ve daha bir sürü şey.
Soru: En çok hangisini sevdiniz?
Cevap: Hepsini.
Başlık konusu kapanmıştır.
- Oyun hamuru yapın.
Yok oynayın değil. Yani oynayabilirsiniz tabi de. Un, su filan yapın işte. Pancar koyarsanız pembe oluyor. Yapması oynamasından keyifli.
- Gazete kağıtlarından baykuş kedi çizin, kesin ve boyayın.
Tabi yazı olan bölümleri seçin. Ve beyaz tahta kalemleri ile kalın kalın çiziminizi yapın. Kolay gelsin. Artık gazete okumuyorsanız bu etkinlik için almayın tabi. Varsa evde yaparsınız diye yazdım.
- Portakaldan kuş yemliği yapın.
Biz bunu her sene yapıyoruz. Sadece bir etkinlik ya da zaman geçirme değil. Bir sosyal sorumluk projesi gibi düşünebilirsiniz. Hem de doğal. Tahtalarla artı şeklinde delip, iplerle asabilirsiniz. Ya da yaratıcılık kısmı size kalmış. Ben karışmıyorum. Tahtayı nereden bulacağız demiyorsunuz değil mi? Çünkü onu orman gezilerinde toplayıp evde biriktirmiş olmanız gerekirdi.
- Kurumuş yapraklardan çerçeve yapın.
Kartonu kesin. Biraz yapıştırıcı kurumuş yapraklar, meşe palamutları kozalaklar ne isterseniz yapıştırın gitsin. Yapraklar yağmurdan kardan ıslaksa kaloriferin üzerine koyun, siz de o arada bir çay içersiniz. Bizim kurmuş yapraklarla dolu kocaman bir sepetimiz vardı. Eskidendi tabi. Şimdi test kitaplarımız var. Yok ağlamıyorum. Gözüme test sorusu kaçtı.
- Mandalina kabuklarından bileklik yapın.
Tabi bir işlem sırası var. Şerit halinde kestiğiniz kabukları rulo pasta gibi sarıyorsunuz. Sonra da kurutuyorsunuz. Renk renk boncuklarla harika bir bileklik oluyor. Çocuklar kendi yaptıkları için ayrıca çok seviyorlar.

- Origami yapın.
Hiç beceremediğim şeyler serisi numara bilmem ki kaç? Kızım bana kızıyordu. Anne bak şöyle diye video izleyip yine de yapamıyordum. Ama eğlenceli.
- Taş boyayın.
Önce taşınız olmalı tabi. Yaz tatilleri sadece yaz tatili değil. Kış için hazırlanma zamanıdır. Yüzyıllardır bu böyle. Kış için boyamalık taş toplamadıysanız o yaz boşa geçmiştir. Domates sosu gibi düşünün. Önemli konu. Sonra da boyuyorsunuz işte. Artık nasıl isterseniz. O size kalmış.
- Şapka tasarlayın.
Tabi çok yetenekli olmadığım için ben hazır şapkalara ponpon ve kumaş yapıştırmak gibi şeyler yapabiliyordum. Ama sıfırdan tasarlarsanız da tadından yenmez.
- Kağıtlara değişik yüzler çizin ve kurumuş yapraklardan onlara saç yapın.
Kurumuş yaprak da önemli konu işte görüyorsunuz iki satırda bir karşımıza çıkıyor. Ama saçlar çok komik oluyor. Bir boş sayfada kocaman bir surat ve saçları. Ayrıca aynı yapmanız isteseniz bile mümkün değil.
- Mandala boyayın.
Hala yapılan etkinliklerden. Ben kafa dağıtmak için çok yaparım. Seviyorum. Sabır işi. Siz sevemeyebilirsiniz. Ama çocuklarda odak için önemli. Sevmeseniz de azıcık yapın çocuğunuz işte.
- Oobleck yapın.
Katı mı, sıvı mı? Felsefi bir soru gibi, ama bilimsel de bir soru. Ayrıca kendiniz yaptığınız için malzemeleri de inceleme şansınız var. Çok yönlü eğlence. Cevaplarınızı merak ediyorum. Oobleck katı mı, sıvı mı?
- Makarna baskı yapın.
Tekerlek makarnadan çok güzel oluyor. Boyayıp, kâğıda basıyorsunuz. Baskı öyle bir şey zaten. Neden yazdıysam?

- Güneş sistemi maketi yapmaya çalışın.
Öncelikle sıralayalım. Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. Bizim zamanımızda Plüton da vardı. O artık yok. 24 Ağustos 2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği tarafından gezegenlikten çıkarılmıştır. Acaba Plüton bu konuda kendini nasıl hissetti? Neyse bu soru başlıkla ilgili değil. Ama bu maketi yaparken çok şey öğrenip, çok şey düşüneceğinizle ilgili olabilir. Eskiden bu maketlerin çıktığı basılı çocuk dergileri vardı. Şimdi takip ettiğim dergi ücretsiz dijital dergi Kıpırtı Çocuk dergisi.
- İsim şehir hayvan oynayın.
Çok severiz. Artık değişik başlıklarla oynuyoruz. Yemek, Film, Artist filan. Çok zor. Ama hala eğlenceli. Klasik ise vazgeçilmez. Bir kâğıt ve kaleme bakar. Müsvedde kâğıt kullanabilirsiniz.
- Amiral battı oynayın.
Şimdi internette oynanıyor değil mi? Bizim zamanımızda biz çizerdik. Kızıma da çizmeyi öğrettim. Zor ama daha eğlenceli. Ben çok kolay tahmin ediliyorum. Hep yenildiğim oyunlar serisi. Birinci sırada açık ara Monopoly ikincisi Amiral Battı. Ama yine de çok severim.
- Kim kiminle nerede ne yapıyor oynayın.
Gülme garantisi vereceğim oyun. Tek demeyeceğim. Diğer başlıklar alınmasın. Birkaç kişi oynarsanız elbette daha komik. Hayal gücü devrede. Aklınıza gelen en saçma şeyleri yazın ki daha çok gülün.
- Parkur yarışları yapın.
Bizim gözdemiz kırmızı bir iple tüm koridoru lazer ışığı düzeneği gibi yapıp o iplere değmeden geçmesini sağlama oyunu idi. Sandalyelerle filan da parkurlar yapabilirsiniz. Enerjisini atar çocuk hem. Alt komşunuz varsa eğer ona ada bir kulak tıkacı hediye edebilirsiniz.
- Bir anda çılgınca bir şey söyleyin.
Sandalyeye çık ve yılan gibi tıslayarak Arkadaşım Eşek şarkısını söyle. Siz daha yaratıcı olabilirsiniz. Ama sıra size geldiğinde çocuğunuzun süper dinamik hayal gücüne kendinizi bırakacağınızı unutmayın. Çok yaratıcı olabiliyorlar.
- Kurşunkalem yarışı yapın.
Masayı kaplayan bir büyük kâğıt bulun. Ya da kâğıtları yapıştırın. Ki bu daha mantıklı. Üzerine araba pisti gibi bir şey çizin. Ve iki kalemi de başlangıç çizgisine koyun. Düdük çaldığında kalemler son hız ileri. Kazanan sarılamayın kapar. Başlangıç başlığına geri döndük. Had tekrar okuyun.
Masrafsız, sadece unutulmayacak anlar için uygun başlıklar diyebiliriz.
Biz evde test çözüyoruz. Bir ergenle evde ne yapılır? Bu yazı için kendimi henüz hazır hissetmiyorum. Ayrıca bu konuda çalışmalarım devam ediyor.

Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.


