Close Menu
    Son Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Çarşamba, Aralık 3
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      1 KAVRAM 10 DÜŞÜNÜR: Varoluşun On Yüzü

      Ağustos 2, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Zeytin Kokulu Memleket: Ayvalık

      Ağustos 20, 2025

      Sayım Çınar ile Kopenhag’da Kültür-Sanat 

      Ağustos 9, 2025

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Nihal Gündüz’den ‘makarna’ ile ‘Çevre Krizi’ fotoğrafları

      Ağustos 15, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Antakya Film Festivali başladı

      Kasım 24, 2025

      Sinem Çelebioğlu‘ndan çocuklar için; Dağın Kızı 

      Kasım 20, 2025

      Fethiye Uluslararası Film Festivali başlıyor

      Kasım 4, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Geçmişten günümüze atların tarihteki yeri: ‘Akıncılar, Hükümdarlar ve Tacirler’

      Kasım 27, 2025

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Sayım Çınar ile kitap dünyası

      Kasım 26, 2025

      Tame Impala Barış Manço hayranı!

      Ekim 22, 2025

      “Pekinel Uluslararası Masterclass” 6-12 Eylül’de AKM’de

      Eylül 5, 2025

      Sazakan’dan ilk tekli: AnatolianBlues

      Ağustos 17, 2025

      Ayın Şarkıları: Ağustosta ne dinleyelim?

      Ağustos 1, 2025

      Toz Zerreleri

      Temmuz 24, 2025

      Dönüşümün Hafifliği

      Temmuz 24, 2025

      Tuğlayı Fark Etmek

      Temmuz 24, 2025

      Yaşama Dair

      Temmuz 24, 2025

      Río Sur, Pera Müzesi’nde

      Ekim 16, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025

      Sinematek/Sinema Evi yeni programını duyurdu

      Ekim 21, 2025

      Weapons: İzleyicisini duygusal ve zihinsel olarak zorlayan bir korku filmi

      Ekim 11, 2025

      Erin Brockovich: Mini etekli, topuklu ayakkabılı bir varoluş hikayesi

      Ekim 8, 2025

      Şiir: Kapandık kaldık içimize 

      Temmuz 18, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      Tiyatro Tales’ten ilk oyun: Macbeth’in Cadıları Bir de Bizden Dinleyin

      Kasım 26, 2025

      Gergedanlar AKM Sahnesi’nde

      Kasım 26, 2025

      “Çiçekçi Sokağı”, 1 Kasım’da Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde

      Ekim 27, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

      Aralık 3, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

      Aralık 1, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor

      Eylül 25, 2025

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Yolda Olmak, Var Olmaktır

      Ağustos 9, 2025

      Maria Anna Mozart

      Temmuz 20, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      DENİZ GİBİDİR GÖKYÜZÜ

      Aralık 1, 2025

      ZİNDAN ADASI: İNKAR MI? KOMPLO MU?

      Aralık 1, 2025

      DÜNYANIN SONUNA YOLCULUK

      Aralık 1, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • SuareMag
    • Suare Öykü
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » RHODA: EBEDİ YABANCI, EDEBİ YALNIZ
    Nilgün Karataş - SuareMag

    RHODA: EBEDİ YABANCI, EDEBİ YALNIZ

    Aralık 1, 2025Yorum yapılmamış7 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Email
    henize Nilgün Karataş
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email

    H. Nilgün Karataş

    Bir ses duyuyorum. Cik, cik, cik, cik; yükselip alçalıyor.

    İlk cümlesi buydu okuduğum. Siz onu bir leğen sudaki çiçeklerin yapraklarını bir öne bir arkaya sallarken düşünün. Diğer çocuklar okulun bahçesinde koştururken, o suların içinde bir dünya yaratıyor.

    Tüm gemileri beyaz.

    Ne gül hatmilerinde ne de sardunyalarında kırmızı taç yapraklar istiyor. Onun istediği; beyaz taç yaprakların leğenin içinde dalgalanması. Artık kıyıdan kıyıya yüzen bir donanması var. Boğulan bir denizciye sal olsun diye bir dal atacak. Bir taş atıp denizin derinliklerinden çıkan baloncukları görecek. 
    Kısacık bir özgürlük anı.

    Tüm düşen taç yapraklarını topluyor ve yüzdürüyor. Bazılarının içine yağmur damlaları serpiştiriyor. Buraya bir de deniz feneri ve kraliyet halısı çiçeği başı konduruyor. Ve kahverengi leğeni yanlara doğru sallayıp gemilerinin dalgaların üzerinde ilerlemesini sağlıyor. Bazıları batacak. Kimi hızla kayalıklara vuracak. Biri yalnız başına ilerliyor. O onun gemisi. Deniz ayılarının kükrediği ve sarkıtların yeşil zincirler sallandırdığı buzlu mağaralara doğru gidiyor. Dalgalar yükseliyor; tepeleri kıvrılıyor; direklerin ucundaki ışıklara bak. Tüm gemiler yayıldı, battı; onun gemisi, dalgayı tırmanıp fırtınanın önünde ilerledi ve adalara ulaştı; papağanların ötüştüğü, sürüngenlerin…

    O küçük, sığ suyun içinde gördüğü şey, dünyaya açılan bir pencere değil; dış dünyanın gürültüsünden kaçabileceği gizli bir sığınak. Daha o yaşta bile, gerçeklerin sertliğinden kaçmak istiyor, zihninin kurduğu yumuşak akıntılara meylediyor.

    Zihni onun gerçek evi ama aynı zamanda görünmez bir hapishane. İnsanların arasına karıştığında, sanki cam bir perdenin arkasından hayatı izliyormuş gibi hissediyor; bir bakış, bir soru veya masum bir çağrı bile kalbinin kıyısında keskin bir acı bırakıyor. Onun bir yüzü yok, başkalarının var…

    Korktuğu şey, insanların kendisi değil; onların arasında eriyip, zaten zor kurduğu benliğini tamamen kaybetme fikri. Böyle anlarda sanki zihninin içindeki başka bir ben konuşuyor: “Yalnızlığım bozulursa ben, ben olur muyum?”

    Bir başka gün yatağına uzanıyor, batmamak için. Her şey yumuşak ve eğiliyor. Duvarlar ve dolaplar beyazlıyor; soluk bir camın parladığı tepesindeki sarı karelerini eğmişler. Zihni artık onun dışında, dökülebilir. Armadalarının yüksek dalgaların üzerinde salındığını düşleyebiliyor. Zorlu münasebetlerden ve çatışmalardan uzaklaştı. Beyaz kayalıkların altında tek başına açılıyor Ah, ama batıyor, düşüyor.

    Çocukken başlayan bu iç dalgalanması, büyüdükçe daha görünür hâle geliyor. Arkadaşları güneş altında koşarken, cıvıldarken o çoğu zaman bir pencerenin önünde, dışarıdaki gölgelerin yer değiştirişini seyrediyor. Bir yaprağın titremesi, duvarda uzayan gölge, bulutların ağır ağır kayışı… Hepsi onda yabancı bir tedirginlik uyandırıyor. Parmaklarının ucunda tuttuğu dünya; her zaman kaygan ve kırılgan.

    Dünyanın kurallarını öğrenmeye çalıştı elbet. Yanlış yapmamak için diğer kızların giyimine, duruşuna, ses tonuna dikkat ediyordu. Birinin ışıltısını diğerinin doğallığını taklit etmeye çabaladı, ne kadar uğraşsa da kendi kimliği, leğendeki hayal gemileri gibi bir dokunuşla dağılan yansımalar olmaktan öteye gidemedi. 

    Hayatta kalmanın yolunu taklit etmek sanmıştı, yanılmıştı. Ne kadar denese de bu taklit, hiçbir zaman gerçek bir aidiyete dönüşmedi. 

    Koca bir metnin içindeki yarım kalmış cümle gibiydi. Ne başladığı yere ait hissediyordu kendini ne de sözün gideceği yeri biliyordu. 

    Yine de sevdi onları, bağ kurmayı denedi. Biri sevdi onu, karşılık vermek istedi. Ona karşı hissettiği çekim hem çok derindi hem de ürkütücü; yaklaşmak isterdi ama bunu yaparsa kendinden bir parça daha kaybedeceğinden korkuyordu. Birine yanaşmak demek, kendi içsel karanlığını görünür kılmak demekti… 

    Görünmek istemiyordu ki o.

    Bu yüzden ona uzanan elleri tutamadı, yalnızlığın dehlizlerinde dolaşmayı yeğledi. Zaman ilerledikçe hayat, onun üzerinde dalga dalga kapandı; o ise bu dalgaların arasında, kendine ait olmayan bir odada duruyormuş gibi daha da yalnızlaştı.

    Nadiren iki şey ona soluk aldırırdı: Müzik ve ölüm düşüncesi. Bir akşam opera salonuna girdiğinde, salonun karanlığı ve sahnedeki seslerin yükselişi onun içine bir bütünlük duygusu serpmişti. Sanki ilk kez bir dalgaya karışıyormuş gibi. Ama müzik bittiğinde… boşluk… bir tür sessiz çöküşe dönüş… 

    Hangi besteydi acaba? Hâlâ merak eder dururum… 

    Neden müziğe adamadı da kendini, içindeki senfoni daha mı ağır bastı acaba? Başka bir sesin duyulmasına izin vermeyen besteler mi çalıyordu zihninde? 

    Dünyanın ona biçtiği rolleri taşımaktan, başkalarının ritmine ayak uydurmaktan, görünmez kalabalıkların arasında yürümekten yoruldu bir yerlerde: Bir sabah, arkasında hiçbir açıklama bırakmadan, iç sesine doğru son bir adım attı. Kayboldu. Dalgaların içine karışarak ortadan kayboldu.

    Yoksa beyaz gemiler onu alıp, kendi kurduğu o öte dünyaları mı götürdü?

    Kimse onun intihar ettiğini söylemedi,  Virginia da yazmadı bunu. Ama ben biliyorum, Rhoda’yı tanıyan herkes biliyor ne yaptığını. Tanıyoruz onları: Suya yürüyen kadınlar.

    Bu anlatının adsız kadını, Virginia Woolf’un Dalgalar (Dalgalar (The Waves)[1] romanında ortaya çıktığında, onu yazarın gölgesi olduğunu anlamıştım. Benzer sonları mıydı bana bunu hissettiren, her şeye rağmen kendini koca dünyaya sığdıramayışları mıydı yoksa? 

    Zihni onun gerçek eviydi, aynı zamanda görünmez bir hapishane. İnsanların arasına karıştığında sanki görünmez bir camın arkasından, yaşamı seyrediyormuş gibiydi. Birisinin ona bakması bile ürpertirdi onu; eleştiriden, yanlış yapmaktan, sorulardan, bakışlardan korkar mıydı? Korkunun kendisi değil, korktuğu şeye dönüşme ihtimali olmalı onu asıl tüketen. 

    Ama kimsenin görmediğini de görürdü: Bir yaprağın titremesi, göğün ton değiştirmesi ya da bir gölgenin uzayıp kısalması…

    Bir karakterin trajedisini anlatmak için yazılmadı bu yazı, Woolf gibi narin bedenlerinde taşıyamayacakları kadar kırılganlık, sessizlik, duyarlılık taşıyan kadınlara bir selam çakmaktır niyetim. 

    Dalgaların’ın altı anlatıcısının -Bernard, Neville, Louis, Jinny, Susan ve Rhoda- en içe dönük, en kırılgan ve en dünya dışı karakteriydi o. En utangacı diyemeyiz yine de… Sadece insan kalabalıkları, konuşmalar, ritüeller onun için anlaşılmaz bir oyun gibiydi. Tek sığınağı hayal gücüydü. Sınırsız hayal gücü. Ya bizim hayal gücü dediğimiz şey başka bir dünyanın izdüşümüyse… 

    Bu dünyaya ait olmayı denedi demiştim değil mi? Hem sevilmeyi istedi hem de hiç görünmemeyi.

    Varoluşun hafifliği.

    Benliğin sürekli çözülüp dağılması.

    Yokluğun huzuru.

    Yaşamın geçiciliği. 

    Ona göre hiçbir şey kalıcı değildi; her an bir sonrakinin için de eriyip gidiyordu. 

    Onun kayboluşunu ne bir teslim oluş ne de doğaya dönüş gibi okumamalıyız; o bu dünyaya ait olmayan bir bilinçti.

    Rhoda bu dünyaya yerleşemeyen, biçim bulamayan bir bilinç hali. Dilin, benliğin, gerçekliğin dışında, kendi içsel okyanusunda yaşayan biri. Belki de o Woolf’un kadınlık, duyarlılık ve varoluş üzerine yaptığı deneyin en radikaliydi. 

    Ebedi yabancılar tanır birbirini; edebi bir yalnızlık şifre gibidir onlar için. 

    Ne zeka oyunları, ne lafbaz cümleler, ne hırslar ne de başarılar anlam taşımaz. Sizin gerçek dünyanız karmakarışık olabilir, onların zihinleri yoğundur; sizin gerçeklerinizle uğraşamayacak kadar. Rhoda da korktuğu için değil, dış dünyayı anlamlandıramadığı için geri çekiliyordu. Ebedi yabancılar aslında eleştirilerden yorumlardan korkmazlar, sadece anlamlandıramazlar. Rhoda’nın insanlardan kaçışı da yalnızca utangaçlıktan değil, dış dünyanın anlamsızlığından kaynaklanıyordu.

    İç dünyaya çekilmekten söz edilince, akla hep bir dinginlik alanı gelir; oysa biçimsiz, sınırsız, kontrol edilemeyen, akışkan bilincin yuvasıdır orası. Tam da bu nedenle olmalı Woolf’un bilinç akışı tekniği Rhoda’da en uç biçimine ulaşır. Düşünceler nesnel bir kronoloji izlemez, metaforlar mantığın önüne geçer, duyumsanan her şey başka bir şeye dönüşür.

    Bu yüzden Rhoda’nın en karakteristik hareketi, arkadaşları arasında bile pencereden dışarı bakmasıdır. Pencere hem bir sınır hem bir korunaklı yer gibidir. Dış dünyanın tehditkâr karmaşasını camın ardından izleyebilir ama ona dokunmaz. Rhoda, bakar ama dış dünyaya katılmaz.

    Bernard’ın final monoloğunda söylediği sözler Rhoda’nın kendini bir uçurumdan aşağı bıraktığını düşündürür bize… Dibinde deniz… Rhoda’nın bize söz ettiği su birikintisinin büyümüş hâli değil de nedir? 

    Her insan bir iz bırakır giderken, zamanla silinse de geride kalır bir şeyler. Moments of Being.2 Rhoda’dan kalan izler; yokluğun türlü biçimleri. Onun bıraktığı iz; çocukluk hayallerinin bir gün mutlaka gerçekleşeceğine bizi inandırmasıdır. 

    Artık biliyoruz ki mümkündür; bir leğen sudan geçerek okyanusa yürümek… 

    1 Virginia Woolf, The Waves romanını 1929–1931 yılları arasında kaleme almış ve eser 1931’de yayımlanmıştır.

    2 Moments of Being (Varoluş Anları);Virginia Woolf’un kendi el yazısıyla kaleme aldığı otobiyografik metinlerde kullandığı kavram. Gündelik yaşamın akışı içinde birdenbire ortaya çıkan yoğun farkındalık ve “gerçeklik” anlarını ifade eder. Moments of Being adlı kitap da, ölümünden sonra yayımlanan bu metinlerin bir araya getirildiği koleksiyondur.


    Nilgün Karataş, İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Henüz öğrenciyken çalışmaya başladı, Milliyet, Dünya, Akşam, Günaydın, Business Week Dergisi ve Hürriyet’te gazetecilik yaptı. İlk romanı Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar’ın yanı sıra birçok kolektif kitapta öyküleri yayımlandı. Bianet, Yeni Sinema Dergisi ve Suare Dergi’de yazıyor. İkinci üniversite olarak da felsefe okuyor.

    YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Related Posts

    SuareMag Aralık

    Aralık 1, 2025 Manşet

    Ayın Kitapları: Aralık ayında ne okuyalım?

    Aralık 1, 2025 Ayın Kitapları

    Ayın Filmleri: Aralık ayında ne izleyelim?

    Aralık 1, 2025 Ayın Filmleri

    Ayın Şarkıları: Aralık ayında ne dinleyelim?

    Aralık 1, 2025 Ayın Şarkıları
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025 Kitap

    Margaret Atwood’un “Kalpten” adlı şiir kitabı Doğan Kitap tarafından Nuray Önlüoğlu çevirisiyle okurla buluşturuldu. Margaret…

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    Odeabank’tan ‘İlber Ortaylı ile Cumhuriyetin 100 Yılı’ podcasti

    Ekim 27, 2023 Haber

    İlerleyen yaşlarda ortaya çıkabilen yeni sağlık sorunu: Sarkopeni 

    Nisan 30, 2022 Uncategorized

    Kurmacalarda rüyaların izinde

    Mart 31, 2025 Arzu Kurt
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.