– Bugün ziyaretimize bir abla gelecek. Ona güzel şeyler söylemen çok önemli bir tanem.
Önündeki sandalyede oturan 4 yaşındaki kızının saçlarını tararken bir yandan da kısa öğütlerde bulunuyordu. Kız, en güzel kıyafetlerini giymiş, kendisi gibi uzun saçlı bebeğine sarılmış halde annesini dikkatle dinliyordu.
– Beni almayacak değil mi annecim?
– Tabi ki hayır canım kızım. Seni benden kimse alamaz.
Kapının çalmasıyla birlikte ikisi de kafalarını girişe doğru çevirdiler. Birbirlerine çok benziyorlardı.
Siyah saçları, iri kahverengi gözleri ve yuvarlak yüzleriyle anne kız olduklarına şüphe yoktu. Kadın yavaş adımlarla hole doğru yürüdü. Kapının önünde durup, birkaç derin nefes aldıktan sonra gülümser bir halde ağır kapıyı yavaşça araladı.
– Hoş geldiniz.
– Merhaba. Hoş bulduk hayatım. Büyük görüşmeye hazır mıyız bakalım?
Kadının hareketlerinde bir yapmacıklık vardı. Bunu taktik gereği yapıyor olabilir diye düşünmeden edemedi. Sosyal Hizmetler Kurumu’nun çocuklar konusunda çok detaycı olduklarını, hataya fırsat vermediklerini duymuştu. Kadının küt kesilmiş kızıl saçları, moda amaçlı kullanıldığı belli olan kalın çerçeveli bir gözlüğü vardı. Hafifçe eğildi. Vücudunu yana yatırarak, karşısında bebeği ile bekleyen, kırmızı etekli sevimli kıza baktı.
– Aman da aman. Bu nasıl bir güzellik böyle?
Kadın abartı bir reverans yaparak elini kıza uzattı. Kız da kibarca gülümseyerek karşılık verdi.
– Seninle bugün biraz sohbet edeceğiz tatlım. Annen de bize eşlik edebilir. Tabi sana karışmamak kaydıyla.
Kız önce annesine baktı. Daha sonra anladığını gösterir şekilde kafasını yukarı aşağı salladı. Tekrar doğrulan sosyal hizmetler görevlisi kadın, kafasını yukarı doğru kaldırarak, üst katı işaret etti.
– Üst kata bakmamda bir sakın yoktur umarım?
Görevli kadın cevap beklemeden, elini tuttuğu küçük kızla beraber yukarı çıkmaya başladı. Ev sahibi ise peşlerinden, gergin adımlarla onları takibe başladı.
– Dosyanızdan hemşire olduğunuzu okudum. Kızınız çok şanslı. Onun sağlığına sıradan ailelerden daha da fazla dikkat ediyorsunuzdur. Mesleki bilinçle tabi değil mi?
Kadın son basamağı, bir anne şefkatiyle, önce kıza çıkarttı. Sonra etrafı incelemeye başladı. Kız, kenarda bebeği ile oynamaya başlayınca, O da tam karşıdaki kapalı kapıyı açarak içeri girdi. Kız, içeri girme izni olmadığını bildiğini gösterircesine annesine kısa bir bakış atarak, bebeğiyle oynamaya devam etti. Kadının arkasından hemşire de her tarafta erkek kıyafeti olan odaya girdi. Görevli kadın elinde nikahta çekilmiş olduğu belli olan bir resim tutuyordu.
– Kocanız sizin aksinize mavi gözlüymüş. Kendisi, bildiğim kadarıyla yıllar önce sizi terk etmiş.
Hemşire kadın donuk bir ifadeyle ona bakıyordu.
– Evet. Kızının olmasını kabullenemedi. Sonra.
Genç anne biraz soluklandı. Sinirini belli etmemeye çalışarak konuşmaya devam etti.
– Sonra da başka bir kadınla giderek bizi terk etti.
Sosyal hizmetler görevlisi kadın hiç etkilenmemiş gibi resmi yerine bıraktı.
– Bu kadar elbise burada durduğuna göre onu unutamamış olmalısınız.
Görevli kadın cevap beklemeden oyun oynayan kıza seslendi.
– Tatlım? İyi misin?
– Evet.
Kadın cevaba inanmamış gibi kafasını uzatarak kıza baktı. Kız kafasını oyuncağından kaldırmadan annesine seslendiğini belli eden bir tonda konuşmaya başladı.
– Anne, ablaya hayvanımdan bahsedebilir miyim?
Görevli kadın, gözlüğünü bilmiş bir havayla, tek parmağını kullanarak gözlerine yerleştirdi. Büyük bir keşifte bulunmuş gibi hemşire kadına bakarak kıza yaklaştı.
– Hangi hayvan tatlım?
– Yatağımın altındaki hayvan. Aslında o benim bebeğim.
– Yatağının altı mı?
Kadın aniden ciddileşti. Kızı elinden tutarak ayağa kaldırdıktan sonra hemşireye tekrar baktı.
– Bana yatağını gösterir misin canım?
İkisi birlikte, küçük kızı takip ederek, yine eski ahşap merdivenden aşağı kata indiler. Kızın odası, koridorun en sonundaydı. Kadın, konuşturmak ister gibi kıza bakıyordu.
– Hayvanının nasıl bir şey canım?
– Bilmiyorum.
– Seni ısırıyor mu?
– Hayır o kimseyi ısırmaz. Sevilmekten çok hoşlanır.
İçeri girdiklerinde, kadın odanın beklediğinden daha düzenli olduğunu belli eder bir surat ifadesi yaptı. Etrafa baktıktan sonra birden yatağın altına eğildi. Hızlıca doğrularak tekrar kızın yüzüne baktı.
– Tatlım yatağının altında hayvan ya da bebek yok.
Kız cevap vermeden kafasını öne indirdi. Kadın ayağa kalkarak annesine yaklaştı.
– Sağlık görevlisi olduğunuz için sizi uyarmama gerek yok sanırım. Bu yaşlarda hayal görme sık olur ama yine de sıkı bir takip gerektirir.
– Kızımın hayali bir arkadaşı var. Gece korktuğunda onun varlığı ile rahat uyuduğunu söylüyor.
Kızın duymaması için fısıldayarak konuşmuştu. Sosyal hizmetler görevlisi kadın şefkatle kıza baktıktan sonra, öğütlerde bulunarak ağır adımlarla kapıya doğru yürüdü.
– Şimdilik içim rahat. Kızınıza iyi bakacağınızı düşünüyorum. Bu hayali arkadaş konusunu takip edelim lütfen. Bir de eşinize duyduğunuz nefreti kızınıza yansıtmayacağını tahmin ediyorum.
Hemşire kadın aynı kızının yaptığı gibi cevap vermeden önce kadını onaylarcasına kafasını salladı.
– Kızım benim en büyük yardımcımdır. Merak etmeyin.
Kadını yolcu ettikten sonra kızının odasına yöneldi. Kızı ayakta durmuş, meraklı gözlerle annesine bakıyordu.
– Anne, bebeğimi sevebilir miyim?
Hemşire kadın kızın üstünde durduğu tahtayı yerinden sökerek tutma kolunu ortaya çıkardı. Kapağı kaldırarak aşağı inen merdiveni ortaya çıkardı. Az önceki gibi, bu kez kızın elinden kendisi tutarak aşağı inmeye başladılar. Tavandan sarkan ipi çekip, küçük ampulü yaktı. Kız, yerde yatmakta olan kolları ve bacakları olmayan adama koştu. Eğilip yüzünü okşamaya başladı. Adamın mavi gözlerinde büyük bir acı seziliyordu. Kalın ipliklerle birbirine dikilmiş olan dudaklarından akan kanlar, sanki aylar önce kurumuş gibi koyu renkteydi. Yerdeki küçük dolabı açarak yeni bir serum aldı. Adamın tıraş olmuş kafasının arkasındaki plastik aparata taktı. Damar yolu, serumla beslenmeye uygun olacak şekilde açık bırakılmıştı. Kadın adamın kafasına serumu takarken kızı da yüzündeki sakalları sevmeye devam ediyordu.
– Sen çok tatlı bir bebeksin ama altına çiş yapman çok yanlış. Çiş yapmış mı anne?
Kadın adamın çıplak yarım bacaklarının hemen üstündeki beze bakarak kafasını salladı.
– Yapmış bir tanem. Hayvanını iyi eğitmen lazım. Yoksa sürekli altına işer.
Kız gülümseyerek ayağa kalktı ve masada duran metal çorba kaşığını alarak adama yaklaştı. İfadesini ciddileştirerek iri kaşıkla adamın suratını vurmaya başladı. Vurdukça adamdan iniltiler ve göz yaşları geliyordu. Her vurduğunda kafasından tok bir ses geliyordu. Dikişli dudaklarından, bu sefer açık kırmızı bir kan gelmeye başlamıştı. Kadın kızın elini tutarak onu durdurdu.
– Mama hortumunu yerinden çıkartacaksın canım kızım. Hayvanının aç kalmasını istemeyiz değil mi?
Küçük kız hayvanına sarılarak onu sevdiğini söyledi. Anne kız yine el ele tutuştular. Ağır adımlarla yukarı yöneldiler. Küçük kız merdivenlerde durarak geriye baktı: “Seni seviyorum bebeğim” dedi.
Annesi hiç konuşmadan sakin bir bakış attıktan sonra yürümeye devam ettiler. Işığı söndürüp, kapağı karanlığa doğru yavaşça kapattılar.
ALPERHAN BENLİĞİOĞLU

Alperhan Benlioğlu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümleri mezun olduktan sonra kariyerime Hacettepe Üniversitesi’nde MBA ile devam ettim. Aselsan’da 12 yıl Proje Yöneticisi olarak görev yaptıktan sonra, kariyerini Prowin Danışmanlık’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürüyorum. Sinema ve edebiyat ile yakından ilgileniyorum. “Sihirli Maceralar Kitabı”, “Bal Porsuğu Uzaylılara Karşı” ve “Hindistan Cevizine Ne Oldu?” isimli üç çocuk kitabım bulunuyor. Bugüne kadar şiir ve hikayelerim 10’un üzerinde farklı kolektif kitapta yer alırken, yazmaya devam ediyorum.
YAZARLARIMIZDAN ÖYKÜLER