Fatih Gezer’in “Ruhunu Satanlar Derneği” adlı romanı Everest Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Fatih Gezer, Vedat Türkali İlk Roman Ödülü’ne layık görülen Ölüler Kıraathanesi (2020) ve ikinci romanı Suni Tebessüm’ün (2022) ardından üçüncü romanı “Ruhunu Satanlar Derneği” ile okurla buluştu. Everest Yayınları’ndan çıkan Ruhunu Satanlar Derneği “unutmanın, hatırlamanın ve aşkın kimyasına” eğiliyor.
Protest müzik ve belgesel sinema ile de ilgilenen Gezer’in hayatın kenarında kalmış, toplumca “başarısız” diye damgalanan karakterleri ve dramatik, trajik konuları gülümseten bir üslupla dile getirmedeki başarısı, bu romanında da kendini göstertiyor.
Ruhunu Satanlar Derneği, özel ama “lanetli” bir yemeğin trajikomik hikâyesinin etrafında bu topraklara özgü tuhaf siyaset zemininin bin bir yüzlü gerçeğine de bakıyor.
Bu hikâyeyi “zamanda asılı kalmış” benzersiz bir zihne sahip olan Mehmet Aşçı’nın günlüğünden izliyoruz: Büyük büyük dedesi padişah Vahdettin’in mutfağında aşçılık yapan Mehmet Aşçı, kırk yedi yaşında, her üç erkekten birinin adı ve her on kişiden birinin soyadıyla kutsanmış alelâde bir fert…
Ancak klişelerin boşuna klişe olmadığı düşünülürse, öylesine atanmış gibi duran bu ismin de bir sırrı olabilir mi?
Unutmanın lütfunu bilmiyor, idrak edemiyor insanlar. İstiyorlar ki, herkes onlar gibi hatırlasın, hatırlasınlar ki tarihin hafızasında unutulmaz bir yere gömülsünler. Halbuki insanları unutulmaz kılan, keşfedilmemiş sırlarla, arkalarında kocaman bir gizem bırakarak gözlerini yummalarıdır. Ben tüm sırlarımı afişe edip anlaşılmak istiyorum.