Demet Çaltepe
YEŞİL BALIKLI KIZ
İnce, uzun… Parmaklar…
Ellerini bacaklarının arasında sıkıştırarak görünmez olmayı diliyor, belli.
Hassas ruhların kırılganlığı sinmiş her hâline.
Tedirgin, kaçamak bakışlar.
Öylesine olduğu yere ait hissetmiyor ki arkasına bile yaslanamıyor metronun koltuğunda.
Gözlükleri sanki gerçeklikle arasına çizdiği sınırın kalesi…
Minicik, yuvarlak mavi gözleri düğmeye benziyor.
Ortadan ayrılmış kumral saçları arkadan gevşekçe toplanmış.
Okuldan dönüyor ya da cehenneminden…
Buraya, hatta bu gezegene bile ait değil, belli…
Önünde uzanan geleceği görüyorum bir saniyeliğine; aykırı ruhların kaderi uzanıyor önünde.
Yaşıtlarının aksine, bir kez olsun telefonunu almadı eline.
Yürüyüşü ağır, süzülür gibi…
Önümde yürüyor; adımları hafif, kollarını önünde birleştirdi, bakışları önünde.
Uzun bej trençkotu, siyah okul pantolonu ve siyah tişörtü…
Üzerindeki tek renkli şey, çantasının dış cebinde taşıdığı bordo su şişesi ve el örgüsü, yeşil, balık şeklinde bir anahtarlık…
Önümde yürüyor… biliyor onu izlediğimi, onun farkında olduğumu biliyor…
Eminim…
Bir noktada ayrılacak yollarımız…
Asansörün düğmesine basıyor, kayboluyor…
İkimiz de kendi hikâyelerimizin bize açılan kapısından geçiyoruz; kesişme sona eriyor.
Hoşça kal, yeşil balıklı kız…
KEMİRGEN
Sıkışmış. Sıkışmışlık her yanı sarmış. Rüzgârın dokunuşunu hatırlayabilmek için hayal etmek gerekiyor. Devam edebilme gücünü bulabilmek için sürekli iyi şeylere odaklanmaya çalışmanın işkenceye dönüştüğü zamanlar. Yorgunluk. Hareketin değil, söyleyememenin yorgunluğu. Sessizliğin yorgunluğu. Ne yaparsan yap olmayışın yarattığı ağırlığın yorgunluğu.
Gizlice içine girmiş bir kemirgene tuzaklar kurmana rağmen bir türlü tuzağa düşmüyor. Ondan kurtulmalısın. Kurtulacaksın. Nerede başladı? Orayı bulsan çözüme sanki yaklaşacak gibisin. Orada o başlangıca yakın noktada ne oldu? Rahme düştüğünde mi başladı, ya da bir bedende proteine dönüşmeye başladığın anda mı oldu? Ne zaman… tüm bunları düşünmene sebep olan, seni sen yapan, attığın her adımı, aldığın her kararı, kararsızlığını, coşkunu, bezginliğini, kazançlarını, kaybedişlerini bir meme gibi besleyen, boğan o şey ne!
Ağaçların gövdesindeki zamanla oluşan yarıkların arasına girmek, orada saklanmak, boğulmak istiyorsun, neden? Neden hiçbir zaman tam anlamıyla burada kalamıyorsun? Beyninin içindeki ses… ahh o ses bir türlü susmak bilmeyen, bir türlü uzlaşmayan, sürekli inatlaşan, bazen bir canavara, bir caniye, bazen yeni doğmuş bir bebeğe dönüşen o ses… kemiriyor… işte içindeki kemirgen o ses. Hangi tuzağı kurarsan kur yakalamanın imkânı yok gibi görünüyor.
Bir kemirgeni evcil hayvanın haline getirebilir misin? Belki de çözüm orada dibindedir. Sivri dişli, hastalık dolu, ince tiksindirici kuyruklu bir kemirgeni sevimli bulabilir misin, onunla uyuyabilir misin, ona sarılabilir misin, onu öldürme isteğinden vazgeçebilir misin, merhamet hissedebilir misin? Benim zavallı evcil hayvanım, kemirgenim, her geçen gün içimi oysan da içimden geriye tanınabilecek bir gram parça bırakmasan da seni seviyorum, seni kabul ediyorum, seni her hâlinle olduğun gibi içime alıyorum.
Bırak dışarıdakileri, onlara bakmaktan, onları duymaktan, onları görmekten vazgeç. Dolan kendine, orada bulabilecek misin unuttuğun kendini? Onu hatırla. Neler olduğunu, neden böyle hissettiğini, neden istikrarlı ve güvenli hissedemediğini, sıkıldığını, huzursuzluğunu, yarım bıraktığın birçok şeyi, tamamlamak için neden bu kadar çok çaba harcadığını anlat. Yoksa içinde sen evcilleştiremezsen seni lime lime edecek bir kemirgenle yaşamaya devam edeceksin. Tuzaklar işe yaramaz, tuzaklar geçicidir. Çözmen lazım. O karanlık çukura girmen lazım. Dibinde ne olduğunu bilmenin bir önemi yok. Görmezden gelmekten vazgeç. Atla o çukura…

Demet Çaltepe, yazar ve editör. Türk Dili ve Edebiyatı ile Felsefe bölümlerinden mezun oldu. 2012 yılında Gürhan Uçkan Öykü Ödülü’nü kazandı, 2014’te Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde öykü dosyası dikkate değer bulundu. Çeper adlı bir öykü kitabı yayımlandı. Öykü ve yazıları çeşitli edebiyat dergileri ile dijital platformlarda yer aldı. 2014 yılından bu yana editörlük yapıyor, yazı atölyeleri düzenliyor.


