Geleneksel Midsommar festivaline katılmak isteyen Dani ve Christian’ın İsveç’te yerel bir pagan kültürünün avı haline gelene kadar geçirdikleri yolculuğu anlatan Midsommar (Ritüel) izleyicisini sonuna kadar geriyor. Kanlı sahneler, korkunç sesler olmadan gerilimi hissettiren Midsommar, özel efektlere yoğunlaşıp konu ve detayları yok eden endüstriyel sinemanın karanlık filmlerinin karşısında tüm aydınlığı ile duruyor.
ALPERHAN BENLİOĞLU

Ari Aster tarafından yazılıp yönetilen Midsommar, Türkiye’de “Ritüel” adıyla bilinen bir folk (halk) korku filmi. Karanlık korku filmlerine inat hep aydınlık diyen ve insanı kanlı sahneler, korkunç sesler olmadan da gerilimi hissettiren bir film. Florence Pugh, Jack Reynor, William Jackson Harper, Vilhelm Blomgren, Ellora Torchia, Archie Madekwe ve Will Poulter’ın oynadığı 2019 İsveç yapımı bir film olan Midsommar, 90 yılda bir düzenlenen özel bir festival için İsveç’e giden bir grup arkadaşın kendilerini bir İskandinav pagan kültünün içinde bulmasıyla gelişen olayları konu alıyor.
Filmimiz öncelikle sıradan bir çift ilişkisini merkeze alarak başlıyor. Erkek arkadaşını bunaltan kız karakterimiz psikoloji öğrencisi Dani duygusal açıdan çabuk dağılan bir yapıya sahip olarak karşımıza çıkıyor. Erkek arkadaşı Christian ise antropoloji okumaktadır. Midsommar filmle hızlı bağ kurmamızı sağlamak için hemen herkesin yaşamış olduğu sıradan bir çift ilişki soğukluğunu bize sıcağı sıcağına servis ediyor. Christian’ın erkek arkadaş grubu tarafında da çok tutulmayan Dani, kız kardeşinin ailesini öldürmesiyle kendini Dani’ye daha da bağlanmış bularak onların planladığı İsveç gezisine kendisini de dahil eder. Zaten filmimizin serüveninin başlangıcı da bu yolculuk ile başlar.
Aslında korku filmi kategorisinde sunulmuş da olsa Midsommar korku filminde çok bir gerilim filmi. Beyazın hakim olduğu bu filmde metaforik öğeler yoğun olarak kullanılmış durumda. Daha ilk sahneden filmde olacak olayların gözüktüğü bir tablodan, duvarda asılı olan Pagan kültünde yeri olan Ayı metaforuna kadar izleyicilerin yakalayabileceği pek çok detay ince ince işlenmiş. Klasik gerilim filmlerindeki karanlık sahneler, gizemli ve ürkünç sesler bu türde yerini aydınlığa ve sakinliğe bırakıyor. Pagan geleneğinde olan ve pek çok komedi dizisinde ti’ye alınmış olan belli bir yükseklikten atlayarak hayatına son veren yaşlılar burada oldukça ürkütücü şekilde karşımıza çıkıyor. Beyazlar içinde aynı şekilde tek bir insanmış gibi hareket eden kabilenin ise her şeyi sakinlikle karşılaması da insanı içten içe fazlasıyla geriyor.
Filmde başlangıçtan itibaren gençlerin kafasının iyi olduğu hissiyatı verilmek istenmiş ama tez konusunu tartışırken ve filmin pek çok yerinde aslında öyle olmadıklarını da hissettim. Kaybolan gençler konusunda hiçbir sorun çıkmaması onu destekler gibi olsa da bence orası zayıf kalmış. Bu kadar kişinin ortadan kaybolması da hiçbir ailenin, polisin dikkatini çekmeyecek mi o da sanki bir zayıf gibi geldi. Ama izlerken eminim daha anlamlı fikirler ortaya atanlar olacaktır.
Midsommar özel efektlerle korku yapma hedefini hayat felsefesi benimseyip konu ve detayları yok eden endüstriyel sinemanın karşısında cesurca durmuş farklı bir film. Özellikle filmde tek bir insan gibi hareket eden beraber sevinip beraber üzülen insanların uyumu da artık zor kendi milletleri içinde de bunu başaramayan insanları düşünce ender görülen bir ahenk oluşturuyor. İnsanın özellikle de yanında sevdikleri bulunduğunda çaresiz kalacakları sıkışmışlık, tuzağa düşmüşlük hissi de ara ara empati yapmanızı sağlayacaktır. Midsommar filmi izlerken size de benzer bir durumda nasıl bir kurtulma planı yapacağınızı sorgulatmanızı sağladı mı, diye merak ediyorum ve bu uyumun hatırlattığı bir sözle yazımı bitirmek istiyorum.
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” Nazım Hikmet
Herkese iyi seyirler.

Alperhan Benlioğlu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümleri mezun olduktan sonra kariyerime Hacettepe Üniversitesi’nde MBA ile devam ettim. Aselsan’da 12 yıl Proje Yöneticisi olarak görev yaptıktan sonra, kariyerini Prowin Danışmanlık’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürüyorum. Sinema ve edebiyat ile yakından ilgileniyorum. “Sihirli Maceralar Kitabı”, “Bal Porsuğu Uzaylılara Karşı” ve “Hindistan Cevizine Ne Oldu?” isimli üç çocuk kitabım bulunuyor. Bugüne kadar şiir ve hikayelerim 10’un üzerinde farklı kolektif kitapta yer alırken, yazmaya devam ediyorum.


