Elçin Çakmak
1
Bir ağacın olsa deseler, düşünmeden seçerdim zeytin ağacını. Sadece verdiği meyveleri yüzünden değildir seçimim. Seçerim, çünkü;
Yüzlerce yılın izini barındırdıkları için.
Bıkmadan, usanmadan yine yeniden yarattıkları, azmi için.
Kökleriyle toprağı sarışı, gövdesiyle zamana meydan okuyuşu için.
Gölgesine sığınan herkesi aynı cömertlikle misafir edişi için.
Yüzyıllar sonra bile yeniden filiz verecek umudu olduğu için.
Her yaprağında saklı olan sabrı, direnci için.
Savaşlara yenilmediği için.
Barışı, dostluğu simgelediği için.
Bitişi ölümü değil yeni başlangıçları doğurduğu için.
“Bir ağacın olsa,” diye sordular. “Seçme beni,” diye fısıldadı zeytin ağacı. Duydum ki kırgınmış bizlere. Doğanın yıkamadığını, yıkmak istediğimiz, onları evlerinden alı koyup, taşıyacağımız için. “Ama,” dedim. “Seçme beni,” dedi, fısıltısını rüzgâr aldı götürdü. Güneşin kavurup yakmadığını, yaktığımız için. Söyleyecek sözüm yok.
Affet bizi zeytin ağacı.
2
Uzandığı tepenin üstünden daha da yükseklere dikmişti gözlerini Ali. Arada bir geçen kuşlar bugün hiç uğramamıştı. Çıt çıkmıyordu. “Ruhsuz bir gün,” diye iç geçirdi. Yapacak başka bir şey yoksa o da en sevdiği şeyi yapabilirdi. Gözlerini kapattı ve kendini uykuya bıraktı.
Duman. Burun delikleri titredi.
Çığlıklar. Parmakları kulağını kaşıdı.
Helikopterin sesi ve su damlası. Göz kapakları huzursuzca kırpıştı.
Gözlerini açmak istiyordu ama öğlen uykusu hep böyle sersem ediyordu insanı. Ağzının kenarından sızan salyasını hissetti.
Bu dayanılmaz koku? Anız sezonu gelmemişti. En nihayetinde uykunun esaretinden kurtulduğunda sesler belirginleşti. “Ne oluyor yahu?” Kalkma zahmetine girmeden gözlerini açtı. Aralarda mavilikler olsa da gri bir örtü araya set çekmişti gökyüzüne. Altından su akıta akıta geçen bir helikopteri takip etti mahmurları. Uzağa gitmesini bekledi ama hemen yanı başındaki tanıdık arsaya açıldı sular.
Hızla yerinden doğruldu yerinden, göbeğine bıraktığı zeytin çekirdekleri etrafa saçıldı. Tepenin başına koştu. Ah gelmez olaydı. Gözlerini yumruğuyla ovaladı, belki hâlâ rüyadaydı. “Öyledir, öyledir,” diye düşündü. Düşündü düşünmesine ama gözleri annesini, dizlerinin üstünde salınırken görünce daha fazla kalamadı kendi balonunun içinde. Kısa bacakları yokuş aşağı koştu. Her “Ana, “diye bağrışında doldu ciğerlerine zeytinliğin dumanları. “Baba,” dedi ileride alevlerin arasına giren adama.
Günlerce savaştılar alevlerle. Yedinci günün sabahı sönene kadar. Her köylü bıraktı kendini, sağ kalabilen bir zeytin ağacının altına. Ali elindeki pet şişeyi dudağına götürdü, içemedi. Döktü suyu minik fidanın altına.
Zeytin ağaçlarını seviyordu. Çünkü ne olursa olsun onlar insanı affederdi.
3
Puglia, İtalya’nın güneyinde, asırlık zeytin ağaçlarına ev sahipliği yapan bir bölgedir. Elli milyondan fazla zeytin ağacını barındıran bölge aynı zamanda ülkenin en büyük zeytin yağı üreticisi konumundadır.
Halen bölgede gezilecekler listesinde yer alan zeytin ağaçları 2013 yılında bir salgınla sınanmıştır. Xylella fastidiosa adlı ölümcül bir bakterinin istila ettiği zeytin ağaçları hızla kurumaya başlar. Önlenemez bakteri yüzünden bölge haklı aile mirası binlerce ağacı kesip, ateşe vermişler. Yüzlerce ölen ağaç arasında biri ayakta kalır: Il Vecchio Gigante – Yaşlı Dev.
Kimi kaynaklara göre, Yaşlı Dev’in kökleri Bizans İmparatorluğuna kadar dayanır. Rönesans’a, yüzlerce krala, bölgede farklı krallıklara, savaşlara tanıklık etmiş bu ağacın ayakta kalması kimseyi şaşırtmamıştır. Hikayesi bakteriyle bile bitmeyen bu ağaç, kendi türünün ölümlerine de umut olur.Gövdesi ve dallarından alınan numuneler, hastalıklara dayanıklı türlerin yetiştirilmesi için incelenmiş ve sonucunda dirençli ağaçlar yetiştirilmiştir.
Bugün o ağacı yakından görme şerefine nail olan bir insan, bilmelidir ki doğa ne olursa olsun bizim ondan aldıklarımıza karşı yine de cömerttir.
Sizi affettim.

Elçin Çakmak Erarslan, İstanbul’da dünyaya geldi. FMV Ayazağa Işık Lisesi’nden mezun olduktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’nde İktisat okudu. Londra’da yaptığı stajın ardından Türkiye’ye dönerek aile şirketinde çalışmaya başladı. Bu süreçte Galatasaray Üniversitesi’nde Pazarlama ve Lojistik Yönetimi yüksek lisansımı tamamladı. Halen profesyonel iş hayatını ve yaşantısını İstanbul – Almanya arasında sürdürüyor. Edebiyat Atölyesi Dergisi 2023 Öykü Yarışmasında üçüncü olan Eraslan, yazı çalışmalarına da devam ediyor.


