Close Menu
    Son Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Salı, Temmuz 15
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Sevdalinkalar ülkesi: Bosna Hersek

      Şubat 7, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Çocuklar ileri dönüşümü eğlenerek öğreniyor

      Haziran 21, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Zeynep Sönmez’den Wimbledon’da Tarihi Başarı!

      Temmuz 3, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Peki biz neden hala kaçmıyoruz?

      Temmuz 10, 2025

      Gece Yarısı Kütüphanesi: Ya diğer olasılıklar gerçekleşseydi?

      Temmuz 8, 2025

      Haziran ayı için film önerileri

      Haziran 1, 2025

      Yaz ortasında melankoli: Slowdive İstanbul’a geliyor

      Şubat 20, 2025

      Arter’den avangart bir müzik festivali

      Şubat 11, 2025

      Borusan Quartet’in “Oda Müziğinin Ustaları” konseri ENKA Sanat’ta

      Şubat 10, 2025

      Öykü: Sessizliğin İçinde Nefes

      Temmuz 9, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      Öykü: Erik Ağacı

      Temmuz 7, 2025

      KEMAL TAHİR ROMANLARINDA KADIN İMGELERİ – III

      Temmuz 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      Pera Müzesi Yazar-Editör Sohbetleri’nde sanat tarihine müzecilik penceresinden bakış

      Şubat 20, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      2000 yılından sonra çekilen en iyi film hangisi?

      Haziran 29, 2025

      Telefon Kulübesi: Bir telefon, bir ses ve bir yüzleşme

      Haziran 26, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      Mühür: Gece Eşiği filmi yakında sete çıkıyor

      Haziran 17, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      şiir: küf lekesi

      Haziran 7, 2025

      Sinema ve tiyatronun dev buluşması: Emek ve Başarı Ödülleri

      Haziran 21, 2025

      “Bulaşıkçılar” yeni yorumuyla İstanbul, İzmir ve Ankara’da

      Mayıs 21, 2025

      Molière klasiği ‘Cimri’ye alaturka dokunuş

      Mayıs 19, 2025

      Kadıköy Oda Tiyatrosu “Kalabalık Fasıl” ile açılıyor

      Mayıs 12, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

      Temmuz 14, 2025

      Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

      Temmuz 12, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Ediz Dikmelik ile Sorgulayan Çocuklar: Çocuklarla Felsefe El Kitabı 

      Haziran 11, 2025

      Kilitli Hatıralar Kitabı: İstanbul’un altı ayrı dönemine tanıklık eden öyküler

      Nisan 19, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Çocukluk çağı, ilişkiler ve diktayı kitaplar üzerinden okumak

      Nisan 29, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Rüyanın kalemle buluştuğu kadın: Nazlı Eray

      Haziran 22, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

      Temmuz 11, 2025

      Sinan Saygı’nın yeni kitabı: İletişim Bir Süreçtir

      Temmuz 3, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • FELSEFECE VE…

      tan doğan: sap-saman

      Temmuz 14, 2025

      tan doğan: seğir[t]meler

      Temmuz 3, 2025

      on kırık iz!

      Temmuz 1, 2025

      noudelmann ile tan

      Haziran 27, 2025

      …ve …

      Haziran 25, 2025
    • SuareMag
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » HERA
    Betül Çakıroğlu

    HERA

    Haziran 1, 2025Yorum yapılmamış7 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email LinkedIn

    Betül Çakıroğlu

    Bir zaman önce. Bir yerlerde.

    Bu kılıkta burada olmayı sevmiyorum. Yürümek acı verici. Bir nehirden bile geçemiyorum diye düşünürken bir adam bana yardım etti. Nehirden geçtiğime mi yoksa fark edilmediğime mi sevineceğimi bilemedim. Belki benim kim olduğumu bilse yardım etmezdi, o yaşlı bir kadına yardım etmişti diye düşündüm. Unutmamak için adama adını sordum. Jason artık insanlar içinde yardımımı esirgemeyeceğim tek erkekti.

    Evi bulduğumda ayaklarıma bulaşan bu sıvı toprak kötü gözüküyordu. Kapıyı çaldım. Açan kadının karnına uzanıp, elimi teklifsizce üzerine koydum. Kadın konuşmadı. Ben de guguk kuşu başlı asamı diğer elimle havaya kaldırdım. “Kız” dedim ve ekledim. “Sakın korkma doğuma ben yardım edeceğim.” Hava bir anda yemyeşil oldu ve ben ağaçların arasında kayboldum.  

    Anda ya da her anda. Her şeyi gören yerde.

    Çok defadır gözlerimi kapadığımda çocukken koşturduğum o sarayda oluyorum. Zamanın kızı olarak biliyorum. İstediğim an oraya gidebilirim ama hayalini kurmaktan da hoşnudum. Burada ve bu anda olan işim bitince Tanrıların atası Okeanos’la, ana Tethys’i görmeye gitmeye karar verdim. Özlemleri tenime değen tuzlu su oldu. Burası kocaman, kimsenin beni sevmediği ve istemediği bir dağ. Hâlâ Tanrıların Kraliçesi olsam da kendimi öyle hissetmiyorum.

    Nemfler kendi neşelerinde boğulurken beni huzursuz ettiklerinin farkında olmadan odaya daldılar. Altın sandaletlerimi giymiş ve beyaz kılıcımı belime takmıştım. Beni mi seviyorlardı yoksa onlara ambrosia ile besleme mi diye bir an düşündüm. Bunu herkes bilirdi. Cevap basitti.Onlar sadece o balı ve kendilerini severdi. 

    “Onu getirdik Tanrıçam” diyen Nemf karşımda eğildi. Adını bilmiyordum. Callisto’dan sonra onların hiçbirinin adını sormamıştım. Ne zaman onlardan biri etrafımda dolaşsa Callisto’nun bana “Beni bu dünyadan al” diye yalvarması gelir aklıma. Nasıl anlatmıştı o adam bu hikâyeyi? Ben onu ayı yapmışım. Onu bir yıldız yapıp öyle kaçırdım bu dünyadan. Bilmesin kimse bilmesin. Zeus’tan kaçmak isteyenler bana sığınsın. Kötü ben olurum. 

    “Neden hep ben kötüyüm” dedim.
    Aslında kendi kendime bir soruydu ama cevap verdi. “Çünkü hikayeleri hep erkekler anlatıyor” dedi.
    Küstahça devam etti. “Siz anlatsanız nasıl anlatırdınız Tanrıların Kraliçesi.”
    Bu fikir hoşuma gitti. Anlattım.

    “Eurystheus erken doğmak zorundaydı. Yoksa annesine zarar verecekti. Herakles de geç doğmalıydı. Kadınları anlamak için o rahimde kalmalıydı. Bilinçlenmeden çıkması Alkmene’yi öldürürdü.”

    “Peki ya yılan?” Çoşkun akan ilkbahar nehirlerini andıran yüzü durgun bir göle dönmüştü. Bu halini sevdim. Oysa ben bu dağda kimseyi sevmem. 

    “Ben ne kadar sevmesem de Kronos’un kızıyım ve kadınların tanrıçasıyım. Bir kadına bir şey olmadan hissedebilirim. Herakles doğunca karısını öldüreceğini anladım. Çok güçlüydü. Ve böyle bir erkek beni korkuttu. Erkeklerde güç engellenemez deliliklere sebep oluyor.”

    “Yani Yüce Zeus’un oğlu olması bir sorun değil miydi?” Nemf sınırlarını aşmıştı. Hikâyeye devam ettim. Başlanmış bir şeyin sonu olmalıydı. Dinleyicim sadece bir avuç Nemf olsa da devam ettim.

    Tanrıların Tanrısı. Konu asla onun sadakatsizlikleri değildi. O büyümek istedi. Bunun için yaptıkları benim tüm gerçeklerime aykırıydı. Konu bendim. Düştüğüm durumdu. Evliliği savunurken ki çaresizliğim. Ben gökyüzüyüm. Herkesin bağlı olduğu ve en yüce olanım. Toprak yani kardeşim Demeter ne kadar uğraşırsa uğraşsın o tohumu çatlatmak benim yağmuruma bakar. Zeus ben izin vermesem o şimşekleri alabilir mi? Yağmur çok olur ekini çürütürüm, az olur kuruturum. İnsanlar bana muhtaç. Zeus’un aptal şimşeklerine değil. Gökyüzümü ona ben verdim. İşte ben buyum. Her istediğini kocasına veren kadınların Tanrıçası. Zeus’un hem kardeşi hem karısıyım ama ondan vazgeçtim. O benden değil. Çünkü ayrılması gökyüzüne veda anlamına gelir o yüce Zeus ondan vazgeçemez benden. Tek yapabildiği beni kötü göstermek. Gökyüzü Tanrıçasıyım. Kadınların ve evliliğin Tanrıçasıyım. Tanrıların Tanrıçasıyım. Titanların başı Kronos’un evladıyım. Tıpkı onun gibi. Onun dengiyim. Hikayeler de hep haksız olmaktan sıkıldım.

    İnsanlar inanmak istedikleri sözler başkalarının ağzından çıkarken yalan olduğunu bilemeyecek kadar acizler.

    Kim olduğumu ben biliyorum. Siz de bilin. Şimdi o nerede?”

    “Sunak odasında Tanrıçam.”

    Konuşmak iyi gelmişti. Sunak odasına doğru giderken beni sevmeyen oğlum Hephaistos’u gördüm. Ben de onu sevmiyordum. Çünkü onu gördükçe kendi kibrimle karşılaşmış oluyorum. Bazen aynaya baktığımda onun suratını görüyorum. Yapabildiğim bu kadar işte diye üzülüyorum. Oysa onu ben yaptım diye böbürlenmek için şekillendirmiştim. Olmadı. Aklıma onun o sevgiyi değersiz bir zevk olarak sunan karısı geldi. Düşünceler her adımda kafama doluştular. Aptal Paris’e kocaman bir kıta vadetmişken, gidip en güzel kızın sevgisini seçmişti. Sonra da burunları pislikten çıkmamıştı. Olan Truva’ya olmuştu. Akhaların tarafında olan Tanrılarla güçlü bir birlik olmuştum. Zeus’a her konuda karşı olmak hoşuma gidiyordu. Zorla evlendiğim kardeşim, kocam olmuştu. Düğünümüz Dünya’nın en batı ucundaki Hesperidler Bahçesi’nde olmuştu. Herkes hediyeler sunmuştu. Kardeşim Hades ilk ve tek kez yeraltı dünyasını terk etmişti. Bana beyaz kılıcımı düğünde hediye etmişti. Kılıca bakıp bazen Hades’le konuştuğumu hayal ediyorum. O farklıdır. Her zaman adildir. 

    Alkmene ile konuşmak istediğimde beni kabul etmişti. Ona seslendim. 
    Alkmene sen güzel ve akıllı bir kadındın, dedim. Bir ölüydü aslında. Bir yarı tanrı için mükemmel bir anne. Ne diyebilirim ki haklı Zeus. Şimdi öldün. Ve Zeus seni tüm sevgisiyle Girit Ada’sına gömdü. Oğlun Herakles çok güçlü. Onun bir kadına daha zarar vermesine müsaade edemem, beni anla, dedim. O sadece anlıyorum dercesine baktı gözlerime. Ölüler de bizim gibi zamanı tutabilirdi. Anladığından emin olduğumda ben de ilk ve son kez gittiğim yer altından ayrıldım. 

    Düğünü düşünen düşünceler yer altına gömülmüş, oradan da Olimpos’a tırmanmıştı. Bu dağdaki tahta oturduğumda Zeus’un benim bütün değerlerime ters davranacağını biliyordum. Ben evlilikleri koruyan, eşleri kutsayan ve zina yapanları cezalandıranken o beni sürekli sırtımdan vuruyordu. Ona evlenmeden saymıştım yattığı ölümlü ve ölümsüz kadınları. O da tatlı sözleri ile nasıl da kandırmıştı beni? Kendimi suçlamaya başladığım iç çatışmadan kurtulmak için, kafamı sallayıp saçımdan bir tavus kuşu tüyü aldım. Ona bakarak zamanda kendimi sabitledim. Yoksa düşünceler çarpışmasında yorulacaktım. Oysa yapacak bir işim vardı. 

    Sonsuza uzanan dev mermer sütunun oluşturduğu koridordan süzülüp geçerken zemindeki yansımamda Rhea’nın gözlerini gördüm. Ürperdim. O olmaktan o kadar kaçmıştım ki toprağı kardeşime bırakıp çıktım gökyüzüne. Ben o değildim. Sunağın soğuk mermerine dokundum. Parmak uçlarımdan kalbime çıkan soğukluk mermerden miydi? Yoksa annesizlikten mi diye düşündüm. Neler görmüştü bu sunak? Kendi tanrıçalığına yakışan yakışmayan bir sürü sunu. Şu anda orada yatan kadın en büyük armağanıydı. 

    Onun çocuklarını öldürdüğümü söyleyenler için hikâyeyi baştan yazacağım. Onu bir bakışımla yok edebilirim. Yapabilmek hem de her şeyi, bu benim. Yine de yapmamayı tercih ediyorum. Bu çocuk doğarsa o asla kimseye zarar vermeyecek biliyorum. Doğamazsa bir canavara dönüşecek. 

    “Lamia korkma” dediğimde daha çok korktu. 
    “Beni korumadın Kadınların Tanrısı” diye çığlıklar atıyordu. Herkes kaderini yaşıyordu. Ben belli düğümleri çözebilirdim. Kendimi İo’yu kaybettiğimdeki gibi çaresiz hissetim. Erkek hikayeciler ne demişti? Ben onu kıskanmışım, ineğe dönüşmüş sonra sinek musallat etmişim. Ben sadece rahibemi korumak istedim. Zeus onu inek yaptığımda artık ona dokunmasın istedim. Başına Argos’u koydum. Yine de koruyamadım. Öldüğünde onu nehir tanrıçası yapan kimdi acaba? Bunu anlatsam da onun koruyamamanın gerçekliği benim için elim bir hadise. İnsanlar neye inanırsa inansın diyorum ama bazen de içim acıyor. Lamia’ya yardım etmek isterken o benden nefret ediyor. 

    “Lamia bu sefer olacak. Ben Kadınların Tanrıçası yanındayım” dedim. Çığlıklar atan kadına bir şey anlatmak zordu. Benden korkuyordu. Nemflerden birine kızlarımı çağırmasını söyledim. Eileithyia, kızım Doğum Tanrıçası’ydı. Sağımda durdu. Hebe salona girdiğinde soğuk mermerler ısındı. Etrafında bir sürü Nemf vardı. İksirlerle doldurduğu bir banyoyu taşıyorlardı. Solumda durdu. İkisinin de elini tuttum. Lamia’yı banyoya yatırdık. Hebe getirdiği iksirlerden içirdi. Eileithyia doğum için karnına bastırıyor, nefesine nefes oluyordu. Kızımın bana benzeyen öküz gözleri vardı. Heyecanlandığında daha çok büyürdü. Ben de Lamia’nın elini tuttum. Bu doğum olmalıydı. Suyun rengi kırmızıya boyandığında kızımın ellerinde bir bebek vardı. Ağladı. Sunak salonundan tüm dağa yayılan bir sesti. Benim için söylenen kötülüklerin sonuydu bu ses.

    Sebeplerimin erkekler tarafından üzeri çizilmiş, bana ait olmayan sonuçlara yaftalanmıştım. İnsanlık kadınlıkla yükselecekken düştükçe düşmüştü. 

    Lamia çocuğunu kucağına aldığında zamanda bir kırılma oldu. Zeus bir canavar yaratıp acımaya çok meraklıdır. Ben bu anda bunu bozdum. Mutluluğum ona inadımdan değil, bir kadını kurtardığımdan aslında. 

    Odama geçtiğimde yorgundum. Lamia’nın daha önce ölen bir sürü çocuğu gibi bunu da kaybedeceğimizi düşünmüştüm. Zambak kokuları burnuma dolduğunda anladım o kız yaşayacaktı. Ve o kokuyu bebeğe üfledim. Lamia kızının adını Lilium koydu. Çok yaşa bebek diye geçirdim içimden kendimi kocaman yatağa atarken. 

    Gökyüzünde asılı yedi kardeşe bakıp selam verdim. Taygetesen efsanevi kralın annesiydin. Sen bile bu dünyada onunla olmak istedin. Ondan baban Atlas’ın yanına gitmek istedin. Ellerimle koydum seni ve kardeşlerini oraya. Rahat edin diye. Tüm diğer kadınlar gibi dedim ve gözlerimi kapadım.

    Rüyamda baba Okeanos’la, ana Tethys’in sarayında oradan oraya koşturan küçük bir kızdım. Annesinden babasından uzakta ve mutlu. Onları bir an önce ziyaret etmeliydim. 


    Betül Çakıroğlu, Gelibolu’da doğdu. Mimarlık eğitimi için geldiği İstanbul’da kızıyla birlikte yaşıyor. Mimarlık bir yana edebiyat sevgisi bir yana diyen yazar her zaman çantasında taşıdığı kitaplarından vazgeçmiyor. Çocuk kitapları yazma, çocuk kitapları editörlüğü, çocuk ve gençlik edebiyatı başlıklı çeşitli atölyelere katıldı. Yazarın ilk kitabı Kumdan Hayaller olsa da kollektif kitaplarda öyküleri ile ve editörlük yaptığı kitaplarla da okuyucu ile buluştu. 

    YAZARIN DİĞER YAZILARI

    SuareMag – Mayıs 2025
    Betül Çakıroğlu direnmek haziran sevmek suaremag yazar

    Related Posts

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025 FELSEFECE VE...

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025 Edebiyat

    Susan Sontag: Estetiğin, Direnişin ve Düşüncenin İzinde

    Temmuz 11, 2025 KÜLTÜR - SANAT

    Peki biz neden hala kaçmıyoruz?

    Temmuz 10, 2025 Edebiyat
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025 FELSEFECE VE...

    ya da “yazar”, yazan ve… * yazar hep ‘yaz’, ömrün kış olsa da! * ne…

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025

    Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

    Temmuz 12, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    Esra Yazdıç Demir ile renklerden edebiyata, kokulardan müziğe…

    Şubat 27, 2025 Betül Çakıroğlu

    Institut français 2023 Çeviri Ödülü Siren İdemen’in oldu

    Ekim 20, 2023 Kitap

    Mobilet’te yaz ritmi sürüyor: Ağustos etkinlikleri

    Temmuz 21, 2023 Etkinlik
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    tan doğan: sap-saman

    Temmuz 14, 2025

    Kızıl Kısrak: Ursula K. Le Guin’den üç öykü

    Temmuz 14, 2025

    Sahilde Kafka: Kader, kimlik ve bireysel yolculuğumuz

    Temmuz 12, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.