YENİ ÇIKAN KİTAPLAR, DİKKAT ÇEKEN YAPITLAR
Kültür-Sanat Yazarı Sayım Çınar’ın okuma listesine giren yeni kitaplar… Şiirlerden mistisizme, tiyatrodan yepyeni hikayelere kadar ağustos ayında öne çıkan eserler… Ayrıca “Kim Ne Okuyor?” köşesi ile farklı kitap önerileri…

Turgut Uyar Şiirinin Oluşumu

Yıllar sonra yeni bir kitap geldi, Enis Akın’dan “Turgut Uyar Şiirinin Oluşumu”.
B. Karasu’ya yakınlığını yahut A. İlhan’a uzaklığını nasıl anlamalı, şiirde neleri denedi, acemiliklerin efendisi ya da ustalıkların acemisi olmak ne demekti, toplumsal siyasal gelişmeler karşısında ne yaptı, kişiliğini neler belirledi, aile hayatı nasıldı?
Tüm bu sorulara yazılı/sözlü kaynaklarla yanıtlar arayan, bulduklarını tartışan bir kitap Turgut Uyar Şiirinin Oluşumu.
Turgut Uyar şiirleri önemlidir çünkü şiirlerinin puslu ve hakiki tarafı bizi daha çok insan yapıyor, bir de bence Türkçenin en kırılgan şiirlerini yazmıştır, Turgut Uyar.
Gizemli geleneklerin ortak dili: Dakikalar İçinde Mistisizm

Kronik Kitap’ın sevilen “Dakikalar İçinde” serisi, bu kez insanın evrenle ve kendilikle kurduğu en derin bağı keşfe çıkıyor. “Dakikalar İçinde Mistisizm”, doğunun meditasyon geleneklerinden batının ezoterik öğretilerine, İslam tasavvufundan Hint felsefesine kadar geniş bir yelpazede mistik düşüncenin izini sürüyor.
Mustafa B. Bozkurt’un kaleme aldığı kitap, binlerce yıllık mistik öğretileri 200 temel kavram üzerinden sade, sistemli ve anlaşılır bir dille sunuyor. Mistisizm nedir? Nereden başlamalı? sorusunun yanıtını arayanlar için rehber niteliğinde olan “Dakikalar İçinde Mistisizm”, içsel yolculuğa çıkmak isteyen herkese hitap ediyor.
Etkileyici bir hikâye: Yeon’un Mektubu

Yeon’un Mektubu, okul değiştirmek zorunda kalan Lee Sori adlı genç bir kızın, yeni çevresine alışmaya çalışırken içine düştüğü zorbalık, yalnızlık ve aidiyet arayışıyla baş etme sürecini anlatıyor. Ancak Sori’ye, hiç beklemediği bir anda gelen bir mektupla yeni bir yol haritası çiziliyor. Bu mektup, okulun sırları ve dostlukların filizlendiği bir yerin kapılarını aralıyor. Athica Yayınları’ndan çıkan bu kitap, Cho Hyeon’un yumuşak çizgilerini, hikâyenin melankolik ama umut dolu ruhunu başarıyla yansıtıyor.
Günümüz Türkçesi ile Fuzuli: İnanç İlkesi

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), “İnanç İlkeleri” isimli kitabı okurlarıyla buluştu. Türk edebiyatının büyük söz ustası Fuzûlî’nin eserlerini, alanında uzman edebiyatçıların günümüz Türkçesine özenle aktardığı yedi ciltlik bir külliyat hâlinde bugünün diline kazandırıyor.
Bu külliyatın ikinci cildi olarak hazırlanan kitap, Fuzûlî’nin yalnızca şiir sanatında değil, aynı zamanda hikmet ve tefekkür sahasında da ne denli derin izler bıraktığını gözler önüne seren müstesna bir eser olarak dikkat çekiyor.
Auschwitz’de biten hikâye: Camondo’ya Mektuplar

Elimde Edmund De Waal’ın “Camondo’ya Mektuplar” romanı var. Everest Yayınları etiketiyle yayımlanan romanı dilimize arkadaşım Gülenay Börekçi aktarmış. Camondo’lar, Osmanlı kökenli Sefarad bir bankacı ailesi. (Galata’da onların adını taşıyan dünyaca ünlü merdivenleri hatırlayacaksınız.)
Camondo’ların hikâyesi ne yazık ki Auschwitz Toplama Kampı’nda son buluyor. Sakin başlayıp bizi trajik alanlara götüren bu sarsıcı romanı okumanızı tavsiye ediyorum.
“Düşüncenin Uğursuz Kaderi”

Bir diğer arkadaşım Barış Özkul da “Düşüncenin Uğursuz Kaderi” adlı kitabıyla okur karşısında. İletişim Yayınları etiketiyle çıkan kitapta Özkul’un edebiyat ve sanat eserlerine toplumsal ideolojiler, kültürel ve siyasal zihniyetler penceresinden bakan yazıları bir araya getirilmiş. Barış, “Edebiyatta 19. yüzyılın ‘hacimli’ romanlarının veya 20. yüzyıl başlarının modernist anlatılarının yerini bugün yüz sayfalık novellaların alması, yeni bir sanatsal üretim çağının habercisi değilse nedir?” diye soruyor kitabında.
Merhaba Güzellik: Dört kız kardeşin hikâyesi

Sevgili Edward’ın yazarı Ann Napolitana’nın kısa sürede çok satanlar listesine giren yeni kitabı “Merhaba Güzellik”, Mundi etiketiyle okurla buluşuyor. Birbirine çok bağlı dört kız kardeşin hikâyesini anlatan roman, bambaşka hayatların nasıl iç içe geçebileceğini, sessizlik duvarı aşıldığında nelerin açığa çıkabileceğini ve gerçek bağlar kurmanın ne demek olduğunu usulca ama tanıdık heyecanları ustaca kullanarak anlatıyor.
Meşrutiyet Döneminde Türk Tiyatrosu

Metin And, “Meşrutiyet Döneminde Türk Tiyatrosu” (1908-1923) kitabında II. Meşrutiyet’in ilanından Cumhuriyet’in ilanına kadarki 15 yılda Türk tiyatrosunun gelişim sürecine odaklanıyor. Meşrutiyet dönemi başka alanlarda olduğu gibi tiyatroda da bilinçli Batılılaşmanın başlangıcı olan Tanzimat dönemi ile yerleşip kökleştiği Cumhuriyet dönemi arasında bir köprü olmuştur. Kitabın editörleri ise Sabri Koz ve Sena Güler.
——
Kim ne okuyor?
◊ Teoman, Vladimir Jankélévitch’in “İroni” adlı eserini okuyor.
◊ Derya Alabora, Berkay Ateş’in “Sessizliği Vurun” adlı eserini okuyor.
◊ Nedim Saban, Hans Belting’in “Görünmez Başyapıt – Sanattaki Modern Mitler” adlı eserini okuyor.
◊ Güner Özkul, R. F. Kuang “Sarı Yüz” adlı eserini okuyor.
◊ Emrah Kolukısa, Tuna Kiremitçi’nin “Kumarbaz” adlı eserini okuyor.
◊ Arzu Çevikalp, Syou Ishida’nın “Günde Bir Doz Kedi” adlı eserini okuyor.
◊ Aslı Selçuk, William Shakespeare’in “Macbeth” adlı eserini okuyor.
◊ Şaban Bıyıklı, Ludwig Wittgenstein’in “Felsefi Soruşturmalar” adlı eserini okuyor.


