George Miller tarafından yönetilen, Anya Taylor-Joy’un Furiosa karakterini canlandırdığı Furiosa, aksiyon severler kadar post-apokaliptik atmosferiyle bilim kurgu seven izleyiciye de seyir keyfi sunuyor. Film; önceki Mad Max: Fury Road filminde yer alan Furiosa karakterinin kökenlerini ve nasıl güçlü bir savaşçıya dönüştüğünü anlatıyor.
ALPERHAN BENLİOĞLU
Benim gibi 40’lı yaşlarında olanlar Mad Max’i, Mel Gibson’ın Ford arabasıyla çorak topraklarda gezdiği efsane bir bilim kurgu film olarak hatırlayacaklardır. Kıtlık ve bunun sonucunda belli bir seviyeye kadar teknolojiye sahip insanların mücadelesi aradan geçen 40 küsür yılda hala dikkat çekmeye devam ediyor.
Mad Max serisinin yönetmenliğini yapmış olan George Miller aradan geçen yıllar sonra tekrar sahneye Fury Road serisiyle döndüğünde eminim kimse bu kadar başarılı olacağını bekleyemiyordu. İlk olarak Charlize Theron ve Tom Hardy ile bizi uyandıran Miller, yeni filmi Furiosa ile hikayeye devam etmek yerine bizi Furiosa’nın geçmişine götürerek bir “prequel” yani bir öncesi filmiyle bizi tekrar heyecana sürüklüyor.
Furiosa filminde de sağlam bir kadro bizi bekliyor. Yeteneksiz oyuncu (umarım linç yemem) Chris Hemsworth’e (Dementus)Tom Burke ve daha önce dergimizde Soho’da Bir Gece filmini incelediğimiz Satranç dizisinden kendisini hatırlayacağımız Anya Taylor-Joy (Furiosa) rolünde karşımıza çıkıyor.
Aksiyon sahneleriyle heyecan uyandıran Furiosa’da George Miller bilim kurgu niteliğini kaybetmemek adına konuya da boş vermemiş durumda. Motor çeteleri tarafından küçük bir kızken kaçırılan Furios, kendisini kurtarmaya çalışırken ölen annesinin de intikam ateşini her an kalbinde tutuyor.
Çorak ve verimsiz topraklarda süre gelen hayat düzeni yine günümüzdeki imparatorluklar açısında büyük benzerlikler gösteriyor. Bunlar tabi ki de “gıda, silah ve enerji” üçgeni halinde Furiosa’da karşımızda. Gücü elinde tutan Ölümsüz Joe, dini savaşçılardan oluşma birbirinin benzeri bir de orduya sahip. Burada dinin insanları yönlendirme ve savaştırmada konusundaki gücü de ayrıca vurgulanmış.
Film üzerine gerçekten titizlikle durulmuş sahnelerden oluşuyor. 15 dakikalık Canavar Kamyon’a saldırı sahnesinin 78 gün sürdüğünü ve 1000’in üzerinde kişinin rol aldığını söylesem bana daha çok hak verirsiniz sanırım.
Yönetmen Miller’ın Anya (Furiosa)’nın kaskının normalden birkaç santim aşağıda olmasına takılarak sahneleri çöpe atıp tekrar çekmesi üzerinde ne kadar titizlikle durduğunun ayrı bir göstergesi. Ayrıca Hemsworth de “Furiosa ile çıtam o kadar yükseldi ki bundan sonra başka hangi filmde oynayabilirim bilmiyorum” diyerek filme olan hayranlığını dile getirmiştir.
Gelecek ne getirir farklı tahminlerle düşünülmeye çalışılsa da aslında neler olacağını tam olarak bilemiyoruz. Belki gün gelecek biz de verimsiz topraklarda, küçük araçlarımızla hayatta kalma mücadelesi vereceğiz. Ama şu bir gerçek ki durum ne olursa olsun gıda, silah, enerji ve son olarak da ilaç çeteleri her zaman tepemizde dünyayı kontrol etmek için mücadele vermeye devam edecek.
İnsan filmi izlerken şunu sormadan duramıyor. Acaba böyle bir durumda biz hangi süper gücümüzle var olmaya devam etme şansı yakalayabiliriz? Sağlıklı beslenip, ilaç dünyasından uzak kalabilmeniz dileklerimle, iyi seyirler.
Alperhan Benlioğlu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümleri mezun olduktan sonra kariyerime Hacettepe Üniversitesi’nde MBA ile devam ettim. Aselsan’da 12 yıl Proje Yöneticisi olarak görev yaptıktan sonra, kariyerini Prowin Danışmanlık’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürüyorum. Sinema ve edebiyat ile yakından ilgileniyorum. “Sihirli Maceralar Kitabı”, “Bal Porsuğu Uzaylılara Karşı” ve “Hindistan Cevizine Ne Oldu?” isimli üç çocuk kitabım bulunuyor. Bugüne kadar şiir ve hikayelerim 10’un üzerinde farklı kolektif kitapta yer alırken, yazmaya devam ediyorum.