Denizler Altında Yirmi Bin Fersah‘ı yeniden okumak, bir kez daha derin sulara dalmak gibi. Jules Verne’nin unutulmaz eseri ile Kaptan Nemo’nun denizaltısıyla bilinmeyenin derinliklerinde yol almak, hayal gücümüzü beslerken insana umut vermeye devam ediyor. Her ne kadar bir bilim kurgu romanı okuyor olsak da roman bize özgürlüğün ruha başka dünyaları keşfetme cesareti verdiğini de anlatıyor.
YASEMİN BAŞ
Tüm insanlığın hayatı boyunca içinde yaşattığı ve her ne olursa olsun hiç kaybetmek istemeyeceği yegâne duygu umut…
Bu yeni dönemde umudun hikayesiyle merhaba demek istedim sizlere; insanın bir işi başarmak için asla pes etmemesi gerektiğinin romanıyla.
Fransız romancı, şair ve oyun yazarı Jules Gabriel Verne ve çocukken neredeyse herkesin okuduğu ‘’Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (Vingt Mille Lieues Sous Les Mers)’’ kitabı.
Ayrıca akademisyen Celal Şengör’ün de önerdiği kitaplar listesinde olduğunu hatırlatmak isterim.
Yıllar sonra ben de yeniden okudum. Merak ettim çocukken hissettiğim şey epey büyüdüğümde nasıl şekil almıştı? Anladım ki umut; yaş almak ile beraber farklı şekillerde bizi mutlu etmeye devam ediyormuş ve sonları düşünmek de cesaretimizi kırıyor, bizleri o yollardan alıkoyuyormuş. Ne dersiniz yanılıyor olabilir miyim?
JULES GABRİEL VERNE KİMDİR?
8 Şubat 1828 – 24 Mart 1905), Fransız romancı, şair ve oyun yazarıydı. Yayıncı Pierre-Jules Hetzel ile yaptığı işbirliği, Dünyanın Merkezine Seyahat (1864), Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870) ve Seksen Günde Devr-i Alem (1872) gibi çok satan macera romanları serisi olan Voyagesextraordinaires’in yaratılmasına yol açtı. Her zaman iyi belgelenmiş olan romanları, dönemin teknolojik ilerlemeleri dikkate alınarak genellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında geçmektedir. Romanlarının yanı sıra, çok sayıda oyun, kısa öykü, otobiyografik anlatı, şiir, şarkı ve bilimsel, sanatsal ve edebi çalışmalar yazdı. Eserleri sinemanın başlangıcından bu yana film ve televizyonun yanı sıra çizgi roman, tiyatro, opera, müzik ve video oyunlarına uyarlandı.Verne, edebi avangart ve sürrealizm üzerinde geniş bir etkiye sahip olduğu Fransa’da ve Avrupa’nın çoğunda önemli bir yazar olarak kabul edilir. Jules Verne, 1979’dan bu yana Agatha Christie’nin altında ve William Shakespeare’in üstünde yer alarak dünyada en çok çevirisi yapılan ikinci yazar oldu.
Kendisine bazen “bilimkurgunun babası” da denmektedir ki bu unvan H. G. Wells ve Hugo Gernsback’e de verilmektedir.
Şeker hastası olan Jules Verne, 24 Mart 1905 tarihinde Amiens’de hayatını kaybetti. Başlıca eserleri ise şöyle: Balonla Beş Hafta, Yirminci Yüzyılda Paris, Dünyanın Merkezine Seyahat, Aya Yolculuk, Kaptan Grant’ın Çocukları, Seksen Günde Devr-i Alem, Dünyanın Hakimi…
‘’KAPTAN NEMO, PIERRE ARONNAX, CONSEIL, NED LAND VE SEVGİLİ DENİZALTIMIZ NAUTILUS…’’
Kitabın karakterlerinin özelliklerine baktığımızda hayli farklılıklar gösteriyor. Kaptan Nemo için; disiplinli, güçlü ve sert bir bilim insanı görüyoruz.
Pierre Aronnax (Profesör) ise çevresine hayranlıkla bakan, öğrenmeyi seven meraklı bir bilim insanı.
Conseil Aronnax ‘ın uşağı olması yanında cesur ve gözü kara.
Ned Land, özgürlükçü, yerinde duramayan Kanadalı bir mızrakçı.
Nautilus; Issız bir adada inşa edilmiş, parçaları dünyanın farklı yerlerinden gelmiş, Kendine düşman olarak gördüğü gemileri batırabilmek için mahmuzlu bir pruvası vardır.
“MÖSYÖ HAKLI! DEDİ CONSEIL. DUVARLAR BİLGİNLERİN CANINI SIKMAK İÇİN VARDIR! HİÇBİR YERDE DUVAR OLMAMASI GEREKİR!’’
Birlikte çıkılan bir yolda cesareti ve özgürlüğü paylaştılar. Sonlarını bilmiyorlardı fakat sonuna kadar gideceklerine eminlerdi. Öyle de yaptılar…
“YİNE DE FANİ DÜNYADA HER ŞEYİN BİR SONU VARDIR, HER ŞEY GELİP GEÇİCİDİR.’’
Aslında kitap içerisinde “işte bu!” dediğim çok cümle vardı ama bu hayatıma en yakın olan cümleydi. Hepimizin yaşarken sonsuz olacağına olan inancımız değil miydi her şeyi bu kadar değersizce tüketme arzusu. Yok etme ve vazgeçme amacıyla sahip oluyoruz. Sonra?
‘’İNSANLARIN ÖZGÜRLÜK TUTKUSU ESARETE DUYDUKLARI NEFRET, İNTİKAM ALMALARINA YOL AÇAR.’’
Ürkütücü görünse de sınırlar çizdiğimiz, setler çektiğimiz ve yasaklarla idare etmeye çalıştığımız her insan bir gün başka bir insan olarak çıkacaktı karşımıza. Esaret yalnızca öfke doğuracaktı…
Her ne kadar bir bilim kurgu romanı okuyor olsak da Denizler Altında Yirmi Bin Fersah bize özgürlüğün ruha başka dünyaları keşfetme cesareti verdiğini de anlatıyor. Üstelik yolundan giderken sakinliğin verdiği o heyecanı da…
‘’KİTAPLAR BENİ DÜNYAYA BAĞLAYAN TEK ŞEY.’’
İtiraf etmek gerekirse benim de dünyaya bağlanma şeklim bu. Tüm umudun yaşamın devamıyla farklı şekillerde insan ruhunu ayakta tutması ve hep yeniden deyip tutunması muhtemel bir gerçek. Yani şunu hep söylemeye devam edeceğim; her neyi umut ediyorsanız sıkıca sarılmaya devam edin lütfen. Başarı denilen şey benim nazarımda; sonuçlar değilasla pes etmemektir, cesaretle peşinden gidebilmektir.
Kıymetli Jules Gabriel Verne’ e sevgilerimle…
Yasemin Baş
Atatürk Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. 90’lı yıllarda radyo programcılığı, 2000’li yıllarda televizyon programları, ana haber berfore, gazete röportajları ile başlayan kariyeri şimdilerde seslendirme yaparak ve diksiyon eğitimleri vererek devam ediyor. Türkiye’deki birçok markanın kurumsal marka sesi. Aynı zamanda onu sesli kitaplarda da dinliyorsunuz. Yasemin Baş, 2019 yılında yayımlanmış “Piç Yıllar” adlı kitabın da yazarı.