Close Menu
    Son Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Salı, Temmuz 15
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Sevdalinkalar ülkesi: Bosna Hersek

      Şubat 7, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Çocuklar ileri dönüşümü eğlenerek öğreniyor

      Haziran 21, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Zeynep Sönmez’den Wimbledon’da Tarihi Başarı!

      Temmuz 3, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Peki biz neden hala kaçmıyoruz?

      Temmuz 10, 2025

      Gece Yarısı Kütüphanesi: Ya diğer olasılıklar gerçekleşseydi?

      Temmuz 8, 2025

      Haziran ayı için film önerileri

      Haziran 1, 2025

      Yaz ortasında melankoli: Slowdive İstanbul’a geliyor

      Şubat 20, 2025

      Arter’den avangart bir müzik festivali

      Şubat 11, 2025

      Borusan Quartet’in “Oda Müziğinin Ustaları” konseri ENKA Sanat’ta

      Şubat 10, 2025

      Öykü: Sessizliğin İçinde Nefes

      Temmuz 9, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      Öykü: Erik Ağacı

      Temmuz 7, 2025

      KEMAL TAHİR ROMANLARINDA KADIN İMGELERİ – III

      Temmuz 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      Pera Müzesi Yazar-Editör Sohbetleri’nde sanat tarihine müzecilik penceresinden bakış

      Şubat 20, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      2000 yılından sonra çekilen en iyi film hangisi?

      Haziran 29, 2025

      Telefon Kulübesi: Bir telefon, bir ses ve bir yüzleşme

      Haziran 26, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      Mühür: Gece Eşiği filmi yakında sete çıkıyor

      Haziran 17, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      şiir: küf lekesi

      Haziran 7, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      “Bulaşıkçılar” yeni yorumuyla İstanbul, İzmir ve Ankara’da

      Mayıs 21, 2025

      Molière klasiği ‘Cimri’ye alaturka dokunuş

      Mayıs 19, 2025

      Kadıköy Oda Tiyatrosu “Kalabalık Fasıl” ile açılıyor

      Mayıs 12, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Ediz Dikmelik ile Sorgulayan Çocuklar: Çocuklarla Felsefe El Kitabı 

      Haziran 11, 2025

      Kilitli Hatıralar Kitabı: İstanbul’un altı ayrı dönemine tanıklık eden öyküler

      Nisan 19, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Çocukluk çağı, ilişkiler ve diktayı kitaplar üzerinden okumak

      Nisan 29, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Rüyanın kalemle buluştuğu kadın: Nazlı Eray

      Haziran 22, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Sinan Saygı’nın yeni kitabı: İletişim Bir Süreçtir

      Temmuz 3, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • FELSEFECE VE…

      tan doğan: sap-saman

      Temmuz 14, 2025

      tan doğan: seğir[t]meler

      Temmuz 3, 2025

      on kırık iz!

      Temmuz 1, 2025

      noudelmann ile tan

      Haziran 27, 2025

      …ve …

      Haziran 25, 2025
    • SuareMag
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » COMO: BİR GÖL. ÜÇ ŞAİR. ÜÇ FARKLI DÖNEM. ÜÇ FARKLI YAŞAM
    Melis Melek

    COMO: BİR GÖL. ÜÇ ŞAİR. ÜÇ FARKLI DÖNEM. ÜÇ FARKLI YAŞAM

    Temmuz 1, 2025Yorum yapılmamış11 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email LinkedIn

    Melis Melek

    Bu yazımda sizi Como Gölü’ne götüreceğim; İtalya’nın kuzeyine, Alpler’in güney ucuna yerleşmiş bir kartpostalın içinde gezintiye çıkacağız… Yolculuğa ise Milano’dan başlayacağız.

    Daha önce birçok kez farklı nedenlerle gittiğim Milano’ya bu kez sadece dolaşmak için arkadaşım Gülümser ile yaptığım üç günlük bir gezinin, oldukça gürültülü bir kutlamadan nasıl sessiz bir inzivaya dönüştüğünü anlatacağım; sizlere ilham vereceğini umarak.

    Belki tatili uzatmak isteyebiliriz diyerek dönüş bileti almadan gittiğimiz Milano’nun sanırım en kalabalık dönemlerinden birine denk gelmiştik. Tam da o hafta Duomo di Milano/Milano Katedrali’nde kutlanacak Corpus Domini /Corpus Christi (Katolik Yortusu Kutlaması) ile bizim tatilin ilk günü çakışmıştı. Şehir daha önce görmediğimiz kadar ilginçti: İtalya’nın, hatta dünyanın ne kadar Katolik rahip ve rahibesi ve hatta ne kadar koyu Katolik insanı varsa ordaydı sanki. O hafta herkes sabah 8’de otellerinden hep beraber çıkıyor, sonra diğer ara sokaklardan, ana caddelerden topluca yürüyen rahibelerle bir ordu seli oluşturup Milano Katedrali’ne doğru akıyordu, biz de onlara uyduk. 

    Bir ilginçlik daha, taksiler o hafta greve girmiş; kutlama nedeniyle otobüs ve metrolar normalin üzerinde kalabalık. Neyse ki şehir merkezindeyiz, herhangi bir araca ihtiyacımız yok. Zaten şehir dümdüz, hangi sokaktan çıkarsan çık Duomo Katedrali’nin en yüksek tepesindeki Meryem Ana’nın altın renkli heykeli Madonna’yı görüyorsun. Otelimiz katedrale yani şehir merkezine o kadar yakın ki aheste aheste yürüsek bile sadece 15 dakikada oradayız. Her sokaktan çıkan ve sadece tek bir yöne yürüyen dünyalar dolusu Katoliğe uyarak kendimizi akışa bıraktığımız gün, katedralin dışına kurulmuş bir etkinlik alanında bulduk kendimizi, sıra sıra dizilmiş sandalyelere oturduk. Biraz sonra rahipler çıktı ortaya, İncil’den kısa kısa okumalar yaptılar. Ruhani bir huşu içindeydik. Sonra katedrali gezmek ve günah çıkarmak için saat on biri bekleyeceksiniz, dediler ve gittiler. 

    Bol bol vaktimiz var; katedralin dış cephesindeki heykelleri incelemeye adadım kendimi. Ruhum katedralin yapılmaya başlandığı 1386’ya gitti. Mimar-mış edasındayım; sanki anlayacakmışım gibi ‘bu heykeli nasıl yaptıların cevabını bulmaya çalışıyorum. O insan kalabalığının içerisinde katedralin duvarlarındaki heykelleri tek tek, sıra sıra incelerken kendi içinde bir sessizliğe gömülüyorum. 

    İki saatin nasıl geçtiğini anlamadan aynı ruhla katedralin içini dolaşmaya başlıyorum. İşimizin en durgun zamanı olduğu için tasasız bir gezgin gibi, tatilimin bir gününü Milano Katedrali’nde ve hemen yanındaki Galleria Vittorio Emanuele II’de geçirmemizin önünde bir engel yok. En iyi yemek nerede yenir? En güzel şarap, en güzel kahve nerede içilir? Tüm bu araştırmaları yapıp gelen gustosu yüksek arkadaşım sayesinde Vedat Milor gibiyiz. Yedik, içtik ama dilek tutmadan olmaz; Galeria’nın ortasındaki boğanın üzerinde ayağımızın topuğuyla tam 360 derece döndük, hayatımız hep böyle güzel tatiller yapabilecek rahatlıkta olsun, istedik. Avucumuzu yüzümüze sürdük. Besmelemizi çektik. Aminimizi içtik.

    Bu kadar gürültü yeter! Şehrin kalabalıklığına doyduk. Ertesi gün Como Gölü’ne gitmeye karar verdik. Erkenden kalktık; trenle 40 dakika yol gideceğiz. İstasyon tıklım tıkış o saatte ama Como Gölü treni bomboş. Bizimle birlikte trene binen ve bizden uzak bir köşeyle oturan çiftle göz göze geliyoruz zaman zaman. Genç kadın sürekli bir şeyler anlatıyor, tren o kadar gürültülü yol alıyor ki sesi sadece uğultu olarak geliyor kulağımıza. 

    Sessizlik zamanı yavaşlatıyor sanki; yol bir türlü bitmiyor. 

    Nihayet tren durdu, indik. Peşimizden genç çift de indi. Ama o da ne? Küçücük bir tren garı. Henüz gişesi bile açılmamış, ne personel var ne de başka bir insan! Koskoca Como Gölü treninden aynı anda inen biz 4 kişiden başka kimsenin olmaması tuhaf değil mi? En iyisi çiftimize sormak. 

    İngilizce olarak “Bu durak Como Gölü durağı değil mi? Acaba yanlış mı indik?” derken, kadın eşine aynen şöyle demez mi: “Burak hayatım ne diyor, bu kadınlar?”

    Çiftimiz Türk çıktı!

    Balayını İtalya’da geçirmek için gelen bu tatlı çiftle arkadaş olduk bu şekilde. Anladık ki Como sınırındaki istasyondayız ama henüz Como’da değiliz. Bir sonraki treni beklerken, bir hareket fark ettik. Durak yüksekte olmasına rağmen rayların üzerinden yürüyerek biri geliyor. Elinde poşeti, pek de keyifli. Durağa çıkması için elini uzatan Burak, İngilizce sordu: “Tehlikenin farkında mısın?“
    Hep birlikte onayladık ve asıl sorumuza geldik: “Como Gölü’ne nasıl gidebiliriz? Bir sonraki trene mi binmeliyiz?“
    Yanıt: “Ben anlamıyor, no İtalyan!“
    Şaka mı bu? 
    İtalya’da Como Gölü’ne yarım saat uzaklıktaki bir tren garında karşılaşan 5 kişi, 5’i de Türk!

    Neyse ki genç adam biliyor buraları, Como Gölü’nden bir durak öncesinde bulunduğumuzu, saat başı gelen trene binmemiz gerektiğini anlattı bize. Kendisinin de o saatte tren olmadığı için evden işe en kestirme yol olan rayları kullandığını söyledi. Biz sormadan hayatının kısa bir özetini de geçti: Evliymiş, 2 çocuğu varmış, Amasralı’ymış. İki ay önce turist vizesi ile gelmiş İtalya’ya, kayınçosu burada yaşıyormuş. İnşaatlarda tadilat işine sokmuş onu, vizesi bitmiş ama Türkiye’ye dönmeyecekmiş!

    Amasralı’ya bol şanslar dileyerek yolcu ettik, biz 4 arkadaş (!) bir sonraki trene bindik. Como şehir merkezinde birlikte indik, hep beraber otobüse bindik, ikinci bir aracın geçemeyeceği daracık yolları geçtik ve yarım saat sonra Como Gölü’ne ulaştık. Nihayet!

    Mutluyuz; daha yolda sardı bizi Como Gölü’nün mavisi, yeşili. Muhteşem bir manzara. Muhteşem güzellikte bir görsel şölen. Yukarıdan bir şatonun resmini yakaladım. Bulutlarla beraber yol alıyoruz. Dağlar sise gömülmüş. Her taraf çiçek. Her yer yeşil. Camdan elimi uzatsam mor salkımlara dokunacağım. Kulaklarımda Simge’den bir şarkı melodisi: “Prens & Prenses”, sözler önemli değil, melodi başlıbaşına huzurda saklı.

    Her şeye rağmen, bugün de son buldu
    Sustu tüm sesler, güneşle kayboldu

    Tüm düşünceler sahile vurdu
    Ah, neler neler bi’ rüzgârla uçtu

    Yaz yaz bitmez, ömrüm yetmez
    Anlat şarkı, anlat son kez…

    Yaz yaz bitmez derken Como Gölü’ne ulaştık. Milano’daki kutlamalar nedeniyle Como olduğundan daha da sessiz. Önce genç çiftle ayrıldık, sonra arkadaşımızla biz. Ben fotoğraf aşığıyım, onun tahammülü yok. O oturan kadın heykeli gibi, göle hayran hayran bakmayı seviyor, eminim her bir detayı zihnine işliyor.

    Ben hiçbir şeyi unutmamak için habire fotoğraf çekiyorum, giden bir feribot, dağlardaki sis bulutu, zeytin ağaçları, defne ağaçları, peşime düşen kazlar, mavinin, yeşilin çeşitli tonları. Kartpostal gibi ya da bir ressamın fırçasından çıkmış gibi görünüyor her şey. Huzur akıyor her yerden. İtalya’nın en uzun, Avrupa’nın en derin gölü Como, zamanın bir yerinde kalmış, olabildiğince güzelliği ile öylece duruyor, başka bir boyutta gibiyiz. 

    Como’yu öyle çekiyorum, böyle çekiyorum ancak kendimi de o karelerde görmek istiyorum. Kimi bulsam rica ettim, Como’nun sağında, solunda her yerinde fotoğraflattım kendimi. Yüzlerce yıllık bir ağacın kovuğuna girince beni çekmesini rica ettiğim beyefendi; profesyonel bir fotoğrafçı çıktı. Beyaz dizi karakterleri kadar zarif ve şık 60 yaşlarındaki bir çiftin fotoğraflarını çekiyormuş. Fransız çiftle tanıştık bu arada; bir hafta önce evlenmişler, balayı için Como’ya gelmişler, üç gün kalacaklarmış.

    Üç gün! Kafamda bir şimşek çaktı: Biz neden kalmıyoruz burada?

    İstiyorum ki Como sokaklarında daha fazla yürüyeyim, Como’nun huzurundan bolca nasipleneyim. Ama otelimiz Milano’da, burada kalmak demek ekstra masraf demek! Arkadaşımı nasıl ikna etsem?

    Gülümser’i bıraktığım sakin kafede buluyorum. Zaten kafelerin, restoranların çoğu yarı kapalı. Esnaf Milano’daki Corpus Domini kutlamasına gitmiş, her yer sakin, sessiz. Turla gelmediğimiz için her şeyi sorarak öğrenmek durumundayız; mecburen garsondan rehberlik hizmeti alıyoruz. 

    Buraya gelmişken, ne yapmalıyız?

    Yan sokaktaki basamaklardan yukarı çıkın, dedi garson. Burada kalacaksak, en yukarıdaki otele yerleşmeliymişiz, manzara daha da güzelleşiyormuş. 

    Harika! Böylece Como’da kalma fikri benden çıkmadı, garson önerdi.

    Sorularımıza aldığımız cevapların karşılığı olarak bir ara kahvaltı satın alarak, garson rehberimizin tavsiyelerine uyarak tırmanmaya başladık. 

    Matthew Bellamy, Madonna, George Clooney, Gianni Versace, Ronaldinho, Sylvester Stallone, Julian Lennon, Richard Branson, Ben Spies ve Pierina Legnani’nin evleri varmış yolumuzun üstünde ama biz sadece şöhretlerin evlerinden George Clooney’in sattığı Oleandra Evi’ni gördük.

    Ancak anladık ki sadece ünlüler değil, yönetmenler de seviyor Como’yu. Star Wars II – Klonların Saldırısı ve James Bond’un Casiono Royale’inin çekildiği Villa del Balbian’ın önünden geçtik, ancak Uma Thurman‘ın rol aldıgı Göl Kenarında Bir Ay, George Clooney, Brad Pitt ve Julia Roberts’in rol aldıgı Ocean Twelve, Adam Sandler ve Jennifer Aniston’ın başrollerini paylaştığı Netflix komedisi Murder Mystery , Antonio Banderas‘ın başrol oynadığı dram The Other Man filmlerinin çekildiği Villa del Balbianello ve Villa Erba’yı gezdik. 

    Tüm bunları öğlen yemeğinden önce yaptık. Zaman akmasa da biz yorulduk bile. Hal böyleyken daha uzun kalmak istiyorum burada, Como akşamını, akşamın huzurunu merak ediyorum. Garsonların iyi bir işbirlikçi olduğunu keşfettim bir kere, oturduğumuz restoranın garsonu ile sohbete koyuluyorum, maksat arkadaşımın kulağına su kaçırmak.

    “Bu akşam burada kalmak isterdik ama otelimiz ve eşyalarımız Milano’da…”

    Hangi otelde kaldığımızı sordu garson ve bingo! Otelimizin Bellagio’da şubesi varmış, gidip konuşursak indirimli kalabilirmişiz. Dediği gibi de oldu, sakin bir döneme rast geldiğimiz için yüzde 50 indirim yaptılar. Artık bir odamız ve bir günümüz daha var Como’da!

    Biraz dinlenip kendimizi attık sokağa, bu kez arkadaşım da gezmeye niyetli, kaybolma korkumuz da yok nasılsa: Çünkü nereye gidersen git göl arkanda kalıyor. Her türlü aşağı dogru inişe geçiceksin. Pitorex ve renkli sokaklarda dolaştık, her yerde gölü başka açılardan da görmek için durmayı ve arkama bakmayı ihmal etmedim. Gezdik, yedik, içtik. 

    Bellagio, Y şeklinde akan Como Gölü’nün oluşturduğu benzersiz güzellikte. Lüks restoranlardan, salaş kafelere; şarap evlerinden, ipek satan dükkanlara İtalya’ya özgü aradığınız her şey var. Burası sakinliği sevenlerin hafta içinde uğrak noktasıymış. Menaggio sahilinde yürüyüş yaptık. Fort Montecchio – Lusardi kalesini gezdik.

    Ben gezerken çok konuşmam. İtalyan esnaf ise çok konuşkan. Sürekli bir şeyler anlatıp, tavsiyelerde bulunuyorlar. Aslında bizi tursuz ve rehbersiz gören esnaf, turist iki kadına tüm iyi niyetiyle yardımcı olmak istiyor. Bu işi çok iyi beceriyorlar üstelik, size kendinizi değerli hissettiriyorlar. Söz bir şekilde şairlere, şiirlere geliyor. 

    Burada şair olmana gerek yok. Kendiliğinden akar kelimeler, dedim ortamın havasına kapılarak.

    Evet insanın içindeki sanatçıyı uyandırıyor Como Gölü. Devamında öğrendik ki, her yıl Laura Garavaglia, Como’da bir festival düzenliyormuş: Festival Internazionale Europa in Versi. Şiire gönül vermiş Comolu bir gazeteci olan Garavaglia, bu festivalde genç şairler arasında bir de şiir okuma yarışması yaparak gençleri teşvik ediyormuş.

    Kesinlikle doğru bir iş. Como, film çekmek için ne kadar uygunsa; şiir, roman gibi edebi eserler üretmek için de o kadar uygun. Şairler, yazarlar burada üç ay yaşasalar, kim bilir neler çıkar?

    Benden öne birileri de düşünmüş bunu elbette, tam da hayal ettiğimi yapmışlar.

    Wordsworth, Longfellow, Landon: 3 şair. 3 farklı dönem. 3 farklı yaşam. Como’nun büyüsüne kapılmış, duygularını unutulmaz şiirsel sözcüklere dönüştürebilmiş üç yaratıcı ruh yaşamış, bu huzurun kendisi gölde.

    İlk şairimiz Como aşıklarından ünlü İngiliz şair William Wordsworth. Şair 1770 doğumlu, 1790 yılında kısa bir süre Como gölünde yaşamış ve hemen bir şiir yazmış. Wordsworth zaten hemen hemen tüm şiirlerinde tabiat sevgisini anlatmış, doğada ebedi güzellikle iyiliğin görünmeyen varlığını aramış. Şair Lake of Como adlı şiirine şöyle başlıyor:

    And, Como! thou, a treasure whom the earth
    Keeps to herself, confined as in a depth

    Ve, Como! Sen dünyanın hazinesisin
    Derinliklerinde kendine sakladığı

    İkinci şairimiz; 1887 – 1882 yılları arasında yaşamış olan Amerikalı şair, akademisyen Henry Wadsworth Longfellow gençliğinde yaptığı Avrupa gezisinde Como gölünden o kadar etkilenmiş, o kadar inanılmaz bulmuş ki, hayali bir cennet gibi her an kaybolabileceğinden endişe etmiş, tıpkı bu hayattaki her türlü mutluluk gibi.

    Varenna with its white cascade.
    I ask myself, Is this a dream?
    Will it all vanish into air-?
    Is there a land of such supreme
    And perfect beauty anywhere?
    Sweel vision! Do not fade away;    
    Linger until my heart shall take
    Into itself the summer day,
    And all the, beauty of the lake. 
    Linger until upon my brain
    Is stamped an image of the scene,
    Then fade into the air again,
    And be as if thou hadst not been.

    Bu şiiri İngilizce’den çevirmeye çalışacağım.

    Beyaz şelalesiyle Varenna. 
    Kendime soruyorum, bu bir rüya mı? 
    Hepsi havaya mı karışacak-? 
    Böylesine yüce ve mükemmel güzelliğe sahip 
    bir ülke var mı herhangi bir yerde? 

    Görkemli bir görüntü! Solup gitme; 
    Kalbim yaz gününü içine alana kadar 

    Ve gölün tüm güzelliğini. 
    Beynimin üzerine bir sahnenin damgalanana kadar 
    Sonra tekrar havaya karışıp 
    Ve sanki hiç olmamışsın gibi ol.

    Ve sıra üçüncü şairimizde… 1802-1838 yılları arasında yaşamış İngiliz şair Letitia Elizabeth Landon. Daha çok isminin kısaltması olan L.E.L adıyla tanınan şair, bitmek bilmeyen söylentiler, spekülasyonlar, tartışmalar, abartılar, gizemler derken, o zamanki magazin dünyasının popüler isimlerinden biri. Ancak L.E.L için Como Gölü melankoli anlamına geliyor. Şairin The Lake of Como adlı şiirinin ilk iki ve son iki dizesini Türkçeye çevirmeyi deneyeceğim. Böylece L.E.L’i de anmış olalım.

    I am beside the lake,
    The lonely lake which used to be
    The wide world of the beating heart
    When I was, love, with thee.

    Gölün kenarındayım,
    Eskiden yalnız olan göl 
    Kalbin atan engin dünyasında 
    Ben, sevgili, seninleyken. 

    I see the quiet evening lights
    Amid the distant mountains shine;
    I hear the music of a lute,
    It used to come from thine.

    Görüyorum sessiz akşam ışıklarını
    Uzaktaki dağların arasında parlıyor; 

    Duyuyorum bir lavtanın müziğini,
    Eskiden seninkinden gelirdi. 

    …

    False beauty haunting still my heart, 
    Though long since from that heart removed;
    These waves but tell me how thou wert
    Too well and vainly loved.

    Sahte güzellik hala kalbimi rahatsız ediyor, 
    Gerçi o kalpten çoktan ayrılmış olsam da; 
    Bu dalgalar ama bana nasıl olduğunu söyle 
    Çok ve boşuna sevildin. 

    Fair lake, it is all vain to seek
    The influence of thy lovely shore—
    I ask of thee for hope and love—
    They come to me no more.

    Güzel göl, aramak boşuna 
    Senin güzel kıyının etkisini— 
    Senden umut ve sevgi istiyorum— 
    Onlar artık bana gelmiyor.

    Güzel göl, güzel L.E.L… Genç şair, asi yazar… Döneminde çok konuşulmuş, çok yorulmuş L.E.L. Yalnız yaşayan, geçimini yazarak sağlayan bir kadın olarak çok eleştirilmiş, hayatı didik didik edilirken kim bilir ne acılar yaşamış?

    Olur da yolunuz Como Gölü’ne düşerse sadece ünlülerin evlerini değil, Wordsworth, Longfellow ve L.E.L’in dizelerini de hatırlayın lütfen… Belki bir şiir de siz yazarsınız. 

    Bizim Como Gölü maceramıza dönersek; sadece iki gün sürdü. Bolca duygu yüklenerek, bir gün daha uzun kalmayı umarak bu şehre, günün en son feribotuyla veda ettik. Suya vuran ışıkları, gökyüzü ile suyunun rengi birbirine karışan Como geceye hazırlanırken, yarım kalan bir yolculuğun hüznü ile sessizliğe gömüldük… Aklımda kalan akşamın kızıllığı ve huzur…

    Dedim size, Como’da şair olmanıza gerek yok; kendiliğinden akar kelimeler…


    SuareMag – Haziran 2025
    SuareMag – Mayıs 2025
    SuareMag – Nisan 2025

    melek Melis suaremag temmuz yazar

    Related Posts

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025 Edebiyat

    SuareMag – Temmuz 2025

    Temmuz 3, 2025 Manşet

    DİNGİN APSE

    Temmuz 1, 2025 Manşet

    ‘DOKTORUN KARISI’NIN FISILTISI: GÖRÜYORSAN SUSAMAZSIN

    Temmuz 1, 2025 Nilgün Karataş - SuareMag
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025 FELSEFECE VE...

    ya da “yazar”, yazan ve… * yazar hep ‘yaz’, ömrün kış olsa da! * ne…

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025

    Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

    Temmuz 12, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    Netflix’i sevilen dizisi Kulüp yeni sezonu ile geliyor

    Ağustos 23, 2023 Dizi

    Michelle Williams ‘Dying For Sex‘ ile Disney+ ekranlarında

    Şubat 14, 2025 Dizi

    Micro-Folie “Küçük Çılgınlık” Dijital Müzesi Mardin’de

    Şubat 16, 2024 Uncategorized
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.