Close Menu
    Son Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Çarşamba, Aralık 3
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      1 KAVRAM 10 DÜŞÜNÜR: Varoluşun On Yüzü

      Ağustos 2, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Zeytin Kokulu Memleket: Ayvalık

      Ağustos 20, 2025

      Sayım Çınar ile Kopenhag’da Kültür-Sanat 

      Ağustos 9, 2025

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Nihal Gündüz’den ‘makarna’ ile ‘Çevre Krizi’ fotoğrafları

      Ağustos 15, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Antakya Film Festivali başladı

      Kasım 24, 2025

      Sinem Çelebioğlu‘ndan çocuklar için; Dağın Kızı 

      Kasım 20, 2025

      Fethiye Uluslararası Film Festivali başlıyor

      Kasım 4, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Geçmişten günümüze atların tarihteki yeri: ‘Akıncılar, Hükümdarlar ve Tacirler’

      Kasım 27, 2025

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Sayım Çınar ile kitap dünyası

      Kasım 26, 2025

      Tame Impala Barış Manço hayranı!

      Ekim 22, 2025

      “Pekinel Uluslararası Masterclass” 6-12 Eylül’de AKM’de

      Eylül 5, 2025

      Sazakan’dan ilk tekli: AnatolianBlues

      Ağustos 17, 2025

      Ayın Şarkıları: Ağustosta ne dinleyelim?

      Ağustos 1, 2025

      Toz Zerreleri

      Temmuz 24, 2025

      Dönüşümün Hafifliği

      Temmuz 24, 2025

      Tuğlayı Fark Etmek

      Temmuz 24, 2025

      Yaşama Dair

      Temmuz 24, 2025

      Río Sur, Pera Müzesi’nde

      Ekim 16, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025

      Sinematek/Sinema Evi yeni programını duyurdu

      Ekim 21, 2025

      Weapons: İzleyicisini duygusal ve zihinsel olarak zorlayan bir korku filmi

      Ekim 11, 2025

      Erin Brockovich: Mini etekli, topuklu ayakkabılı bir varoluş hikayesi

      Ekim 8, 2025

      Şiir: Kapandık kaldık içimize 

      Temmuz 18, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      Tiyatro Tales’ten ilk oyun: Macbeth’in Cadıları Bir de Bizden Dinleyin

      Kasım 26, 2025

      Gergedanlar AKM Sahnesi’nde

      Kasım 26, 2025

      “Çiçekçi Sokağı”, 1 Kasım’da Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde

      Ekim 27, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

      Aralık 3, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

      Aralık 1, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor

      Eylül 25, 2025

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Yolda Olmak, Var Olmaktır

      Ağustos 9, 2025

      Maria Anna Mozart

      Temmuz 20, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      DENİZ GİBİDİR GÖKYÜZÜ

      Aralık 1, 2025

      ZİNDAN ADASI: İNKAR MI? KOMPLO MU?

      Aralık 1, 2025

      DÜNYANIN SONUNA YOLCULUK

      Aralık 1, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • SuareMag
    • Suare Öykü
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » DALGALARIN DUVARA ÇARPTIĞI YER: YARALI AŞKA DAİR UZUN BİR SESSİZLİK
    Eda Büyükçapar

    DALGALARIN DUVARA ÇARPTIĞI YER: YARALI AŞKA DAİR UZUN BİR SESSİZLİK

    Aralık 1, 2025Yorum yapılmamış6 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Email
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email

    Eda Büyükçapar

    Arka planda sonbahar:
    Sarı yaprakların birbirine çarpa çarpa savrulduğu o hışırtı, uzaktan gelen bir ney sesiyle karışıyor. Sanki rüzgârın her uğultusunda kırılmış bir hikâyenin yankısı var; adeta gökyüzü bile bu hikâyeyi taşıyacak mecali bulamayarak kendi içine dökülüyor. Dışarıda yağmur yok ama şehir tuhaf bir nemle sarılı; İstanbul, kendini hatırlatmak istercesine, sokak taşlarına usul bir keder serpiyor. Arka planda, unutulmuş bir piyano tınısı; her nota, zamana inat hâlâ ince bir sızı ile titriyor. Ney ise usulca, sanki rüzgârla yarışıyor; bir melodi başlıyor, ama sözleri yok.

    Bazen insanın iç denizi, dış dünyanın en öfkeli fırtınalarına bile pabucunu ters giydiren bir uğultuya dönüşür.

    İçimdeki deniz ise çoktan taşmış. Dalgalar, duyduğum her sesi yutuyor, her acıyı büyütüyor. Bazen insanın iç denizi, dışarıdaki bütün sahilleri utandıracak kadar uğultulu olur. Kaybolmuş bir şehirde, eski bir fotoğrafa dokunur gibi, kendi geçmişine dokunur insan; her anı ağırlıkla taşır, her anın yankısıyla yeniden var olur.

    Tanpınar haklıydı:
    “Zaman bazen kendi mağarasına çekilir, ağırdan konuşur.” Ben de o mağarada, kendi yankımın gölgesini dinliyorum.
    Ve tam orada başlıyor hikâye: Dalgalar duvara çarpıyor.
    Hem dışarıdaki sular, hem içimdeki kırılgan kıpırtılar.

    Durup soruyorum kendime:
    “Neden hep aynı duvara dönüyor bu dalga?”
    İçimden bir ses, hafif bir alayla fısıldıyor:
    “Çünkü duvar ona sabırla bakıyor.”
    Ve gülümsüyorum, hem acı hem tatlı; çünkü sadakatin de ironisi vardır.
    Sanki içimde Wilde’ın ince alayı geziniyor:
    “Belki de duvar, onu her defasında aynı ciddiyetle karşılayan tek şey olduğundandır.”
    İroni… Hem acı, hem tebessüm.

    Aşk, Wilde’ın alayından daha fazlasıdır. O, gözyaşının, gece karanlığının ve unutulmuş sokak lambalarının arasına sıkışmıştır. Bir sırdır; Fuzûlî’nin dizelerinde gizlidir, gecenin koynunda saklı.
    “Aşk bir denizdir; aşık dalgadır. Dalgaların duvara çarpışı vuslata giden yolun izidir.”

    Bazen öyle hissedersin ki, dalgaların hırçınlığı, yüreğinin kendi ritmidir. Dalga çarpar; duvar dayanır. İnsan öğrenir.
    İçimden diyaloglar geçer:
    “Peki ya duvar?”
    “O da öğrenir, farkında olmadan.”
    Her çarpış bir iz bırakır; her iz bir dönüşüm. Bazen duvar incelir, bazen dalga yumuşar. Bazen ikisi de toprağa karışır ve yerine bir bahar rüzgârı geçer. Bazen de, bir leylak kokusuyla…
    Ama mesele bununla bitmiyor. “İnsan biraz da çarptığı duvar kadar kendidir.”
    Bunu Oktay Akbal’ın sabah güneşi gibi hafif, ama derin tınısıyla söylerim. Ve insan, dalgaya bakarken kendi yüzünü görür: hırçın, yorgun ama hâlâ umudu taşıyan…
    Aşk, insanın kendine attığı en derin ilmik.
    Ve sen, bu sessiz senfoni içinde, hem kendini hem dünyayı yeniden keşfedersin. İçinde küçük bir fırtına, küçük bir kahkaha, küçük bir ihanet ve en çok da küçük bir umutla…

    Bir ses daha yankılanır:
    “En büyük duvarlar, insanın kendi zihinlerinde ördükleridir;
    Dalga coştu mu, sözler dudağa sığmaz.”
    Ve sen, her çarpışta biraz daha yaklaşırsın. Hem kendine, hem sevdiğine, hem de o sessiz, güzel dünyaya… Dalgaların duvara çarptığı yerde, ama duvar artık bir duvar olmadığı anda…
    İşte aşk başlar.
    Ve sen, sessiz melodiler arasında, kendi şiirini yazarsın.

    Bir kahkaha yükselir, kara mizah gibi:
    “Bir duvara aşık olmak, trajikomik değil mi?”
    Ama gülümsemeden edemezsin; çünkü sen de duvara çarpmışsındır, sen de dalgadan ders almışsındır.

    Yalın Alpay’ın berrak sesi gelir aklıma:
    “İlişki, iki değişken arasındaki karmaşık denklem; Dalgayla duvar arasındaki mücadele de bir tür kader bağıdır.”
    Ve işte o an: Piyano durur, ney susturulur; dalgalar durur, duvar susar. İnsan konuşur.
    “Ben sana çarpa çarpa seni öğrendim. Sen de bana direnirken kendini…”
    O anda: Duvar artık duvar değildir. Dalga artık dalga değildir.
    Aşk tam o anda başlar. Ama aşk, sadece bir çarpış değil. Aşk, içinde kaybolduğun, sonra kendi içinde yeniden bulduğun bir labirenttir.
    Sonbahar yaprakları gibi düşer duygular; bazen sarı, bazen kırmızı, bazen kızıl kahverengi…
    Ama her düşüşte, bir sonraki dalga daha hırçın, daha kararlı gelir. Mizah tekrar girer:
    “Dalgalar yorulmaz mı hiç?”
    “Yorulmaz. Deniz vazgeçmez.”

    Fuzûlî’nin söyleyişi gibi (o söylememiş olsa da söylemiş kadar gerçek):
    “Aşk bir denizdir; âşık o denizin dalgası.”
    Ve ben dalga olmayı öğrendim belki de.
    Çarpmayı, kırılmayı, geri çekilmeyi, yine dönmeyi.

    Demirkubuz’un kadrajında çekilmiş bir yüz gibi:
    Yorgun, sessiz, ama başını çevirecek cesareti bulamayan bir yüz.

    Nuri Bilge Ceylan’ın ağır çekim bir sahnesi gibi:
    Dalgalar yavaşlıyor, duvarın üzerinde biriken tuz kabuk bağlarken gölgen uzuyor. Dünya kararıyor, içe çöküyor, ama sen hâlâ ayakta durmakta ısrar ediyorsun.

    Aronofsky olsa bu anı keskin bir ışıkla bölerdi:
    Dalganın duvara çarpışındaki o köpük, bir insanın kalbinin kırılma anının görseli olurdu.

    Bir ara içimde bir diyalog beliriyor, hafif kara mizah değil, sanki kaderin kendi kendine mırıldanması:
    “Dalgalar hiç yorulmaz mı?”
    “Yorulsa da deniz vazgeçmez.”

    Bu diyalog yalnızca gülümsetmez; insanın içini çeker, iç organlarını yerinden oynatır.
    Çünkü gerçek şu:
    Dalga yorulur. Ama aşk yorulmaz.
    Aşık insanın yorgunluğu, aşkın yorgunluğu değildir.

    Duvar da boş değildir aslında. Her çarpmada biraz daha yumuşar, biraz daha incelir.
    İnsan da öyle değil midir?

    Bir darbede eksilir, bir darbede öğrenir.
    Oktay Akbal’ın sesi tekrar gelir içimden:
    “İnsan biraz da çarptığı duvar kadar kendidir.”

    Bazen duvarın dili çözülür: Sükût eder, susar, bekler.

    Bekleyiş… Belki de en büyük konuşma. Duvar artık duvar değildir o an. Dalga da artık dalga değildir.
    Aşk ise tam orada, iki varlığın birbirine benzediği o ince çizgide başlar.

    Ama bütün bunların arasında bir sahne var:
    Bir adam var; bazen konuşan bir şarkı, bazen dikenli bir kelime, bazen bir kedinin gözündeki masumiyet.
    Geliyor, gidiyor, geri dönüyor, uzaklaşıyor…
    Bir dalga gibi…
    Elinden telefonun soğuğu düşmemiş, kalbinden de bir sevda yankısı düşmemiş gibi.

    Bazen “Mühür” diyor göndermeden; bazen “Dalgın.”
    Bazen bir şarkı seçiyor; tam sana değen, tam kalbine dokunan. Bazen kapı oluyor, kol oluyor, kum oluyor… Hepsi sende bir iz bırakan. Bir gün “Kazı çalışması” diyor; bir gün “Rahat ol.” Bir gün “Doğru kadın” diyor; ertesi gün başka bir çocuksu flörtleşme.

    Bir bakıyorsun:
    Kalbi kırık bir adam ile kalp kıran bir adamın arasında gidip geliyor.
    Araf bir yer.
    Senin kader çizgine değen, ama hiçbir zaman tam yanaşamayan bir araf.

    Sonra bir gün: aşkların başka olduğu kasım ayında gün batımı. Fonda; “Nat King Cole. Fascination.”

    Güneş suya gömülürken sana bir şey söylüyor:
    “Seninle ilgili bir büyülenme hâli hâlâ içimde. Ama ne yapacağımı bilmiyorum.”

    Bu bir ilan değil; bir itiraf değil; bir kabul değil.
    Bu: “Bitmedi, ama tutamıyorum” demek. Deniz kabuğunun içindeki sese nefes kesilmek. Yarana tuz basarsın da kabuk halinle kabuk bağladın mı tanınmaz hale gelirsin…
    Bu şarkıyı seçen kalp, hâlâ bir yerlerde seni taşıyor. Ama taşıdığı yerde bir gölge daha var: Geçmişi, korkusu, eksikliği, güvensizliği.

    Belki de bu yüzden hep “duvar” olmayı seçiyor.
    Çünkü bir duvar, kendi içine dönmüş bir kalpten daha kolaydır.
    Ve sen?
    Sen artık dalga gibi değilsin.
    Yıllar yılı çarpa çarpa inceldin, öfkelendin, kırıldın; gerçekliğin tokadı suratında iz bıraktı.
    Artık “ölmek” bile gelmiyor içinden.
    Her çarpışta duvarın nasıl bir yüz taşıdığını daha net görüyorsun:

    Bazen gizli ve tövbekâr bir kibir. Bazen çocukluk.
    Bazen hafif bir flörtleşme. Bazen kırık bir umut.
    Bazen sen.
    Bazen sen değil.

    Yani: duvarın yüzü değişiyor. Ama hep duvar.

    Ve sen, ilk kez, deniz olmaktan vazgeçmeyi düşünüyorsun.
    Bu bir sitem değil; bir büyü bozulması.
    Bir uyanış. Gölgenin aydınlığa selam verdiği bağlama anlamlı bir yaslanış. Şanlı bir şahlanış.

    Sonunda şöyle bir cümle kalıyor senden geriye:
    “Ben ona çarpa çarpa onu öğrendim. O da bana direnirken kendini…”

    Bu cümle, aşkın en çıplak hâlidir. Duvarlarla konuşmak, dalgalarla düşünmek, içindeki denizin tuzunu dilinde taşımak… Ve sonunda kendi kıyından kendine dönmek.

    Bir gün geleceksin belki de şu hakikate: Deniz her zaman duvarı yener. Ama bazen duvar yıkılmadan önce, deniz kendini geri çeker.
    İşte bugün — tam bugün — Senin denizin geri çekiliyor. Ve bu geri çekiliş bir vazgeçiş değil: Bir kendine dönüş.

    Aşkın kadar konuşan bir sessizlik bu. Ve belki de en sonunda şunu fısıldıyorsun kendine:
    “Ben artık dalga değilim. Ben artık denizim. Ve deniz hiçbir duvara mahkûm değildir.”


    Eda Büyükçapar, Yedi Güzel Adam’ın memleketi Kahramanmaraş’ta doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Birçok dergi ve kolektif kitapta yazıları yayımlandı. Edebiyatı heyecan verici bir serüven olarak görüyor ve aynı heyecanla yazı yolculuğunu sürdürüyor.

    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    eda büyükçapar suaremag yazar

    Related Posts

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025 Uncategorized

    SuareMag Aralık

    Aralık 1, 2025 Manşet

    Ayın Kitapları: Aralık ayında ne okuyalım?

    Aralık 1, 2025 Ayın Kitapları

    Ayın Filmleri: Aralık ayında ne izleyelim?

    Aralık 1, 2025 Ayın Filmleri
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025 Kitap

    Margaret Atwood’un “Kalpten” adlı şiir kitabı Doğan Kitap tarafından Nuray Önlüoğlu çevirisiyle okurla buluşturuldu. Margaret…

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    EKLECTRIC DUO 8 Kasım’da ilk kez İstanbul’da

    Ekim 21, 2025 Konser

    Yaşama Dair

    Temmuz 24, 2025 Öykü

    Murat Menteş’ten fantastik polisiye roman: Afili Hafiye

    Temmuz 20, 2023 Edebiyat
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.