Elif Özge Karakaya
“Rengin tüm zenginlikleri aynı anda yeryüzüne yayılır; ilk bakışta hepsi görülür. Ama ne kadar bakılırsa o kadar büyülenilir; insan temaşa edip hayranlık duymaktan kendini alamaz.” Jean – Jacques Rousseau
Renklerin insanlar üzerindeki tanımlanmış etkilerini bir kenara bırakıp, içimizde uyandırdığı dalgalara dönüyorum. Kimimiz canlı renklerle beslenirken, kimimiz daha soluk bir paletin içinde şekil alabiliriz; tıpkı hangi mevsimi daha çok sevdiğimiz gibi. Renkler içimizde hem duyusal hem de düşünsel bir kıpırtı yaratır. Kendimize en çok yakıştırdığımız renk, en sevdiğimiz renk, hatta sevmediklerimizle; kavramların insanlara, onlar için nelerin önemli, nelerin önemsiz olduğunu gösterdiğini söyleyebiliriz.
Aarhus’un tepelerinde, gökyüzüne doğru uzanan camdan yapılmış bir daire: Olafur Eliasson’un Your Rainbow Panorama’sı. Dışarıdan bakıldığında sanki bir ışık halkası şehri sarıyor; içeri girildiğindeyse bir rengin diğerine, bir duygu dalgasının bir sonrakine aktığı bir koridor. Bu yapı, duvar fikrini bükerek yeniden kuruyor. Sınırları olan cam, bir geçit gibi var oluyor; hem dünyayı çerçeveliyor hem de görünmez bir zar gibi şehri dalga dalga içeri sızdırıyor. Gözlerim ışığın kırıldığı camın üzerinden şehre kayıyor; ufuk, binalar, gökyüzü, renklerin içinden yumuşak bir ritimle süzülüyor. Sarıdan turuncuya, kırmızdan mora geçen her adım, mekânın üzerine vurmuş bir dalga gibi kendi ritmini taşıyor.
Your Rainbow Panorama’da şehri, şehre bakan kendimi seyrediyorum. Gökkuşağıyla bezeli bu koridorda her adımım başka bir dünyanın kapısını aralıyor gibi, mekân şeffaflaşıyor, zaman ve mesafe değişiyor.
Bir dalganın yeni bir yüzeye temas etmesiyle gelen kırılma bakışlarımı da büküyor, tıpkı bir ses dalgasının duvarda kıvrılması gibi. Kendi gerçeğimizi oluşturan bu kavramlar doğrultusunda, gerçeklik renklerle yoğunlaşıyor. Rainbow Panorama, sadece görsel bir deneyim sunmuyor; düşüncelerimizi de sorgulatıyor. Renkler mekânı dolduruyor, bakışlar ve iç dünyamız şehirle şekil alıyor. Sarının aydınlığı, mavinin serinliği, kırmızının yoğunluğu…Hepsi “Gemüt”ü hafifçe yeniden ayarlıyor.
Duyguların, ruhsal kıpırdanmaların, iç çabaların taşıyıcısı Almanca bir kelime Gemüt. Goethe, bir şeye bakmanın her eyleminin gözleme, her gözlem eyleminin düşünceye, her düşünce eyleminin çağrışımlara dönüştüğüne inanıyordu. Renklere dair, tek tek veya harmonik olarak algılanan temel görüngünün, Gemüt olarak ettiği tesirin yadsınamaz olduğunu söylüyordu.
Bu koridorda her adımım yeni bakış açısı sunuyor. Binalar hâlâ yerli yerinde duruyor, insanlar hâlâ aynı hızda yürüyor. Ama şehir benimle dönüşüyor. Kırılma yalnızca ışığa dokunmuyor; bakışa, duyguya, içsel iklimime karışıyor. Adımlarıma düşen renkler kendimi yeniden ve yeniden keşfetmem için bir davet sunuyor.
Bu gökkuşağı halkasını tamamlarken anlıyorum; ışık bükülür, şehir bükülür, Gemüt bükülür. Bükülen parçalamıyor, nazikçe yeni bir yol sunuyor. Her renk, sessiz kalmış duyguları usulca hatırlatabiliyor, içimizdeki görünmez duvarları inceltiyor.
Belki de ihtiyacımız olan şey, en yıkıcı görünen dalgalarda renklerin ve ışığın arasında yavaşça yürümek, kırılmanın içinden geçmek, Gemüt’ü yeniden hissetmektir. Renk paletinde savrulduğumuz her dalgayla yeniden şekil alabilmektir.
Rota ~ Your Rainbow Panorama
Kaynakça:
- Jean-Jacques Rousseau, Dillerin Kökeni Üzerine Deneme: Melodi ve Müziksel Taklitle İlişki İçinde, Çeviri: İnci Malak Uysal, İstanbul, Can Yayınları 2024
- Ludwig Wittgenstein, Renkler Üzerine Düşünceler, Çeviri: Berkan Üze, İstanbul, Can Yayınları 2024
- Johann Wolfgang von Goethe, Renk Öğretisi, Çeviri: İlknur Aka, İstanbul, Kırmızı Yayınları 2020
- https://www.archdaily.com/469611/your-rainbow-panorama-olafur-eliasson
- Wikipedia~Goethean Science

Elif Özge Karakaya, Marmara Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı Bölümü’nü yarıda bırakıp Ekonometri Bölümü’ne başladı ve oradan mezun oldu. Ancak bir süre sonra kendini IT sektöründe çalışırken buldu. Tüm bu yolculuğunda kitaplar ayrılmaz eşlikçisi oldu. Yaratıcı yazarlık, mitoloji ve psikoloji dersleri alarak kendini geliştirmeye, kitaplarla yeni yolculuklara çıkmaya devam ediyor. Bu süreçte iki kolektif kitapta öyküleri yer aldı ve şimdi ‘Virgülle rafa kaldırdığı defteri’ yazmaya devam ediyor; bu kez, daha belirgin bir mürekkep kullanarak.


