Bologna Çocuk Kitapları Fuarı, 1964 yılından beri çocuk yayıncılığının en önemli fuarlardan biri. İlginç bilgi sadece yetişkinlere. Fuar ile ilgili yaptığım röportajlarda ilk konuğum 1001 Merak Yayınevi’nin kurucusu Ceyda Yücekal. Sessiz kitap trendinin artarak yükseleceğini öngören Yücekal, bu alanda daha da çok yayın yapacaklarının müjdesini verdi.
BETÜL ÇAKIROĞLU

Bologna Çocuk Kitapları FuarI; çocukların girmesi yasak olan çocuk kitapları fuarı. Aslında sadece profesyonellerin iş için geldiği bir fuar olarak düşünmek gerekiyor. Yayınevleri, yazarlar, çizerler, edebi ajanslar, kitapçılar, çevirmenler ve kütüphaneciler buluştu. En önemli amaçlardan biri telif hakkı satmak ve satın almaktı. Profesyonel ilişkileri güçlendirmek ve yenibağlantılar oluşturmak için de Bologna Çocuk Kitapları Fuarı doğru adres.
61. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı, farklı ülkelerden birçok katılımcıyı ağırladı. Slovenya 2024 yılının Onur Konuğu oldu.
İstatistikler fuarın kendi sitesinden;
- 61. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’na, dünyanın 100 ülke ve bölgesinden 1.523 katılımcı katıldı. Etkinliğin dört günü boyunca her iki 385 BCBF etkinliğine de 31.735 ticari ziyaretçi katıldı. Katılımda bir artış kaydederken, Bologna’nın telif hakları ve yayın hakları ticaretinde dünya başkenti konumunu bir kez daha doğruladı.
Son bilgi;
- 62. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın 31 Mart- 3 Nisan 2025 tarihleri arasında gerçekleşmesi planlanıyor. Estonya Onur Konuğu Ülkesi olacak.
Bu önemli fuar hakkında ben de bir söyleşi yapmak istedim. Ama söyleşi tek bir kişi ile olsun istemedim. Fuarın geniş katılımcı yelpazesine uygun olsun istedim. Bir yayıncı, bir kitapevi ve bir okurla yaptığım söyleşiler farklı izlenimler barındırıyor.
Söyleşimizin ilk konuğu sevgili Ceyda Yücekal. Kendisi 1001 Merak Yayınevi’nin kurucusu. Dünya çocuk edebiyatının kaliteli örneklerini okuyucularla buluşturuyor. Bireysel bir katılımla bu sene Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’ndaydı. Söyleşi serimize onunla başlıyoruz.

–Merhabalar. Öncelikle şunu söylemek istiyorum kitaplarınıza bayılıyorum. Onlar hakkında ayrıca konuşacağız. Şimdi konumuz fuar. Söyleşimi bir seri olarak düşündüm. İlk konuğum sizsiniz. Ama herkese ilk sorum aynı olacak. Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın sizin için önemi nedir? Sektörel önemini sayfalarca anlatabiliriz tabi ama ben bir yayıncı olarak sizin için önemini merak ediyorum.
-Sevgili Betül, öncelikle kitaplarım için olan güzel sözlerin için çok teşekkürler. Fuar özeline gelirsek; benim bu sene ziyaretçi olarak katıldığım üçüncü Bolonya fuarımdı. İlk olarak 2019 yılında 1001 Merak’ı kurmadan gittim, pandemi sonrası tekrar geçen sene gittim, bu sene de üçüncü defa gittim. Yayıncı olarak benim için önemi; bu fuarın aslında çok renkli olmasının yanı sıra profesyonel bir telif alım satım fuarı olması. İtalyanlar için çok önemli evet ama dünyadan çocuk kitabı özelinde büyük, orta ve küçük ölçekte yayıncıların katıldığı, kendine yer bulabildiği bir fuar. Hem çalıştığım firmalarla görüşmek hem de yeni firmaları tanımak için büyük bir şans. Ama yayıncılar dışında bakarsak bence bu fuarı bu kadar renkli hale getiren şey çizerler, dünyanın dört bir yanından pek çok çizerin proje yarışına girdiği bir fuar. Her sene yeni ve daha iyi çizimler görüyorum, Türkiye’den katılım da eskisine göre daha iyi, Ama çok daha iyi olmasını hak ediyoruz.
-Her yıl bir onur konuğu ülke oluyor. Bu sene yani 2024 yılında bu ülke Slovenya idi. Bunun fuardaki etkisi neydi? Sizin için bir farkındalık yaratabildi mi bu ülke?
Bunu eski bir fuarcı olarak yanıtlamam gerekirse kesinliklegerek alan kullanımı gerekse tanıtım düzeyi çok iyiydi. Hem yazar çizerlerini tanıtması hem de fuarın tamamına dağılabilmesi çok iyiydi. Sloven standının Türkiye milli katılım standının tam karşısında olması da ayrıca bizim için bir şanstı. 1001 Merak Slovenya’dan şahane 2 sessiz kitabı bu sene yayınlayacak, haklarımız aldık:) Hatta bununla ilgili kısa bir iki anekdot anlatmak isterim; stant ziyaretlerinde aldığım kitapları bir arkadaşıma gösterirken Sloven yayıncı yanımıza geldi ve hangi ülkedensiniz diye sordu, biz Türkiye’den geliyoruz deyince “Ama, biz onları Türkiye’ye sattık.” dedi. Ben de gülümsedim; “Biliyorum, ben aldım dedim.” Karşılıklı kahkahalar ve sonra hemen bizi kahve içmeye davet etti. Fuarı ve yayıncılığı konuştuk. Dolasıyla evet, daha önce hakkında fikir sahibi olduğum bir ülkeyle onur konuğu ülke olması çerçevesinde iş yaptım.
Akşamına da otelde haklarını aldığım kitapların çizerini gördük, ben kendimi tanıtınca sevgili Martha direkt bana sarıldı; karşılıklı sorular ve iltifatlar ile sonrasında programlarımız olduğundan kahvaltı için sözleştik. Kitapların yapım aşamaları ve günlük çalışma rutinine dair pek çok sorumu içtenlikle yanıtladı. Ve bir kez daha altını çizmemiz gerekirse başarı kesinlikle tesadüf değil; bir kitabın iyi olması için yazar-çizer-editör ve son okuyucuya çok iş düşüyor. Hepsinin emeği çok kıymetli.

-Fuara herkes farklı amaçlarla gidiyor denilebilir. Uzmanlık alanına göre yazarlar farklı, illüstratörler farklı, yayınevleri farklı pencereden bakıyor. Fuarın en büyük kazanımı sizin için neydi? Beklentilerimi karşıladı diyebilir misiniz?
-Ben trendleri takip etmeyi seviyorum; 2019’dan beri gördüğüm ve giderek belirgin olan iki önemli husus var. İlk olarak, hikâye anlatımının tipi değişiyor. Artık hikayelerde okuyucuya daha çok alan bırakan kitaplar daha önemli hale geliyor. Sessiz kitaplar bunların bir ürünü. Ben kitaplarımı alırken bugünü değil, hep birkaç sene sonrasını da düşünerek alıyorum. Dolayısıyla sessiz kitap trendinin artarak yükseleceğini görüyorum. Bu konuda daha da çok yayın hem biz yapacağız hem de ülkemizden diğer yayınevleri sessiz kitap yayınlayacak.
İkincisi ise klasik ile dijitali birleştirebilen çizerlerin önü inanılmaz açık. Özellikle bizim ülkemizdeki çizerlerin bu konuda şansı var, burada yayınlanmıyorsa yurtdışında şansı var. Ve hatta şunu da söyleyebilirim. Çizer mi yazar mı bu fuara katılmalı diye sorsan benim cevabım artık çizerlerden yana olur. Editör ve yayınevi takımı bir şekilde yazara destek olup toparlayabilir ama özellikle çizerliği profesyonel yapmak isteyen ve yapan herkesin gelip fuar atmosferini soluması lazım. Randevular arasında pek çok çizerin portfolyo sırasında elinde dosyalar ve ipadleri ile beklediğine şahit oldum ve inan çoğu en az benim yaşım ve üstündeydi. Bu işte belirli bir zaman geçirmek çok önemli, klasik ile dijitali birlikte götürebilen herkes önümüzdeki 5-10 yıl çok daha şanslı.
Beklentilerim ve öngörülerimin doğrulanması benim için keyifliydi ama daha yapacak o kadar çok iş var ki…
-Bologna Çocuk Kitapları Fuarı bizim için yani bu sektörle ilgilenenler için çok büyük bir organizasyon. Fuara gitmeden önce nasıl hazırlıklar yaptınız?
-Ajanslarımdan pek çok katalog istedim ve çalıştım; yayın planını revize ettim. Beğendiğim ama tanışmadığım kişi ve firmalarla mesajlaşarak randevu aldım. Fuar öncesi çalışma çok önemli ama esas fuar sonrasını düzenlemek gerek:) Ve tabi ki önceden gezilecek yerleri de kısaca çalıştım:) Hayat sadece iş değil…

-Çantanızda katalog, kartpostal dışında nelerle döndünüz? Yoksa bu bir sır mı?
-Bol bol kitap, katalog, kartvizit ve hepsinden daha çok fikirle döndüm:)…Bakalım hangilerini gerçekleştirebileceğiz, onu zaman gösterecek.
–Bologna Çocuk kitapları Fuarı özelinde bu bilgilendirici söyleşi için çok teşekkür ederim. 1001 Merak Yayınevi bu fuardan eli dolu dönmüş gibi. Heyecanla yeni, güzel kitaplarınızı bekliyorum. Seneye ben de mi gelsem?
Çocuk kitapları ile ilgilenen herkesin yolunu bir şekilde buraya düşürmesi gerekiyor, bence gelmelisin. Eğer gelirsen sana sözüm fuardan birlikte bir canlı yayın olsun:)

Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın ardından – 2
Bologna Çocuk Kitapları Fuarı ile ilgili röportajlarımda ikinci konuğum Öykü’nün Kitaplığı’nın Kurucusu sevgili Derya Tüncel. Yakında açacakları kitabevinin hazırlıklarını yürüten Tüncel, Türkiye’nin bu tür fuarlarda yazarlarıyla, çizerleriyle, yayınevleri ile çok daha iyi temsil edilmesi gerektiğini düşünüyor.

Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nın ardından – 3
Bologna Çocuk Kitapları Fuarı ile ilgili yaptığım röportajlarda son konuğum Yıldıray Lise. Fuara bu yıl beşinci kez katılan Lise, “Her gelişimde sihirli çantam ve ruhum dolu olarak dönüyorum eve” diyor.

Betül Çakıroğlu
Gelibolu’da doğdum ve 2002 yılından bu yana İstanbul’da mimar olarak çalışıyorum. Kızımın doğumundan sonra çocuk kitapları tekrar hayatıma girdi. Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Fantastik kurgular ve mitoloji özel ilgi alanlarım. Göçebe, Karşılaşma ve Ayna Meselesi kolektif öykü kitaplarında öykülerim yayınlandı. Nevzat Süer Sezgin’in Yetişkinler İçin Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Atölyesi’ni bitirdim. Eksi 18 Edebiyat Açık Kürsü platformunda deneme yazılarımı paylaşıyorum. Yine Eksi 18 Edebiyat grubuna ait Kıpırtı Çocuk Dergisi’nde gönüllü olarak çalışmaktayım.


