Birçok insan, COVID-19’dan korunmak için iki yıllık güvenlik önlemlerinin ardından topluma döndüklerinde kendilerini endişeli ve depresif hissediyor. Bazıları ilk kez sosyal kaygı belirtileri yaşadığı için bu durum onları zorluyor. Uzmanlar öncelikle su durumun “normal” kabul edilmesini tavsiye ediyor. Sonrasında da bu kaygıları azaltmanın ve sosyal ortamlardan keyif almayı sağlamanın bazı yolları olduğunu belirtiyor.
İki yılı aşkın bir süredir COVIO-19 pandemisi yüzünden sosyal hayatımız sekteye uğradı. Hem kendimizi hem de sevdiklerimizi güvende tutmak için evde kalmaktan diğer insanlarla fiziksel olarak uzak durmaya kadar bir çok yöntemi denedik. Pek çoğumuz işimizi evden yaparken, toplantılara online katıldık. Mümkün olduğunca diğer insanlarla az görüştük. Şimdi pandemi kısıtlamaları hafifleyip, işe, eğlenceye, yemeğe, sosyalleşmeye dönüp yani yeniden toplumun bir parçası haline gelmeye çalışıyoruz. Uzun zamandır görmediğimiz insanlarla yeniden fiziksel bağlantı kurmamız gündeme geliyor.
Bazı insanlar uzun süre kapalı bir alanda sıkışıp kaldıktan sonra bu sosyalleşmenin keyfini çıkarıyor. Ancak bazılarında ise yeniden sosyal ortamlara girmek endişe ve stres yaratıyor. Bu konuyu ele alan Pennsylvania Üniversitesi Perelman Tıp Okulu’nda klinik psikiyatri yardımcı doçenti olan Hillary Ammon, “Yeniden giriş kaygısı herkes için normaldir” derken, uzaktan eğitime ve evden çalışmaya teşvik edildiğimizi, bununda bizlere bir rahatlık verdiğini hatırlatıyor.
“Şimdi, yeniden ortaya çıkıp işe ve okula döndüğünüzde ya da sosyal toplantılara katılmaya başladığınızda çeşitli nedenlerle biraz endişe veya rahatsızlık hissetmeniz normal. Bu sosyal kaygı kendini birçok şekilde gösterebilir.
Hillary Ammon
FİZİKSEL BELİRTİLER VEREBİLİYOR
Aranacak en belirgin semptomlar, sosyal durumlarda ciddi rahatsızlık yaşamak, sosyal etkinliklerden kaçınmak yani bunu seçmek olabilirken Ammon, “yargılanma veya utanma korkularına” da dikkat çekiyor. Bunun bosyal ortamlarda terleme, hızlı kalp atışı, baş dönmesi ve kızarma hissi gibi başka fiziksel belirtileri olabileceğini de belirtiyor.
Peki bu kadar çok insanın ilk kez sosyal kaygı yaşamasının nedeni nedir? Daha önce herhangi bir sosyal kaygı yaşamamış olanlar yaşadıkları bu duruma şaşırabiliyor. Columbia Üniversitesi Irving Tıp Merkezi’nde bulunan New York Eyalet Psikiyatri Enstitüsü’nün Anksiyete Bozuklukları Kliniği’nin eş direktörü Franklin Schneier, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bence pek çok insan beklenmedik duygular yaşıyor. Özellikle sosyal olarak endişeli olmayan insanlar bile, daha önce kendileri için rahat olan aktivitelere geri dönerken biraz garip hissedebilirler.”
Uzmanlar pandemi korkusunun sosyal etkileşim bağlamında da yaşamanın mümkün olduğunu söylüyor. Schneier, “Şu anda insanlara sarılırsanız veya el sıkışırsanız ne kadar etkileşim kuracağınız konusunda biraz belirsizlik var” derken, sosyal etkileşimin bazı kurallarının değişmekte olduğuna da dikkat çekiyor.
Her insanın etkileşimde bulunurken rahatlık seviyesi de farklı olabiliyor. Kimileri kalabalık bir grupta, açık hava olsa bile maske takmak isteyebilirken, kimileri buna artık gerek kalmadığını düşünebiliyor. Ammon, “Artık çoğu şehirde maske zorunluluğu kaldırıldı, bazıları maske takma veya takmama seçimleri nedeniyle yargılanma konusunda endişelenebilir” derken, Schneier, “Başkasını neyin rahatsız edebileceğini düşünmelisiniz” diyor.
Bu arada salgın öncesi sosyal kaygıdan muzdarip olanlar var. Onlar bu strese aşinalar. Ancak pekçok hasta pahdemi döneminde bu kaygısı ile rahatlıkla başa çıktı. Hatta pandemi kuralları onlar için ideal ortam yarattı. Çünkü onlar bu dönemde sıkıntı duldukları ortamlardan ve durumlandan kaçınrma fırsatı buldu. Uzaktan çalışmak, uzaktan öğrenmek hatta uzaktan sosyalleşmek sosyal kaygısı olanlar için kurtarıcı yöntemler oldu.
TOPLUMA YENİDEN GİRERKEN SOSYAL KAYGI İLE NASIL BAŞA ÇIKILIR?
“Şimdi kısıtlamalar kalkıp yeniden sosyalleşmek gerektiğinde eskiden bu sorunu yaşayanlar için tekrar bu kaygılar ortaya çıkabilir. Bu insanlar yeniden endişe duyabilir. Sosyal ortamlardayken endişe yaşıyorsanız, bunun tamamen normal olduğunu unutmayın.”
Franklin Schneier
İster ilk kez yaşıyor olun, ister sizin için tanıdık bir duygu olsun, sosyal kaygıyla başa çıkma stratejilerinin aynı olduğu belirtilirken, çoğu kez kaygıyla başa çıkmak için en yaygın strateji “onu görmezden gelmek” oluyor.
Ancak Schneier, “Bu, çok hafif endişeler için işe yarayabilir, ancak aynı zamanda ters etki de olabilir, çünkü korkunun ne olduğuyla gerçekten ilgilenmiyorsunuz” diyor. Bu durumda tavsiyesi ise şu: “Korkularınızı düşünün ve endişeye neden olan şeyin tam olarak ne olduğunu anlayın. Bunu adlandırdıktan sonra, onunla başa çıkmanın yollarını düşünebilirsiniz.”
Bu aşamadan sonraki tavsiye; “endişenize neyin neden olduğunun farkında olduğunuzda, onu ele almak için bir oyun planınız olsun” şeklinde. Schneier, bunu şöyle açıklıyor: “Diyelim ki bir partiye gidiyorsunuz ve herkesin sosyal etkileşim kurallarıyla ilgili rahatlık düzeyinden emin değilsiniz. Ayrıca konuşacak bir şeyin olmamasından da endişe duyabilirsiniz. Bu durumda stratejilerinizden biri, sosyalleşmenin, COVID’den sonra geri gelmenin ve başkalarına nasıl hissettiklerini sormanın zorluğunu gündeme getirmek olabilir.”
Schneier bunun yanı sıra “dilinizin ucunda olması gereken” birkaç genel konuyu düşünmenizi de tavsiye ediyor. Yani bulunacağınız ortamda konuşaileceğiniz birkaç konuyu önceren belirlemek işe yarayabilir. Schneier, bu yöntemin ilk kaygınızı azaltmaya yardımcı olacağını ve olayların akışına girmenize izin vereceğini söylüyor.
Sosyalleşmeye deneysel yaklaşmak ise bir başka yöntem. Bu konuda Ammon, sosyalleşme konusunda pratik yapmanın ve sosyal etkilemin ardından sonuçları gözdern geçinenin işe yarayabileceğini belirtiyor. Yani korkulan sonuç oldu mu ve olduysa, beklendiği kadar kötü mü oldu?
Rahatlamak için alkol almak ise uzmanların temkinli yaklaştığı bir konu. Birçok kişi alkolü sosyal bir adaptasyon aracı olarak görse bile uzmanlar bunun bir sınırı olduğunu belirtiyor. Bir sosyal etkinlik sırasında bir ya da iki kadeh birşeyler içmek normal karşılansa da Schneier, aşırı alkolü “verimsiz” bir çaba olarak nitelendiriyor. Schneier’a göre; “Anahtar, kendinizi ve sınırlarınızı bilmek.”
Sosyal ortamlara girmenize, denemenize rağmen kaygılarınız azalmıyorsa, endişeleriniz giderek artıyorsa, işte, okulda, bulumalarda ciddi rahatsızlıklar yaşıyorsanız bunun da çözümü var. Ammon, profesyonel yardım almanızı, bilişsel davranışcı terapi yöntemi ile sorunun çözülebileceğini ve kaygılardan kurtularak sosyal hayatın daha eğlenceli hale gelebileceğini dile getiriyor.


