Kartal Köpek Balığına Karşı (Eagle vs Shark) Taika Waititi tarafından yazılan ve yönetilen 2007 yapımı bu film dışlanmış ve tuhaf bir kızın hikayesinden yola çıkarak, izleyicisini gülümsetirken düşündürüyor. Hem komik hem de melankolik bir film olan Kartal Köpek Balığına Karşı, sıradan hayatların karmaşıklığı ile bizi içsel bir yolculuğa da çıkarıyor.
ALPERHAN BENLİOĞLU
Kartal Köpek Balığına Karşı (orijinal adıyla Eagle vs Shark) 2007 yapımı unutulmaz bir film. Ünlü yönetmen Taika Waititi’nin ilk filmlerinden biri olma özelliğini taşıyan Eagle vs Shark, başrollerinde Jemaine Clement ve Loren Taylor’ın yer aldığı düşük bütçeli ancak keyifli bir romantik komedi filmi. Yeni Zelanda’nın küçük kasaba hayatını tuhaf ve özgün karakterlerle anlatan bu film, Waititi’nin ileride dünya çapında ün kazanacak sinema anlayışının tohumlarını atıyor.
Film, sosyal açıdan tuhaf iki karakterin, Lily ve Jarrod’un, aşk ve hayatla başa çıkma çabalarını anlatır. Lily utangaç, içine kapanık bir fast food çalışanıdır, Jarrod ise egoist ve asosyal bir video oyun tutkunu. Lily, Jarrod’a aşık olur ve onun hayatındaki bir turnuvaya katılabilmek için Jarrod’un yaşadığı kasabaya gider. Kasabada Jarrod’un ailesini tanıma şansı bulan Lily aslında Jarrod’un ailenin ikinci planda kalmış hep göz ardı edilmiş çocuğu olduğunu fark eder. Film romantizm çevresinde aslında aile ve çocuk ilişkilerini de masaya yatırmaktadır. Lily’nin kardeşiyle muhteşem uyumu ile Jarrod’un kaybettiği abisinin gölgesinden bir türlü çıkamaması hayatlarına yansımaktadır.
Lily ve Jarrod’un karakterleri sıradan olmaktan uzak, hem tuhaf hem de sevimli. Lily’nin saf ve utangaç halleri, Loren Horsley tarafından büyük bir incelikle oynanıyor. Horsley, karakterine derin bir içsel yaşam kazandırarak izleyicinin Lily ile empati kurmasını sağlıyor. Jarrod ise Jemaine Clement’in canlandırdığı bir karakter olarak egoist, kibirli ama bir o kadar da kırılgan. Clement, bu zıt karakter özelliklerini mükemmel bir şekilde dengeleyerek, Jarrod’un aslında derinlerde ne kadar kaybolmuş biri olduğunu gösteriyor.
Karakterlerin tuhaflıkları, hem komik hem de melankolik anlar yaratıyor. Lily’nin Jarrod’a olan sevgisi, çoğu zaman karşılıksız gibi görünse de, film boyunca Lily’nin ne kadar güçlü ve bağımsız bir karakter olduğunu da görüyoruz. Jarrod ise film boyunca kendi içindeki sorunlarla boğuşurken, en sonunda kendisini kabul etme noktasına geliyor.
Waititi, bu filmde hayatın sıradan ama bir o kadar da karmaşık yanlarını ele alırken, izleyiciye hem eğlenceli hem de dokunaklı bir hikaye sunuyor. Filmi izlerken belki çocuklarımıza davranışlarımızı belki de yakın arkadaşlarımızda fark ettiğimiz kişilik tutumlarının kaynağını düşünme belki de içsel mücadelemizde neleri çözemediğimiz fark etme şansı bulmuş olabiliriz. Siz izlerken hangi açıdan kendi yolculuğunuzu düşünme fırsatını buldunuz?
Alperhan Benlioğlu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümleri mezun olduktan sonra kariyerime Hacettepe Üniversitesi’nde MBA ile devam ettim. Aselsan’da 12 yıl Proje Yöneticisi olarak görev yaptıktan sonra, kariyerini Prowin Danışmanlık’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürüyorum. Sinema ve edebiyat ile yakından ilgileniyorum. “Sihirli Maceralar Kitabı”, “Bal Porsuğu Uzaylılara Karşı” ve “Hindistan Cevizine Ne Oldu?” isimli üç çocuk kitabım bulunuyor. Bugüne kadar şiir ve hikayelerim 10’un üzerinde farklı kolektif kitapta yer alırken, yazmaya devam ediyorum.