Uzaktan çalışma sistemi evlerde olduğu gibi plajları da ofise çevirdi. Artık şezlongta, havuz başında bilgisayarıyla oturanlar, gezerken bile telefonunu ellerinden düşürmeyenlerle sıkça karşılaşmak mümkün. Ancak uzmanlar sadece bedenin değil zihnin de tatile çıkması gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor. Tatilde gezmenin ve eğlenmenin yanında dinlenmeye de zaman ayırmanın son derece önemli olduğunu belirten Hanersman Danışmanlık Kurucusu, Yazar Ecehan Ersöz, “Buna fiziksel dinlenmenin yanında zihinsel dinlenme de dahil” diyor.
Hem vücudu hem zihni yeni çalışma dönemine hazırlamak gerektiğini belirten Ecehan Ersöz, şu noktalara dikkat çekti: “İşin aslında ise zihinlerimiz bedenlerimizden daha yorgun. Bir günde çoğumuzun gerçekleştirdiği fiziksel aktivitenin onlarca katını gerçekleştiriyor beynimiz. Bu yüzden zihni dinlendirmeye ihtiyacımız oldukça fazla. Bu anlamda zihnimize ‘aşırı veri yüklemesi’ yaşadığımız dönemde zihnimizin bu artan veri yüküyle baş edebilmesi için dönem dönem sakin kalması gerekiyor Uzaktan çalışmada tatil ve iş bir arada yürütüldüğünde çalışma süresi normal çalışma dönemine göre sınırlandırılmalı. Hem zihin hem beden beraber tatile çıkmalı.”
Tatilin hakkını verin
Fiziksel yer değiştirme yaşanıp tatile gidilse de zihin iş modunda kalmaya devam ederse tatilden alınacak verimin düşeceğine dikkat çeken Ersöz, şöyle konuştu: “Kısa bilgi ihtiyaçlarına dair iş yeri iletişimi kurulabilir. Fakat gün boyu mail trafiği, rapor hazırlama ya da iş telefonları rutini asla sürmemeli. Tatilin hakkını vermek lazım. Tatilde istediği kadar serbest zamanı kalmayan çalışanlar mutsuz oluyor bu da iş yerine tepki yaratabiliyor. Aynı şekilde senenin yorgunluğunu atamamış şekilde iş yerine dönen çalışan dönüşte de verimsizlik yaşayabilir. Çalışanlar tatilde olduğunu hissedebilmeli, hakkı olan tatilin hakkını verebilmeli. İlaveten tatilin akışına odaklanmış kişilerde işle ilgili konularda konsantrasyon kaybı da olabilir. Bu da iş verimini düşürebilir.”
Psikolojik baskı yaratıyor
Eskiden işten çıkıldığında işle ilgili konuların ofiste kaldığını hatırlatan Ersöz, şu değerlendirmeyi yaptı: “Hatta eve iş getirme diye bir kavram vardı. Şimdi iş zaten bizimle birlikte her yere kendiliğinden geliyor. İşi yanımızda taşıyoruz resmen. Çoğu çalışma alanında her bilgiye akıllı telefonlardan erişebiliyoruz. Bu da 7/24 muhatap durumunda olmamıza yol açıyor. Bu birçok alanda kolaylık ve hız sağlarken bir diğer yandan da psikolojik baskıya yol açıyor. Sürekli mail mi geldi, mesaj mı geldi, şu kişiyi aramalıyım, bir şeyler araştırmalıyım şeklinde döngüsel bir durum mevcut. Bir yerde bunu kontrol etmek lazım. Tamamen kopmak mümkün olmasa da belirlenecek bir süre içinde işle ilgili kontrolleri yapıp tatilin akışına geri dönülmeli. Çok acil konular olabilir, öyle durumlarda da iş yerinin akışını kesintiye uğratmamak gerek.”