Close Menu
    Son Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Çarşamba, Aralık 3
    X (Twitter) Instagram Facebook
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    • YAŞAM
      1. Aktüel
      2. Beslenme
      3. Felsefe
      4. Fitness
      5. İlişkiler
      6. Kişisel Bakım
      7. Kişisel Gelişim
      8. Psikoloji
      9. Sağlık
      10. Seyahat
      11. Sürdürülebilir Yaşam
      12. Teknoloji
      13. View All

      Nazlı Eray’a “Yaşayan Efsane” Onuru

      Temmuz 5, 2025

      Yüzüncüyıl Gazeteciler Derneği’nden anlamlı seminer

      Temmuz 3, 2025

      ‘Boykot bir hak mı? Suç mu? ‘ sorusuna yanıt arayanlar için 10 film

      Nisan 2, 2025

      Sinema tutkunları için yepyeni bir mecra: Yeni Sinema Dergisi 

      Şubat 28, 2025

      İnovatif makarnacı Pastavilla 32. yaşını ödülle kutluyor

      Nisan 22, 2024

      Buğday Derneği ‘zehirsiz kentler’ için harekete geçti

      Aralık 23, 2021

      1 KAVRAM 10 DÜŞÜNÜR: Varoluşun On Yüzü

      Ağustos 2, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Institut français, Fransız yazar, felsefeci ve filolog Barbara Cassin’i ağırlıyor

      Şubat 25, 2025

      Sade Yaşamın Gücü: Epikür ve Tao’nun izinde sadeleşmek

      Aralık 7, 2024

      Ergen ebeveynleri için kılavuz

      Eylül 23, 2024

      Aşkın Lotus Hali… 

      Temmuz 4, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      ‘Rekabetçi Aile’yi izlerken kendimize de gülebilir miyiz?

      Ağustos 27, 2023

      Parfümde şişe tasarımı kokudan önemli olabilir mi?

      Mart 28, 2023

      Saç bakımına ilişkin merak edilen 6 soru ve 6 yanıt

      Nisan 17, 2022

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Stresten Huzura: Deneyimlenmiş bir dönüşüm süreci

      Mart 6, 2025

      Yeni Eril: Dr. Nil Keskin’den kapsamlı bir dönüşüm rehberi

      Mart 4, 2025

      Cansel Oruç’un ‘Başarmaktan Korkma’ kitabı okuyucuyla buluştu

      Aralık 26, 2024

      Beynini Resetle: Zihinsel rahatsızlıklar ve metabolizmayla ilişkisi

      Eylül 30, 2025

      Kimdir bu “Narsist Sapkınlar?”

      Mayıs 29, 2025

      Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi

      Mayıs 6, 2025

      Dementor – Ruh Emici: Narsisizmin gölgesinde bir yok oluş ya da yeniden doğuş hikâyesi

      Şubat 17, 2025

      ‘Hepimiz Narsistiz’ kitabının yazarı Şule Öncü: Sanıldığından yaygın!

      Mayıs 17, 2024

      “Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı oldu

      Ağustos 29, 2023

      Prof. Dr. Körükoğlu’ndan sağlıklı ve genç kalmanın sırları

      Mayıs 7, 2023

      Salmonella’dan korunmak mümkün mü?

      Nisan 27, 2022

      Zeytin Kokulu Memleket: Ayvalık

      Ağustos 20, 2025

      Sayım Çınar ile Kopenhag’da Kültür-Sanat 

      Ağustos 9, 2025

      Kadim bir kültür kenti: Denizli

      Mayıs 21, 2025

      Kayıp bir çantanın peşinde Patagonya’da edebiyat

      Şubat 20, 2025

      Nihal Gündüz’den ‘makarna’ ile ‘Çevre Krizi’ fotoğrafları

      Ağustos 15, 2025

      ‘Baumit ile Olasılıklar’ kitabı ile geleceği yeniden düşünüyor

      Eylül 20, 2023

      Heykeltıraş Varol Topaç’ın çelik üretim atıklarından yarattığı eser Contemporary İstanbul’da

      Eylül 17, 2023

      Jeotermal enerjiyi çocuklara anlatan kitap: Damla Adamlar

      Ağustos 31, 2023

      Kim Korkar Yapay Zekadan

      Haziran 8, 2025

      Türkiye’nin mutfak ve kültür mirasından seçkiler dijital erişime açılıyor

      Ekim 20, 2023

      Mevzular Açık Mikrofon, artık GAİN’de

      Eylül 1, 2023

      Akıllı makineler ve robotlar denilince akla gelen filmler

      Ağustos 31, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Antakya Film Festivali başladı

      Kasım 24, 2025

      Sinem Çelebioğlu‘ndan çocuklar için; Dağın Kızı 

      Kasım 20, 2025

      Fethiye Uluslararası Film Festivali başlıyor

      Kasım 4, 2025
    • KÜLTÜR – SANAT
      1. Kitap
      2. Müzik
      3. Öykü
      4. Sanat
      5. Sergi
      6. Sinema
      7. Şiir
      8. Tiyatro
      9. Video
      10. View All

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Geçmişten günümüze atların tarihteki yeri: ‘Akıncılar, Hükümdarlar ve Tacirler’

      Kasım 27, 2025

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Sayım Çınar ile kitap dünyası

      Kasım 26, 2025

      Tame Impala Barış Manço hayranı!

      Ekim 22, 2025

      “Pekinel Uluslararası Masterclass” 6-12 Eylül’de AKM’de

      Eylül 5, 2025

      Sazakan’dan ilk tekli: AnatolianBlues

      Ağustos 17, 2025

      Ayın Şarkıları: Ağustosta ne dinleyelim?

      Ağustos 1, 2025

      Toz Zerreleri

      Temmuz 24, 2025

      Dönüşümün Hafifliği

      Temmuz 24, 2025

      Tuğlayı Fark Etmek

      Temmuz 24, 2025

      Yaşama Dair

      Temmuz 24, 2025

      Río Sur, Pera Müzesi’nde

      Ekim 16, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Rüyaların Ressamı: Remedios Varo’dan 6 büyülü tablo

      Haziran 10, 2025

      Balenin Rus yıldızları Bodrum’da

      Ağustos 12, 2024

      İstanbul’da devam eden 16 sergi

      Temmuz 10, 2025

      Ressam Ömer Onay’ın ‘Bilinç Akışı’ sergisi AKM’de

      Haziran 20, 2025

      ‘Mumi’lerin yaratıcısı Tove Jansson eserleriyle Aynalı Geçit’te

      Mayıs 8, 2025

      Handan Özbek’in “Çıplak Kıta” sergisi Goba Art & Design’da

      Mart 12, 2025

      Yunanistan Sineması Günleri, 2 Aralık’ta başlıyor

      Kasım 28, 2025

      Sinematek/Sinema Evi yeni programını duyurdu

      Ekim 21, 2025

      Weapons: İzleyicisini duygusal ve zihinsel olarak zorlayan bir korku filmi

      Ekim 11, 2025

      Erin Brockovich: Mini etekli, topuklu ayakkabılı bir varoluş hikayesi

      Ekim 8, 2025

      Şiir: Kapandık kaldık içimize 

      Temmuz 18, 2025

      Şiir: Huy İşte

      Temmuz 7, 2025

      GÜRÜLTÜNÜN ORTASINDA SESSİZLİĞE YOLCULUK: MODERN DÜNYADA DİNGİNLİĞİN PEŞİNDE

      Temmuz 1, 2025

      Şiir: Ne Zaman

      Haziran 10, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      Tiyatro Tales’ten ilk oyun: Macbeth’in Cadıları Bir de Bizden Dinleyin

      Kasım 26, 2025

      Gergedanlar AKM Sahnesi’nde

      Kasım 26, 2025

      “Çiçekçi Sokağı”, 1 Kasım’da Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde

      Ekim 27, 2025

      Parazit – Sınıfsal uçurumların sarsıcı anlatımı

      Haziran 30, 2025

      Garfield’in resmi posteri yayınlandı

      Aralık 19, 2023

      Napolyon bu kez Jaquin Phoenix’in yorumuyla sinemada

      Kasım 23, 2023

      Freud’s Last Session filminden fragman

      Ekim 27, 2023

      Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

      Aralık 3, 2025

      Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

      Aralık 3, 2025

      Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

      Aralık 3, 2025

      BİFO ve Barbara Hannigan’dan özel konser

      Aralık 1, 2025
    • SD+
      1. Röportaj
      2. Haber
      3. Makale
      4. Portre
      5. Diğer
      6. View All

      Demet Cengiz’in Leylâ’sı ile kaderin kırılma anları

      Kasım 27, 2025

      Tanrıçanın Serzenişi: Elpis bize ‘umudunuzu kaybetmeyin’ diyor

      Eylül 25, 2025

      DÜNYAYA BİR KRİSTALDEN BAKMAK… HER IŞILTIDA BAŞKA DÜNYALARA YOL ALMAK…

      Haziran 28, 2025

      Booky Kitabevi: Bir insan, butik bir kitabevi, kocaman bir topluluk

      Haziran 22, 2025

      Yeşilçam’ın köklü şirketi Erman Film’de yollar ayrıldı

      Şubat 6, 2025

      Defne ya da Bazı Tuhaf Hayatlar: Herkes kendi hikayesine sahip çıksın!

      Kasım 16, 2024

      İstanbul’un plajlarına otobüs seferleri başladı

      Ağustos 7, 2024

      Biletinial’da ‘yorum ve reyting’ uygulaması

      Nisan 17, 2024

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      Dalí’nin Tavşan Deliği: Bir romanın resme dönüşen rüyası

      Haziran 12, 2025

      Romalı tarihçilerin yazmadığı Kleopatra: Hükümdar, alim ve filozof bir kadın

      Haziran 10, 2025

      Bir antikahramanın portresi: MARLA SINGER

      Nisan 30, 2025

      Yolda Olmak, Var Olmaktır

      Ağustos 9, 2025

      Maria Anna Mozart

      Temmuz 20, 2025

      Pablo Neruda: Aşkın, kavganın ve sessiz coğrafyaların şairi

      Temmuz 12, 2025

      Ulus Baker: Kısacık hayatına çağları sığdıran ‘birisi’

      Temmuz 12, 2025

      Gülhane Parkında sarnıç olduğunu biliyor muydunuz?

      Nisan 2, 2023

      Klasik mobilyada en çok tercih edilen ağaç türlerini biliyor musunuz?

      Nisan 1, 2023

      Mart ayında Türkiye’nin en çok konuştuğu başlıklar

      Nisan 1, 2023

      Zamanı Sahiplenenin Dünyayı Yönetmesi Üzerine

      Aralık 1, 2025

      DENİZ GİBİDİR GÖKYÜZÜ

      Aralık 1, 2025

      ZİNDAN ADASI: İNKAR MI? KOMPLO MU?

      Aralık 1, 2025

      DÜNYANIN SONUNA YOLCULUK

      Aralık 1, 2025
    • PODCAST

      Podcast: Hayati Tavsiyeler ‘Bahar ve Mitoloji’ ile yayında

      Mayıs 5, 2023

      Denenmiş, test edilmiş, onaylanmış: Hayati Tavsiyeler

      Mayıs 5, 2023

      Meraklı bünyeler için podcast kanalı: Suare Online

      Mayıs 1, 2023

      Akla takılan sorulara yanıt arayan podcast: Neymiş?

      Nisan 9, 2023

      Hayati Tavsiyeler: Kendine yatırım yapanlara özel podcast

      Nisan 9, 2023
    • YAZARLARIMIZ
    • SuareMag
    • Suare Öykü
    Suare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve DahasıSuare Dergi – Film – Kitap – Sanat – Hayat ve Dahası
    Buradasınız:Anasayfa » KÜÇÜĞÜM
    SUARE ÖYKÜ DERGİSİ

    KÜÇÜĞÜM

    Kasım 1, 2025Yorum yapılmamış8 dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Email
    Paylaş
    Facebook Twitter Pinterest WhatsApp Email

    Mahinur Çenetoğlu

    Üç basamaklı merdivenin en altında dururdu, geniş güvenli omuzları vardı. Ben en üstteki merdivende hazır olurdum, böylece onun omuzlarına yetişebilirdim. Babamın omuzlarına…  

    Baba omuzu dağ gibidir. Siz küçükseniz kollarınız da küçüktür. Bu yüzden onu sarıp sarmalamakta sıkıntı yaşayabilirsiniz, ama onun kolları kocaman ve güçlüdür. Sonra büyürsünüz, artık sırtına çıkma zamanınız geçmiş olsa bile, iki kolunuzla onun kolunu öyle bir sararsınız ki hayat boyu aranıza kimseler giremez.

    Beş yaşımdaydım, babamı her sabah işine uğurlarken koşarak o merdivenin tepesinde dikilirdim. Babam da merdivenin alt basamağında omuzuna asılmamı heyecanla bekler, yüzündeki gülümsemeyle kollarını yukarıya uzatırdı. Sarılırdım, burnumu omuzuna gömer, bir yandan hoplar öte yandan ceketindeki nikotin, yanaklarındaki limon kolonyası kokusunu içime çekerdim, babam kokardı hâlâ burnumun ucunda takılı kalan kokuydu o. Babam beni hoplatarak bahçenin geniş demir kapısına kadar götürürdü, annem kocasına kıyamaz kaşlarını çatarak azarlardı.

    ​“Ayıp ayıp koca kız oldun, in babanın sırtından.”

    ​“Bana neee yaaa, inmem.”

    Daha da çok sarılırdım babama, babam anneme göz kırpar yüzündeki hınzır gülüşle “Elleme Hanım kızı, inme kızım inme, sen benim küçüğümsün” derdi.

    Ben büyüsem de kocaman kız olsam da babamın küçük kızıydım, hep de öyle kalacaktım. Yıllar geçti, artık babamın omuzlarına çıkmadım ama o yanaklarındaki nikotinle karışık limon kolonyası kokusunu hep içime çekerek koklaya koklaya öptüm.

    O gece yarısı telefonun sesiyle ürpererek uyandım, Saate baktım 03:15. Allah Allah bu saatte hangi lüzumsuz bu? Yüreğim cız etti. Hayır olsun inşallah diyerek kalktım yataktan.

    ​“Alo! Abi sen misin? Hayırdır inşallah iyi misin?”

    Konuşamıyordu, dili dolaşıyor bir şeyler diyor anlamıyordum, en son “geliyorum” dediğini duydum, telefon kapandı. Acele giyindim, anahtarı alıp apartmanın önüne dikildim. Temmuz ayıydı, gecenin hafif serinliği yüzümü okşadı. Aklıma kötü şeyler getirmeden bekledim. Büyük ihtimalle sarhoştu, karısıyla yine dövüşmüştür. Neden olacak? İçki yüzünden tabi, bırakamadı. Neyse ne onların problemi, eşek kadar insanlar, çözerler elbet. Çözmese de bana ne boşansın hıyar. 

    “Bak beni endişelendirdi şimdi de gelemiyor,” derken arabanın ışıkları köşeden göz kırparak gürültüyle önümde durdu. Camı açıktı, neşeyle göz kırptım.

    ​“Hayırdır, hatun kapıya mı attı?” 

    ​“Bin hadi gidiyoruz.”

    ​“Senin arabana mı? Hayatta olmaz. Manyak mısın lan, dut gibi sarhoşsun.”

    ​“Korkma, araba yolunu biliyor.”

    ​“Abi saçmalama gel bir kahve yapayım sana konuşuruz sonra gideriz nereye gideceksek.”

    ​“Gel dedim kızım…”

    ​“Gelmem yaaa…”

    ​“Babam…”

    Babam, dedi gerisini duymadım, arabaya bindim. Hiç sormadım, hiç söylemedi. Araba yalpalayarak, gerçekten yolu biliyormuşçasına yürüdü gitti. Bugün bile anlamadığım şekilde hastanenin önüne vardı. Abim arabayı park yerine soktuktan ve kontağı kapattıktan sonra oturduğu yerde bir iki sallandı, yine dilinde anlamsız lakırdıları ve koca bedeniyle sağ tarafa doğru devrildi. Başı yamuldu, emniyet kemeri üzerime düşmesini engellemişti. Önce başını arkaya doğru düzelttim, birkaç kez “abi abi” diye seslendim, ağzını açtı alkol kokusundan midem bulanmıştı, diliyle dişi arasında bir şeyler geveledi sonra sustu.  Horlamaya başlayınca kafasına bir yumruk sallamak istedim fakat yapmadım. Arabadan hırsla çıktım hastanenin acil kısmına doğru koşmaya başladım.

    ​Sarhoş köpek, her gece her gece, bok var küfelik olana kadar iç, ben de bindim ya senin kullandığın arabaya pes vallahi, gebermedik, girmedik bir arabanın altına. Manyak manyak, tek erkek evlatsın annenin babanın sana ihtiyacı var bok herif…

    Sinirliydim, üzgündüm hırsımı alamıyordum, iki kardeş olmanın tüm sıkıntısı omuzlarımdaydı. Ah babam, babamın omuzları ve kokusu. Ağlayarak acil servisten içeriye girdim, annem tüm çaresizliğiyle bana doğru koştu. 

    ​“Mine ah babacığın Mine…”

    Ağlamaktan konuşamıyordu elinden tutup oradaki bir banka oturttum. İçimdeki ses sürekli “sakin ol Mine” diyordu. “Sakın kendini kapıp koyuverme, baban da böyle isterdi güçlü ol, güçlü dur.” Annemin yüzü bembeyazdı. 

    ​“Abin nerede?” dedi endişeli bir halde. 

    ​“Aman boş ver sen o sarhoşu da söyle ne oldu babama? Kalp krizi mi?”

    ​“Kızım o senin abin ne biçim konuşuyorsun, o senin için hiç kötü bir şey demez vallahi, neyi paylaşamıyorsunuz hem de böyle bir günde ayıp ayıp.”

    Yüzüne baktım, biricik oğluna yine toz kondurmayacaktı farkındaydım. Babama ne oldu diyorum o bana abimi savunuyor İleride bir oğlum olursa bu annemin yaptıklarını yapmayacağım. Şimdi susacağım desem de yine de kendimi tutamadım.

    ​“Hıı sinsiliğindendir o bir şey dememesi. Yine sarhoştu. Arabada sızdı kaldı. Vallahi o kadın bunu terk etse yeridir.”

    ​“Sus bakim. Sen karışma, karı koca arasına girilmez, içiyorsa vardır bir sebebi.”

    ​“Allah Allah, tam arabesk olduk desene, neymiş sebebi acaba? Bok herif o sarhoş haliyle kullandı arabayı, benim hayatımı da tehlikeye attı. Babam deyince dayanamadım bindim, neyse ölmeden geldik, yine şanslısın Valide Hanım yoksa toplu cenaze kaldıracaktın.”

    Buna söyledikten sonra elimle ağzımı kapattım, annem gözlerini kocaman açmış yüzüme öyle bir bakış fırlattı ki kendimden utandım. Fısıldar gibi konuştum.

    ​“Neyse canım çok şükür geldik işte. Sen otur burada ben babamın durumunu sorayım.”

    Hızlıca uzaklaştım kapıda duran görevliye babamın adını söyledim, “bekleyin haber verirler” dedi kibarca. Annemin yanına gitmek istemiyordum, dangalakça konuşup kadının kocası da dahil çoluk çocuğunun cenazesini kaldıracağını söylemekle çok ayıp etmiştim. Aman neyse ne, o da o mal oğlunu korumasaydı. Geline laf sokacak ya, güya o içiriyor. Sormazlar mı adama? Bu kime çekmiş böyle diye? Genetiği bozuk, aynı dayısı yani anacım senin kardeşin, diyemedim tabii. Zaten ne demişler kız halaya oğlan dayıya. Çok şükür halam yok. Bekârken de içerdi bu abim, evlensin düzelir dediniz kızın da başını yaktınız denmiyor işte. Dersen yersin paparayı.

    Acil servisin önüne çıktım gün ağarmak üzereydi, yaz aylarının insana huzur veren, her şeyi yolunda hissettiren havası vardı. Sanki arkadaşlarla çardakta oturmuşuz da sabaha kadar sohbet edip keyiflenmişiz, şimdi de çorba içmeye gideceğiz. Bu güzel havalar bana hep böyle hissettiriyordu. Birden kendime geldim, derdi olan insanın hava falan umuru mu olur be diyerek otoparka doğru yöneldim, abim ölmüş müdür acaba? Bir koşu gidip baksam mı? Ya burada bir şey olursa, babam uyanıp küçük kızımı getirin bana derse. Gerisin geri annemin yanına döndüm. İyi ki de otoparka gitmemişim, sinsi sarhoş abim ayılmış, anneciğinin kollarında birbirlerine sıkıca sarılmış oturuyorlardı. Beni görünce alkolden, yorgunluktan kızarmış gözleriyle bet bet baktı.

    ​“Niye bıraktın beni öyle arabanın içinde?”

    ​“Hoppala, sızdın sen farkında mısın acaba? Horlaya horlaya hem de. Top patlasa uyanmazdın, bir de bana hesap soruyorsun.”

    ​“Ne sızması kızım bayılmışım ben. Sonra kendime geldim. Ölsek kalsak senden hayır yok anlaşıldı.”

    ​“Hııı, tabi canım sarhoş araba kullanırken ölmedik ya, daha da ölmeyiz. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum valla, şans eseri girmedik bir kamyon altına falan.”

    ​“Abartma, sus hadi, paranoyak manyak.”

    ​“Sensin.”

    Annem şaşkınlıkla bakıyordu didişmemize, bunu fark ettiğimde daha fazla uzatmamak için sustum. Zaten senin gibi manyakla baş edilmez.

    Gün çoktan ağarmıştı, saatlerdir acil servisin önündeki tahta kanepenin üzerinde oturuyordum. Annem acil servisin iç tarafındaki kapalı alanda uyukluyordu. Abim de güya onun yanında ona destek gibi durup bir gün önceki sarhoşluğunun yorgunluğundan arınmaya çalışıyordu. Ben on dakikada bir karşıdaki kantinden sigarama eşlikçi olarak çay kahve alıyordum. Stresten saçlarımın ucunu çekiştirmeye başlamıştım. Ara sıra içeriye bakıyor sonra biraz yürüyordum. Babamı düşündükçe yüreğimde kabuk bağlamış bir yara kanıyordu. Sırtına atladığım günlerden sonra koluna yapıştığım günler ne güzeldi. Sokaklarda bağırarak şarkı söylediğimiz, aralarda annemi, abimi çekiştirdiğimiz zamanlar. Okul gezilerine annemin izin vermediği ama babamın hep “rahat bırak hanım kızı” dediği ve son noktayı koyduğu şahane vakitler.

    Abim yanıma geldiğinde kahvemden son yudumu almıştım.

    ​“Bok var di mi ayrı eve çıkacağım diye tutturdun, bu ihtiyarları yalnız bıraktın.”

    ​“Sen iyice kafayı yedin alkol beynini de küçültmüş galiba, deli misin nesin ya, defol git benimle uğraşma. Şurada da kavga etmeyelim, babam bu haldeyken.”

    ​“Babam değil mi zaten seni böyle şımartan tepemize çıkaran, hayırlı küçük kızı.”

    Annem uyanmış camlı bölmeden bizi duymasa da gözlerini dikmiş dikkatle bakıyordu. Abim bana gülüyordu. “Küçük kızı, hayırlı küçük kızı” diyerek. Ben de hem ona hem anneme doğru gülümsedim, annemin gözlerinin nemini buradan bile görebiliyordum “oh iki kardeş ne güzel de konuşuyorlar çok şükür dediğini” duyar gibiydim. Abime döndüm.

    ​“Sen de hayırsız alkolik oğlu, işi gücü batıran, babasının arabasını pert eden, karısını döven bir boka yaramayan, kımıl zararlısı oğlu.”

    Bunları söylememin ne yeri ne de zamanıydı biliyordum ama bu dilin kemiği yoktu işte. Hemen arkasından hızlıca ekledim.

    ​“Annem camdan bize bakıyor.”

    Kafasını çevirdi anneme gülümsedi, onun ağlamış gözlerine bakarken yumruklarını da sıkıyordu sonra bana döndü yine gülümseyerek konuştu.

    ​“Mikrop senin ağzına sıçacağım bekle gör sen! Bu dediklerini sana yedirmezsem eğer…

    “Heee heee” diyerek ayağa kalktım, annem hala bakıyordu. Kollarımı abimin boynuna dolayıp yanağından bir öpücük aldım. Elimi omuzundan çekmeden anneme doğru el salladım. Annemin yüzündeki umutlu bakış yüreğimi acıtmıştı, abime yıllar var ki böyle sarılmadığımı hatırladım, birbirimize dokununca içimde bir şeylerin yumuşar gibi olduğunu hissetmiştim.  Neyse ki bu duygum uzun sürmedi, içerideki hareketlenmeyle hemen kendime geldim. İkimiz de içeriye doğru koştuk. Babamı sedyenin üzerine yatırmışlardı, beyaz örtülerin içindeydi, kapalı gözleriyle uykusundaymışçasına huzurlu gözüküyordu. Bacaklarımın titremesine engel olamıyordum.

    ​“Ne oldu lütfen söyler misiniz? O benim babam, babam o benim. Öldü mü ne oldu? Baba, baba!”

    “Sakin olun!” diye azarlarcasına baktı babamın başucunda duran beyaz önlüklü adam. “Babanızı diyalize sokacağız.” Abim annemi sakinleştirmek için yanında kaldı ben babamın arkasından koştum. Kimse sesini çıkartmadı, diyaliz makinesine bağlanan babamın yanında oturmama da hiçbir şey demediler. 

    Ellerini tuttum, gözleri kapalıydı. Yüzünde bir gülümseme. Göz pınarlarında bir damla yaş vardı. O halde ne kadar kaldığımı hatırlamıyordum. Omuzuma dokunan bir elle başımı kaldırdım. 

    “Hadi gel omuzlarıma, kapıya kadar hoplatacağım seni.”

    “Ama ben çok büyüdüm, omuzlarına çıkamam ki.”

    “O zaman koluma asıl, belki şarkı da söyleriz.”

    Yerimden kalktım, babama son kez baktım. Yanaklarından öptüm, hâlâ nikotin ve limon kolonyası kokuyordu. Abimin koluna girdim, hastane kapısından çıkarken ikimizin de gözlerinde yaş, dudaklarından aynı şarkı vardı.

    ​… Söyledim aşkımızı Ankara rüzgârına, olmadı kaldı benim her hevesim yarına, boş yere ağlama, kalbini bağlama Ankara kızlarına…


    kabuk Mahinur Çenetoğlu öykü suare öyküler

    Related Posts

    İMDAT BEN ÖLDÜM MÜ?

    Aralık 1, 2025 Mahinur Çenetoğlu

    VAZODA BALIK ÇİÇEĞİ

    Kasım 1, 2025 SUARE ÖYKÜ DERGİSİ

    İŞİNE YARAMAZ…

    Kasım 1, 2025 SUARE ÖYKÜ DERGİSİ

    BEDEL

    Kasım 1, 2025 SUARE ÖYKÜ DERGİSİ
    Yorum Yap
    Yorum yazın Cancel Reply

    Yeni Eklenenler

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025 Kitap

    Margaret Atwood’un “Kalpten” adlı şiir kitabı Doğan Kitap tarafından Nuray Önlüoğlu çevirisiyle okurla buluşturuldu. Margaret…

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025

    PALOMAR – ITALO CALVINO

    Aralık 2, 2025
    Sosyal Medya'da Biz
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Bu Haberleri Kaçırmayın

    Sarsıcı ve karanlık bir film: Bad Boy Bubby

    Temmuz 27, 2023 Film

    Salon İKSV 1 ve 2 Aralık’ta Fabrizio Paterlini’yi konuk edecek

    Kasım 14, 2023 Konser

    Michael Snow Retrospektifi İstanbul Modern Sinema’da

    Şubat 18, 2025 Manşet 2
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Film, kitap, sanat, hayat ve daha fazlası için haber, röportaj, makale, podcast, güncel bilgiler içeren e-dergi.

    Email : editor@suaredergi.com.tr

    Künye

    Son Eklenen Yazılar

    Margaret Atwood’un “Kalpten” şiirleri okurla buluştu

    Aralık 3, 2025

    Sokak Sanatçıları Festivali 500 sanatçıyı Müze Gazhane’de ağırlayacak

    Aralık 3, 2025

    Yollara Düşen Sahneden Öyküler Depo İstanbul’da

    Aralık 3, 2025
    X (Twitter) Instagram Facebook
    © 2025 Tüm Hakları Saklıdır. Do Medya & Ekipbizz İçerik İşbirliğiyle hazırlanmaktadır.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.